Pyotr Kropotkin

Vikisöz, özgür söz dizini
Pyotr Kropotkin
Rus yazar, anarşizm kuramcısı.
Doğum tarihi 9 Aralık 1842
Doğum yeri Moskova, Rus İmparatorluğu
Ölüm tarihi 8 Şubat 1921
Ölüm yeri Dmitrov, Rus SFSR, Sovyetler Birliği
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Pyotr Alekseyeviç Kropotkin (9 Aralık 1842 - 8 Şubat 1921) Rus anarşist, sosyalist, devrimci, ekonomist, sosyolog, tarihçi, jeolog, zoolog, siyaset bilimci, insan coğrafyacısı, anarşist komünist yazar, anarşizm kuramcısı.

Sözleri[değiştir]

  • Yalnızca yok etmek yetmez.  
  • Koşullar ile uzlaşmak istemiyoruz.  
  • Herkes için refah bir hayal değildir.  
  • Hayat artık derin değişiklikler istiyor.  
  • Yeni hedefler, yeni yöntemler gerektirir.   
  • Ancak hiçbir şey yapmayan insan hata yapmaz.  
  • Tembeller tarih yapamaz: Tarihe boyun eğerler!  
  • Yasa, adalet duygusunu geliştireceği yerde bozdu.
  • İyi olan, birey için değil, tüm ırk için güzel ve iyi olandır.
  • Tembelliği-tembelleri yaratan nedenleri yok edin önce.
  • Yasalar adalet duygusunu geliştirmemiştir, onu mahvetmiştir.  
  • Yürekli insan başkalarına zarar vermektense ölmeyi tercih eder.
  • Özgürlüğün tehlikelerinden ve karanlık yönlerinden korkmamalıyız.  
  • Biz anarşistler bizi çevreleyen on yargılar ormanına baltayı vuruyoruz.  
  • Sömürülecek mutsuz insanların olduğu yere sermaye her yerden gelir.   
  • Aynı koşullarda sana yapılmasını istediğin şeyi, sen de başkalarına yap!  
  • İyi ya da kötü kavramı, kazanılan zekâ ya da bilgi düzeyine göre değişir.  
  • Yalnızca itaat edenler yollarını kendi başlarına arayanlardan daha sık yanılır.
  • Üretim araçlarının özel ellerde bulunması hem adaletsizdir, hem de yararsız.
  • Bir ülkenin dışarı sattığı şeyler, o ülke insanları için gerekli, zorunlu şeylerdir.
  • Gerektiğin daha çok üretilen tek mal vardır; devlet bütçesinden geçinenler.
  • Nasıl ki hapishaneleriniz bir suç okuluysa, okullarınız da tembellik okulu sizin.
  • Biz ki caniyiz! Herkes için ekmek, iş ve her türlü bağımsızlık ve adaleti istiyoruz.
  • İdealimizi birdenbire gerçekleştiremeyecek olmamız pek de umrumuzda değil.  
  • Emeğin özgür olduğu bir toplumda asalaklar yönünden korkulacak bir şey yoktur.  
  • Bazılarının bolluk içinde yüzmesi, başkalarının yoksulluğu üzerinde temellenecektir.
  • Her şeye kadir olandan birşeyler istenmekte, eskiden bu tanrı idi, günümüzde devlet.  
  • Çocuğun kafasını boş laflarla, eski, ölü dillere ilişkin bilgilerle bombardıman etmeyin!  
  • Sevgi ve nefret birbirinden ayrılamaz; çünkü yalnızca nefret etmeyi bilenler sevmeyi bilir.
  • Devlet karışmadığı zaman insanlar işlerini çok daha kolay, elverişli bir şekilde hallediyorlar.
  • Tehlike burada değil, zihinsel korkaklıkta, önyargılı olmada ve yarım yamalak önlemlerle yetinmededir.  
  • Yönetilmek istemiyoruz. Ama bununla, kimseyi yönetmek istemediğimizi de ilân etmiş olmuyor muyuz?
  • Ahlakçıların hep uygulamak istedikleri o hakkı reddediyoruz, tek tek bireyleri bir ideal adına sakatlamayı.  
  • Beşikten mezara kadar bütün davranışlarımıza 'devletin, hükümetin gücüne boyun eğme' ilkesi yön veriyor.
  • Zevk elde etmeye çalışmak, acıdan kaçınmak organik dünyanın genel gerçeğidir. Hatta yaşamın özü budur.
  • Zenginlerin refahı fakirin sefaleti ile dengelenecekse bu gasba son vermek emeğin hem hakkı hem de ödevi.
  • Yoksulun olmadığı yerde, onları sömüren zengin de yok demektir. Ancak halkın yoksulluğundan doğar zenginlik.
