İlber Ortaylı

Vikisöz, özgür söz dizini
İlber Ortaylı
Doğum tarihi 21 Mayıs 1947
Doğum yeri Bregenz
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

İlber Ortaylı, Türk tarih profesörü.

Sözleri[değiştir]

Kaynaklı[değiştir]

  • Atatürk devrinde tahılla beslenen; incir, üzüm satarak geçinen Türkiye, ufku ve vizyonu itibariyle bugünkünden çok daha ilerideydi.[1]
  • Bu devlete namusuyla çalışan, zengin olamaz.[2]
  • Ben o kitabı seviyorum. Verir miyim? Orada bir kazık yemedim. Giden kitap gelmez Türkiye'de.[3]
  • Lütfen sabah kahvaltı veremeyeceğiniz, akşam masal anlatıp öpemeyeceğiniz çocuğu dünyaya getirmeyin. Çünkü sevgi başka bir şey. Uğraşmak istiyor. Sevgi için ‘vakit’ vereceksin, parayla olmuyor.[4]
  • Profesörü tanımak da yetmez. O milletin "öğretmenlerini de" tanıyacaksın, kafa orada oluşur. Bugünkü Türkiye’nin hâlini de öğretmenlerinden anlarsın. O iyi değilse, memleketin hâli de iyi değildir. Öğretmenin içinde “ışık” ve denge duygusu varsa, o ülke de belirgin nitelik vardır.[5]
  • "Eski dostların" ne kadar gerekli olduğunu ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçasını teşkil ettiğini elli yaşından sonra daha iyi anlarsınız.[6]
  • “Basit düşünen insan” dan bir şey çıkmaz. Bir toplumu, “kalite arayan insan” bir yere götürür.[7]
  • Eğer, mesuliyet sahibiysen ve insanlarla konuşmayı biliyorsan, onları ikna etmeyi ve elindeki ”insan malzemesinin kapasitesini” biliyorsan ve ona sahip çıkıyorsan, oturduğun koltuğun mesuliyetini kavrıyorsan ve kavgacılıktan uzak duruyorsan, başarılı idarecisindir.[8]
  • Talebesini ayıran insanın muallimlikle alakası yoktur.[9]
  • Sözkonusu operaysa, hayatın tadını çıkarmak için Verdi’yi, Puccini’yi ve Mozart’ı tercih edenlerdenim.[10]
  • Ruslar eğitimli, bilgin ve sanatçı bir halk ama büyük ressam ve romancıların torunları durgun. Akademinin icatları ve laboratuvarlarda elde ettikleri bilgiler sanayiye dökülemiyor. Rus halkı bizim şark komşumuz olan İranlılar gibi kültürel mirasına ve bilincine sahip, edebiyatını seviyor ve biliyor. Türkiye'nin endüstriyel geçmişi ve zenginliği Rusya ile İran arasında bir yerde, girişimciliği hepsinin önünde; buna rağmen bu iki ülke okumuşlarının bilgi birikimine ve kültürel inceliğine sahip değiliz. Onun için de kasaba hatibi birisi bizde kitleleri etkiliyor ve rey alıyor.[11]
  • Türkiye'de demokrasi istenen düzeyde gelişmiyorsa, bunun en büyük nedeni insanların kurallara uymayı sevmemesidir. Kuralların işlemediği bir ülkede demokrasiden bahsedemezsiniz.
  • Türkiye'de yaşayıp 'ben Türk değil, Kürt'üm' diyebilir, ne var bunda. Şimdi o Kürt oldu diye ben mi Türklük'ten çıkacağım? Öyle bir şey olabilir mi? Ne kadar anlamsız bir çıkış bu ve bunu çıkartan da maalesef birkaç tane orijinal olmak isteyen münevverler. Coğrafya bilmiyorlar, hiçbir şey bilmiyorlar ve aslında kimliğini saklamak isteyen belki de rahatsız olan adamlar bunlar. Önce kendi kimliğine kendisi sahip çıksın o zaman zaten mesele kalmaz.[12]
    • Atilla Güner'in "Kendini Kürt olarak ifade eden o zaman ne diyecek? 'Ben Türkiyeli Kürdüm' mü desin?" sorusu üzerine verdiği cevap.
  • Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa'dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye'den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. "Türklerin ülkesi" demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu'ya "Türkmenya", "Turkia" veya "Türkmeniya" diye 12. asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.[12]
