Laiklik

Vikisöz, özgür söz dizini

Laiklik genellikle belirli uygulamaların veya kurumların din veya dinsel inanışlardan ayrı olarak var oluşu ve bunun savunulmasıdır.

Sözler, yazar ya da kaynakları bakımından alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.

  • Türkiye’de yaşayan ve kendisini toplumdan sorumlu hisseden herkesin, Kemalizm, laiklik ve demokrasi bağlantısını iyi kurması gerektiğine inanıyorum.[1]Ahmet Taner Kışlalı
  • Laiklik meselesi sınıf meselesinin önemli bir parçasıdır. Çünkü sınıf mücadelesini geliştirebilmek için laik bir toplumsal yaşam gerekli. Bugün ideolojik olarak AKP’nin hegemonyasında bulunan işçi sınıfı, yaşadıklarını kapitalizmin ve sermayenin bir ürünü olarak değil de Allah’ın bir takdiri olarak görüyor. Laiklik vurgusunu, işçilerin sınıf bilincinin gelişimi açısından bir engel olan kaderci barikatı kırmak açısından önemli bir adım olarak görüyoruz.[2] (Yıl: 2015) — Alper Taş
Atatürk devrimlerinin iki temel taşı, lâyisizm ve eğitim birliğidir. Millet bütün dünya işlerinde ne şeriat ne de herhangi bir ideolojinin baskısı altında olmayarak, yalnız günün şartları içinde kendisi için en yararlıyı düşünerek karar verir: "Öz Atatürkçülük" budur.
Falih Rıfkı Atay
  • Gerçekten demokratik bir toplum lâik bir kültürel yapıya sahip olması gerekir: Birincisi; ahlâk ve dini birbiri ile eşitlememek, ateistleri damgalamamak, başkalarının dinsel ilgi ve amaçlarına saygı göstermek ya da kamu görevi için dinsel inanışı yeterlilik kapsamında tutmamak. Elbette ki, sonraki anlamda lâiklik Birinci Anayasal Düzenleme içinde gösterilmez. Bu durum yasa değil, duyarlılık konusudur.[3] — Ellen Willis
  • Türkiye'deki demokratik ve lâik rejimi kendi amaçlarına uygun olarak İslami ilkelere göre yeniden düzenlemek isteyenler ve onlara destek verenler, bir yandan aydınları öldürerek ve baskı altında tutarak, öte yandan eğitim sistemini yozlaştırarak, son olarak da temel kavram ve terimlerin içlerini boşaltarak Türkiye'nin entelektüel birikimini ortadan kaldırıyorlar.[4]Emre Kongar
  • Demokrasinin ve onun ön koşulu olan lâikliğin gereği birbirine tahammül etmek de değil, hoşgörü göstermek de değildir... Demokrasinin, lâikliğin anlamı, herkesin birbirinin dinine, imanına, inancına, inançsızlığına, yaşam biçimine, kendisine istediği saygıyı göstermesi ve devletin de bunu hukuk aracılığıyla korumasıdır. Demokrasinin gereği, hoşgörü ya da tahammül değil, anayasayla ve yasalarla da desteklenen saygıdır, saygı...[5]Emre Kongar
  • Laikliğin manasını iyi anlayalım: Dumlupınar Zaferi vatan bütünlüğünü kurtarmıştır. Millet bütünlüğünü kurtaran, eğitim birliği ve laiklik devrimleridir.[6]Falih Rıfkı Atay
  • Atatürk devrimlerinin iki temel taşı, laisizm ve eğitim birliğidir. Millet bütün dünya işlerinde ne şeriat ne de herhangi bir ideolojinin baskısı altında olmayarak yalnız günün şartları içinde kendisi için en yararlıyı düşünerek karar verir: "Öz Atatürkçülük" budur.[7]Falih Rıfkı Atay
  • Belki “laiklik” aslında özgürlüğe “aracı” olmaktır.[8]Fazıl Say
  • Sekülerizm içinde bulunduğumuz bu yaşama ait bir görevin yasasıdır ki bundan katışıksız insana ait değerlendirmeler ve de başlıca olarak teolojiyi belirsiz veya yetersiz veya güvenilmez veya inanılmaz olarak bulan kişilerin değerlendirmeleri kast olunur. Temel ilkeleri üç başlıktadır: (1) Maddesel anlamda bu yaşamın ilerletilmesi. (2) Bilimin insan çabası için hazır oluşu. (3) İyiyi yapmanın iyi oluşu. Başka bir iyilik olsun olmasın bu yaşamın iyi oluşu bir iyiliktir ve iyiyi görmek de iyidir.[9]George Holyoake
