Rachel Corrie
Rachel Corrie | |
---|---|
Doğum tarihi | 10 Nisan 1979 |
Doğum yeri | Olympia |
Ölüm tarihi | 16 Mart 2003 |
Ölüm yeri | Refah |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Sözleri
[değiştir]- İnsanoğlunun en zor koşullar altında bile nazik, cesur, cömert, güzel ve güçlü olabileceğini gösterebilen herkesten ilham almalıyız.
- Ben diğer çocuklar için buradayım.
Buradayım çünkü önemsiyorum.
Buradayım çünkü her yerde çocuklar ıstırap çekmekte
Çünkü kırk bin insan her gün açlıktan ölmekte
Buradayım çünkü o insanların çoğu çocuklar
Anlamalıyız ki, fakirler her yanımızda ve biz onları görmezlikten geliyoruz.
Anlamalıyız ki, bu ölümler önlenebilir!
Anlamalıyız ki, üçüncü dünya ülkelerindeki insanlar da tıpkı bizim gibi düşünür, endişelenir, güler ve ağlar.
Anlamalıyız ki, onlar bizim rüyalarımızı görüyor, biz de onların rüyalarını!
Anlamalıyız ki, onlar biziz, biz de onlar!
Rüyam; 2000 yılına kadar açlığı bitirebilmek!
Rüyam; fakirlere bir şans verebilmek!
Rüyam; her gün ölen kırk bin insanı kurtarabilmek!
Rüyam gerçekleşebilir ve gerçekleşecek,
Eğer hepimiz geleceğe bakıp oradaki parlayan ışığı görebilirsek.
Eğer açlığı görmezlikten gelirsek o ışık sönecek.
Eğer hepimiz yardımlaşır ve beraber çalışırsak o ışık yarının umuduyla büyüyecek ve özgürce parlayacak…” - Bu sabahtan sonra kendimi çok daha iyi hissediyorum. Oturup uzun uzun, ne kadar büyük kötülüklere muktedir olduğumuzu ilk elden keşfedişimin verdiği düş kırıklığı üstüne yazdım. Oysa en ağır koşullarda bile insan kalabilme gücü ve yeteneğini keşfetmekte olduğumu da yazmalıydım, ki bunu daha önce bilmezdim. Galiba aslolan, onur.[1]
Şiirleri
[değiştir]Bugün Ölürsem
[değiştir]- Bugün ölürsem
Kuşları susturun bugün ölürsem Bırakın pirinç kafeslerinin parmaklıklarının arasından gözlerini dikip Annemin ağlamasını izlesinler Saatlerin dümdüz suratlarını siyah kumaşla örtün Ve alarmları kapatın Derenin çamurlu suyunu da susturun Fısıldayın dereye “O öldü, O öldü” diye Bugün ölürsem Yatağımın altındaki kâğıtları Kömürden yapraklara dönene kadar yakın Ki ölmüş sesim de sussun Ve hatıramı utandırmasın Bugün ölürsem Kutusundan içmelisiniz sütü büyük bir şehvetle Alışveriş merkezindeki bütün kör hayaletlerin Ve kibirli mankenlerin Ve alışveriş merkezi tanrılarının önünde Kişneyip çığlık atmalısınız Sağlam bir patırtı koparmalı Sıkı bir şamata yapmalısınız orada Öyle gürültülü olmalı ki Kuşlar, gökyüzü, yağmur susmalı Bugün ölürsem çıldırmalı ve özgür olmalısınız O soğuk yüzlü mankenlere yaklaşıp Ayakkabılarını çıkarmalı Ve ayak parmakları var mı diye bakmalısınız Ve eğer varsa (Bence keskin olmayan koyu kahve tırnakları da vardır) Manken eti nasılmış diye Bir tadına bakmalısınız Ayakkabılarını öpmelisiniz ve sakar dilinizle emmelisiniz Bunu da ölmemiş olan alış-verişçi insanların Ve parfüm standındaki bayanların önünde yapmalısınız Herkese haykırmalısınız “O öldü, o öldü” diye Ve benim hayal ettiklerimi yapmalısınız Markete gidip Elmalardan sulu ısırıklar alıp Sonra elmaları geri koymalısınız Doğru dürüst tanımadığınız insanları tutkuyla öpüp Başlarını döndürmelisiniz.
Hakkında söylenenler
[değiştir]- Rachel, ölebileceğini düşünmüş müydü? Mutlaka. Ama o zaten çoktan hayatın öte yanına geçmişti. Gönüllü olarak büyük zulmün menziline yerleşmiş, insan olmanın o en çıplak, en uçucu halini paylaşıyordu. Artık dönemeyeceğini, aynı Rachel olamayacağını hissediyor, bunun coşkusuyla yanıp tutuşuyordu. Şehitlik mertebesinin cazibesi değildi gözlerini kamaştıran. Ne de ayrıcalıklı bir hayattan istifa etmenin kahramanca gururu peşindeydi. O, kendisini bütün dünyadan sorumlu hissedecek kadar saf, bütün dünyayı kendi bahçesi görecek kadar masumdu. Buldozerin altında kalan masumiyet, dünyanın yenilgisiydi. (Yıldırım Türker)