    • Atilla Güner'in, İlber Ortaylı'ya "Türk kelimesi olmayan bir Türkiye'nin olmayacağını vurguladınız. Türk yerine 'Türkiyeli' sözcüğü karşılığı olmayan bir sözcük mü oluyor?" sorusu üzerine verdiği cevap.
  • Kûtü’l Amâre, Çanakkale Savaşı’ndan sonra biri Britanya İmparatorluğu’nu zora sokan; politikalarına altüst eden ve imparatorluğun yenilmezliği inancını sarsan, dünya hâkimiyetine inanmış Britanya kamuoyunu şüpheye, hatta Kaosa sürükleyen büyük bir zaferdir.[13]
  • Gençler, hem gezmeyi hem de okumayı ihmal etmeyin. Bilmek için ikisi de lazım. Sorguladığınız ya da merak ettiğiniz her şey hakkında kitap okuyun. Sadece ders kitaplarıyla gerçekleri öğrenemezsiniz.
  • Türkiye yahut Türkmeniya ismini dünyanın en zeki, en bilgili insanları vermiştir. İtalyanlar, Cenovalılar ve Venedikliler tarafından verilmiştir. Çünkü bu adamlar coğrafya bilirler. Etrafı kollarlar. Bir kavramın saçmalığını anlamak için yapacağınız ilk şey onu ilk evvela tercüme etmektir. 'Türkiyeli' gibi bir kavram başka dillere çevrilir mi? Çevrilir dediğin zaman ne kadar gülünç olur ona bakacaksın. İkincisi dünyada 'Türkiyeli' olmayıp da Türk olan vardır. Türkiye bunun coğrafyasıdır. Ben bunları fantezi, fikir jimnastiği olarak görüyorum. 'Türkiyeli' bidon bir kavramdır. Çeviremezsiniz, bundan bir üst kimlik de yaratamazsınız. Sağa sola bakarak bu tür kavramlar kullanamazsınız.[14]
  • Siz hiç Ruslarla didişen bir Azerbaycanlı ya da Kazanlı bir Tatar gördünüz mü o coğrafyada? Kendi milliyetini inşa etmek içini başkasına saldıran var mı? Varsa da bu sağlıklı bir davranış değildir. Sloganımız başka kültürleri sevin ya da sevmeyin ama saygı duymak zorundasınız. Bu saygıyı da Türkler de bekliyor. Bütün mesele bu.[12]
  • Darbe ihtimali devam etmektedir. Sivil siyasetin gerekli müeseseleri yaratamadığı, kendini yetiştiremediği bir ortamda darbe kaçınılmazdır.[15]
  • Türkler umumen tembeldir.[16]
  • Üniversite tabii ki açılmalıdır, ama Hakkari'nin, Kastamonu'nun dağlarına değil. Her yere gidip üniversite kurulmaz. Ankara'ya yirmi tane kurarsın, buraya gelen öğrenciler Ankara'nın nimetlerini görür.[17]
  • Cahillik hiç ayıplanacak bir şey değildir hatta cahil tutarlıdır kendi içinde. Kötü olan yarı cahillerdir.[18]
  • Mektebi bitirir bitirmez evlenip de mobilyacı dükkanı gezeceğinize, dünyayı gezin.[19]
  • Yuva kurduğunuzda, çocuk büyüteceğiniz zaman büyük şehirlerde oturmayacak şekilde hayatınızı planlamanızı tavsiye ediyorum. Uygun küçük şehirlerde oturmak ve çalışmak için kırsal bölgelere yerleşin.[20]
  • Her milletin tarihinde Çanakkale Zaferi gibi abideler görülmez. Bizde vardır ve bu bütün Doğu'da tektir. Çanakkale Zaferi, çok kolay organize olan, direnebilen, tahammül edebilen ve belirli bir hedef etrafında ısrar eden bir ordu, kumanda heyeti ve toplum olduğumuzu gösterir. Cumhuriyet'i kuran da işte bu mayadır.[21]
  • Atatürk Türkiyesi bozkırın ortasındaki bir ışıltıdır.[22]
  • Milliyetçilik dışarıda öğrenilir, içeride öğrenilmez.[23]
  • Bizim ülkemizde sağcısı da solcusu da araştırmadan yaratmaya meraklıdır.[24]
