Geleceğin başbakanı bir kahyadan başka bir şey sayılmayacak, ticaret bakanı büyük vekilharç, ulaştırma bakanı da arabacıbaşı olacak; hepsi baş hizmet ediciler, başka bir şey değil, hizmet ediciler.
İnsanlık bir merdiven basamaklarından çıkar gibi yükselmez. Zıplamalar, hep aynı istikamete yönelmiş değildir. Zar atar insanlık, kâh kazanır, kâh kaybeder.
"Sevgili dostum", dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp aşağıda olan garipliklere, sıra dışı tesadüflere, planlara, niyetlere ve nesilden nesile süren olaylar zincirine bakabilseydik, aslında doğası gereği sıradan ve önceden tahmin edilebilir olan insan ürünü eserlerinin hepsi, yararsız ve donuk bir hal alırdı."
Özgürlük denmeye değer biricik özgürlük, başkalarını mutluluklarından yoksun bırakmaya veya onların mutlu olma çabalarına engel olmaya kalkışmadığımız sürece, kendi iyiliğimizi kendi bildiğimiz yolda aramak özgürlüğüdür.
Hayat ki akıp gider bulanık bir su gibi, Korkulu rüyalarla geçen bir uyku gibi... Çabalama... Kabul et bunu olduğu gibi! Hayattan fazla bir şey bekleyenler delidir...
İnsanda adalet duygusunu oluşturan, bu duyguyu canlı tutan kaynak, insanın ruhsal derinliği, insanın manevi yönüdür. Bir toplulukta ruh unutulmuşsa, manevi istekler yoksa, o toplumda gerçek anlamıyla sağlıklı insanların bulunmadıklarını hemen anlarız. Kimse, öldürülmüş ruhunun davacısı değil!
Tanrı düşüncesinden yoksun kalınınca hiçbir şey olunamayacağını, kendi kendine ıslık çalar gibi kara başkaldırı deneyleri yapanlara, hangi dille ve kim anlatacak?
Sorarlarsa, 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...