Cemil Meriç: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Babatolian (mesaj | katkılar)
Daniel Defoe'ya ait söz çıkarıldı.
Babatolian (mesaj | katkılar)
Düzenleme. Jurnal ve bu ülke iki farklı Meriç.
42. satır: 42. satır:
** Kaçanlar, s. 105-106
** Kaçanlar, s. 105-106


* Sermayedara "işveren" payesini tercih eden bir cemiyet elbette ki liberalizmi takdir etmektedir... [[Tanrı]] gibi bir velinimet.
* Sermayedara "işveren" payesini tercih eden bir cemiyet elbette ki liberalizmi takdis etmektedir... [[Tanrı]] gibi bir velinimet.
** Kelime bir kıymet hükmü, s. 143
** Kelime bir kıymet hükmü, s. 143


71. satır: 71. satır:
== Bu Ülke ==
== Bu Ülke ==
* Batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.
* Batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.
** s. 188
* Dergi hür [[Düşünce|tefekkür]]ün kalesi.
* Dergi hür [[Düşünce|tefekkür]]ün kalesi.
** s. 100
* [[Düşünce]]ye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
* [[Düşünce]]ye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
** s. 108
* İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
* İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
** 109
* Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
* Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
** s. 110
* Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
* Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
** s. 111
* Kâmus bir milliyetin nâmusudur.
* Kâmus bir milliyetin nâmusudur.
** s. 86
* Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
* Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi.
** s. 100
* Şiddeti yok eden şiddet, yalanların en alçakçası değilse vehimlerin en şairanesi. Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
** s. 207
* [[Deha]] tabiatın en tehlikeli armağanı.
* [[Deha]] tabiatın en tehlikeli armağanı.
** s. 225
* [[İnsan]]lık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
* [[Hayat]] herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
* Hiçbir [[zafer]] umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
* Havarilerini yaratamayan [[İsa]]'nın yeri tımarhanedir, [[tarih]] değil.
* Havarilerini yaratamayan [[İsa]]'nın yeri tımarhanedir, [[tarih]] değil.
** s. 274
* Güneş ülkeleri aydınlatır, [[söz]]ler milleti.
* İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
* İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
** s. 90
* [[Düşünce|Tefekkür]] vuzuh (anlaşılabilir olmak e.n.) ile başlar, kurtuluş şuurla.
* Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
* Kelime: Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin. Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade. Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler. Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. [[Söz|Kelime]] sonsuz, kelime adem.
* Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
* Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
** s. 79
* Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
* Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir. [[IV. Murat]]’a: [[w:I. Süleyman|Süleyman]] devrine dön! diye haykıran [[Koçi Bey]]’den Reşit Paşa’ya kadar Osmanlı Devleti’nin bütün ıslahatçıları gerici. [[Dante Alighieri|Dante]], yaşadığı çağdan iğrenir. [[Honoré de Balzac|Balzac]] eserini iki ezeli hakikatin ışığında yazar: Kilise ve krallık. Dostoyevski maziye aşık. [[Dante Alighieri|Dante]] gerici, [[Honoré de Balzac|Balzac]] gerici, [[Fyodor Dostoyevski |Dostoyevski]] gerici.
* Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
** s. 80
* Kelam, bütünüyle haysiyettir.
* Kelam, bütünüyle haysiyettir.
** s. 82
* Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
* Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
** s. 86
* [[Slogan]], ilkelin ideolojisi.
* [[Slogan]], ilkelin ideolojisi.
** s. 93
* [[İdeoloji]]ler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.
* Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
* Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
** s. 94
* Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: [[Kültür]].
[[Dosya:Salomon Koninck 001.jpg|144px|thumb|[[Kitap]], istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan [[Düşünce|tefekkür]].]]
[[Dosya:Salomon Koninck 001.jpg|144px|thumb|[[Kitap]], istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan [[Düşünce|tefekkür]].]]
* [[Kitap]], istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan [[Düşünce|tefekkür]].
* [[Kitap]], istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan [[Düşünce|tefekkür]].
** s. 100
* Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
* Her toplum bir kitaba dayanır: [[Ramayana]], Neşideler Neşidesi veya [[Kur’an]]: "Senin kitabın hangisi?"
* Her toplum bir kitaba dayanır: [[Ramayana]], Neşideler Neşidesi veya [[Kur’an]]: "Senin kitabın hangisi?"
** s. 106
* Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
* Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
** s. 109
* Yığın [[düşünce|düşünme]]z, maruz kalır.
* Bayağı, hissetmeyendir.
* Bayağı, hissetmeyendir.
** s. 108
* Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
* Meçhule açılan bir kapıdır [[kitap]]. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
* Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
* [[Şiir]] ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
* Polemik zekaların savaşıymış. [[Zeka]]lar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
* Polemik zekaların savaşıymış. [[Zeka]]lar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
** s. 127
* Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
* Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
** s. 128
* Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
* [[Kahramanlık]], hatada ısrar etmemektir.
* [[Kahramanlık]], hatada ısrar etmemektir.
** s. 140
* [[Asya]]’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: [[Zerdüşt]].
* [[Asya]]’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: [[Zerdüşt]]. [[Buda]]’yla [[Konfüçyüs]]’ün sesi uzun zaman erişmez Avrupa’ya ve Asya’nın hikmetini tek başına Zerdüşt temsil eder. Musevilik Zerdüştlüğün damgasını taşır: Hayırla şer arasındaki ikilik, meleklerle cinlerin savaşı, kıyamet gününe iman… Hep O’nun yadigârı… Hıristiyanlık Zerdüşt olmadan anlaşılmaz.
