Tanrının Kitabı
Görünüm
Tanrının Kitabı (Orijinal adı: The Book of Eli), başrollerini Denzel Washington, Gary Oldman ve Mila Kunis'in paylaştığı 2010 yapımı ABD filmi.
Tanrının Kitabı ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.
Eli
[değiştir]- Yolundan ayrılma, yolundan ayrılma. Seni ilgilendirmez yolundan ayrılma seni hiç ilgilendirmez.
- Toprak senin yüzünden lanetlendi. Toprak sana diken ve çalı verecek çünkü topraksın ve topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.
- Tanrım bu yemek için sana şükrediyoruz. Sıcak yatağımız ve soğuk gecelerde başımızı sokacağımız bir çatı verdiğin için de sana şükrediyoruz. Uzun zaman oldu. Bizi zor zamanlarda arkadaşlarla ödüllendirdiğin için sana şükrediyoruz, amin.
- Etrafta sabun olmamasının tek iyi yanı haydutların kokusunu çok uzaklardan alabilmektir.
- Yüce Tanrım emanet ettiğin görevi yerine getirecek gücü ve inancı bana verdiğin için şükrediyorum. Yol boyunca karşıma çıkan engeller karşısında bana doğru yolu gösterdin. Herkes kaybolmuşken beni cesur kıldığın için sana şükrediyorum. Koruman ve yol boyunca gösterdiğin birçok işaret için şükrediyoum. Yapmış olabileceğim iyilikler için şükrediyorum, kötülükler içinse pişmanım. Edindiğim dostlarım için şükrediyorum. Lütfen ona da bana göz kulak olduğun gibi göz kulak ol. Sonunda dinlenmeme müsaade ettiğin için şükrediyorum. Çok yoruldum ama artık dünyadaki vazifemi layıkıyla icra ettiğimi bilerek huzura erebilirim.
- İyi mücadele ettim ve yarışı bitirdim. İnancımı korudum.
Diyaloglar
[değiştir]- Martz: O benim kedimdi.
- Eli: O iyi bir cinsmiş.
- Martz: Onu bardan ittiğini gördüm.
- Eli: Hayır sadece uzaklaştırdım.Ben itmek istemedim
- Martz: Ona elini kaldırdın.
- Eli: Bir daha olmaz, söz veriyorum.
- Martz: O kedi 2 yıldır burada, burada olmayı senden çok hak ediyor.
- Eli: Sorun çıksın istemiyorum.
- Martz: Bu çok yazık çünkü sen ....
- [Eli, Martz'ın kafasını barın üstüne yapıştırır.]
- Eli: Kim olduğunu biliyorum. Yoldan geçen masum yolcuların katilisin sen ve o yaptığın şeylerin hepsinin hesabını vereceksin. Bunu biliyor musun, biliyor musun?
- Carnegie: Kimsin sen?
- Eli: Hiç kimse.
- Carnegie: Bundan şüpheliyim. Barımda öldürdüğün adamlar, onlar hiç kimseydi ama sen...
- Redridge: Elleri titremiyor. onlardan değil.
- Carnegie: Güzel, burası medeni bir kasaba insan eti yemeyiz. Önceden gelen fazla insan görmüyoruz, en azından artık. Okur musun?
- Eli: Her gün.
- Carnegie: Güzel, aferin. Ben de okurum, komik olansa şu: Ne kadar yaşlı olsak da senin ve benim gibiler geleceğin sahibi.
- Solara: Kaç yaşındasın sen?
- Eli: Anlamadım.
- Solara: Buralarda senin yaşında geçen hiç kimse görmedim de.
- Eli: Sanırım patlamadan beri 30 kış geçti, tam olarak hatırlamıyorum.
- Solara: Hatırlıyor musun, tam olarak önceki dünyanın nasıl olduğunu?
- Eli: Evet.
- Solara: Nasıldı peki?
- Eli: İnsanlar her şeye sahipti. Neyin değerli olduğuna dair hiçbir fikrimiz yoktu. Çöpe attığımız şeyler için şimdi birbirimizi öldürüyoruz.
- Carnegie: O silah dolu mu? Dolu olduğunu sanmıyorum.
- Eli: Öğrenmenin tek yolu var.
- Carnegie: Bak o kitaba ihtiyacım var. Kitabı ve seni istiyorum. Beni seçim yapmak zorunda bırakırsan seni öldürür, kitabı alırım.
- Eli: Neden kitabı istiyorsun?
- Carnegie: Onunla büyüdüm gücünü biliyorum. Sende okuduysan sende biliyorsundur. Bu yüzden savaştan sonra hepsini yaktılar. Hayatta kalmak bile inancın eseri. Bu kasabayı kurmak daha büyük bir inancın eseri ama insanlar anlamıyor hiçbiri anlamıyor, anlamalarına yardım edecek sözlerim yok ama kitabın var. Kabul ediyorum bu kasabayı inşa etmek için nefret ettiğim bir sürü şey yaptım ama kitap elimizde olsaydı bunları yapmazdım. İnancımızı ifade edebilseydik, dünyamızın ne kadar farklı, ne kadar adil olacağını hayal edebilir misin? İnsanlar neden burada olduklarını ve ne yaptıklarını anlardı. İğrenç güdülerine ihtiyaçları olmazdı, o kitabı saklamak doğru değil başkaları ile paylaşılması gerekir, yayılması gerekir, istediğin bu değil mi?
- Eli: Hem de bütün kalbimle. Bu kitabın hep ait olduğu ihtiyaç olduğu bir yer bulacağıma inanmışımdır ama henüz orayı bulamadım.
- [Sözlerini bitirir ve bir şey olmamış gibi silahları adamların önünden yürüyerek gitmeye başlar.]