  • Bu toplumda Atatürk'ü zihinlerden silmeye çalışmak bir lükstür, lüzumsuz çabadır. Yanlış tanıtmaya çalışmak da, amatör tarihçilerin işi olsa bile, gülünçtür. Onun için girişilecek en önemli iş Nutuk'u, Atatürk'ün söylev ve demeçlerini derleyip okumaktır.[25]
  • Tarih, yakasına yapışılıp hesaplaşılacak bir şey değildir.[26]
  • Türkler olmadan bir dünya tarihi yazmak söz konusu değildir.[27]
  • Hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olamaz.[28]
  • Azerbaycan Türkçesini neden severiz? Çünkü bizim dilimizin gençliğidir. Herkes gençliğini sever. Azerbaycan Türkçesindeki Farsça kelime kullanımı bizdekinden çok daha yaygın ve oturaklıdır. Kök aynıdır ve "Azeri" lafı o yüzden yanlıştır; "Azerbaycanlı" demek gerekir.[29]
  • Bu memlekette; tıpta, mühendislikte hatta resim ve tercümede bile reform, askerlerden başlıyor.[30]
  • Önemli bir sorun, üniversite öğrencisinin geleceğin aydını olarak düşünülmemesidir. Küçük vilayetlerin küçük merkezleri, hatta kasabaları üniversite istiyor. Bunun ilim irfan aşkından çok alışveriş ve kira gelirlerini artırmak için istendiği açıktır.[31]
  • Bir ülke için en büyük talihsizlik, iç harptir.[32]
  • Ecevit'in kendine göre bir karizması vardı. Bazı saldırılarda, talihsiz olaylarda adam yara almıyor. Çok namuslu olduğu için yara almıyor. Ecevit'in kabahati, iyi adam tanımamaktı. Listeye ve makama iyi adam koyamazdı. İkincisi; Ecevit noktası, virgülü ile düzgün konuşanlardandı.[33]
  • Enver Paşa aslında yetenekli ve cesur bir adamdır. Ama zamansız bir atılımla bazı hataların içine düşüyor. Daha temkinli giden, kurmay olarak bakabilen, bilgili kimseler de var. Mesela tipik bir kurmay olan İsmet Paşa. Yazdığı raporlardan da anlaşılır bu. Atatürk ise uzağı gören, dâhi bir kişilik..[34]
  • Biz modern bir dünyada muasır medeniyeti hem benimsemek, hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz.[35]
  • Politika ise gerçekten zor ve yaratıcı bir sanat; kötü politikacı ise kötü bir büyücü çırağı gibi onulmaz sorunlar yaratıyor.[36]
  • İkinci Dünya Savaşı sadece korkunç değil; tarihin en utanç verici olayıdır.[37]
  • İkinci Dünya Savaşı; cephede öldürdüklerinden çok, geride yaşayan ölüler bıraktı.[38]
  • İkinci Dünya Savaşı’nın en belirgin görüntüsü, daha doğrusu zihinlerdeki kalıntısı, tonlarla bombanın neden olduğu harabeler değildir; toplama kamplarındaki cesetler veya Rusya steplerinde sürüklenen sivil esirler arasında kucağında çocuğuyla kurşunlanan analardır.[39]
  • Kütüphane nedir? Beşeriyetin hafızasıdır.[40]
  • Hem halkın gelişmesini hem de diktatörlüğü besleyen; hem milliyetçiliği hem de dış dünyaya yamanmayı kolaylaştıran iki kurum vardır: Eğitim ve basın.[41]
  • Okumak başka bir alışkanlık, zenginlikle, demokrasiyle, dinle doğrudan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.[42]
  • Türkiye'de tarih eğitimi kitlelere herhangi bir şey aşılayamayacak kadar zavallı durumdadır ve hep öyleydi (ilk Cumhuriyet yılları hariç).
  • Köylülüğü yok edersen çok şey kaybedersin. İktisadi sistemin çöker. Doğu Avrupa'da olduğu gibi, bu kurum çökmeye başladıkça milletin asıl değerlerini ve ahlakını muhafaza eden Türkiye taşrası sarsılır.[43]
  • İmparatorluklar, yıkılmak için kurulurlar.[44]
  • Ortadoğu'da Batı tarzı demokrasi sistemi işlemez. Siyasi partiler ya bulunmaz, ya da tamamen göstermeliktir. Sivil toplum kuruluşları ise monarşinin seçkinlerinin kontrolündedir.[45]