** s. 145
* [[w: Raskolnikov|Raskolnikov]] sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. [[Fyodor Dostoyevski |Dosto]] gibi.
* Şuuraltı (psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
** s. 208
* Yığın hale (şimdiye) hükmeder, büyük adam istikbale (geleceğe).
** s. 206
* Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
** s. 217
* Tarihin mimarı: İsyan; kadere, zamana, insana.
** s. 217
* Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
** s. 227
* Kronoloji: Aptalların tarihi.
**s. 237
* [[Din]], bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan [[özlem]]. [[Bilgi]] değil, [[aşk]].
** s. 242
* Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
** s. 248
* Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
** s.251
* Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
** s. 248
* Şark [[Sadi]]’den [[Mohandas Karamçand Gandi|Gandi]]’ye kadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.”
** s. 206
* Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm… İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz… Acılarımı dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var… Aczime tahammül edemiyorum… Bu, hayatımın perde arkasındaki ardı arkası kesilmeyen uğultu.
** s. 44
*Tarih, eserlerini iki defa oynarmış: Önce trajedi, sonra komedi olarak. Roma’nın kazları heybetli bir trajedinin kahramanıydılar, bizimkiler tatsız bir komedinin aktörleri.
** s. 85
* [[İdeoloji]]ler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kozmos yapan insan zekası, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm’e teslimiyettir: Obskürantizme. İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru.
** s. 93
*Yumuşak kalplilik de olmaz polemikte. Ölüm bir mazeret değildir. [[Voltaire]]: “Yaşayanlara saygı borçluyuz az çok.” diyor… “Ölenlere tek borcumuz kalmıştır: [[Gerçek|Hakikat]] “
** s. 128
* Düşünce dünyasını fethe çıkanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Hint bütün inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. Hint belki bütün [[gerçek|hakikat]] değil ama hakikat.
** s. 45
*Kütüphane bütün çağların, bütün ülkelerin ölümsüzleri ile dolu.
** s. 107
* Gerçek [[bilgi]], disiplinli ve denenmiş bilgidir.
** s. 109
[[Dosya:Menendez y pelayo with a book.jpg|144px|thumb|Batı’nın [[düşünce]] [[tarih]]i [[akıl]]la naklin mücadele tarihi.]]
* Batı’nın [[düşünce]] [[tarih]]i [[akıl]]la naklin mücadele tarihi.
* Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
* Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
* Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
* Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
119. satır: 168. satır:
* Kültür, Homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
* Kültür, Homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
* Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
* Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
[[Dosya:Menendez y pelayo with a book.jpg|144px|thumb|Batı’nın [[düşünce]] [[tarih]]i [[akıl]]la naklin mücadele tarihi.]]
* Batı’nın [[düşünce]] [[tarih]]i [[akıl]]la naklin mücadele tarihi.
* Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
* Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
* Güneş ülkeleri aydınlatır, [[söz]]ler milleti.
* Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
* [[İnsan]]lık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
* Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
* [[Bilgi]], sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
* Şuuraltı (psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
* [[Hayat]] herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
* Hiçbir [[zafer]] umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
* Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
* Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
* Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
* Meçhule açılan bir kapıdır [[kitap]]. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
* Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir. Bir [[Sizifos]]’tur belki, bir haber taşıyıcısı değil.
* [[Şiir]] ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
* Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: [[Kültür]].
* [[Düşünce|Tefekkür]] vuzuh (anlaşılabilir olmak e.n.) ile başlar, kurtuluş şuurla.
* Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
* Kelime: Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin. Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade. Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler. Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. [[Söz|Kelime]] sonsuz, kelime adem.
* Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
* Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
* Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
* Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
* Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
* Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
* Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
* Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
* Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
* [[Bilgi]], sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
* Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
* Tarihin mimarı: İsyan; kadere, zamana, insana.
* Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
* Kronoloji: Aptalların tarihi.
* [[Din]], bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan [[özlem]]. [[Bilgi]] değil, [[aşk]].
* Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
* Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
* Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
* Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.
* Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm… İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz… Acılarımı dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var… Aczime tahammül edemiyorum… Bu, hayatımın perde arkasındaki ardı arkası kesilmeyen uğultu. ''(sayfa 47.)''