- Carnegie: Bu adamı seviyorum, bu adamı seviyorum. [Redridge'in yanına gelerek] Lütfen vur onu.
- Carnegie: Ekibi topla. peşinden gidiyoruz.
- Redridge: Lanet bir kitap için mi?
- Carnegie: O lanet bir kitap değil, aptal. O bir silah tam kalpleri ve zayıflarla çaresizlerin zihinlerini hedef alan bir silah. Biz insanlar üzerinde tam bir kontrol verecek. Lanet bir kasabadan fazlasına hükmetmek istiyorsak, kitap elimizde olmalı. Her yerden insanlar gelecek ve sonra söylediklerim kitabın içindense dediklerimi yapacaklar. Bu daha önce oldu ve yine olacak. Lazım olan tek şey o kitap.
- Solara: Gerçekten de her gün aynı kitabı mı okuyorsun?
- Eli: Hiç aksatmadan.
- Solara: Bana da okur musun lütfen?
- Eli: Tanrı çobanımdır. Benim eksiğim olmaz. Beni taze çayırlarda yatırır, taze sular boyunca yürütür. Ruhumu tazeler. Kendi ismi uğrunda beni doğruluk yollarında güder. Ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile şeytandan korkmam çünkü Tanrı benimle.
- Solara: Çok güzelmiş.
- Eli: Hoşuna gitti mi?
- Solara: Sen mi yazdın?
- Eli: Evet.
- Solara: Gerçekten mi?
- Eli: Hayır, hayır, hayır. Bu senden ve benden çok uzun zamandır burada, orası kesin.
- Solara: " Bu sıradan bir kitap değil." Derken ne demek istiyordun?
- Eli: [Biraz duraksar ve kitabı (Kutsal Kitap) öper.] Bu tek.
- Solara: Gerçekten mi?
- Eli: Savaştan sonra insanlar ateşin yok etmediklerini bulup yok etmeyi kendilerine görev edindi. Bazıları zaten savaşın bu yüzden çıktığını söylüyordu. Her neyse, geriye sadece bu kaldı.
- Solara: Eline nasıl geçti?
- Eli: Savaşın gök yüzünde bir delik açtığını söylüyorlar, bunu duymuşsundur.
- Solara: Evet.
- Eli: Gökyüzünde bir delik açmış, güneş oradan inmiş ve her şeyi yakmış, her şeyi ve herkesi. Böyle bir deliğe ya da yer altına saklandıysan şanslıydın çünkü çoğu insan şansı değildi ve bir yıldan sonra dışarı çıkıp ne yapacağını bilemeden etrafta öylece dolaşıyorduk ve hayatta kalacak bir yer arıyoruk. Günün birinde bir ses duydum. Açıklaması zor ama sanki o ses içimden geliyor gibiydi ama seni duyduğum gibi net duyuyordum.
- Solara: Ses ne diyordu?
- Eli: Beni çağırdı, kitabı bulduğum yere götürdü.Kitap orada gömülüydü ve ses kitabı batıya götürmemi söyledi. Bana, yolumun önümde serili olduğunu ve beni kitabın güveli olacağı yere götüreceğini söyledi. Her türlü tehlikeye karşı korunduğumu söyledi. O günden beridir de yürüyorum.
- Solara: 30 yıldır yürüdüğünü söyledin değil mi?
- Eli: Evet.
- Solara: Hiç kayboldum diye düşünmedin mi?
- Eli: Hayır.
- Solara: Doğru yönde yürüdüğünü nereden biliyorsun?
- Eli: İnancım yol gösteriyor, gözlerim değil.
- Solara: Bu da ne demek?
- Eli: Bir şey bilmesen de bildiğin anlamına geliyor işte. Anlıyor musun?
- Solara: Hiç mantıklı değil.
- Eli: Olması da gerekmiyor. Bu inanç, yani karanlıklar vadisinde bir ışık çiçeği gibi bana devam etme gücü veriyor. Anladın mı şimdi?
- Solara: Bu da mı kitaptan?
- Eli: Hayır bu Johnny Cash'ten. Bir şarkıcıdan yani.
- Solara: Yoksa bunlar mezar mı?
- Martha: Evet onları gömmemek barbarlık olurdu.
- George: Ayrıca toprağa da iyi geliyor.
- Martha: Hadi içeri gelin. Size hızlıca sandviç hazırlayabilirim.
- Eli: Teşekkür ederiz, çok teşekkür deriz. [Solara'ya yaklaşarak] Buradan gitmeliyiz.
- Solara: Bu insanları öldürmüşler.
- Eli: Sadece öldürmemişler, yemişlerde.
- Solara: Elleri titriyor.
- Eli: İnsan etinden.
- Carnegie: Tanrı iyi biri değil mi?
- Eli: Daima.
- Carnegie: Daima değil.[Eli'yi silah ile vurur.]
- Solara: O kitabın senin için önemli olduğunu düşünmüştüm, yani kimse senden alamazdı?
- Eli: Yıllarca o kitabı taşıdım ve her gün okudum. Onu güvende tutmaya o kadar yoğunlaşmıştım ki, ondan öğrendiklerimi unutmuşum.
- Solara: Neymiş o?
- Eli: Sadece, " Başkalarına, kendine yaptığından fazlasını yap." en azından ben bunu anladım.
Oyuncular
[değiştir]Karakter | Oyuncu |
---|---|
Eli | Denzel Washington |
Carnegie | Gary Oldman |
Solara | Mila Kunis |
Redridge | Ray Stevenson |
Claudia | Jennifer Beals |
Martz | Evan Jones |
Hoyt | Joe Pingue |
Martha | Frances de la Tour |
George | Michael Gambon |