İçeriğe atla

Tartışma:Demokrasi

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Konu ekle
Vikisöz, özgür söz dizini

Kaynaksız

[değiştir]
  • Bir yanda sürüler ve diğer yanda oligarklar varsa, demokrasi bitmiştir. Ben ölmüş atı kırbaçlamıyorum.
  • Biz bir demokrasi değiliz. Bizi böyle adlandırmak korkunç bir yanlış anlama ve demokrasi fikrine atılmış bir iftiradır. Gerçekte biz bir plütokrasiyiz: zenginliğin iktidarı.
  • Bolşevizm lügatından çıkarıyoruz; kapsamı genişletmeye çalışıyorum. On Dokuzuncu yüzyılın sonu ve Yirminci yüzyıl başında, Rusya'da sermaye sınıfında demokratik damarlar bulanlar vardı. Lenin, zaman zaman, kapitalistleri de robot olarak yazıyordu, içlerindeki reform damarları, Komünist Manifesto'nun kötü mirasıdır, kapitalistleri, mezarlarına yaklaştırdıklarını bilseler de, belli demokratik programlara mahkum ediyordu. Politik değillerdi, ekonomist burjuvazi resmediliyordu; bu birinci aşamadır. Belki narodnik savlardan etkilendiler ve belki gelişen mücadele eğitiyordu, bir adım geri attıklarını biliyoruz.
  • Bütün despotizmler içerisinde demokrasi en kötüsüdür.
  • Demokrasi çok yoksul bir sözcük olurdu, eğer onun için birçok erkek ve kadının savaştığı savaş alanlarıyla tanımlanmasaydı.
  • Demokrasi, bizim sizden yapmanızı istediğimizi yaptığınız sürece istediğinizi yapmakta özgür olduğunuz bir düzendir.
  • Demokrasi finansal oligarşiyle, Ku Klux Klan tarafından siyahlara uygulanan ayrımcılık ve zulümle, ya da Oppenheimer'a yapıldıığı gibi bilim insanlarına mevkilerini elinden alarak uygulanan zulümle, dünyayı yıllar boyu Paul Robeson'un harika sesinden mahrum bırakıp onu kendi ülkesinde hapsetmeyle ve Rosenbergler'i birçok hükümetin ve Papa Onikinci Pius'un çağrılarını da içeren; şoka uğramış tüm dünyanın protestolarına rağmen ölümlerine göndermekle bağdaşmaz.
  • Demokrasi, içindeki insanların izleyici değil oyuncu olduğu bir sistemdir.
  • Demokrasi ile laiklik arasındaki tek ilişki, birbirinin zıttı olmalıdır. Demokrasiyi laisizmin temeli saymak, hem cehalet ve hem de aptallık oluyor. Çünkü devrimler laisizmi getiriyor, "demokrasi", pek çok "şeyi" ve bu arada akıl düzenini bozuyor.
  • Demokrasi, neredeyse tamamı sahte ve büyük toprak zenginleri ile profesyonel politikacıların kontrolünde olan seçimlerden ibaret olamaz.
  • Demokrasi, sadece sandıktan ibaret değildir. Demokrasi, seçimle gelen seçimle giden geçici iktidarlar demektir. Ancak dünya örnekleri, dünyada bazı olumsuz örnekler vardır ki, bu geçici iktidarlar mutlak iktidara birden bire dönüşebilir. Bunun yolları da nasıl açılır biliyor musunuz? Önce, özgür basın susturulur. Sonra, bağımsız yargı yargıç ve savcı ordularıyla ve iktidara biat eden militanlarla doldurulur. Ardından, sandıkla gelen o demokrasi nasıl bir mutlak iktidara dönüşür onun kitabı yazılır. Bunun kitabı daha önce dünyada yazılmış; Hitler yazmış. Bacağından asılıncaya kadar Mussolini yazmış biliyorsunuz bu kitabı, bu antidemokrasi kitabını yazmış.
