Yahşi Batı
Yahşi Batı, Ömer Faruk Sorak'ın yönetmenliğini, Cem Yılmaz'ın ise senaristliğini ve başrolünü üstlendiği 2009 yılı yapımı bir Türk Komedi-Western filmidir.
Posta Arabası Soygunu
[değiştir]Haydut: I said stop the carriage, you sonofabitch!
flashback
Ali: Ya Zeki Abi, bir baştan alabilir miyiz? Ben koptum biraz, posta arabasından sonrası yok bende.
Zeki: O zaman şöyle yapalım...
(Görüntüye Yahşi Batı DVD menüsü gelir, menüde altyazı kapatılır, dil Türkçe yapılır, film biraz geri alınır
Haydut: Lan arabayı durdurun demedik mi avradını siktiklerimin!
(Yolcular çığlık çığlığa arabadan indirilir. Aziz Vefa ters kapıdan inip saklanır.)
Johnny Lesh: Sayın yolcular, ben Johnny Lesh ve ekibim, yolculuğunuzun daha rahat geçmesi için sizleri birtakım yüklerinizden kurtaracağız. Bağırmak serbest, kahramanlık yapanı gömerim!
(Posta arabasının arkasına dolanan ikinci haydut, Aziz'i bulur. Eski usul piştovu dolduran Aziz ateş eder ama silah garip bir sesle barutu yakar, saçmayı bile fırlatamaz.)
Aziz: (Saçmayı piştovdan avcuna düşürürken) 150 yıllık silah!... İdareye yazdık, yenisini verin dedik, sikine takan olmadı!
(Saçmayı ikinci hayduta atar, ikinci haydut Aziz'i tuttuğu gibi öne getirir. Bu sırada Mary Ann'ın götürülmesine bozulan Jack silahına davranmak istese de Lesh onu vurur)
Lemi: Bana bakın biz taa İstanbul'lardan geliyoruz ve öyle boş kimseler de değiliz!
Haydut: (Alaylı) Belli! Buffalo Bill'in şovunda bile böyle kostüm görmedim! (Lemi'nin fesine vurur) Bu ne lan?!
Aziz: Festir, istersen (Elini kasıklarına götürür) kaval da var!
Haydut: Kes lan! (Lemi'nin fesini alır, Lemi panikler, Haydut elması bulur. Gözleri yuvalarından fırlar) Hiiiii!... Lesh! Var mı lan böyle bir şey!
Aziz: N'aaptın ulan!... N'aaptın ulan!... N'aaptın!
(Lemi Haydut'u geri çevirir)
Lemi: Yalnız biz Haramidere'den Çatapat Ahmet'in arkadaşlarıyız! Ona göre!
(Haydut usturasını çıkarıp bir hamlede Lemi'nin bıyığını keser)
Lesh: Hadi gidelim! Kızıllar'ın kokusunu almaya başladım!
Haydut: See you!
(Haydutlar toparlanıp gider)
Aziz: "Si yu" dedi... Siu'lar!
Lemi: Hayır efendim, hoşçakalın manasında dedi! See you! Görüşürüz!
(Aziz Lemi'nin yerdeki fesini alıp Lemi'nin başına geçirir)
Aziz: Çatapat Ahmet kim ulan?!
Lemi: Efendim, zaten ben bu adamın ismini ne zaman zikretsem başım belaya giriyor!
Aziz: Monşer adamı delirtme! Talimatname açık!Cereyan-ı tehlike-i vukuu, emanetlerin mabadınaa duhûlu!... Sarih!...
Lemi: Efendim, adilâne mi? Koca elmas!
Aziz: Ulan ben müptelası mıyım da 1000 doları götüme sokuyorum?!
Lemi: Onu bilemem efendim!
Aziz: Efendim?
Lemi: ...
Aziz: (Bağırır) Beyimiz kıçına kıyamıyo, burda kellemiz gidecek!!!
Posta Arabası-Kızılderililer
[değiştir](Aziz ve Lemi posta arabasının başında kalakalmışlardır)
Lemi: Efendim, (Garip bir şekilde gülümser, yerde yüzükoyun yatan Jack'i göstererek) nüktenin sırası değil ama, beybaba bizi yüzüstü bırakıp gitti...
Aziz: Bana bak gebertirim seni! Ok yaydan çıktı artık!
(Tam o anda posta arabasının kapısına bir ok saplanır. Kızılderililer çığlık çığlığa yaklaşır)
Lemi: Hintler!
(Kızılderililer gelir)
Lemi: (Çekingen bir tavırla) Ugh!
Kızılderili: Ne uku lan!
Aziz: Hayvan isimleriyle hitap etmek gerekiyor sanırım. (Diğer Kızılderili'ye dönerek) Dana Burnu!
Richard: (Klasik Amerikanvâri gülüşle elini uzatır) Adım Richard Thomas. Oxford'da okuyorum. Sadece yazları kabilemle geçiriyorum.
