Richard Carlson

Richard Carlson
Richard Carlson
Doğum tarihi	16 Mayıs 1961
Doğum yeri	Piedmont, Kaliforniya , ABD
Ölüm tarihi	13 Aralık 2006
Ölüm yeri	San Francisco, California , ABD
	Vikipedi maddesi;

Richard Carlson (16 Mayıs 1961 - 13 Aralık 2006) Amerikalı bir yazar, psikoterapist ve motivasyon konuşmacısıydı.

Sözleri[değiştir]

Hayat bir acil durum değildir.
Biz kendi düşüncemizin üreticileriyiz.
Hayatta görmek istediğimizi görürüz.
Kendini kanıtlama tehlikeli bir tuzaktır.
Nereye Giderseniz Gidin, Siz Oradasınız.
Unutmayın: olabilir de, olmayabilir de...
Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.
Hayatın adil olmadığı gerçeğini kabullenin.
Hayat, planlarınıza uymasa da devam eder.
İçinde Bulunduğunuz Anı Yaşamayı Öğrenin.
Mutlu, başarılı, uyumlu bir insan olacaksınız.
Haklı olmak mı istiyorum? Mutlu olmak mı?
Canınız sıkıldıysa boş zamanınız var demektir.
Sizin var olduğunuz yer, içinde bulunduğunuz andır.
Kendinize sorun; bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?
İstediğiniz şeye çok dikkat edin, çünkü elde edebilirsiniz.
Evet tamda şimdi tam sırası düşünmek için tamda zamanı.
Hayat, siz başka planlar yaparken başınızdan geçenlerdir.
Geçmişi düşünmeden, anı değerlendiren, geleceği de kazanır.
Mutluluğun yolu yargıları bir yana atıp, sevgi elini uzatmaktadır.
Mutluluk bir varış noktası değildir. Mutluluk yolculuğun kendisidir.
Hayatın kendisi bir dershane olurken, ders konusu da sabır oluyor.
Bugünü, dünyadaki son gününüzmüş gibi yaşayın. Belki de öyledir!
Çok geçmeden de dünyanın en büyük sırlarından birini keşfedersiniz.
Her gün, bir dakikanızı, teşekkür edecek birisini bulmak için harcayın.
Kafanız kaygı ve sıkıntılarla dolu olduğunda huzurlu olmak imkansızdır.
Her şey yoluna girecektir. Siz işin ucunu bırakmanın keyfini yaşayacaksınız.
Gerçekten de "felaket" olabilirsiniz, ama bunu dert etmeyin. Hepimiz öyleyiz.
Bırakan, başkaları haklı oluversin. Bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez.
Daha çok sevgi olan bir dünya yaratmak için size düşeni yapmanın huzuru yeter.
İnsanların en büyük arzularından biri, başkaları tarafından dikkatle dinlenmektir.
Hayatınızın değerli anlarını sonradan pişmanlık duyacağınız şekilde harcamayın.
Sahip olduğunuz ve kontrol edebildiğimiz tek zaman, içinde bulunduğumuz andır.
Nazik ve sevecen olmayı haklı olmaya tercih edersen, her zaman haklı olacaksın.
Çoğu kez onlar da size el uzatırlar. Ama eğer bu gerçekleşmezse, hiç dert etmeyin.
Hayatta mutluluğu hedeflediğimiz takdirde gerçekten sorunların üstesinden gelebiliriz.
Mutsuz olduğunuz zaman, sizi mutlu edebilecek tek kişinin kendiniz olduğunu unutmayın.
'Hayatı akışına bırakmak' ve hayatın getirdiklerine ılımlı şekilde ve nezaketle karşılık vermek.
Hayatın adil olmadığı gerçeğini kabullenmezseniz hiçbir zaman mutlu ve huzurlu olamazsınız.
Elinizi uzatıp, haklılığı başkalarına bıraktığınız zaman onlar da size karşı daha çok sevecen olurlar.
Biz hayatımızdaki her şeyin beklediğimiz gibi olmasını isteriz ama değildir. Hayat daima olduğu gibidir.
Hayat kesinlikle bir prova değildir; hatta hiç birimizin yarın da burada olacağımıza dair bir güvence yoktur.
Şikâyet etmeye bir son vermeye karar verdiğinizde hayatın ne kadar daha kolay ve zevkli olduğunu göreceksiniz.
Şikâyet etmenin size tüm sağladıkları; kendinize acımanız, üzgün, öfkeli, mağdur, şüpheci ya da bencil hissetmenizdir.
Kendi cenazenize katıldığınızı hayal etmek, hala değişiklik yapma fırsatınız varken, hayatınızı gözden geçirmenize olanak sağlar.
