Kemal Tahir

Vikisöz, özgür söz dizini
Kemal Tahir
Doğum tarihi 13 Mart 1910
Doğum yeri İstanbul
Ölüm tarihi 21 Nisan 1973
Ölüm yeri İstanbul
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Kemal Tahir, (13 Mart 1910, İstanbul - 21 Nisan 1973, İstanbul), Türk romancı, yazar, senarist.

Sözleri[değiştir]

  • Ey oğul! Saygılı ol ki saygı göresin!
  • Bütün tutkular aslında güçsüzlüktür.  
  • Umudunu yitiren her şeyi yitirmiş olur.
  • Kovulduğu yere gitmek ite mahsustur.
  • Toprakla boğuşmak yumuşatır adamı...  
  • Artık tek başına yaşamanın tiryakisi oldum.
  • Öğretmen kısmı dış cebinde gazete gezdirir.
  • İnsanlar acıya sevinçten daha fazla dayanıyorlar.
  • İnsan denilen makineden daha hassas bir şey yok.
  • Asıl tehlike insanları iyi tanımamaktan gelmez mi?
  • Kitap olmayınca aktan kara, eğriden doğru ayrılmaz.
  • İnsanın en güçlü yönü alışması...En güçsüz yönü de bu...
  • Hem sorarsınız, hem de anlatmaya meydan vermezsiniz.
  • Tarihten kaçmak, namustan, doğruluktan, bilgiden kaçmaktır.
  • Uykunun da bir çeşit kurtuluş sayıldığı zamanlara lanet olsun!  
  • Sanatçının politika yapması, iyi sanat yapmasıyla mümkündür.  
  • Aldanmak ehemmiyetsiz bir cezadır. Aldatmak mühim bir azap.
  • İslamın şartı beş, marksizmin şartı birdir; o da haddini bilmektir.  
  • Çürüdük hepimiz... Çürüdüğümüzün farkına varmadan çürüdük!
  • Düşünmeli, ne yapacağını kestirip hemen bir baltaya sap olmalı...  
  • İyilik yaramaz bu bizim avanak milletimize. Evet millet değil, illet.
  • Bir adam dinden, diyanetten fazla bahsetti mi, bir bokluğu vardır...
  • Düşünme, dayanma, hayal etme gücümüz ne kadarsa o kadar insanız.
  • Bu dünyada alınıp satılan malların en eskimezi: kadın eti! Bir de: yalan!
  • Milletler de, çocuklar gibi avutulmak istiyorlar... Hem de Dev masallarıyla...
  • Bir kere ihanet eden daima ve her şeye ihanet eder. İhanete hiç alışmamalı.
  • İnsanoğlu tehlike karşısında kurtulamayacağını bilse de,önce kaçmayı dener.
  • Seni zenginlik mahvetti. İnsan biraz fakir olmasa hayatı olduğu gibi göremiyor.
  • Kadın güzel olmaya mecburdur ama, bütün meziyeti bundan ibaret olmamalı.  
  • Çöküntü devirlerinin en açık ispatı, iktidarın artık idare edemez hale gelmesidir.
  • Eski zaferlerden çok bahsediliyorsa, artık yeni zafer ümitleri kalmamış demektir.  
  • Öfke bizi bir kere pençesine geçirmiş... Kin ve intikam, hırs özümüzü kavramış...
  • Yakından bilmeyince aldanırsın... Aldanmak istersen, bildiğini bilmezden gelirsin!   
  • Bizim memleket ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor.  
  • Ne demiş Köroğlu'nun babası? Biz kör olduksa,dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!  
  • Sevdiğimiz insanın acı çekmesini seyretmek, ölüm acısından çok daha zor gelmiştir bana.
  • Sen bu allah- sözünü beline silah etmeye çabalamaktasın, ama bu silah bize hiç sökmez.  
  • Bir fikir kadınlar tarafından kolayca kabul edilirse, o fikir er geç , yüzde yüz yürürlüğe girer.
  • En büyük silahımız olan düşünme gücünün asıl işi, gerçeği bulmak, anlamak, değiştirmektir.  
  • İnsan, bir kere tek başına kalmaya görsün! Nerede olsa tek başınadır. Meydan savaşında bile.
  • Bir memlekette insanlar namuslu olduklarıyla ayrıca övünüyorlarsa, o memleketin hali dumandır.  
  • Sorumluluktan kaçan bütün insanlar doğruluktan çok zor söz edecek kadar BENCİL sayılmazlar mı?  
  • Meğer ben, kendimi bitirmiş sayarken tanımadığım insanların bile yanında, yüreğinde yaşarmışım.
  • Yığını anlamak insanı anlamak değildir. İnsanı anlamayınca yığını anlıyorum sanmak, kendini aldatmaktır.
  • Neyi niçin aradığını önceden bilemiyorsan, hiçbir yerde, hiçbir şeyi bulamazsın. Yanıldığının ispatını bile.
  • Maskaralık yaptığın sürece seni alkışlarlar, ciddi bir şey yaptığında kimse suratına bakmaz; yolunu ona göre seç.
  • Dünyanın bu parçasında, canlıların yaşamaya başlamasından önceki boşluk, anlamsızlık, kesin umutsuzluk vardı.
  • Kadın her zaman, aklıyla, namusuyla, merhametiyle, cesaretiyle güzeldir. Boyayla, ipekle, hele etiyle cilvesiyle değil...
  • Dünyayı büsbütün boşlayıp ahrete yönelmedikleri gibi, kendilerini toptan dünyaya verip cennetten de vazgeçmiyorlardı.
  • Bu dünyada, birçok öğrenilmesi kolay, faydalı hakikatler var. Biz bunlardan şüphe dahi etmeden boşu boşuna yaşayıp gidiyoruz!  
