Haluk Bilginer

Vikisöz, özgür söz dizini
Haluk Bilginer
Türk oyuncu ve yönetmen.
Doğum tarihi 5 Haziran 1954
Doğum yeri İzmir
Vikipedi maddesi

Haluk Bilginer (d. 5 Haziran 1954), Türk oyuncu ve yönetmen.

Sözleri[değiştir]

  • Eğri zamanlarda dik duranlara selam olsun.   
  • Cesaret korkuya rağmen bir şeyin üzerine gitmektir.  
  • Bir rolü bu kadar süre uzun oynamak oyuculuğu köreltir.  
  • Tiyatro hayat, sinema sanat, televizyonsa bir mobilyadır.  
  • Mutlu olmayı bilemedik, belki bu yüzden mutlu etmeyi de.   
  • Tiyatro maskenin düştüğü yerdir. Maskeler düşecek ki gerçeği görebilelim.  
  • Ne güzel olurdu değil mi? Yanlış bildiğimiz her şeyi unutsak, sadece doğrular kalsa.  
  • Oyunculuğu öğrenmeye bir ömür yetmez. Biliyorum ki, ben en iyi oyunumu oynamadan öleceğim.  
  • Türkiye’de akla gelebilecek her şey geliyor başınıza. Ama bütün bunlara rağmen umudumuzu yitirmiyoruz.  
  • Hayatınızdan çıkardığınız bir kişi size, benim gibisini asla bulamazsın, derse, ona şu cevabı verin: Amaç bu zaten!  
  • Söz yetseydi sanat olmazdı. Sözün tükendiği ya da yetmediği nokta da film çekiyoruz, müzik veya resim yapıyoruz.  
  • Kekik, deniz ve nergis kokusu vardır İzmir’in. Öyle ki beni gözlerimi kapatıp İzmir’e getirin, İzmir’de olduğumu anlarım.  
  • Üzülerek söylüyorum ki biz vicdanımızı yitirdik. Yaşadıklarımızın önemli bir sebebi artık vicdan muhakemesi yapamamamız.
  • Sevişmek gibidir tiyatro. Sevişmenin modası geçmeyeceğine göre tiyatronun da bir gün eskiyip unutulacağını sanmıyorum.     
  • Hep bir başka şeyi öğrenerek başka bir şeyi denemek ve tam olarak öğrenemeden ölüp gitmek. İşte bu yolculuğun büyüsünü seviyorum ben.  
  • Kadınlara göre erkekler güvenilmez. Erkeklere göre kadınlara güvenilmez. Ulan biri de çıkıp demiyor ki, cinsiyetle alakası yok, şahsiyet meselesi!  
  • Sahnede aktris-aktör görmeye tahammül edemiyorum. Sahnede asıl olan insan çünkü. İnsan lazım bize. Bedeniyle, nefesiyle her şeyiyle oynayan.   
  • Yok haksız tahrik, yok iyi hal. İndire indire bir madalya takmadıkları kalmış sana. Her zamanki gibi gereği düşünülmüş de gereği yapılmamış o mahkemede.  
  • Yaşadıkça devam edecek olan.Hep bir başka seyi öğrenmek, başka bir şeyi denemek ve tam olarak öğrenemeden ölüp gitmek. İşte bu yolculuğun büyüsünü seviyorum.  
  • Tiyatro hayatın aynası değildir. Ayna, aynısını aksettirir çünkü. Aynısını göstereni ben ne yapayım? Aynanın göstermediği şeyi ortaya koymaktır önemli olan. Tiyatro bunu yapar.  
  • Korku çok insani bir duygudur. Korkmayan aptaldır zaten. Ben de korkuyorum ama korkak değilim. Cesaret korkuya rağmen bir şeyin üzerine gitmektir. O yüzden cesur olmak zorundayız.
  • Bana kalırsa insanlar sadece öğlene kadar çalışmalı. Öğleden sonra da dere kenarına gidip, resim yapmalı, felsefe yapmalı, tartışmalı. İnsanlık ancak böyle gelişir zaten insan 70 sene bir ev almak için çalışır mı?  
  • İnsanların en büyük yanılgısı vazgeçilmez olduklarını düşünmeleri. İş yerinde olsun, sevgili ilişkilerinde olsun her şeyde. Oysaki öyle bir unutulursun, öyle bir yerin dolar ki, oturur sen kendi varlığını sorgularsın.    
  • Sana değerli bir tavsiye vereyim mi? Boş ver mükemmel olmayı, gerçekçi ol. Boş ver gösterişli olmayı, sade ol. Boş ver sahip olmayı, özgür ol. Boş ver herkesi mutlu etmeyi, kendin ol. Ve boş ver haklı olmayı, mutlu ol.  