Gerçekte mutlu olmamız için , içinde bulunduğumuz andan daha iyi bir zaman yoktur. Şimdi mutlu olmayacağız da ne zaman olacağız?
Gerçekten dinlemeyi iyi bilenlerin sayıları o denli azdır ki, bunlardan birine rastladığınızda kendinizi çok özel bir insan gibi hissedersiniz.
Bir başkasının arkasından konuşan birini dinlediğim zaman, bana konuştuğu kişiyi değil, kendisini yargılamam gerektiğini anlatır aslında.
Hayatımızı hep her şeyin, insanların ve olayların istediğimiz gibi olmasını dileyerek geçiririz; böyle olmadığında da kavga eder, acı çekeriz.
Bir başka yerde olabilmeyi dilemek gibi bir eğiliminiz varsa, bunun aptalca ve kendinize zarar veren bir alışkanlık olduğunu çok iyi bilirsiniz.
Hayatımızdaki zorluklar hiç bir zaman bitmeyecektir. En iyisi bu gerçeği kabullenip, içinde bulunduğunuz şartlarda mutlu olmaya karar vermektir.
Her kim olursanız olun,ne iş yaparsanız yapın,şunu unutmayın ki, dünyada hiçbir şey sizin ve sevdiklerinizin mutluluğuyla iç huzurundan daha önemli olamaz.
Moraliniz bozukken hayatınızı gözden geçirmek hiç de iyi bir fikir değildir ve bir çeşit duygusal intihardır. Kendinizi kötü hissettiğinizde ortada gerçekten bir sorun varsa, bu problem toparlandığınızda da orada olacaktır.
Yaşam biz başka planlar yapmakla meşgulken, çocuklarımız büyür, sevdiğimiz insanlar bizden uzağa taşınırlar, kimi ölür, bedenimiz giderek biçim değiştirir; bu arada hayallerimiz uçup gidiyordur. Kısacası, hayatı ıskalıyoruzdur.
Yaptığınız her işin hesabını tuttuğunuzda mutlu bir insan olabilmeniz gerçekten zorlaşır. Çetele tutmanın tek yaptığı , beyninizi , kim ne yapıyor, kimin daha fazla sorumluluğu bar gibi şeylerle doldurarak moralinizi bozmaktır.
Kendinizi haklı görüvermek, her zaman kolaydır gerçekten. Haklı olmadığınızı düşünüp, karşınızdakine hak vermek, önemli olsun sizce. Sevecekseniz gerçekten, başta hak vermesini biliniz.
Bir şeyin zaten kırılacağını biliyorsanız, kırılması sizi şaşırtmaz ve üzmez. Bir şey yok olduğunda paralize olmak yerine bir süreliğine hayatınızda olmuş olduğu için minnettar olursunuz.
Sizi sınırlandıran unsurları öne sürerek savunmaya geçtiğiniz zaman, bu düşünce ve sözlerin sizin için yaptığı tek şey, önünüzü keserek yaratma kaabiliyetinize müdahale etmek olur.
Yaptığınız iyiliğin karşılığında hiç bir şeye, hatta bir “teşekküre” bile ihtiyacınız olmadığı gibi, ayrıca iyilik yapmış olduğunuz kişiye bile ne yaptığınızı söylemenize gerek yoktur.
Güne başlarken hep teşekkür edebileceğiniz birini düşünün. Sabah uyanır uyanmaz aklınıza teşekkür etmeyi getirirseniz, güne huzur içinde başlamanız kaçınılmaz.
İnsanca hatalar yaptığınız zamanlarda bile bakış açınız doğru kalabiliyor ve kendinizi hala sevebiliyorsanız, daha mutlu bir yaşama epey yaklaşmışsnız, demektir.
Zihninizi tazelemek, sakinleşmek için tekrar tekrar okunabilir. İç sesinizin size sürekli söylediği ama hiçbir zaman beceremediğiniz ya da unuttuklarınız burada.
Kolları sıvayıp hayatla savaşmak yerine, geri çekilip derin soluklar alın ve gevşeyin. Unutmayın, hayat acil bir durum değildir; yeter ki, siz o hale getirmeyin.
Zen felsefesinin önerdiği gibi, sorunlara bütün gücünüzle direnmek yerine, "ucunu bırakmayı" öğrendiğiniz zaman, yaşamınız su gibi akmaya başlayacaktır.
Pek çok insan yaşam enerjilerinin büyük miktarını "ufak şeyleri dert ederek" harcadıkları için, yaşamın güzelliğini ve büyüsünü tümüyle ıskalamaktadırlar.
Kim olduğunuz ve ne iş yaptığınızdan bağımsız olarak sizin ve sevdiklerinizin mutluluğuyla iç huzurunuzdan daha önemli bir şey olmadığını unutmayın.