  • Demokrasi, yürütmenin yavaşlaması demektir. Ne kadar yavaşlatma; bunun bir ölçüsü olduğunu sanmıyorum, sadece tanımını formüle edebiliriz, yürütmenin hızlanmak istediği aşamada hızını kesmek ve kesebilmek demokrasidir. Tersinden de formüle edebiliriz, "demokratik" olmadığı kabul edilen bir düzenden "demokratik" tabir edilen bir düzene geçmeye karar verildiği an, yürütmenin de yavaşlayacağına karar verilmiş olmaktadır.
  • Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
  • Demokrasinin kötülüklerinden birisi sevsen de sevmesen de seçtiğin insana katlanmak zorunda olmaktır.
  • Demokrasinin kusurları, yine demokrasi ile kapatılır.
  • Eğer insanlar Tanrı olsaydı, kendilerini demokratik olarak yönetebilirlerdi. İnsanlar Tanrı olmadıklarına göre, mükemmel bir devlet insanlara göre değildir.
  • Emperyalizmin ve halk yönetiminin hiçbir ortak noktası yoktur.Politikaları, usulleri ve ruhları birbirinden ayrıdır.
  • Evet, İslamiyet bir kanun ve nizam hakimiyeti (nomokrasi)'dir. Batının gerçekleştirmeye çalıştığı eşitliği çoktan fethetmiştir. Fikir hürriyetini, insanı insana saldırtan bir tecavüz silahı olarak değil, bir ikaz, bir irşad vasıtası olarak kabul etmiştir. Demokrasinin ta kendisidir İslamiyet. Ama Batınınkinden çok başka ruh ikliminde gelişen, çok başka umdelere dayanan bir demokrasi.
  • Geri kalmış demokrasiler için: "Herkes fikrini söyler, kararı ben veririm. Burada demokrasi var."
  • "Hıristiyan" demokrasisi, "sosyal" demokrasi, "gerçek" demokrasi veya "devrimci" demokrasi, ya da "halk" demokrasisi; bütün bunlar bir karışıklığın göstergeleridirler. Artık sözcüğün ve kavramın bitişine işaret ediyorlar. Artık önüne bir sıfat almadan söylenemeyen sözcükler veya kavramlar bitmiştirler; "demokrasi" artık sona ermiş durumdadır.
  • İç savaş sınırı, demokrasinin en hayati kanalıdır, sine qua non, diyebiliriz; yalnız iç savaş, aynı zamanda demokrasiyi ortadan kaldıran mekanizmalara da sahiptir. Demokrasiyi geçici, marjinal ve frajil yapan işte budur, demokrasi için gerekli vücut olan iç savaş, aynı zamanda demokrasinin katilini de yaşatmaktadır; öyleyse iç savaşta istikrarsız bir istikrar var ve buna sınırını da katabiliriz. Çünkü egemen otoritenin, iç savaş ihtimalini de, aslı her ne kadar uzak olursa olsun, iç savaş saydığını biliyoruz.
  • Kuşkusuz sadece dar anlamda yürütmenin yavaşlamasını da kastetmiyorum; yasama organının da "fast-food" türü hızla yasa servisi yapan bir mekanize mutfağa dönüştürülmesi de demokrasiden uzaklaşmak olmalıdır, hızlı yasa çıkartan bir yasama organıyla övünen bir ülkede demokrasi düşüncesinin bayağılaştığını tespit yerindedir.
  • Politize olmuş sermaye sınıfını düşünememiş olmak, Marx ve Lenin düşüncesinin büyük zaafiyetidir. Burjuvazinin çocukluk çizgilerini, olgunluk dönemlerine ve hatta monopoli düzlemine uzatıyorlar. Zaaftır ve hatta hastalık ve şimdi, dünyanın her yanında "marksistler", marksizmin bu çocukluk hastalığının ilacını bulmaya çalışıyorlar. Biz de buradayız.
  • Devam ediyorum, demokratik programlan ileri sürmeseler de, razı olacakları mekanizmalar olmalıdır;

Komünist Manifesto'dan çekildiklerini görüyorduk. Geri adım, demek istiyorum. Amma çekilme itibaridir; ister yapacakları ve ister tolere edecekleri bir demokratik reformlar vardır. Bunları hedef saymaya, "minimalizm" diyoruz. Ekonomizm'den çıkmaktadır.