== Umrandan Uygarlığa ==
== Umrandan Uygarlığa ==

14.27, 2 Mart 2015 tarihindeki hâli

Cemil Meriç
Doğum tarihi 12 Aralık 1916
Doğum yeri Reyhanlı, Hatay
Ölüm tarihi 13 Haziran 1987
Ölüm yeri İstanbul
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
Görmek tabiata tahakküm etmektir.

Işık Doğudan Gelir

  • İbn-i Haldun çağdaş düşüncenin kutup yıldızlarından biridir.

Jurnal

  • Görmek tabiata tahakküm etmektir. Dış dünya ne kadar düşman unsurlarla dolup taşarsa taşsın, zekamızın gözbebeklerimizden boşalan seyyalesiyle ehlileşmeye, mutileşmeye mahkumdur.
    • Quinze-Vingts Geceleri, s. 38
  • Din, aşk, şiir: boşlukta yuvarlanan insanın bir yıldıza atladığı merdivenlerdir.
    • Quinze-Vingts Geceleri, s. 40
  • En yavuz ermişlerin, en çetin kahramanların zaman zaman nasıl çamurlaştıklarını görmek, küçün insanlar için hain, buruk ve zehirli bir teselli.
    • Jurnal, s. 53
  • Realiteyi görmemek için dini, sanatı, aşkı yaratmışız. Faustun susuzluğu sonsuz bir çölünkinden farksız.
    • Jurnal, s. 54
Realiteyi görmemek için dini, sanatı, aşkı yaratmışız.
  • Neden vakur Juvenal okunmuyor? Niçin Lükres'in erkek sesi insanlığın ufkunda çınlamaz oldu?
    • Denize Atılan Şişe, S. 34
  • Onlar için Anadolu yoktur, İstanbul yoktur, Türkiye yoktur, üzerinde insanların gözyaşı döktüğü, sefalet çektiği, didindiği bir dünya yoktur.
    • Birkaç Kozmopolit Üzerine Hiciv Denemesi, s. 62
  • Nihayet medrese ve saray. Efendilerinin her cinayetine eli titremeden fetva veren yıkılış çağlarının uluma-yı rüsumu: Mensuplarını herhangi bir vatandaş gibi askere yollamaz, ezelî zillet içinde, bu zilletin nimeti saydığı bir takım imtiyazları inatçılıkla muhafazaya çalışırdı.
    • Birkaç Kozmopolit Üzerine Hiciv Denemesi, s. 62
  • Uzviyi ulvileştirmek bakırdan altın imal etmek gibi hayal. Hayatımıza salgı bezlerimiz hükmediyor. Şuurun karanlık bölgelerinden yükselen çığlıkları susturamıyoruz. Çığlık homurtu oluyor nihayet. Homurtu uğultuya inkılap ediyor.
    • Quinze-Vingts Geceleri IV, s93
  • Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten. Hayır, kirlettiği bir odadan kaçar gibi... 1963 Türkiye'si Voltaire'lerin Fransa'sından yüz kere daha hür. Voltaire'ler nerede?
    • Kaçanlar, s. 105-106
  • Sermayedara "işveren" payesini tercih eden bir cemiyet elbette ki liberalizmi takdis etmektedir... Tanrı gibi bir velinimet.
    • Kelime bir kıymet hükmü, s. 143
Akdeniz, Doğu ile Batı'nın zifaf yatağı.
  • Hint'i tanımak zorundayız İnsanlığın irfan ve idrakine istikamet veren iki yaratıcı millet var: Hint ve Yunan... Biz bu iki ülkenin merkezindeyiz. Akdeniz Doğu ile Batı'nın zifaf yatağı...
    • Tanımıyoruz Hint'i, s. 150
İnsanlık bir merdiven basamaklarından çıkar gibi yükselmez. Zıplamalar, hep aynı istikamete yönelmiş değildir. Zar atar insanlık, kâh kazanır, kâh kaybeder.
  • İnsanlık bir merdiven basamaklarından çıkar gibi yükselmez. Zıplamalar, hep aynı istikamete yönelmiş değildir. Zar atar insanlık, kâh kazanır, kâh kaybeder.
    • Claude Lévi-Strauss'u Okurken, s. 166
  • Havarilerini halkedemeyen İsa'nın yeri tımarhanedir, çarmıh değil.
    • Olemp'e Giden Adam, s. 249
  • Ve sevmek. Avam için din, kendi gibi düşünmeyenleri yok etmek hürriyetidir. Nazif dinim kinimdir diyordu. Bir Asur kâhini hortlamış, bir Asur kâhini. Kinle bağdaşan bir din, din olmaktan çıkar.
    • Anayasa, s. 296
  • Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?
  • Acıları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.
  • Hepimiz sefil birer kuklayız. Tek gücümüz: intibak kabiliyeti.
  • Şeytanın ruhuna eziyet ettiği kişi, acısını, hiç düşünmeden en yakınından çıkarır.
  • Entelektüel, dünyayı hergün yeni baştan kurabileceğine inanan adamdır, Descartes'dan beri aklın ve idrakin cihanşümul olduğunu anlamıştır.