(Aziz'in elinden 1000 doları alır, kendi dilinde bir şeyler söyler. Kızılderililerden ikisi Aziz ve Lemi'yi soymaya başlar)
Aziz: Yahu biz taa İstanbul'lardan geliyoruz. Kızılderililer için de Türktür derler...
Kızılderili: Kenan Abi? Var mı öyle bir şey?
Kenan: Yok oolum öyle bişey, topla topla!...
Aziz: Ben çıkarayım efendim... Kasımpaşa'dan Apaçi Selim'in selamı var desek?... Ben çıkarayım efendim... Lemi Bey...
Lemi: Kenan Bey buyrun...
Aziz: (Yeleğini çıkarırken mahcup mahcup gülerek) Eheh... Sikmeseler bari!...
"Sır Tutarım"
[değiştir]Mary Ann: And, you sir, what do you do?
Lemi Galip: Secret!... Secret police...
Mary Ann: Oh!... I can keep secret!
Lemi Galip: (Muzip bir edayla) Sır diyor... Tutarım diyor...
Aziz Vefa: Bir molada duralım da tutarsın!
Mary Ann: Excuse me?
Aziz Vefa: Later...
Jack: Eherm... (Viskiyi uzatarak) Scotch?
Aziz Vefa: Ottoman!...
Lemi Galip: Bir yerde dursak da bir küçük su döksek...
Jack: Excuse me?
Aziz Vefa: Little water...
Susanne van Dyke Hakkında
[değiştir]Lemi Galip: Cık... Erkek gibi... Hiç sevmem!
Aziz Vefa: Alırım, hiç affetmem!
(Bir başka sahne)
Lemi Galip: Cık... Erkek gibi, hiç sevmem!
Aziz Vefa: Hee, erkek gibi! Şu sırta bak, aynı bizim Hamal Hasan!
Brokeback'li Buck Berry ve Şerif Lloyd
[değiştir]Şerif Lloyd: Ulan biz sana adamı vur dedik sen kendine vurduracaksın civelek!
Buck Berry: Şerif, seni var ya buraya çivilerim, delirtme beni!
Şerif ve Chuck
[değiştir](Fourty Rivers Oil Wrestling Championship'e Valinin de geleceğini öğrenen Şerif Lloyd, ofisinde kriz geçirmektedir)
Şerif Lloyd: Gosgoca Osmanlı Sultanı'nın himayesinde diyor!... Hemi de ben organize etmişim! Ben gendi eliminen goca elması nasıl vereceem!... Gendimi vuracaam (Silahını çeker) Gendimi vuracaam!
Betty Lloyd: Aman sen de ver gurtul bee!
Chuck: Kolay değil yenge, avize taşı gibi taş!
Lloyd: Ne dedin la sen? Ne dedin?
Chuck: A... a... avize taşı!...
Lloyd: Efferin lan Chuck!... Çak!
Chuck: Yapma şerif...
Lloyd: Lan bu sefer essahtan çak!
(Şerif'le Chuck yanlışlıkla yaralı elleriyle "çak" yaparlar. Canları fena yanar)
Lloyd: Babağan (Babanın) düşmanlarını sikiyim!... Avize taşı de mi?!... H-hhhhhhahahah... Aah... Ahhh!
Totem
[değiştir](Aziz Vefa ve Lemi Galip barış çubuğundan içtikten sonra totem'in yanına gelirler)
Aziz Vefa: Folklorik olarak sana saygım var ama sana tapamam totem.
Lemi Galip: Totem, Je t'aime.(Bayılır)
Aziz Vefa: Yaramıyorsa içme oğlum.(Bayılır)
Replikler
[değiştir]Aziz Vefa: Yahu biz İstanbul'dan geliyoruz. Kızılderililer için de Türk'tür derler hani.
Kızılderili: İnan abi, var mı öyle bir şey?
Kızılderili Şefi: Yok oğlum öyle bir şey, topla topla.
Aziz Vefa: Kasımpaşa'dan Apaçi Selim'in selamı var desek?
...
— Sikmeseler bari.
Lemi Galip: Aziz üstüne şey yazayım mı: Soğuk içiniz.
Aziz Vefa: Bırak ulan, milleti zaptı rapt altına alma. İster soğuk içer ister sıcak.
Aziz: Kölelik kalkmadı mı ya?
Şerif: Kölelik öyle birdenbire kalkar mı hiç? Yavaş yavaş kaldırıyoruz işte.
Aziz: Neyin var Suzan? Suzan bu elmas bizim için çok önemli, ucunda kellemiz var. Yarın sabah gitmek zorundayız. Sen istersen gelme ama gelirsen çok faydan dokunur.
— İçeride bıyığı var dediler duydum.
Aziz: Yahu benim de bıyığım var ne olacak? Sendeki güzelliği görememişler demek ki.
— Ya tabii tabii.
Aziz: Güzeli görmek de hüner ister Suzan. Bazısı bakar göremez. Ayrıca nereye baktığın değil, orada ne gördüğün önemli
Kişiler | Atasözleri | Konular | Kitaplar | Hayali karakterler | Filmler | Diyaloglar | Belgeler | Duvar yazıları | Mesajlar | Gaflar | Sloganlar