  • Fakat şeriat devleti kurmayı hedef alan her türlü gericilik, zaman zaman dinî bir sömürü aracı olarak laiklik kavramının karşısına çıkarılmış ve hâlâ daha çıkarılmaya devam edilmektedir. Laikliğin bulunmadığı bir ortamda çağdaşlaşma hedefi ancak bir düş olarak kalır. Milletimizi tekrar geri götürme ve böylece kendilerine çıkar sağlama heves ve özlemi içinde olanlar, her zaman olduğu gibi karşılarında cumhuriyet kanunlarını ve bu milletin Atatürkçü güçlerini bulacaklardır.[10]Kenan Evren
  • Laiklik, hayatı ruhani kürede yaşamak isteyenlerle, dünyevi kürede yaşamak isteyenler arasındaki alan paylaşımının adı olmaktadır. Bu açıdan tarafsız bir terim olan laisite (laiklik y.n.) yerine belirli bir tepeden inmecilik belirleyen laisizm (veya sekülerizm) tarafından ifade edilmesi hem yanlıştır, hem de ruhani dünyayı dünyevi dünyanın içinde kapsama ve tanımlama eğilimi belirtmesi açısından, kavramı hiç de açıklayıcı nitelikte olmamaktadır.[11]Mehmet Ali Kılıçbay
  • Laiklik, hukuki bir kavramdır. Hem de öyle bir hukuki kavramdır ki, tanımı, değişmez bir şekilde Anayasanın özüne ve ruhuna kazınmıştır: Laiklik, hukuk kurallarının insanlar tarafından yazılmasıdır. Laiklik, hukukun insanlar tarafından yaratılmasıdır.[12]Metin Feyzioğlu
  • Teokratik bir devlet düzeninde vatandaşlık yoktur; kulluk vardır. Millet yoktur; ümmet vardır. Buna bağlı olarak idare edilenlerin haklarından da bahsedilemez. Hak kavramı ve insan hakları, laik hukuk düzeninin bir ürünüdür. Çünkü insanlara hak tanımanın esası, egemen gücün insan olmasına dayanmaktadır. Laik ve demokratik bir düzende insana temel haklarını veren, son tahlilde, başkası değil, yine insanın kendisidir.[12]Metin Feyzioğlu
  • Laiklik, sadece din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak değildir; din ve ahlak işlerini de birbirinden ayırmaktır.[13]Mine Söğüt
  • Lâiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetini tekeffül etmek demektir.[14]Mustafa Kemal Atatürk
Baylar ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.
Mustafa Kemal Atatürk
  • Memnunlukla görüyorum ki, lâik cumhuriyet esasında beraberiz. Zaten benim siyasal yaşamda bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım temel budur.[15]Mustafa Kemal Atatürk
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk
  • Lâiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Lâikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, İlerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.[16]Mustafa Kemal Atatürk
  • Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz.[17]Mustafa Kemal Atatürk
  • Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.[18]Mustafa Kemal Atatürk
  • Baylar ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.[19]Mustafa Kemal Atatürk
Neden laiklik hem bilimin hem de demokrasinin temeli oluyor? Çünkü bilimin "geçerlilik" ilkeleri ile demokratik düzeninin "meşruluk" ölçüleri aynı niteliktedir ve hepsi laik özelliktedir.
Özer Ozankaya
  • Ben Türkiye çağdaşlaşmasının geçmişinin inip çıkışlarına dayanak ileri sürüyorum ki, ne denli geri dönme çabaları olursa olsun hiçbiri tarihsel oluşumu durduramayacaktır. Tersine daha da ileriye itecektir. Bu yapıtı okuyun, kaç kez böyle geriye dönük çabalar olduğunu, kaç kez hepsinin saman alevi gibi sönerek daha ileriye doğru atılımlara yol açtığını göreceksiniz.[20]Niyazi Berkes
  • Laik kelimesi, Yunanca laos kelimesinden gelen laikos kelimesinden alınmıştır. Laos kelimesi eski Greklerde halk anlamın gelirdi. Ortaçağda bu kelime, rahip olmayan ‘halk’ anlamında kullanılmıştır. Bugün Fransızcada kullanılan laicisme tabiri karşılığı olarak İngilizce ve Almancada kullanılan tabir ise Latince saecularis kelimesinden alınmış olup; çağdaş, yani din gibi değişmez değil, zamanla değişir olan anlamına gelmektedir. Şu halde halkçılık, çağdaşlaşma, uygarlaşma, devrimcilik kavramları muhtelif dillerde kullanılan tabirlerin kaynakları bakımından da laiklik kavramıyla bir akrabalığa maliktirler.[21]Niyazi Berkes
