Bilim adamı olmak saf olmaktır. Gerçeği aramaya o kadar odaklandık ki, onu bulmamızı ne kadar az kişinin gerçekten istediğini dikkate alamıyoruz. Ama biz görsek de görmesek de, istesek de istemesek de o her zaman oradadır. Gerçek, ihtiyaçlarımızı veya isteklerimizi umursamıyor. Hükümetlerimiz, ideolojilerimiz, dinlerimiz umurunda değil. Her zaman pusuda yatacak. Ve bu, sonunda, Çernobil'in hediyesi. Bir zamanlar gerçeğin bedelinden korkardım, şimdi sadece soruyorum: "Yalanların bedeli nedir?"