Ufak şeyleri dert etmediğiniz’ zaman yaşamınızın kusursuz olmayacak fakat hayatın size sunduklarını daha az dirençle kabullenmeyi öğreneceksiniz.
Geçmişteki sorunlarımız ve geleceğe yönelik endişelerimiz ana hükmettikçe, biz de kaygılarla ve ümitsizlikle dolu bir bunalıma gireriz.
Kendinize ve başkalarına yararlı olacak kaliteli bir iletişim kurmak istiyorsanız,önce başkalarını anlamak gerektiğini kabul edeceksiniz.
Yalnız olmanın, düşünecek zaman bulmanın ve sessizlğin tadını çıkarabilmenin son derece tazeleyici ve huzur veren bir niteliği vardır.
Kimsenin yarın burada olacağına güvencesi yoktur. Sahip olduğumuz ve kontrol edebildiğimiz tek zaman, içinde bulunduğumuz andır.
Bir çoğumuz hayatlarını ileri bir tarihte sahnelenecek bir oyunun son provasıymış gibi yaşar. Hayat kesinlikle bir prova değildir.
İstedikleriniz yerine elinizdekilere odaklandiginizda, arzularinizin bir cogunu zaten elde etmiş oldugunuzu görürsünüz.
Benim kuşağımın en büyük keşfi, bir insanın tutumunu değiştirerek hayatını değiştirebileceğini öğrenmiş olmasıdır.
Yaşantınızın her alanında kusursuzluk arayışınızı bıraktıkça, yaşamın kendi içindeki kusursuzluğu keşfedeceksiniz.
Ne zaman öfkemize saplanıp kalsak, "ufak şeyleri" kafamızda kurup, gerçekten "büyük mesele" haline getiririz.
Eğer hepimiz üzerimize düşeni yaparsak, kısa bir süre sonra çok daha güzel bir Dünya'da yaşamaya başlarız.
Çoğu insan hayatını, sanki gelecekte kullanacağı bir elbisenin provasıymış gibi yaşar. Oysa hiç öyle değildir.
Kendi kendime "Umarım sevgi dolu, nezaket içeren muhteşem bir gün geçirsin" gibi bir şey söylerim.
Huzurlu bir insan olma hedefiniz varsa, olumsuz düşünceleri ciddiye almamak size çok şey kazandırır.
Sevecen bir insan olmak sizin elinizdeyken, sevilen bir insan olmak, sizin denetiminizde değildir...
Bu Dünya'da büyük şeyler yapamayız, yalnızca küçük şeyleri çok büyük bir sevgi ile yapabiliriz.
Uyum içinde yaşamak için iki kural vardır: 1. Ufak şeyleri dert etme. 2. Hepsi de ufak şeylerdir.
Otur ve 1.2 dakikalığınada olsa düşün ben neden yaşıyorum neden varım neler yapmam lazım?
Bazen yanlışın ne olduğunu bilemezsiniz, sanki bir şeyleri yitirmişsinizdir de bulamıyorsunuzdur.
Gereken iç huzura sahipseniz, çeşitli ihtiyaçlar, tutkular ve endişeler sizi daha az rahatsız eder.
En sinir bozucu davranışın ardında bile, anlayış görmek için çırpınan mutsuz bir insan vardır.
Övünme gereği duymayan, ortaya egosunu değil, yüreğini koyan bir insanı herkes çok sever.
Pek de kusursuz olmayan yanlarınızı kabullendiğiniz zaman büyülü bir gelişme görülür.
İyilik vicdanımızdan gelen ve değdiği herkesi sevgi ve iyilikle dolduran bir duygudur.
Kafanızdan bir düşünce geçtiği zaman bunun sadece bir düşünce olduğunu anlayın.
Unutmayın ki, öldüğünüz zaman yapmanız gereken işler listesi hala dolu olacak.
Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve gülümseyerek " Merhaba" deyin.
Gülümseyin ve merhaba deyin insanlara. Daha iyi bir dinleyici olun.
Küçük şeyleri dert etmeyin. Kusursuz olmayabileceğinizi kabullenin.
Aklımızı yaşadığımız ana verebilirsek, içimizden korkuyu atabiliriz.
İçinde bulunduğu koşullar insanı yaratmaz, sadece yön gösterir.
Eskiden son derece ciddiye aldığım şeylere artık gülüyorum.
Kimsenin sözünü kesmeyin ya da cümlesini tamamlamayın.
Karşınıza çıkan herkes size bir şey öğretmek için gelmiştir.
Birisine Bir İyilik Yapın ve Bundan Kimseye Bahsetmeyin..
Canınızın sıkılmasına izin verin..

Alıntılar[değiştir]

Ufak Şeyleri Dert Etmeyin kitabın yazarı, Richard Carlson