  • İnsanın başına bu memlekette her şey gelir, bunların en önünde akıl almaz alçaklık, en sefil kişisel çıkar, en korkunç aptallık vardır...
  • Ayrılmak ne tuhaf... Kalan daha çok ızdırap çektiği için, giden biraz vicdan azabı duyar. Her ayrılışta galiba bir parça ölüm var, azizim...  
  • Dünyada sormaktan başka ödevi var mıdır insanoğlunun? Hayır, yoktur. Çünkü bulmaktan başka ödevi yoktur. Bulamadığımızdan sorarız.  
  • Yiğitlik eskiden bir çetinse, şimdilerde on çetindir. Çünkü çöküntü çağındayız. At izi, it izine karışmıştır. Ülke devletsiz, devlet sahipsizdir.
  • Zenginlerin, şu zenginlerin kızları hiç mi kötülük etmez? Kadınları hiç mi hovarda taşımaz? Neden hep fıkaralar namus uğruna katil oluyorlar?
  • Falınıza baksın bu cennetkuşu Müslüman kandaşlarım... Geceleri kuran okur, namaz kılar bu cennetkuşu... Kız mevlüdü söyleyerekten tespih çeker.
  • Mustafa Kemal Paşa olmasaydı biz ne yapardık düşünsenize! Ama biz de olmasaydık, yani ona inanan millet olmasa . Mustafa Kemal Paşa ne yapardı?
  • Atom gücü, süper devletleri, dünyanın efendisi yapacak yerde, kendi icat ettikleri zincirlerle kendi kollarını bağlayan avanak maymunlara çevirmiştir.  
  • Biz gerçek emperyalizmle er geç hesaplaşmak zorundayız... Bunu gerçekten yapmadıkça, Batıya hizmet teklif etmekle, belayı başımızdan defedemeyiz.  
  • Seni bilmem ama, ben usandım, mucizeler memleketi vatandaşı olarak yaşamaktan. Hem mucizeden mucizeye hopluyoruz, hem kıçımızda donumuz yok.
  • Hürlüğünün hiç aşınmayan iki ana dayanağı vardır: çile çekme gücü. Azla yetinebilme alışkanlığı. Bu iki zenginliğini hiçbir kumarcı, hiçbir oyunda kaybedemez.
  • Şimdiden okuma-yazma tehlikeli, şüpheli sayılmaya başladığına göre, herhalde böyle " yalınkat " böyle insanlıktan, şefkatten nasipsiz bir devir pek uzakta olmasa gerek.
  • Korkuların bulunduğu yerde, bildiğimiz toplumsal suçluluk duyguları vardır. Eğer bu böyle olmasa, bütün bir toplumu, delilikle, ruh hastalığına tutulmuşlukla nitelemek gerekir.
  • Batıya yöneleceğiz! Talan etmeyeceğiz! Din yaymaya çabalamayacağız. Tersine herkesin inancına saygı göstereceğiz! insanlar arasında, din, soy, varlık bakımından hiçbir üstünlük tanımayacağız.
  • İnsanoğlunun dünyada başvurduğu en umutsuz, en aptalca iş sorumluluktan kaçmaya çabalamasıdır. Çünkü sorumluluktan kaçması, insanın kendine ve topluma karşı işleyebileceği en sefil suçtur.
  • Orospunun dişisi, erkeği olmaz. Orospuluk huydur. Söz verip tutmamak, borcunu inkar etmek, birini casuslamak, arkadan adam vurmak, kendinden zayıfı ezmek, hatta korkmak bile yerine göre orospuluktur.
  • Son Osmanlı Padişahı Vahdettin,"Millet sürüdür ben onun çobanıyım" dediğini okuduğum zaman, dehşete düşmüştüm. Oysa ne kadar uygundur Osmanlı'nın millet anlayışına bu söz... Osmanlı'nın millet anlayışı budur, vatan anlayışı da MÜLK...
  • Andımızı bir daha tekrarlayalım: Ete, paraya, üne bağlı, çarpık ihtirasları tanımadan, kalplerimiz, gözlerimiz, sözlerimiz bulutsuz. Yurdu nasıl seviyorsak öyle sevişeceğiz.[1]
  • Büyük sanatçı, birikmiş milli güçleri gün yüzüne getiren sanatçıdır.[2]
  • İnsanların kendilerine itimatları olmalı. Bu fena değildir. Fakat bu itimat ne kadar fazla olursa o kadar tehlikelidir. Para gibi.[3]
  • Biz gerçek emperyalizmle er geç hesaplaşmak zorundayız... Bunu gerçekten yapmadıkça, Batıya hizmet teklif etmekle, belayı başımızdan def edemeyiz.[4]
  • Atom gücü, süper devletleri, dünyanın efendisi yapacak yerde, kendi icat ettikleri zincirlerle kendi kollarını bağlayan avanak maymunlara çevirmiştir.
  • Aslanın ölüsüne karşı söylenenler, dirisine karşı söylenemeyenlerdir.
  • Bütün tutkular aslında güçsüzlüktür.
  • Görmek bile nispidir. Kaşınan yeri parmak, gözden iyi görür.
  • Sen bu -Allah- sözünü beline silah etmeye çabalamaktasın, ama bu silah bize hiç sökmez.
  • Eğer beni bu iddia ile yargılayanlar o dönem gelip kitaplığımı inceleseler idi, kitaplarımın çoğunun Turancılık üzerine olduğunu görürlerdi.
Harp okulu olayında asker içinde komünizmi yaymak iddiası ile yargılanıp ve mahkum olmasının ardından ettiği söz.
  • Hasan Âli Yücel 1500’e yakın kitap çıkarmış. Osmanlı klasikleri yok içinde. Yahu 1941-1943 arası Yunanistan işgal altındaymış. 24 cilt olarak Evliya Çelebi’yi basıyorlarmış. Üç cilt kalmış. Bu üç cildi de faşist işgali altındayken basıp bitirmişler. Daha bizde basılmadı. Enayimi Yunanlılar? Eşşek mi? Ve biz akıllı mıyız?[5]

