Polonya atasözleri: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
k interwiki |
|||
7. satır: | 7. satır: | ||
== B == |
== B == |
||
• |
• Biednemu zawsze wiatr w oczy, a bogatemu to i diabeł dzieci kołysze |
||
:Zengin bir adam, çocuklarını uyuşturacak bir şeytana bile sahiptir. |
:Zengin bir adam, çocuklarını uyuşturacak bir şeytana bile sahiptir. |
||
34. satır: | 34. satır: | ||
== G == |
== G == |
||
• Gadał dziad do obrazu, a obraz do niego ani razu |
• Gadał dziad do obrazu, a obraz [do niego] ani razu |
||
:Dilenci resme konuştu, ama resim hiçbir cevap vermedi. (duvara konuşmak) |
:Dilenci resme konuştu, ama resim hiçbir cevap vermedi. (duvara konuşmak) |
||
58. satır: | 58. satır: | ||
:Nerede iki kişi dövüşürse, orada üçüncü kişi kazanır. |
:Nerede iki kişi dövüşürse, orada üçüncü kişi kazanır. |
||
• Gdzie zgoda tam i siła |
• Gdzie zgoda, tam i siła |
||
:Nerede rıza, orada güç. |
:Nerede rıza, orada güç. |
||
82. satır: | 82. satır: | ||
:Kargaların arasındayken kargalar gibi öt. |
:Kargaların arasındayken kargalar gibi öt. |
||
• Kowal zawinił a Cygana powiesili |
• Kowal zawinił, [a] Cygana powiesili |
||
:Demirci suçluydu; ama onlar çingeneyi astı. (günah keçisi olmak) |
:Demirci suçluydu; ama onlar çingeneyi astı. (günah keçisi olmak) |
||
88. satır: | 88. satır: | ||
:Bir karga, başka bir karganın gözünü gagalamayacaktır. |
:Bir karga, başka bir karganın gözünü gagalamayacaktır. |
||
• Kto daje i zabiera ten się w piekle poniewiera |
• Kto daje i zabiera, ten się w piekle poniewiera |
||
:Kim verir ve sonra onu geri alırsa, cehenneme geri gider. |
:Kim verir ve sonra onu geri alırsa, cehenneme geri gider. |
||
103. satır: | 103. satır: | ||
:Damlaya damlaya, deniz olacak. |
:Damlaya damlaya, deniz olacak. |
||
• Kto ucieka, winnym |
• Kto ucieka, winnym się staje |
||
:Kaçmak seni suçlu yapar. |
:Kaçmak seni suçlu yapar. |
||
• Kto nie słucha |
• Kto nie słucha ojca i matki, ten się posłucha psiej skóry |
||
:Kim babasını ve annesini dinlemiyorsa, köpeklerin postunu dinliyordur. |
:Kim babasını ve annesini dinlemiyorsa, köpeklerin postunu dinliyordur. |
||
114. satır: | 114. satır: | ||
:Geç olması, hiç olmamasından iyidir. |
:Geç olması, hiç olmamasından iyidir. |
||
• Lepsza jedna panna |
• Lepsza jedna panna niż cztery wdowy |
||
:Bir genç kız, dört duldan iyidir. |
:Bir genç kız, dört duldan iyidir. |
||
144. satır: | 144. satır: | ||
:İnatçılığını iyileştiremezsin. |
:İnatçılığını iyileştiremezsin. |
||
• Nie ma tego złego co by na dobre nie |
• Nie ma tego złego, co by na dobre nie wyszło |
||
:Kötü şeyler sık sık (senin için) iyi hale gelirler. |
:Kötü şeyler sık sık (senin için) iyi hale gelirler. |
||
167. satır: | 167. satır: | ||
== O == |
== O == |
||
• O umarłych mówi się dobrze |
• O umarłych mówi się dobrze albo wcale |
||
:Ölü hakkında ya iyi konuşun ya da hiç konuşmayın. |
:Ölü hakkında ya iyi konuşun ya da hiç konuşmayın. |
||
221. satır: | 221. satır: | ||
== U == |
== U == |
||
• Ucz się ucz, bo nauka to do potęgi klucz |
• Ucz się ucz, bo nauka to [do] potęgi klucz |
||
:Öğrenmeye devam edin, çünkü bilgi gücün anahtarıdır. |
:Öğrenmeye devam edin, çünkü bilgi gücün anahtarıdır. |
||
== W == |
== W == |
||
• Wolnoć Tomku w swoim domku |
• Wolnoć, Tomku, w swoim domku |
||
:Özgürsün Tom, kendi evindesin. |
:Özgürsün Tom, kendi evindesin. |
||
243. satır: | 243. satır: | ||
== Z == |
== Z == |
||
• Zobaczysz (coś) |
• Zobaczysz (coś) jak świnia niebo |
||
:Bir domuzun gökyüzünü gördüğü gibi kesin göreceksin bazı şeyleri. (domuzlar yukarı bakamaz) |
:Bir domuzun gökyüzünü gördüğü gibi kesin göreceksin bazı şeyleri. (domuzlar yukarı bakamaz) |
||
249. satır: | 249. satır: | ||
:Bir gümüş paraya, kendi erkek kardeşini satacaktı. |
:Bir gümüş paraya, kendi erkek kardeşini satacaktı. |
||
• Złej baletnicy przeszkadza rąbek u spódnicy |
• Złej baletnicy [przeszkadza i] rąbek u spódnicy |
||
:Kötü dansçı, eteğinin kenarını suçlar. |
:Kötü dansçı, eteğinin kenarını suçlar. |
||
273. satır: | 273. satır: | ||
[[ja:ポーランドの諺]] |
[[ja:ポーランドの諺]] |
||
[[lt:Lenkų patarlės ir priežodžiai]] |
[[lt:Lenkų patarlės ir priežodžiai]] |
||
[[hu:Lengyel közmondások]] |
|||
[[nl:Poolse spreekwoorden]] |
[[nl:Poolse spreekwoorden]] |
||
[[no:Polske ordtak]] |
[[no:Polske ordtak]] |
08.51, 17 Mayıs 2011 tarihindeki hâli
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ś T U W V Y Z |
B
• Biednemu zawsze wiatr w oczy, a bogatemu to i diabeł dzieci kołysze
- Zengin bir adam, çocuklarını uyuşturacak bir şeytana bile sahiptir.