  • Erkeğin rahmi olsaydı Doğurabilseydi Bu dünya çok daha Mutlu bir dünya olurdu; Savaş falan olmazdı. Kadın doğurduğu için yaşamın, Kıymetini biliyor. Erkek yaşamın değerini bilmiyor Öldürmeyi kahramanlık sanıyor!  
  • Biliyor musunuz adını teninize dövme yaptıracağınız tek varlık çocuğunuzdur aslında. Eş, sevgili bunlar zaman içinde değişime uğrayabilir, biter, unutulur. Gider. Ama evladınızın adını pişman olmadan yaşadıkça derinizde taşıyabilirsiniz.  
  • 4 yılda mezun ol, 2 senede bir iş bul, ruh ikizim diye kendini kandırdığın birini bulup evlen, kira öde, çocuk yap ve uykularını mahvet, 10-15 yıl içinde şanslıysan bir ev al ve hafta sonunu İkea'da geçir, yaşlanınca katalogtan lanet bir hastalık seç ve öl.   
  • Yuva kurarsın, boşanmanı beklerler. İş kurarsın, batacağın zamana iddiaya girerler. Birisiyle ortak olursun, kesin ayrılırlar derler. Başarırsın, acemi şansı, kazanırsın, babadan kalmıştır, yükselirsin, torpili vardır derler. En sonunda düşersin, ee biz demiştik, derler.  
  • Anılarımı yazmak için erken diyorum. Henüz dokuz yaşındayım. İleride belki. Büyüdüğümde düşünebilirim. Zaten meramını sahnede anlatan biriyim. Kendimden bahsetmek de çok sıkıcı geliyor bana. Oturup yaz derseniz ben "okuryazar" değilim. Sadece okurum.   
  • Tiyatro hayatın aynası değildir. Ayna, aynısını aksettirir çünkü. Aynısını göstereni ben ne yapayım? Aynanın göstermediği şeyi ortaya koymaktır önemli olan. Tiyatro bunu yapar.
  • Biliyorum ki, ben en iyi oyunumu oynamadan öleceğim.
  • Mutlu olmayı bilemedik, belki bu yüzden mutlu etmeyi de…
  • Türkiye’de sanat hep, ‘rağmen’ yapıla gelmiştir. Yasaklara rağmen, sansüre rağmen, engellenmeye rağmen, olanaksızlıklara rağmen… Ama ülkemizin sanatçıları, bu engelleri aşarak, bu duvarları yıkarak dünya çapında ödül alan işler yapmayı becermişlerdir. Bu da sanatçının inancı, inadı, direnci ve gerçeği söylemek için çabası… Adana Altın Koza Festivali de öyle… 1969’dan beri engellere karşı direnerek, bugünlere gelebilmiş prestijli bir festival olmayı başarmıştır. Başta Zeydan Karalar’ın katkıları, destekçileri, gönüllüleri... Onlara şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Buradan ‘Onur Ödülü’ almak benim için büyük bir onur. Çok teşekkür ederim. Bu onuru 2 çok sevdiğim ustayla paylaşıyor olmak, Yavuz Turgul ve Şerif Sezer ile paylaşıyor olmak benim için büyük bir onur. Sizlere çok teşekkür ederim. Eğri zamanlarda dik duranlara selâm olsun.
(2021, Adana Altın Koza Festivali'nde aldığı Onur Ödülü sonrası yaptığı konuşma.)
  • Önce insandır önemli olan, oyun değil.
  • Anılarımı yazmak için erken diyorum. Henüz dokuz yaşındayım. İlerde belki. Büyüdüğümde düşünebilirim. Zaten meramını sahnede anlatan biriyim. Kendimden bahsetmek de çok sıkıcı geliyor bana. Oturup yaz derseniz ben “okuryazar” değilim. Sadece okurum.
  • Müşteriyi kazıklamanın “ticari zeka” , halkı sürekli kandırmanın “siyasi zeka” , ambulansın arkasına takılmanın “pratik zeka” , şike yaparak kazanmanın “sportif zeka” , iyi niyeti suistimal etmenin “kıvrak zeka“ olarak algılandığı bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı vardır.
  • Biliyor musunuz, adını teninize dövme yaptıracağınız tek varlık çocuğunuzdur aslında. Eş, sevgili bunlar zaman içinde değişime uğrayabilir, biter, unutulur. Gider. Ama evladınızın adını pişman olmadan yaşadıkça derinizde taşıyabilirsiniz.