Kaynaksız[değiştir]

  • Atatürk döneminde Avrupa'da demokrasi falan yoktur.
  • Kanuni'yi sevmek için Atatürk'e düşman olmaya gerek yok.
  • Okumadan yapılan siyaset tehlikelidir, belediyeciliğe benzemez. Teferruatın bilinmesi gerekir.
  • Bakana hırsız diyemiyorsan demokrasi yoktur.
  • Her şehre üniversite açmak, ahlaksızlıktır.
  • Pirinci okuyorlar, meyveyi okuyorlar, şekeri okuyorlar, suyu okuyorlar da sıra kitaba gelince hiç okumuyorlar!
  • Yunanistan’daki din adamlarının çoğu Yunan milliyetçisi, Rusya’daki din adamlarının çoğu Rus milliyetçisi, Ermenistan’daki din adamlarının çoğu Ermeni milliyetçisi ama; Türkiye’deki din adamlarının çoğu Türklük düşmanı. İşte Türk milletinin önemli sorunlarından biri budur.
  • Çocuklarına hırsızlığın kötü bir şey olduğunu dahi öğretememiş bir milletin, ‘medeniyet’ iddiası safsatadır. Medeniyet; ahlâktır.
  • Din denince neden akıllarına hep "kadın ve içki" geliyor?! Bu ülkenin sorunu yolsuzluk, terör, tecavüz ve adaletsizlik değil mi?!
  • 100 liralık benzinin 70 lirası vergi. Düşünüyorum da, biraz daha zorlasak dünyanın vergiyle çalışan ilk otomobilini biz üretebiliriz.
  • "Her nefis ölümü tadacaktır." ayeti bankalara ve makam koltuklarına yazılmalı. Tabutlara, mezarlıklara değil.
  • Fikir, sanat, eğitim, sanayi, tarım, adalet. Her konuda müthiş bir sefalet içindeyiz. Elimizde duble yollar, AVM'ler ve lüks rezidanslardan başka bir şey kalmadı..!
  • Herkese yüksek tahsile kadar eğitim verirsen işte bu olmaz. Dolayısıyla bu uyduruk üniversite, uyduruk lise eğitimiyle yarı cahil bir nesil yetiştiriliyor.
  • Evlat senin değilse ne kolaydır feda etmek..
  • Bu ülkede okullarda zorunlu "dün" dersi verilmeli. Yaşadıklarımızdan başka türlü ders çıkaracağımız yok çünkü, çabuk unutuyoruz.
  • Bugün müzede düğün yapılmasına izin veren görevli, yarın müzede çamaşır yıkar.
  • Osmanlıca bilmeyen tarihçiler, İngilizce bilmekle övünüyor. Bre cahiller! Osmanlıca bilmeden tarih olur mu?
  • "Eğitim seviyesi arttıkça, bizim oylar azalıyor" cümlesini kuran bir anlayıştan, ülkeyi aydınlık yarınlara taşımasını beklemek ahmaklıktır.
  • "Şehâdet şerbeti" lafını duyduğum zaman nevrim dönüyor. Ulan bu şerbeti neden bakan, vekil, bürokrat çocukları içmiyor?!
  • Allah hiç kimseyi özgüvenli cahillerle, görgüsüz zenginlerle, şımartılmış aptallarla, çocuk kafalı yetişkinlerle muhatap etmesin.
  • Gösteriş ve şatafat, cahillikten kaynaklanan aşağılık kompleksini örtme çabasıdır.
  • Halay bilmeyen köylü de, dans bilmeyen şehirli de hayatın tadını çıkaramıyordur.
  • Serpme kahvaltı tam bir görgüsüzlük. Bu gıda kıtlığında böyle bir israfa hiç gerek yok. Bunun kadar nefret ettiğim bir şey yok.
  • Bize yerli arabadan, yerli uçaktan önce yerli et, buğday, pirinç, mercimek, şeker, mısır ve sebze lazım.
  • Hangi Müslüman ülkesine baksan; fakirlik, kaos, işkence, zulüm, kin, nefret ve cahillik almış başını gidiyor. Ve liderleri de saraylarda yaşıyor..
  • Mustafa Kemal Paşa’nın hayalleri çok açıktır; kadın-erkeğin eşit, fevkalade üretken, okuma-yazma meselesinin halledildiği, eğitimin gittikçe arttığı, müzik dinleyen, operaya giden bir Türkiye.
  • Atatürk Başkomutan olmasa, 30 Ağustos Zaferi ve Sakarya Savaşı olmasa İstanbul'u ancak turist gezisinde görürdük.
  • Atatürk olmasa köle pazarında cariye olarak satılacağını biliyor, ama yine de hakaret ediyor. Böylesi nankör bir topluma özgürlük verdiği için Atatürk'e de kızmıyor değilim.
  • "Türk kadını" hiçbir şeyi kendi hakkı ile almadı. Ne bir kadın hareketi var, ne de bir eylem. Hepsini Atatürk verdi. Kıymetini bilmiyor.
  • Türkiye'de ne eksik bugün? Kültür hayatı. Kurmamışız. Atatürk sırtımızda gömlek yokken arkeolog, hititolog yetiştirdi.
  • Atatürk 4 yıl işgalcilerle, 15 yıl ise cahillerle savaştı. Bunu unutmayın. Bu ülkenin en büyük sorunlarından biri cehalettir.
  • 9 milyon öğrencinin takdir aldığı, ama yarısının üniversite sınavından barajı dahi geçemediği eğitim sisteminde yetişiyor evlatlarımız.
  • Enflasyonla topyekün mücadele ettiğimiz kadar cehaletle topyekün mücadele etseydik, bugün enflasyonla uğraşmak zorunda kalmazdık.