Esir Şehrin İnsanları[değiştir]

  • Gözleri kapanırken: "Uykunun da bir çeşit kurtuluş sayıldığı zamanlara lanet olsun!" dedi. Kemikleri kırılmış gibi sızlıyordu.
  • Bizim memleket ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor.
  • Bir yerde okumuştum. İnsanlar acıya sevinçten daha fazla dayanıyorlar.
  • Umut doğup yeni umutlar doğurarak durmadan artarken bize umutsuzluk nereden geliyor?
  • "Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!" diye düşündü.
  • Hay Allah senden razı olsun Mustafa Kemal Paşa!
  • Kadın her zaman, aklıyla, namusuyla, merhametiyle, cesaretiyle güzeldir. Boya ile, ipekle, hele etiyle cilvesiyle değil.
  • Her ölen insan, yaşayanların bir parçasını da beraber öldürmüş olur.
  • İnsan, bir kere tek başına kalmaya görsün! Nerde olsa tek başınadır. Meydan savaşında bile.

Devlet Ana[değiştir]

  • Bir devletin gideri gelirini aştı mı, rezilliği, Hızır peygamber gelse önleyemezmiş. Rüşvetin, soygunun, töresizliğin, utanmazlığın kaynağı budur.
  • Her şeyin zamanı ve gök altında olan her işin vakti vardır. Doğmanın vakti, ölmenin vakti, aramanın, bulmanın, yitirmenin vakti vardır. Allah yükleyecek, biz taşıyacağız!
  • Dünya ölümlüdür. Neye çabalasan ölüme çabalarsın!
  • Dünya kurulduğundan beri kılıç mı daha kanlı kalem mi ayırt edilebilmiş değildir. Bence kılıç yarası bir kalem yarası bin...
  • Ekmek eskiden aslanın ağzındaymış, şimdilerde işkembesine inmiştir.
  • Dünyayı büsbütün boşlayıp ahrete yönelmedikleri gibi, kendilerini toptan dünyaya verip cennetten de vazgeçmiyorlardı.

Kurt Kanunu[değiştir]

  • Dünyada sormaktan başka ödevi var mıdır insanoğlunun? Hayır, yoktur. Çünkü bulmaktan başka ödevi yoktur. Bulamadığımızdan sorarız.
  • Kaç yaşına girersek girelim, hiçbirimiz çocukluğu atamıyoruz üstümüzden.
  • Mademki daha ölmedik, çabalayacağız.
  • Çünkü birini öldürmeye karar vermek, bir anlamda kendini öldürmeye de karar vermektir.
  • Bir yerde okumuştum, “Gerçek kahraman, olağanüstüne çıkan değil, olağanda kalabilme gücünü koruyandır.”

