Başkaları özgür değilse hiç kimse özgür olmaz; zira özgürlük, hayatın toplumsal ve siyasal bakımdan belirli bir şekilde örgütlenmesinin bir sonucu olarak icra edilir.
Sanatçının ifade edeceği bir dünya olması için, o, öncelikle bu dünyada yer almalıdır; baskıcı ya da baskı altında, yılgın ya da isyankar, insanlar arasında bir insan.
Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.
*Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar karılarını döverler. Seslerinin tonu yumuşak değildir. Dışarıda ezildikçe içerde zulüm kesilirler. Gazete okumaz ve haksızlığa, Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Merakına müsamaha göster, onu besle; Çünkü o, seni hayata bağlı tutacak. Hayatın, senin kontrolünde olsun ve unvan hastalığına kapılma. Tavır alma ve hiçbir şeyi hakkınmış diye, kabullenme.
O yürür güzellikte gecesi gibi Yıldızlı göklerin ve bulutsuz iklimlerin, Ve en iyi olan şeyler bütün karanlığın ve aydınlığın içinde Birleşir onun görünüşünde ve gözlerinde, Böyle yumuşatır o hassas ışığı Cennetin gösterişli güne vermediği.
Tutdı cihânı pertev-i hüsnün güneş gibi Doldı sadâ-yı aşkun ile kâh-ı kün fekân Güzelliğinin ışığı güneş gibi dünyayı tuttu. Kün fekân sarayı (dünya), aşkının yankısı ile doldu.
Bence okullarda yapılan en büyük yanlış, çocukları korkuyla motive ederek bir şey öğretmeye çalışmaktır. Not alma korkusu, sınıfta kalma korkusu gibi. Bir konuya ilgi duyarak öğrenmek ile, korku ile bir şeyi öğrenmek arasında nükleer bir patlama ile bir kıvılcım kadar fark vardır.