Cennetin hayatlarını iyilik yapmaya adamışların yeri olduğunu sanırdım, ama öyle değilmiş. Tanrı böyle bir karar vermeyecek kadar merhametli ve müşfik. Cennet dünyada gerçekten mutlu olamayanların yeri.
Bir feminist dünyanın neresine gitse feministlerin buluştuğu bir networke katılabilir. Bir sosyalist de öyle... Ya da bir gay, bir çevreci, satranç ya da briç oyuncusu... Küçük bir internet araştırmasıyla derhal bir topluluğa dahil olabilir. Ama bir milliyetçi sadece kendi ülkesinde, kendi arkadaşlarına mecbur kalır. Bir Türk milliyetçisiyle bir Yunan milliyetçisi karşılıklı rakı bile içemezler.
Çok iyi biliyordum ki otomobiller gürültü yapıyordu. Otomobillerin ve yapıların aydınlık pencerelerinin gerisindeki insanlar da gürültü yapıyordu. Nehir de gürültü yapıyordu. Ama ben hiçbir şey duyamıyordum. Kent ışıldayarak, göz kırparak, bir afiş gibi yamyassı asılmış duruyordu penceremde.
Kişisel tarihimde, özgürlük düşleri kurarken ve tüm hayatı anlamaya çalışırken, feminist oldum. Kendi dışımdaki varlıklarla ilişkimi sorgularken. Bu sorgulamada cinsiyetçiliğin ne olduğunu ve nasıl işlediğini görmeye başladım. İlk anladığım şey, feminizmin kadın hakları savunuculuğu değil, bir özgürlük felsefesi ve politikası olduğuydu.
Önümde dursan ve bana baksan içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki? Ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin bildiklerinden daha fazla bilecek misin? Bu yüzden bile biz insanlar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygılı, o kadar düşünceli, o kadar sevgiyle durmamız gerek.
Düşünürü özel kılan, kanıtsız hiçbir olguyu kabullenmemesi ve yanıltıcı kavramlara kanmamasının yanı sıra mutlak, muhtemel ve şüphelinin sınırlarını kesin çizebilmesidir. Bu eser (Ansiklopedi) zamanla zihinlerde bir devrim yapacak ve umarım ki diktacılar, baskıcılar, fanatikler ve bağnazlar artık kazanamayacaklar. İşte o zaman, insanlığa hizmet etmiş oluruz.
Şair, bir çocuğun hayal gücüne ve ruhsal yapısına sahip bir insandır. Hangi dünya görüşünü savunursa savunsun, dünyadan edindiği izlenim dolaysızdır; yani, sanatçı dünyayı "tanımlamaz", dünya onundur.
Bu dünyada herkese yer var ve dünya zengin ve herkese bakabilir. Yaşam özgür ve güzel olabilir. Ama yolumuzu kaybettik. Açgözlülük ruhumuzu zehirledi ve dünyaya nefret barikatı kurdu; bizi üzüntü ve kan gölünde boğdu. Hızlandık ama kendi içimize kapandık. Bize zenginlikler veren makinalar bizi daha çoğuna aç bıraktı. Bilimimiz bizi alaycı yaptı, zekâmız sert ve kaba. Çok düşünüp az hissediyoruz. Makinalardan çok insanlığa ihtiyacımız var. Zekâdan çok iyilik ve nezakete ihtiyacımız var. Bu vasıflar olmadan hayat vahşet olur ve her şeyde kayıp.