Esir Şehrin İnsanları[değiştir]

  • Evet, biz yirmi altı yıldan beri, "Düzeldi, düzelecek" sayıklamasındayız!
  • Şimdilerde kimin oğlu olursa adını Kemal koyuyor. Hürriyetin ilanında da Kemal'den geçilmiyordu. O zamanın Kemalleri Namık Kemal'diler, şimdikinin Kemalleri Mustafa Kemal...
  • İnsanların aptallıklarına da sınır yok!
  • İnsanoğlu ne zaman avanaklığa vurur? İşine gelmediği zaman.
  • Kitap okunmazsa geceler geçmez.
  • Bilmez değilsiniz ya, biz İttihatçılar biraz tutkun oluruz.

Yorgun Savaşçı[değiştir]

  • Amansız bir çağa yetişmişiz. Çileler bir türlü dolmak bilmiyor.
  • Dünyada hiçbir başka şey, bu yorgana sarılış kadar bir insanın kendi yalnızlığına sığınışını bu kesinlikle anlatamazdı.
  • İnsanın en güçlü yönü alışması. En güçsüz yönü de bu.
  • Evet, bu dünyada her şey, sanki çok korkunç birer suç işliyorlarmış gibi, birbirlerinden gizleyerek baharı tutmaya, bahara kadar ufalanıp dağılmamaya çabalıyordu.
  • En büyük silahımız olan düşünme gücünün asıl işi, gerçeği bulmak, anlamak, değiştirmektir.
  • Ne demiş Köroğlu'nun babası? "Biz kör olduksa,dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!"

Yol Ayrımı[değiştir]

  • Aslında halklarına baskı yapan idareler, isteseler bile halkçı olamamış pis idarelerdir. Halkçı olamamak soygunculuktan, bir de yeteneksizlikten gelir.
  • Meğer ne kadar kolay yanılıyormuş insan, en yakınlarında bile.
  • Bir memlekette insanlar namuslu olduklarıyla ayrıca övülüyorlarsa, o memleketin hali dumandır.
  • Akıllı kadınlar yorucu olur.
  • Pencerenin esintisi yüzünü alev gibi yalayıp geçince, yaz gecesinin ağır sıcağını, arkasından gürültüsüz sokulmuş birinin varlığı gibi duydu.

Hakkında[değiştir]

  • Kemal Tahir çok etkiledi beni. Bir çeşit manevi babam gibiydi. Kendime böyle bir rehber seçtim, manevi annemse Kemal Tahir’in eşiydi. Haftada bir kere evlerine giderdim. Kemal Tahir’in sohbetlerini dinlerdim. Gece yatısına kalırdım. Bu durum, Kemal Tahir’in vefatına kadar -aşağı yukarı on üç yıl- sürdü. Çok yoğun bir etkileşim oldu. Kemal Tahir sinemacılara çok büyük ilgi duyuyordu, sinemaya da. Geçim ve kazanç için yazdığı senaryoları çok fazla önemsemezdi. Çok fazla da senaryo yazmadı, fakat sinemacılarla çok iyi ilişkileri vardı. Kemal Tahir, her defasında Türk sineması üzerine bir takım çalışmalar yapılması gerektiğini söylüyordu. Bu işlerin araştırılmasını düşünülmesini çok önemsiyordu. Bu konulara çok kafa yoruyordu.[6]Ayşe Şasa
  • Bütün sanatlar gibi roman sanatı da bir gelenek üzerine kurulur. Bu gelenek yalnız roman geleneği değildir; toplumun kültür geleneğini yaratan bütün davranışların tarihidir. Sanıyorum Kemal Tahir Türk tarihine eğilirken, zengin kültür geleneğimizden esaslı bir biçimde yararlanmanın gereğini duyan ilk romancımızdır… Belki de bunu gerçek anlamıyla kavrayan tek romancımızdı.[7]Oğuz Atay

Kaynakça[değiştir]

  1. Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a Mektuplar, Sander Yayınları, s. 12.
  2. Notlar/1950 Öncesi Şiirler ve Ziya İlhan'a Mektuplar, Bağlam yayınları, s. 3.
  3. Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a Mektuplar, Sander Yayınları, s. 34.
  4. Kemal Tahir, Notlar: Batılılaşma
  5. TARIK BUĞRA KİTABI Hatırlayıp Yeniden Bulmak
  6. Ayşe Şasa: “Emek vererek ulaştığım bir düşünce var. Buraya ulaşmam hiç kolay olmadı. Bunun bedelini ödedim.”
  7. Ölümünün 40. yılında Kemal Tahir'in izinde. NTVMSNBC. 17 Nisan 2013. En son 25 Nisan 2014 tarihinde erişildi.