  • Laik devlet çok iyi bir şey. İnananın da, inanmayanın da alkışlayacağı bir şey bu. Fakat Türkiye’de laiklik konusu, o kadar kötüye kullanıldı ve istismar edildi ki, laiklik laiklik olmaktan çıktı laikçilik oldu. Onun için yeni anayasada laik devlet tanımı gene kullanılabilir ama açarak! Ne anlıyorsun laiklikten? Ya da anayasadan laiklik sözcüğü tamamen kaldırılır ve onun yerine bir madde konur, “Din ve vicdan özgürlüğü, inananlar ve inanmayanlar için tamdır” denir ve mesele kapanır.[22]Nur Vergin
  • Lâiklik, rasyonalizmdir.[23]Niyazi Öktem
  • Cumhuriyetin erken döneminin siyasal uygulamalarının bir yandan çok radikal ve katı olduğundan söz edilip, diğer yandan bunların dönüştürücü etkisini küçümsemek, bazen sadece iyimser ve samimi bakış açılarını yansımakla birlikte, çoğunlukla içi boşaltılmış dinsel kavramların siyasete kodlanmasına bahane olmuştur.[24]Nuray Mert
  • Laiklik, İslam ile sokağı, evi, iş yerini, siyaseti ayrı tutmaktır. İslam ise evi, iş yerini, sokağı ve her yeri Allah’ın rızasına göre tanzim etmenin adıdır. Açıkça görülür ki laiklik ile İslam aynı yerde bulunamaz.[25]Nureddin Yıldız
  • Batıʼda önce Fransa’da yeşeren ve oradan yayılan laiklik, Rönesans ve Aydınlanma Çağı’nın ürünüdür.[28]Server Tanilli
  • Demokrasinin korunacağı ve hatta genellikle aydınların İslamî düşüncelere sahip olmadığı bir ülkede, milyonlarca halkın Hıristiyan veya başka bir dine intisap etmiş olan Türkiye, Hindistan ve Endonezya’da olduğu gibi halkının bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede bu din-devlet birliğini nasıl gerçekleştirebiliriz? Eğer halkının önemli bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede hükümet olsanız, nasıl devletin bir İslamî devlet, anayasanın bir İslamî anayasa ve tüm kanunların İslam şeriatının kanunları olacağını söyler ve buna göre karar verebilirsiniz? Eğer Hıristiyanlar ve diğer din mensupları, sizin kararınızı kabul etmezlerse, ne yapacaksınız? Eğer o ülke aydınları bunu kabul etmezlerse ne yapacaksınız? Kendi kararınıza uymak için onlara zor mu kullanacaksınız? Silah ve toplarla onları buna boyun eğdirmek için diktatör rolü mü oynayacaksınız? Onları tamamen elimine etmek istemiyorsunuz, öyle değil mi? Günümüz, modern bir devirdir ve eski zamanların uygulamalarında görüldüğü gibi insanların birbirlerini yok ettikleri bir devir değildir![29]Sukarno
  • Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.[30]Sukarno
  • Laikliği, manevi değerlerin korunmasında, vicdan, dini inanç ve ibadet hürriyetinin uygulanmasında ve dini kültürün geliştirilmesinde kısıtlayıcı unsur olarak anlamıyoruz.[31]Turgut Özal
  • Benim için, laik bakış açısı edilgen olarak edinilmiş bir miras olmadı ancak bunun yerine yavaş ve uzun süren bir değişimin zor ulaşılan bir sonucu oldu. Bazı ahlâksal değerlerimin erken gelişme dönemimde aldığım dinsel eğitime dayanıp dayanmadığını hâlâ merak ederim.[32]Umberto Eco
    • Beş Ahlak Yazısı başlığı ile kitaplaştırılan beş yazısından birisi olan Diğeri Sahnede Göründüğünde adlı makalesinden alıntı.
  • Laiklik, sadece devletin dinden, dinin de devletten elini çekmesini sağlamıyor, din sınıfının dini yaşamak isteyen kitlelere tasallutunu da önlüyor. Bu açıdan bakıldığında laiklik dine en büyük hizmetin kurumudur. Ve laiklik, dindarların âdeta huzur ve mutluluk gemisidir. Dinci sömürücüler laikliğe, esas bu ikinci anlamı yüzünden düşmandırlar. Çünkü onların kitleler üzerindeki şeytani hegemonyalarını kıran, laikliğin bu ikinci anlamıdır. Bu anlam, din bezigânlarının korkulu rüyalarının ve saltanatlarını yitirme kaygılarının esas sebebidir.[33]Yaşar Nuri Öztürk
  • Laik olmayan birey, laik devleti koruyup savunamaz.[34]Yekta Güngör Özden

