İmtiyazlı sınıfsal bir toplum ancak yoksulluk ve cehaletle oluşur. Bu geçmişin yeni versiyonu, farklı bir geçmiş hiç olmadı. Savaşın ilkesi toplumu açlık sınırında tutma planıdır. Savaşı egemen grup kendi vatandaşlarına açar. Amaç ne Avrasya ne Ortadoğu ne Doğu Asyayı yenmektir. Tek amaç toplumun mevcut düzenini sürdürmek, sağlamlaştırmaktır.
İnsanlarınsaadet anlayışları da gariptir. Kitaplara bakarsınız, kendilerini dinlersiniz, insanoğlunun asıl vasfı akıldır. Onun sayesinde diğer hayvanlardan ayrılır. Beylik sözüyle hayata hükmeder. Fakat kendi hatalarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz. Bütün telakkileri, hususi bağlanışları hep bu aklın varlığını yalanlar.
Yeniden doğulmaz. Doğsan bile ne olacak? Seni iki senede, iki sene de değil, iki günde aynı insan ederiz. Aynı kendini düşünen, aynı haris, aynı kıskanç, aynı kötü huylu, aynı sarhoş, aynı budala oluverirsin.
Her şeye rağmen, düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü. Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirası taşıyacaklar yüreklerinde. Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak.
Eğer bugün insani ve toplumsal yükselişimiz için, sağlıklı bir tarih bilincine sahip olmak zorunluluğunu kabul ediyorsak, tarihi, nesnel olguları, neden ve sonuçları yanı sıra insanlık ufkuna giren değerler açısından da sorgulayarak öğrenmek ve öğretmek durumundayız. Eğer bu coğrafyada gönüllü bir birlik ve beraberlik yani toplumsal kardeşlik istiyorsak, evrensel normların insanlarımız arasında daha da yaygınlaşmasını sağlamak durumundayız.
Tembellik şehvetin toprağı, ekinidir; şehvete sunulan bir fırsattır. Aylak insan Şeytan’a götüren okula gitmiştir: O kişi bütün işleri bir tarafa bırakır, Şeytan ona kötülüğü öğretecek, kötülükle yaklaşacak, onu kötülüğe sevk edecek vakti bulsun diye.
Mini mini kafalarımızı ukalaca kitaplar, birbirinden çürük bilgiler, neticesi olmayan hesaplar ve Allah kahretsin, karmakarışık menfaat düşünceleri dolduruyor… Buna rağmen burnumuzu kaldırmadan bozuk kaldırımlarda yürüyüp gitmekte devam ediyoruz.
Ne korkunçtur, sonsuza dek kendinle baş başa kalma düşüncesi. Sizi seviyorum, ama kendimi sevmiyorum. Değişmek istiyorum; daha iyi olmak istiyorum, yeniden, yeniden başlamak istiyorum; tenimi değiştirmek istiyorum yılanlar gibi. Bıktım artık kendimden. Bir gün değil, günlerce değil, sonsuza dek kendime nasıl katlanırım? Bunu düşünmek bile korkutuyor beni: karamsar, kin dolu, susmuş oturmuşum bu nedenle. Siz hiç düşünürmüsünüz bunları?
Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.
Gondorlular, Rohanlılar, kardeşlerim! Gözlerinizde içinde kalbimde yeşermesine izin vermediğim korkuyu görüyorum. Gün gelir insanlar cesaretlerini yitirebilir, dostlarına sırt çevirebilir ve tüm kardeşlik bağlarını koparabilir; ama bugün o gün değil. Düşmanın zaferi ve harap olmuş siperler bekler insan çağının çöküşünü; ama o gün bugün değil. Bugün savaşacağız. Bu dünyadaki tüm sevdikleriniz adına sizlere kalmanızı emrediyorum batının halkı!
Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.
Sanıyorsun ki anlatabilirsin Cehennemden cenneti Acıdan mavi gökyüzünü. Yeşil bir çayırı anlatabilir misin? bir soğuk çelik raydan. Bir maskeden bir gülümsemeyi Anlatabileceğini mi düşünüyorsun?
Hoşa gitmeyen bir fikrin doğru olmadığını düşünmek insanın doğasında var. Eğer bir fikir bir insanın hoşuna gitmiyorsa, o zaman o kişinin o fikir aleyhinde argümanlar bulması hiç de zor olmayacaktır.
Tüm sınırlamalar kişiyi mutlu kılar. Görme, etki ve temas alanımız ne denli dar ise o denli mutlu oluruz; ne denli geniş ise o denli sıklıkta kendimizi azap içinde ya da ürkütülmüş duyumsarız. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar, istekler, ürkünç şeyler de çoğalır ve büyür...
Sokaktaki insanısanatla daha çok buluşturmak gibi bir derdim var. Hem bireysel hem toplumsal çıkmazlarımızın sanatla çözüleceğine inanıyorum. Umarım bir gün bu konuda aklımdaki fikirleri hayata geçirebilirim.
Bir iktidar için en tehlikeli insan hüküm sürmekte olan batıl inançlardan ve tabulardan bağımsız olarak konuları kendince yorumlayıp çözümleyebilen insandır. Çünkü böyle birisi kaçınılmaz olarak iktidarın sahtekar, aklî dengesi olmayan ve asla katlanılamaz olduğuna karar verir.