Bu Ülke

  • Batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.
    • s. 188
  • Dergi hür tefekkürün kalesi.
    • s. 100
  • Düşünceye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
    • s. 108
  • İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
    • 109
  • Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
    • s. 110
  • Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
    • s. 111
  • Kâmus bir milliyetin nâmusudur.
    • s. 86
  • Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi.
    • s. 100
  • Şiddeti yok eden şiddet, yalanların en alçakçası değilse vehimlerin en şairanesi. Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
    • s. 207
  • Deha tabiatın en tehlikeli armağanı.
    • s. 225
  • Havarilerini yaratamayan İsa'nın yeri tımarhanedir, tarih değil.
    • s. 274
  • İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
    • s. 90
  • Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
    • s. 79
  • Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir. IV. Murat’a: Süleyman devrine dön! diye haykıran Koçi Bey’den Reşit Paşa’ya kadar Osmanlı Devleti’nin bütün ıslahatçıları gerici. Dante, yaşadığı çağdan iğrenir. Balzac eserini iki ezeli hakikatin ışığında yazar: Kilise ve krallık. Dostoyevski maziye aşık. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici.
    • s. 80
  • Kelam, bütünüyle haysiyettir.
    • s. 82
  • Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
    • s. 86
  • Slogan, ilkelin ideolojisi.
    • s. 93
  • Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
    • s. 94
Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
  • Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
    • s. 100
  • Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler Neşidesi veya Kur’an: "Senin kitabın hangisi?"
    • s. 106
  • Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
    • s. 109
  • Bayağı, hissetmeyendir.
    • s. 108
  • Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
    • s. 127
  • Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
    • s. 128
  • Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.
    • s. 140
  • Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt. Buda’yla Konfüçyüs’ün sesi uzun zaman erişmez Avrupa’ya ve Asya’nın hikmetini tek başına Zerdüşt temsil eder. Musevilik Zerdüştlüğün damgasını taşır: Hayırla şer arasındaki ikilik, meleklerle cinlerin savaşı, kıyamet gününe iman… Hep O’nun yadigârı… Hıristiyanlık Zerdüşt olmadan anlaşılmaz.
    • s. 145
  • Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
  • Şuuraltı (psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
    • s. 208
  • Yığın hale (şimdiye) hükmeder, büyük adam istikbale (geleceğe).
    • s. 206
  • Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
    • s. 217
  • Tarihin mimarı: İsyan; kadere, zamana, insana.
    • s. 217
  • Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
    • s. 227
  • Kronoloji: Aptalların tarihi.
    • s. 237
  • Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk.
    • s. 242
  • Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
    • s. 248
  • Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
    • s.251
  • Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
    • s. 248
  • Şark Sadi’den Gandi’ye kadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.”
    • s. 206
  • Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm… İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz… Acılarımı dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var… Aczime tahammül edemiyorum… Bu, hayatımın perde arkasındaki ardı arkası kesilmeyen uğultu.
    • s. 44
  • Tarih, eserlerini iki defa oynarmış: Önce trajedi, sonra komedi olarak. Roma’nın kazları heybetli bir trajedinin kahramanıydılar, bizimkiler tatsız bir komedinin aktörleri.
    • s. 85
  • İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kozmos yapan insan zekası, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm’e teslimiyettir: Obskürantizme. İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru.
