Stefan Zweig

Vikisöz, özgür söz dizini
Stefan Zweig
Avusturyalı romancı, oyun yazarı, gazeteci.
Doğum tarihi 28 Kasım 1881
Doğum yeri Viyana
Ölüm tarihi 22 Şubat 1942
Ölüm yeri Rio de Jenairo
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Stefan Zweig (d. 28 Kasım 1881, Viyana - ö. 22 Şubat 1942, Petrópolis, Rio de Janeiro), Avusturyalı romancı, oyun yazarı, gazeteci ve biyografi yazarı.

Sözleri[değiştir]

  • Sabırsızlık korkudur.
  • Birini aldatan ötekini de aldatır.
  • Az anlamak ters anlamaktan iyidir.
  • Bir fikir, ancak ifade edildiği zaman bir fikirdir.
  • Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.
  • Bahtsızlık, insanı alıngan, acı çekmek insafsız yapar.
  • Tüm katı insanlar gibi mizah duygusundan yoksundu.
  • Gerçek güçlülük, kendi gücünün sınırlarını iyi bilmektir.
  • Dünyayı değiştiremiyorsan dünyanı değiştirirsin. Hepsi bu.
  • Büyük insanlar daima itilir, dışlanır ve yalnızlığa mahkum edilir.
  • Üç beş budala siyasetçinin yıktığını onarmak için on yıllar yetmez.
  • İnsanlar her zaman kendilerine en yabancı olan şeye hayran olurlar.
  • İnsanın vicdanı hatırladığı müddetçe hiçbir hata unutulmuş değildir.
  • İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.
  • Zengine verilir, daha çok zenginleşsin diye. Fakirin ise elindeki bile alınır.
  • Karakter sahibi insanlar Daima itilir, dışlanır ve yalnızlığa mahkum edilirler...
  • Herkesin bu derece birbirine benzediği bir toplumda, yalnızca anormalliğin bir değeri vardır.
  • Bir insanı öldürmek, asla bir öğretiyi savunmak demek değildir: Bir insanı öldürmek demektir.
  • İnsan kendisine yardım edilmesini istiyorsa, lafı dönüp dolaştırmamalı ve hiçbir şey de gizlememeli.  
  • Savaşa hazırlanan bütün diktatörler, hazırlıklarını bütünüyle tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz ederler.
  • Dünyada bir şeyi yarım söylemek ya da yarım bırakmak kadar kötü bir şey yoktur. Her kötülük bu yarım işlerden çıkar.
  • Bu hemen hemen bütün devrimlerin sırrı ve liderlerinin trajik yazgısıdır: Hiçbiri kan sevmez ancak kan dökmek zorunda kalırlar.[1]
  • Kendini hiçbir dogmaya adamayan ve hiçbir taraftan yana olmayan özgür ve bağımsız düşünüre, yeryüzünün hiçbir yerinde vatan yoktur.
  • Elimde olmadan duraklayıp uyuyan kızı fırsattan yararlanarak, bir tablo gibi izledim. Aslında onu, o güne dek iyice görememiştim. Çünkü bütün alıngan insanlar gibi, o da uzun uzadıya incelensin istemiyordu.[2]
  • Hayat bizim kurduğumuz, tasarladığımız bir oyun değildir; orada sahne alan kim olursa olsun, ona ne kadar yakın olursak olalım her şey bizim istediğimiz gibi gelişmeyebilir. Hayata dair her kurgumuz, her gelecek planımız başka başka hayatların, başka ruhların, kişiliklerin beklentileri ve hayatlarıyla ölçülür, orada her beklenti hayal kırıklıklarına gebedir; beklentilerini birer inanca dönüştüren yürekler içinse hayattan derin bir çöküş beklemektedir. Bu inancın söndüğü yerde yeni bir hayata açılacak bir kapı yoktur.
  • Satranç aşk gibidir. Tek başına daha az eğlencelidir.
Işığı ve karanlığı, savaş ve barışı, yükselme ve çöküşü deneyimlemiş kişidir gerçekten yaşamı tecrübe etmiş olan.
  • Işığı ve karanlığı, savaş ve barışı, yükselme ve çöküşü yaşamış olan kişidir gerçekten tecrübe etmiş olan.
    (Dünün Dünyası)
  • Kendime karşı oynamaya kalkıştığım andan itibaren, bilinçsizce meydan okumaya başlıyordum. Siyah ve beyazdan oluşan her iki ben de yarışa girişmeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak için kendine göre bir hırsa, bir sabırsızlığa kapılıyordu; siyah olan ben, beyaz olan ben'in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.
    (Satranç, Stefan Zweig)
  • Bilinç onun farkına vardığı ana kadar hiçbir suç unutulmaz.
    (Tehlikeli Merhamet)
  • Eğer kendini satacaksan en azından iyi bir ücret almalıydın.
(Tehlikeli Merhamet)
Bir kişi kendisinden başka her şeyden kaçabilir.
  • Bir kişi kendisinden başka her şeyden kaçabilir.
    (Tehlikeli Merhamet)
  • Küçüklerin büyüklük taslaması kadar tehlikeli bir şey yoktur.
  • Ortalama yetenekteki kişiler için yüksek makamlar tehlikelidir; kendilerini aşmak zorunda kalırlarsa kişilikleri bozulur.
Tutku olmaksızın çalışan kişi bir bilgiçlik taşlayandan fazlası olamayacaktır.
  • Tutku olmaksızın çalışan kişi bir bilgiçlik taşlayandan fazlası olamayacaktır.
    (İtiraf)
  • Yaşam olağanüstü şeyleri sever fakat mucizeye gelince cimrilik eder.[3]

Yıldızın Parladığı Anlar[değiştir]

  • İlahların insanoğluna iz bırakan işler başarma şansını bir defadan fazla verdikleri çok az görülmüştür.
  • Uyruk olmaktan bir türlü kurtulamayan insanlar verilen buyruklara hep boyun eğerler, yazgının çağrısına kulak asmazlar.
  • O büyük an korkakları horlayarak geri iter ve yeryüzünün bir başka tanrıları olan yüreklileri ise, ateşli kolları arasına alıp gökyüzüne, yiğitlerin yanına götürür.

Kaynakça[değiştir]

  1. Stefan Zweig, Joseph Fouche, Can Yayınları, s. 53
  2. Acımak, s. 76
  3. Stefan Zweig, Ay Işığı Sokağı, Remzi Kitabevi, s. 38
Stefan Zweig ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.