Eserleri[değiştir]

İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (1983)[değiştir]

  • Her toplum zamanın akışı içinde sürekli değişim geçirir.[46]
  • 19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.[46]
  • Tanzimat hareketi her şeye rağmen Türkiye idaresini modernleştirmek, bir başka deyişle merkezileştirmek yolunda önemli ilerlemeler sağladı. Tanzimat devri görkemle açılıp rezaletle kapanan bir tarihî olaylar bütünü değildir. Hüzünlü ve buhranlı bir atmosferde başladı ve öyle devam etti.[46]

Tarihin Sınırlarına Yolculuk (2001)[değiştir]

  • Cumhuriyet monarşiyi, hükümdarlığı reddedecek ve tenkit edecektir; bu kaçınılmazdır. Fakat bizde maalesef bir müddet sonra ölçü kaçırılmıştır.[47]
  • Türkiye'nin içine kapanması, Batı medeniyetini reddetmesi, bir "Taliban rejimi"ne dönüşmesi mümkün değildir.[47]
  • Türkiye'de tuhaf bir komünizan eşitlik anlayışı var. Adam zekaları, bilgileri, görgüleri eşitlemeye çalışıyor. Allah hiçbir zaman insanları eşit yaratmıyor. Bunun biri güzel, biri çirkin. Bir tanesi zeki, öteki değil. İnsanları bu şekilde eşitlemeye çalışmak Stalinist bir anlayıştır. Bizimkiler parası olmayanlarla parası olanları eşitleyeceğine zekaları eşitlemeye çalışıyor. Zeki olmayan bir çocuğa vereceğin eğitimle zeki olanı nasıl ziyan edersin?[47]
  • Türkler teşkilâtlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Yani "Her Türk askerdir" sözüne gülerler ama beğenin beğenmeyin bu doğrudur.[47]
  • Tarihçinin ihtisası olmaz.[47]
  • Bir toplum, iyi tarih yazıyorsa rafine bir toplum olur.[47]
  • İlmin ve sanatın yüzde 70'i pösteki saymak gibi sıkıntıdır, yüzde 30'u keyifle yapılır ancak.[47]
  • Bizim Milli Eğitim camiamızı yönlendiren adamlar köylüdür. Bunların yüksek bir kültürü yoktur.[47]