  • Siz bir iş yaparsınız, zaten sizin kimliğiniz yaptığınız işe yansır.
  • Erkeğin de rahmi olsaydı, doğurabilseydi bu dünya çok daha mutlu bir dünya olurdu. Savaş falan olmazdı. Kadın doğurduğu için yaşamın değerini biliyor, erkek yaşamın değerini bilmiyor. Öldürmeyi kahramanlık sanıyor.
  • Korku çok insani bir duygudur. Korkmayan aptaldır zaten. Ben de korkuyorum ama korkak değilim. Cesaret korkuya rağmen bir şeyin üzerine gitmektir. O yüzden cesur olmak zorundayız.
  • Sevişmek gibidir tiyatro. Sevişmenin modası geçmeyeceğine göre tiyatronun da bir gün eskiyip unutulacağını sanmıyorum.
  • Sahnede aktris-aktör görmeye tahammül edemiyorum. Sahnede asıl olan insan çünkü. İnsan lazım bize… Bedeniyle, nefesiyle her şeyiyle oynayan.
  • Söz yetseydi sanat olmazdı. Sözün tükendiği ya da yetmediği nokta da film çekiyoruz, müzik veya resim yapıyoruz.
  • Türkiye'de akla gelebilecek her şey geliyor başınıza. Ama bütün bunlara rağmen umudumuzu yitirmiyoruz.

  • Tiyatro maskenin düştüğü yerdir. Maskeler düşecek ki gerçeği görebilelim.
  • Kekik, deniz ve nergis kokusu vardır İzmir’in. Öyle ki beni gözlerimi kapatıp İzmir’e getirin, İzmir’de olduğumu anlarım.
  • İnsanlar öğlene kadar çalışmalı, öğleden sonra dere kenarına gidip, resim yapmalı, felsefe yapmalı, tartışmalı. İnsanlık anca böyle gelişir. 70 sene bir ev almak için çalışarak değil.
  • Sana değerli bir tavsiye vereyim mi? Boş ver mükemmel olmayı, gerçekçi ol. Boş ver gösterişli olmayı, sade ol. Boş ver sahip olmayı, özgür ol. Boş ver herkesi mutlu etmeyi, kendin ol. Ve boş ver haklı olmayı, mutlu ol.
  • İnsanların en büyük yanılgısı vazgeçilmez olduklarını düşünmeleri. İş yerinde olsun, sevgili ilişkilerinde olsun her şeyde. Oysaki öyle bir unutulursun, öyle bir yerin dolar ki, oturur sen kendi varlığını sorgularsın.
  • Yaşlandıkça 500 TL’lik saatin ve 30 TL’lik saatin aynı şeyi gösterdiğini fark edeceksiniz. Bir milyonluk ev ile yüz bin liralık ev aynı yalnızlığı barındırır. Materyalist şeylerde gerçek mutluluk bulunmaz. Gerçek mutluluk, sevgi ve kahkahadan geçer.
  • Bir rolü uzun süre oynamak oyunculuğu köreltir.
  • İnsanlar sizi kontrol edemedikleri zaman sizden nefret etmeye başlarlar.
  • Oyuncunun er meydanı tiyatro sahnesidir. Tiyatro sahnesinde arada hiçbir aracı olmadan seyirciyle baş başa kaldığı yerde aktör, aktör müdür değil midir anlaşılır.
  • Yanlış anlamak için tetikte bekleyene, doğruyu anlatamazsın.
  • Hissetmediğin, anlamadığın şeyi yapamazsın. Ha yaparsın yapmasına ama, onun adı artistlik olur.
  • Zeki insanlar hep dertlidir. Zekâ iyi bir şey değil. Beyin sürekli analiz halinde… Biri sana bir hareket yaptığında ne amaçla yaptığını anında anlayıp kendine mis gibi dert ediniyorsun. Ama aptallara bak, dünyadan haberleri yok. Bu hayat aptallara güzel, zekilere zindan.
Haluk Bilginer ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.