Nâzım Hikmet
Görünüm
(Nazım Hikmet Ran sayfasından yönlendirildi)
Nâzım Hikmet | |
---|---|
Doğum tarihi | 15 Ocak 1902 |
Doğum yeri | Selânik |
Ölüm tarihi | 3 Haziran 1963 |
Ölüm yeri | Moskova |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Bu maddedeki bazı sözlerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklara ihtiyacı vardır. Ayrıntılı bilgiyi maddenin tartışma sayfasında bulabilirsiniz. |
Sözleri
[değiştir]Kaynaklı
[değiştir]- ya defolup gideceksiniz,
- ya denize dökecekler sizi.
- ne halt edeyim? deme Ahmet,
- teslim ol.[1]
- Kore'de savaşan Türk askerlerine
- Matematik, sibernetik, fizik, müzik, tüm bunlar, eninde sonunda, sadece, insanlar şiir okumayı öğrensinler ve anlasınlar diye gereklidir.
- Nazım'la Söyleşi, Vera Tulyakova Hikmet, Türkçe çeviri Ataol Behramoğlu, İstanbul, 1989, s. 23
- Ve gayrisi mesela benim on sene yatmam Laf-ı güzaftır.
- Ben İçeri Düştüğümden Beri
- Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
- Hava Kurşun Gibi Ağır
- Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele...
- İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.
- Dört Güvercin
- En fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı.
- Karıma Mektup şiirinden
- Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak.
- Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları
- İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
- Vera'ya
- İki şey var; ancak ölümle unutulur, anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü.
- Saman Sarısı şiiri
- Nabzını boşlukta sayan bir gece...
- Kaçırılan Kız Kardeşler
- Tiyatro oyunlarımı bir çok dilde ve ülkede, ve büyük tiyatrolarda dinlemiş durumdayım. Ve bugün ilk olarak bir oyunumu Esperanto dilinde duyuyorum. Kendimi siz amatör oyuncuların arasında olduğum kadar başka hiç bir yerde bu kadar duygusal hissetmemiştim. Esperanto’nun çok müziksel bir dil olduğunu düşünüyorum. Onun bir dünya dili olup olamayacağını bilemiyorum ve bu kısım da beni çok ilgilendirmiyor: bu belki oldukça uzun bir süre sonra gerçekleşebilir. Beni ilgilendiren asıl şey, bu fikir için savaş veren insanların şimdiden var olduğudur. Ebeveynlerin çocuklarına bu dili öğretmelerini tavsiye ediyorum. Eğer daha genç olsaydım ben de öğrenmeye çalışırdım. Bu savaşınızda sizlere başarılar diliyorum.[2]
- "...
- Benim oğlan
- dünyaya geldiği zaman,
- çocuklar doğdu Kore'de,
- sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
- Makartır kesti onları,
- gittiler ana sütüne bile doymadan
- ..."[3]
Kaynaksız
[değiştir]- Memleketimden uzakta, memleketimi düşünüyorum.
- Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!
- İnsanın insanla imtihanıdır
- Geçtim putların ormanından baltalayarak, ne de kolay yıkılıyorlardı.
- Memleketim: Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları benim o kendi kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
- Memleketimi seviyorum: Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
- Benim idealimdeki rejim olsa, ben de seni astırırdım. Sonra da darağacının altına oturup hüngür hüngür ağlardım!
- Necip Fazıl'ın 'Benim idealimdeki rejim olsa seni astırır, sonra da mezarını türbe yaptırırdım' sözüne cevaben
- Pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek.
- İnsan birisiyle yaşlanmalı, birisi yüzünden değil.
- Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.
- Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde.
- Şimdi on yaşına bastı. Ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
- Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü Dünya.
- Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman. Sonra resmen kapandı o fasıl, şimdi üçüncüden bahsediyor, Amerikan doları fakat gün ışıdı her şeye rağmen.
- Ben, sensiz yaşayamam diyenlerden değilim. "Sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım.
- İnsan, ya hayrandır sana, ya düşman. Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun, ya bir dakika bile çıkmazsın akıldan.
- Kararmasın yeter ki; sol memenin altındaki cevahir!
- Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak.
- Serçe gibisin kardeşim.
- Bir senfoni vardı kulağımda çalınan, bitti artık hepsi...
- Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine. Onlar ki; toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar. Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar.
- Ben Türk dilinin şairiyim. Hayatımı buna adadım.
- Ve sömürgeciliğin her şeye rağmen yıkılmaya mahkûm olduğunu gösteren milletlerden biri de benim milletimdir.
- Gerçek şair kendi aşkı, kendi mutluluğu ve acısıyla uğraşmaz. Şiirlerinde halkının nabzı atmalıdır.
- Şair başarılı olmak için, yapıtlarında maddi yaşamı aydınlatmak zorundadır.
- Gerçek yaşamdan kaçan ve onunla bağıntısız konuları işleyen kimse, saman gibi anlamsızca yanmaya yargılıdır.
- Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da, hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
- Arkadaşlık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez.
- Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı, ya da ölüm inecek yeryüzüne.
- Düşmana inat bir gün daha fazla yaşayacaksın.
- Benim gönlüm bir kartaldır.
- Şair başarılı olmak için, yapıtlarında maddi yaşamı aydınlatmak zorundadır.
- Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine.
- Ekmek hepimize yetmiyor, kitap da öyle ama keder... Alabildiği kadar.
- Gelecek günler için gökten ayet inmedi bize. Onu biz kendimiz vaad ettik kendimize.
- Sende ben imkansızlığı seviyorum. Fakat asla ümitsizliği değil.
Hakkında söylenenler
[değiştir]- Nâzım Hikmet'in ateşi bugün yurdun dört bir yanında despotluğa, yobazlığa başkaldıranların ellerindeki meşale, yüreklerindeki ateştir. Nâzım'ın şiirleri ile 1960'lı yıllarının en başında Yön dergisinde tanıştım. Beni en çok etkileyen onun ülke sevgi ve özlemini dile getiren şiirleri olmuştur. — Çetin Doğan[4]
Kaynakça
[değiştir]- ↑ Kimi Öldürmeye Gidiyorsun Ahmet? https://www.avrupadan.com/gunun-siiri/nazim-hikmet-kimi-oldurmeye-gidiyorsun-ahmet-12186
- ↑ https://esperantoturkiye.wordpress.com/2020/12/02/esperanto-ve-nazim-hikmet/
- ↑ Nâzım Hikmet, Doğum
- ↑ 7 Haziran 2013 tarihli yazısından.