Kliniklere bomba atan ve iyi doktorları öldüren fanatik kürtaj karşıtlarının, incelendikleri zaman su katılmamış birer türcü olduğu ortaya çıkıyor. Yetişkin bir inek, ahlak açısından, her türlü makul ölçüte göre, doğmamış bir bebekten daha çok sevgi ve yakınlığımızı hak eder. Kürtaj doktoruna “Cani!” diye haykıran yaşam yanlısı kişi, eve gidip bifteğini yer. Dr. Dolittle ile büyümüş olan hiçbir çocuğun gözünden bu çifte standart kaçmaz. İncil ile büyütülmüş bir çocuksa elbette bunu göremez.
Hümanist, şiddet içermeyen ütopya; o sözde “aydın” ve “ilerici” insanlar, eşitlik ve hak kavramlarını bu gezegeni beraber paylaştığımız canlıları da kapsayacak şekilde genişletene dek ikiyüzlü bir yalan olarak kalacak.
Bilim, sadece bir 'bilgi bütünü' olmaktan fazlasıdır; bir düşünme biçimidir. İnsanların hata yapabileceğini açıkça kabul eden bir şekilde evreni şüpheci olarak sorgulama yöntemidir.
Çocuklar, büyük müzisyenlere ve aktörlere hayranlık duydukları gibi büyük bilim insanlarına da hayranlık duyduklarında medeniyet bir sonraki seviyeye sıçramış olacaktır!
Bir tapınaktır doğa, direklerinden akanAnlaşıması güç, karışık sesler duyulurVe kişi, tanıdık gözleriyle ona bakansimge ormanlarından geçip yola koyulur...Aydınlık gibi geniş ve gece gibi karaO derin birlik içinde, sesler, kokular, renkuzaktan uzağa karışan yankılara denkBirbirini işte böyle yanıtlamakta
Soracaksınız: Şiiri neden düşleri anlatmıyor, Yaprakları ve büyük yanardağlarını anayurdunun? Gelin görün kanı sokaklardaki. Gelin görün kanı sokaklardaki. Gelin görün kanı sokaklardaki.
Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.
Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya En büyük şey, en asil şey küçülür burda. Burda yalan para eden biricik iştir, Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.
Yabanıllığın en uç noktasına kadar gitmek istemiştim; benden önce kimsenin görmediği bu zarif yerlilerin arasında umutlarım gerçekleşmiş miydi? Çoşku verici bir yolculuğun sonunda yabanıllarıma kavuştum. Ne yazık ki onlar fazla yabanıldı. Bir aynadaki görüntü kadar bana yakındılar, onlara dokunabiliyordum ama anlayamıyordum.
Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmî akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım.
Gönlünü, ne kadar büyük olursa olsun, O görünmez nesneyle doldur. Yüreğin mutluluktan dolup taşınca, Ona istediğin adı ver; Mutluluk, Sevgi, Gönül, Işık, Tanrı… İsim gürültüden başka bir şey değildir. Göklerin ihtişamını bizden gizleyen bir sistir…