Osmanlı Barışı (2004)[değiştir]

  • Birinci Roma çok tanrılıydı. İkincisi Hristiyan'dı. Üçüncüsü Müslüman olamaz mıydı?[48]

Avrupa ve Biz (2007)[değiştir]

  • İyi muâmele edildiği yerde azınlıklar erirler.[49]
  • Vergi toplayamayan devlet, devlet vasfına sâhip değildir.[49]
  • İtalya kültürünü bilmeyenler, Avrupa kültürünü bilemez, tanıyamaz ve anlayamazlar.[49]
  • İhtilâlle demokrasi öğrenmek marifet değildir.[49]
  • Toplumun geri kalmışı, insanlarını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir.[49]
  • 19. ve 20. yüzyıllarda Japon dediğiniz, Avrupalıya benzemek için önce gözünü ameliyat ettirerek işe başlamıştır. Bu ameliyatlar halen devam ediyor. İranlı hanımlar arasında da burun ameliyatı yaygın, bizde de sarışınlık...[49]
  • Türk ordusu ricat etmeyi bilmezdi. İlk defa ricat etmeyi İstiklal Savaşı'nda öğrenmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın harp tarihimizdeki büyük katkısı düzenli geri çekilmeyi öğretmesidir.[49]
  • Osmanlı Cemiyeti'nde şunu açık söyleyelim, klâsik devir "İslâm Devri" dediğimiz -Abbasiye Devri" ve "Orta Asya"da Timurlenk ve onun oğulları Uluğ Bey zamanında süren klâsik parlak ilmî gelenek bitmiştir. Osmanlı Dönemi bu klâsik ilmi geleneğin parlak olarak devam ettiği, hattâ devam edebildiği bir devir değildir.[49]
  • Liyakata dayanan terfi sistemi tıpkı eski cemiyetteki gibi devam etmektedir ve dolayısıyla da bu toplumda tıpkı eski Osmanlı sistemi gibi sınıflaşma meydana gelmemektedir. Yani o anlamda bir sınıflaşma, sâdece belirli sınıfların hâkim olduğu ordular ortaya çıkmamaktadır. Belirli zümreden insanların hâkim olduğu bürokrasiler ortaya çıkmamaktadır. Bu, osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi için ortak ve mümtaz bir özelliktir.[49]
  • Bir opera eserini icra eden cemiyet, birçok işi topluca yapabilme ve örgütlenme kâbiliyetine sâhip demektir.[49]
    • Mustafa Kemal Atatürk'ün Sofya Operası'nda izlediği bir icradan sonra sarf ettiği "Adamların bizi Balkan Savaşı'nda niye yendiklerini anladım" sözünün şerhi mahiyetindedir.
  • Şarktaki gibi her sokağın ötesinde bir başka cemaat, her kapının arkasında başka dil, her semtte ayrı bir din gibi şeyler görünmez batı Avrupa'da... Bu muhtelif kavimlerin birlikte yaşama meselesi Akdeniz Orta Doğu toplumlarına hastır. Hindistan alt kıtasına hastır.[49]
  • Cumhuriyet Türkçedir, niye Türkçedir; çünkü cumhuriyetin kökü "cumhur", cemaat anlamında "people" anlamında "congregation" anlamında bir Arapça kelimedir; ama o kelimeden cumhuriyet ve cumhuriyet rejimini türeten Türklerdir. Binâenaleyh mefhumun içerisi tamamen Türkler tarafından doldurulduğu için bu çok Türkçe bir kelimedir.[49]
  • Bünyesine girmek istediğimiz dünya (Avrupa Birliği) eğitimde geridir, gerilemekte değil, geridir.[49]
  • Türkiye'nin sınırları bakımından, içindeki problemleri bakımından Batı Avrupa modelleriyle benzeşir yanları yoktur.[49]
  • Avrupa Birliği gibi birliklerin içine girmek gerekir, fakat bunlara fazla bağlanmama, yani her an bavulu hazır iç güveyisi gelin kız durumunda girmeniz gerekir ki, bir kriz anında avi kolayca terk edebilesiniz veya hayatınıza devam edebilesiniz.[49]