Kaynakça[değiştir]

  1. Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi, ön sözünden, s. 12
  2. diken.com.tr
  3. Freedom from religion, The Nation (19 Şubat 2001)
  4. Emre Kongar, Lâiklik ve Demokrasi
  5. Lâiklik Üzerine
  6. Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir?, 1966
  7. Atatürkçülük Nedir? Falih Rıfkı Atay, s. 18
  8. Cumhuriyet, 28.10.2015, Erişim tarihi: 12.01.2016
  9. British Secularism, George Holyoake, 1896
  10. Cilt 5, Kenan Evren'in Anıları, Kenan Evren
  11. Cogito, Sayı 1, Laiklik ya da bu dünyayı yaşayabilmek, Mehmet Ali Kılıçbay
  12. 12,0 12,1 Feyzioğlu, Yayınlar, Laiklik
  13. Cumhuriyet, Cumhuriyet, 25.03.2016, Erişim tarihi: 25.03.2016
  14. Atatürk Devrimleri, Özdeyişlerle Atatürk, 1981, s. 24
  15. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Serbest Fırka Başkanı Fethi Okyar’a verdiği yanıttan
  16. Sakarya Üniversitesi, Lâiklik
  17. Anıtkabir, Atatürk ve Din
  18. MEB, Söylev ve Demeçler, Cilt III, s. 76
  19. TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Din ve Lâiklik
  20. Türkiye'de Çağdaşlaşma, Niyazi Berkes, YKY
  21. Teokrasi ve Laiklik, Niyazi Berkes, Adam Yayınları, 1997, s. 91
  22. Neşe Düzel Röportajı – TARAF – Prof. Nur Vergin: “Kürt sorununu din kardeşliği yumuşatacak..” -I-
  23. Cogito, "Lâiklik", Sayı 1, s. 34, 1994
  24. Laiklik Tartışması ve Siyasal İslam, Nuray Mert
  25. fetvameclisi.com
  26. Cehaletin Rönesansı Üzerine Özdemir İnce İle
  27. Türkiye’de Laiklik, Prof. Dr. Özer Ozankaya, Cem Yayınevi, 2000, s. 6
  28. Din ve Politika – Laik Barışın Dost ve Düşmanları, Server Tanilli, Cumhuriyet Kitap, Önsöz, s. 11
  29. Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 445; Under the Banner of Revolution, I, s. 427.
  30. Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 441; Under the Banner of Revolution, I, s. 423.
  31. Başbakanlarımız ve Genel Kurul Konuşmaları, s. 110
  32. When The Other Appears On The Scene, Umberto Eco
  33. Yaşar Nuri Öztürk, Deizm, Yeni Boyut, 2015, s. 322
  34. Laiklik Özgürlüktür, Y. Güngör Özden

Dış bağlantılar[değiştir]

Laiklik ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.