    • s. 93
  • Yumuşak kalplilik de olmaz polemikte. Ölüm bir mazeret değildir. Voltaire: “Yaşayanlara saygı borçluyuz az çok.” diyor… “Ölenlere tek borcumuz kalmıştır: Hakikat
    • s. 128
  • Düşünce dünyasını fethe çıkanların uğrayacağı ilk ülke Hint olmalı. Hint bütün inançlara söz hakkı tanır. Çağdaş Avrupa en aydınlık taraflarıyla Hint’in bir devamıdır. Hint belki bütün hakikat değil ama hakikat.
    • s. 45
  • Kütüphane bütün çağların, bütün ülkelerin ölümsüzleri ile dolu.
    • s. 107
  • Gerçek bilgi, disiplinli ve denenmiş bilgidir.
    • s. 109
Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
  • Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
  • Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
  • Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
  • İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime.
  • İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.
  • Kültür, Homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
  • Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
  • Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
  • Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.
  • İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
  • Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
  • Hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
  • Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
  • Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
  • Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
  • Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
  • Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
  • Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir. Bir Sizifos’tur belki, bir haber taşıyıcısı değil.
  • Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
  • Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: Kültür.
  • Tefekkür vuzuh (anlaşılabilir olmak e.n.) ile başlar, kurtuluş şuurla.
  • Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
  • Kelime: Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin. Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade. Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler. Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.
  • Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
  • Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
  • Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
  • Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.

Umrandan Uygarlığa

  • İnsan zekası çevresinden tiksindiği için sanata ve felsefeye sığınır.
  • Hasta ile sıhhatli adam arasındaki fark şu: hastanın başlıca kaygısı kendi varlığıdır; sıhhatli adam dış dünyayla uğraşır. Fransız düşünçesi sıhhatli bir çevrede gelişmiştir. Bakışları dış dünyaya çevrili,onu tanımak, onu kavramak ister. Fransız felsefesinin uğraştığı problemler: nazari hakikat, epistemoloji, matematik, psikoloji, sosyoloji. Hasta bir çevrede gelişen Alman düşünçesinin temel kaygısı kendi hastalığı ve onun tedavisidir. Almanya'daki bütün felsefe sistemlerinin hareket noktası ahlak problemidir.
  • Machiavelli'yi ümitsizliğe düşüren, insanları değişmez sanması, rejimlerin devri olarak birbirini takip ettiğine inanması.
  • Tanzimat sonrası Osmanlı irfanının dikkate layık bir tezadı: Avrupa'nın kültür emperyalizmine cihat açan Osmanlı Sadrazamı yazılarını Fransızca kaleme alırmış.

Diğer

  • Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.
  • Kitap, zekayı kibarlaştırır.
  • Bu memlekette sağcı solcu, ilerici gerici yoktur, bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olun.
  • Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedîdir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevî ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal... O zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
  • Olimpos dağının çocukları Hira dağının evlatlarını asla kabullenemeyecektir.
  • Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur.
Cemil Meriç ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.