• Bez soli smutna biesiada
- Tuzsuz şölen üzgündür.
C
• Czekaj, tatka, latka
- Bekle baba, yıllarca..
D
• Duch chętny, lecz ciało mdłe
- Ruh istiyor ama beden zayıf.
• Dobrego i karczma nie zepsuje, a złego i kościół nie naprawi
- İyi bir adam meyhanede bile bozulmayacak, kötü bir adamsa kilisede bile düzelmeyecektir.
• Dobry żart tynfa wart
- İyi bir şaka, tynf (eski bir polonya kuruşu) değerindedir.
• Dopóty dzban wodę nosi, dopóki mu się ucho nie urwie
- Sürahi kulpu kopana kadar suyu taşır.
G
• Gadał dziad do obrazu, a obraz [do niego] ani razu
- Dilenci resme konuştu, ama resim hiçbir cevap vermedi. (duvara konuşmak)
• Gdy kota nie ma, myszy harcują
- Kedi olmadığı zaman, fareler oynayacaklardır.
• Gdy pies je, to nie szczeka, bo mu miska ucieka
- Köpek yerken havlamaz, çünkü yiyeceği kaçar. (ağzın doluyken konuşma)
• Gdzie kucharek sześć, tam nie ma co jeść
- Altı aşçının olduğu yerde, yiyecek hiçbir şey yok.
• Gdy się człowiek spieszy, to się diabeł cieszy
- Bir adam acele ettiği zaman, şeytan mutludur.
• Gdzie diabeł nie może, tam babę pośle
- Şeytan gidemediği yere, bir kadın gönderecektir.
• Gdzie drwa rąbią, tam wióry lecą
- Nerede kereste kıyılıyorsa, orada talaşlar uçar.
• Gdzie dwóch się bije, tam trzeci korzysta
- Nerede iki kişi dövüşürse, orada üçüncü kişi kazanır.
• Gdzie zgoda, tam i siła
- Nerede rıza, orada güç.
• Gość w dom - Bóg w dom
- Misafir evde - Tanrı evde. (Polonya misafirperverliği)
• Grosz do grosza, a będzie kokosza
- Kuruşlarını topla ve bir tavuk satın al.
I
• Idzie luty, podkuj buty
- Şubat geldiğinde, ayakkabılarının altını çivile.
J
• Jak Kuba Bogu, tak Bóg Kubie
- Yakup Allah a nasıl ikram ettiyse, Allah da Yakup a öyle ikram edecektir.
K
• Kiedy wszedłeś między wrony, musisz krakać jak i one
- Kargaların arasındayken kargalar gibi öt.
• Kowal zawinił, [a] Cygana powiesili
- Demirci suçluydu; ama onlar çingeneyi astı. (günah keçisi olmak)
• Kruk krukowi oka nie wykole
- Bir karga, başka bir karganın gözünü gagalamayacaktır.
• Kto daje i zabiera, ten się w piekle poniewiera
- Kim verir ve sonra onu geri alırsa, cehenneme geri gider.
• Kto rano wstaje, temu Pan Bóg daje
- Erken kalkan, Allah tarafından mükafatlandırılır.
• Kto szybko daje, dwa razy daje
- Çabuk veren ikinciyi verir.
• Każdego ciągnie do złego
- Kötüye herkes caziptir.
• Kropla do kropli i będzie morze
- Damlaya damlaya, deniz olacak.
• Kto ucieka, winnym się staje
- Kaçmak seni suçlu yapar.