  • Bizler insanların kendi aralarındaki ilişkilerinde Tanrı rolü oynayan devlete ilişkin bir yığın kör inançlar içinde yetiştik.  
  • Hiçbir şey boşa harcanmamalı, harcanan her şeyin yerine yenisinin konmasını sağlayacak bir örgütlenmeye gidilmeli.
  • Özgür insan kendine yeni çalışma koşulları yaratır; son derece zevkli ve bir o kadar da üretken, verimli çalışma ortamı.
  • Devletsiz bir toplum düşüncesi, kuşkusuz özel sermayenin olmadığı bir ekonomik yapı kadar tepki çekecek bir düşüncedir.  
  • Ahlâk ilkeleri tüm zorlayıcı niteliklerini yitirdikçe ve eşitler arasındaki doğal ilişkiler olarak kabul edildikçe daha çok yeterli olacaktır.
  • Genel olarak hayvanlar alemi, ne kutsal kitabı ne de felsefeyi inceleme gereği duymadan, neyin iyi neyin kötü olduğunu mükemmel biçimde bilir.  
  • Kentler artık birbirini hiç tanımayan, birbirlerinin sırtından zengin olmak dışında ortak hiçbir şeyleri olmayan rastgele insanların toplandıkları sıradan yerlerdir.  
  • Karşılıklı güven olmadan hiçbir mücadele olanaklı değildir;hiçbir cesaret, hiçbir inisiyatif, hiçbir dayanışma ve hiçbir zafer mümkün değildir! Bu kesin yenilgidir.
  • Köylü toprak sahibinden kurtuldu diyelim, ama aynı şekilde sanayi de kapitalist, tüccar ve bankerin egemenliğinden kurtulmadı mı, sonuç sıfıra sıfır elde var sıfırdır.
  • İkiyüzlülük ve aldatmaca yaşamımızın temeli haline gelir. Ne var ki toplum böyle bir ahlaklılık koşullarında yaşayamaz. Böyle süremez: Değişmek zorundadır, değişecektir.
  • İnsanların, yönetimsiz kalırlarsa birbirlerini yiyip bitireceklerine inananlara diyoruz ki: tıpkı sürgüne giderken zavallı kullarım bensiz ne yapacaklar? Diyen o krala benziyorsunuz.  
  • Düşünmek Daha ilkokuldan başlayarak ezilen, yetişkinlik çağlarında geçmişin kölesi olan ve ölene dek bu durumları süren bizler, düşünmek denen şeyi neredeyse hiç bilmiyoruz.  
  • Burjuvazinin görevi, devrim sırasında, yüce ilkeler, daha doğrusu yüce yalanlar üzerine düşünce üretmektir. Halkın göreviyse herkese ekmek bulmak, kimsenin aç kalmamasını sağlamaktır.
  • İkiyüzlülük temelleri yıkıldıkça, toplumda ahlâk düzeyi yükselir. Özellikle bu dönemlerde, ikiyüzlülük tamamen eleştirilip yadsındığında ahlâk duygusu en hızlı ilerlemesini gerçekleştirir; ancak o zaman bu duygu büyür, yükselir, incelik kazanır.
  • Yalnız kalan insan acı çeker, bir tür endişe içindedir, çünkü düşüncesini, duygularını başkalarıyla paylaşamaz. İnsan büyük bir sevinç duyduğunda, başkalarına varolduğunu, hissettiğini, sevdiğini, yaşadığını, savaştığını, mücadele ettiğini bildirmek ister.
  • Koşullarımız ile uzlaşmak istemiyoruz. Onlara başkaldırıyoruz. Koşullar üzerimizde ağırlık oluşturuyor, bizi devrimcileştiriyorlar. Bizi isyana yönelten şeye uyum sağlamayız. Her türlü uzlaşmayı, hatta tüm mütarekeleri reddediyor ve bu koşullara karşı sonuna kadar mücadele etmek için kendimize söz veriyoruz. Bu bir uzlaşma değildir; ve kararlı insan, koşulların kendi kendine değişmesini bekleyerek huzurla uyuma iznini kendine vermez.
  • Tüm hayvan topluluklarında dayanışma, burjuvaların bizi iyice aptallaştırmak için her türlü nakarat biçiminde erdemini övdükleri yaşam mücadelesiyle karşılaştırılamayacak kadar önemli bir doğa yasasıdır.[1]
  • British Museum'daki kütüphane memuru okuyucuya toplum için o güne dek neler yapmış olduğunu sormaz, ona sadece istediği kitapları verir.

Kaynakça[değiştir]

  1. Anarşist Ahlak, Pyotr Alekseyeviç Kropotkin, s. 39

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Vikipedi'de Pyotr Kropotkin ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.