Tarihin İzinde (2008)[değiştir]

  • 18 yaşını bitiren bir çocuğu, bence tarih okutuyorum diye almak cinayettir.[50]
  • Besleyemeyeceği nüfusu üretmek çok ağır bedeli olan toplumsal bir hatadır. Zira, eğitilemeyen ve beslenemeyen göçmen kalabalıklar eninde sonunda marjinal cemaatlere dönüşürler.[50]

Son İmparatorluk Osmanlı[değiştir]

  • Birbirlerini tanımayan, birbirlerinden şüphe eden kitlelerin bulunduğu yerde ne sulhüsalah yani barış, ne de onurlu bir eşitlik olur.[51]
  • En utanılacak yönümüz tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız.[51]
  • İslam aleminde Türkler için bir model yoktur; çünkü biz modern bir dünyada muasır bir medeniyeti hem benimsemek, hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz.[51]

Kaynakça[değiştir]

  1. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 391.
  2. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 413.
  3. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 41.
  4. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 478.
  5. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 195.
  6. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 401.
  7. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 127.
  8. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 236.
  9. Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 471.
  10. Milliyet, Verdi'nin 200. Yılı
  11. Milliyet, Müzeleleri ile Saint Petersburg
  12. 12,0 12,1 12,2 İnternethaber, İlber Ortaylı
  13. KÛTÜ’L AMÂRE 1916 Olaylar, Hatıralar, Raporlar (PDF). s. 31. 
  14. Rotahaber
  15. Youtube, İlber Ortaylı MHP Söyleyişi
  16. Tarihin Arka Odası, 14.12.2014
  17. MHP Siyaset Okulu programı
  18. Resmi Twitter hesabından
  19. İlber Ortaylı'nın Yaşamartı Kişisel Gelişim Zirvesi'nde gençlere verdiği tavsiye.
  20. Ortaylı'dan 'kırsal bölgelere yerleşin' önerisi
  21. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 130.
  22. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 327.
  23. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 294.
  24. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 306.
  25. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 321.
  26. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kronik Kitap Yayınları, 2018, s. 59.
  27. Türklerin Tarihi 1. Kitap, Timaş Yayınları, 2016, s. 13.
  28. Türklerin Tarihi 1. Kitap, Timaş Yayınları, 2016, s. 64.
  29. Türklerin Tarihi 1. Kitap, Timaş Yayınları, 2016, s. 193.
  30. Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 19.
  31. Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 219.
  32. Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 249.
  33. Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 187.
  34. Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 78.
  35. Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023), Timaş Yayınları, 2017, s. 30.
  36. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 164.
  37. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 159.
  38. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 155.
  39. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 160.
  40. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 248.
  41. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 25.
  42. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 231.
  43. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 89.
  44. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 115.
  45. Yakın Tarihin Gerçekleri, Timaş Yayınları, 2012, s. 205.
  46. 46,0 46,1 46,2 İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İlber Ortaylı, Alkım, 2005, s. 13, 32, 119
  47. 47,0 47,1 47,2 47,3 47,4 47,5 47,6 47,7 Tarihin Sınırlarına Yolculuk, İlber Ortaylı, s. 36, 40, 55, 56, 69, 162, 176, 192
  48. Osmanlı Barışı, Timaş Yayınları, s. 19
  49. 49,00 49,01 49,02 49,03 49,04 49,05 49,06 49,07 49,08 49,09 49,10 49,11 49,12 49,13 49,14 Avrupa ve Biz, Turhan Kitabevi, s. 25, 38, 40, 53, 61, 62, 73, 111, 136, 157, 161, 165, 261, 279, 285
  50. 50,0 50,1 Tarihin İzinde, Profil Yayıncılık, s. 33, 132
  51. 51,0 51,1 51,2 Son İmparatorluk Osmanlı, Timaş Yayınları, s. 169