• Kto nie słucha ojca i matki, ten się posłucha psiej skóry
- Kim babasını ve annesini dinlemiyorsa, köpeklerin postunu dinliyordur.
L
• Lepiej późno niż wcale
- Geç olması, hiç olmamasından iyidir.
• Lepsza jedna panna niż cztery wdowy
- Bir genç kız, dört duldan iyidir.
• Los szczęście rzuca, ale nie każdy je łapie
- Kader şans verir; ama herkes kullanamaz.
• Lepszy wróbel w garści niż gołąb na dachu
- Elindeki serçe, çatıdaki güvercinden iyidir.
• Ładnemu we wszystkim ładnie
- Güzel bir kişi, her giysinin içinde güzeldir.
M
• Między młotem a kowadłem
- Çekiç ile örs arasında.
• Myszy harcują, gdy kota nie czują
- Fareler etrafta oynar, kedi kokusu almadıklarında.
N
• Najlepsze mienie - czyste sumienie
- En iyi varlık – temiz bir vicdan
• Na pochyłe drzewo wszystkie kozy skaczą
- Tüm keçiler ağaçlara atlamaya meyillidir.
• Nie masz na upór lekarstwa
- İnatçılığını iyileştiremezsin.
• Nie ma tego złego, co by na dobre nie wyszło
- Kötü şeyler sık sık (senin için) iyi hale gelirler.
• Nie mów o nikim, nie będą o tobie.
- Başkaları hakkında konuşmayın, sizin hakkınızda konuşmayacaklardır.
• Nie chwal dnia przed zachodem słońca
- Gün batımından önce günü övme.
• Nie dziel skóry na niedźwiedziu
- Hala ayıdayken derisini paylaşma.
• Nie od razu Kraków zbudowano
- Kraków bir kerede inşa edilmedi.
• Nieznajomość prawa szkodzi
- Kanunların cehaleti zararlıdır.
• Nie wszystko złoto, co się świeci.
- Parlayan herşey altın değildir.
O
• O umarłych mówi się dobrze albo wcale
- Ölü hakkında ya iyi konuşun ya da hiç konuşmayın.
• O wilku mowa, a wilk tuż tuż
- Bir kurt hakkında konuş ve kurt burda.
P
• Panu Bogu świeczkę, a diabłu ogarek
- Tanrı için bir mum yak ve şeytan için de mumdan kalan izmarit. (pay)
• Paluszek i główka to szkolna wymówka
- Acıyan bir parmak ve baş ağrısı, okula girmemek için standart bir mazerettir.
• Piękna miska jeść nie daje
- Güzel dekore edilmiş bir tabak kimseyi doyurmayacaktır.
• Dobrymi chęciami piekło jest wybrukowane
- Cehenneme giden yol, iyi niyetlerle kaplıdır.
• Pokorne cielę dwie matki ssie
- Mütevazi buzağı iki anneden beslenecektir. (alçakgönüllülüğün yararı)
• Przyszła koza do woza
- Keçi at arabasına geldi. (önyargının getirdiği pişmanlık)
R
• Ręka rękę myje (Rączka rączkę myje)
- Bir el diğerini yıkar.
S
• Szlachcic na zagrodzie równy wojewodzie
- Bir beyefendi kendi çiftliğinde, bir efendiye eşittir.
• Szukajcie, a znajdziecie
- Araştır ve bulacaksın.
Ś
• Śpiesz się powoli
- Yavaşça acele et.
T
• Tylko trzewik wie, że pończocha dziurawa
- Sadece ayakkabı bilir, çorap delik. (sırlarımızı bize yakın olanlar bilir)
• Ten się śmieje, kto się śmieje ostatni
- Son gülen iyi güler.
U
• Ucz się ucz, bo nauka to [do] potęgi klucz
- Öğrenmeye devam edin, çünkü bilgi gücün anahtarıdır.
W
• Wolnoć, Tomku, w swoim domku
- Özgürsün Tom, kendi evindesin.
• Wszędzie dobrze, ale w domu najlepiej
- Her yerde iyi; ama evde en iyi.
• Wszystko dobre, co się dobrze kończy
- İyi biten herşey iyidir.
• Wszystkie drogi prowadzą do Rzymu
- Bütün yollar Roma’ya çıkar.
• W zdrowym ciele zdrowy duch
- Sağlıklı bir bedende, sağlıklı bir ruh.
Z
• Zobaczysz (coś) jak świnia niebo
- Bir domuzun gökyüzünü gördüğü gibi kesin göreceksin bazı şeyleri. (domuzlar yukarı bakamaz)
• Za dukata brat sprzeda brata
- Bir gümüş paraya, kendi erkek kardeşini satacaktı.
• Złej baletnicy [przeszkadza i] rąbek u spódnicy
- Kötü dansçı, eteğinin kenarını suçlar.
• Kadın evlenmeden önce, erkek evlendikten sonra ağlar.