Percy Bysshe Shelley

Vikisöz, özgür söz dizini
Percy Bysshe Shelley
İngiliz yazınının ve Romantik Dönem'in en önemli şairlerinden biri.
Doğum tarihi 4 Ağustos 1792
Doğum yeri Horsham
Ölüm tarihi 8 Temmuz 1822
Ölüm yeri La Spezia, Lerici, Viareggio
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Vikipedi'de Percy Bysshe Shelley ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.

Percy Bysshe Shelley (4 Ağustos 1792, Horsham, Sussex – 8 Temmuz 1822, Livorno), İngiliz yazınının ve Romantik Dönem'in en önemli şairlerinden biri.

Sözleri[değiştir]

  • Eğitimli insan batıl inançlı olamaz.
  • Onu anlamak için o olmak gerekir.
  • Yalnızca inanmak isteyenleri inandırabilirler.
  • Her şey sadece algılandığı haliyle mevcuttur.
  • Aşinalığın pusu, varoluşumuzun büyüleyiciliğini gizler.
  • Eğer aklımız ermeyecekse neden anlamaya uğraşalım?
  • Halbuki inançsızlık tabiatı gereği ne günah ne sevap olabilir.
  • Yaşama aşinalığının pusu, varoluşumuzun büyüleyiciliğini gizler.
  • Ne var ki anlamadığı şeye önem atfetmek cahilin doğasında vardır.
  • İnsanın kibri güçlükler karşısında katılaşacak şekilde tasarlanmıştır.
  • Dünyada bütün dinler sorgulamayı yasaklar ve eleştirenleri istemez.
  • İnsan büyük tutkuları olan bir varlıktır, “hem önceye hem sonraya bakar.”
  • Eğer doğayı bilmemek tanrıları doğurduysa, öğrenmek de onları öldürecektir.
  • Ona tapanlar dahi, hakkında bir fikir sahibi olmanın imkansız olduğunu kabul ederler.
  • Düşünsel sistemin en incelikli çıkarımlarının öngördüğü yaşam görüşü, bütünlülüktür.
  • İnsan yapımı bir Tanrı, kendini insanlara tanıtmak için elbette yine insanlara ihtiyaç duyacaktır.
  • Düşünce ve yaşam konusunda, her birimiz için durum, doğumdan önce de ölümden sonra da aynıdır.
  • Tanrı bir hipotezdir, bu nedenle de kanıtlanması gerekir. Kanıtlama yükümlülüğü, inananın omzundadır.
  • İnsan, tanrının adını sadece doğal ve bilinen sebeplerin oynadığı oyunu anlamamaya başladığında kullanır.
  • İnsanlar büyüdükçe bu yetenek genelede azalır ve mekanik ve alışkanlıkla hareket eden bireylere dönüşürler.
  • Özetle, insan, cehaletinin çözmesine mani olduğu bilinmeyen sebeplere, şaşırtıcı etkilere daima saygı duymuştur.
  • Düşünceler ve duygular, istemli veya istemsiz bir şekilde meydana gelir ve onları sözcükler aracılığıyla ifade ederiz.
  • Dünyanın kutsal bir güç tarafından yönetildiği kanıtlansa bile bundan ölümden sonra hayatın olduğu çıkarımı yapılamaz.
  • Gelin çocukluktaki hislerimizi hatırlayalım. Dünya ve kendimiz hakkında ne kadar da belirgin ve yoğun bir kavrayışımız vardı!
  • İnsan, şimdi var olduğunu bildiği kadar bir zamanlar var olmadığının da bilincindedir; o hâlde varoluşunun bir sebebi var demektir.
  • Çünkü ilkel zamanlarda yasaları koyanlar ve rehberlik edenler onlara bunu vazife kılmıştır. Tapın ve inanın, anlayamadığınız tanrılara.
  • Materyalizm, genç ve yüzeysel beyinleri bir hayli cezbeder . Müritlerin konuşmasına imkan tanır ve onları düşünmekten muhaf tutar.
  • Koca uluslar babalarının ve rahiplerinin tanrısına tapınmaya, sırf kulaktan dolma bilgiler(nesilden nesle aktarılan rivayetler) yüzünden devam eder.
  • Otorite, insanın tanrıya inanmasını ister. Bu tanrı, yalnızca onu biliyormuş gibi yapan ve dünyada onun adına bulunan birkaç adamın otoritesine dayanır.
  • İnsan; geçiciliğe ve çürümeye isyan eder. Yok olduğunu hayal edemez; hem gelecekte hem geçmişte yaşar; o anda neyse değil, olageldiği ve olacağı şeydir.
  • Otorite, alışkanlık, biat ve adet; inancın ve kanıtların yerini alır. Dizlerinin üzerine çöker ve dua ederler çünkü babaları onlara diz çökmeyi ve dua etmeyi öğretmiştir.
  • Çocukken gördüklerimizi ve hissettiklerimizi kendimizden ayırt etmek şimdiki gibi alışkanlık haline gelmemişti henüz. Sanki tümü tek bir kütle meydana getiriyor gibiyidi.
  • Daima çocuk kalan insanlar vardır. Hülyalı denebilecek bir durumdadırlar; adeta benlikleri çevrelerindeki evren sızıyor veya evren benlikliklerinin içinde emiliyor gibi hissederler.
  • İnsan, cehaletinin çözmesine mani olduğu bilinmeyen sebeplere, şaşırtıcı etkilere daima saygı duymuştur. Tabiatın molozlarının üzerine hayali bir kutsalın dev heykelini dikmiştir.
  • Tanrı, sonsuz, ölümsüz ve akıl ermezdir; cahil mantığının uydurabileceği her boş teyit kılıfına sığabilir. Ona tapınanlar dahi, hakkında bir fikir sahibi olmanın imkansız olduğunu kabul ederler.
  • Evrendeki tüm canlı ve cansız varlıkların ortak özelliği olan hep olduğumuz gibi kalma arzusu, ani ve daha önce yaşanmamış bir değişime maruz kalma çekincesi, ölümden sonrası fikrini doğuran üstü kapalı sebebin ta kendisidir.
  • Yalnızca istençli eylemleri kontrol edebiliriz; inanç ise istençsizce bir eylemdir. Zihin ya pasiftir ya da sırf istemsizce aktiftir. Buradan yola çıkarak tanrının varlığına dair dayanaklı bir ifadede bulunulamaz veyahut ifade tanrıyı kanıtlamaya yeterli değildir.
  • Bizim engin bilgeliğimize güvenin, çünkü biz kutsala dair sizden daha çok şey biliriz. Peki neden sizi takip edeyim? Çünkü tanrı böyle buyurdu, çünkü olurda direnecek olursan senin cezanı verecek. O halde sorgulanması gereken tanrının kendisi değil mi?
  • Katı bir yürek, kanlı bir elden de kötüdür.
  • Şairler ve filozoflar, dünyanın kabul edilmeyen yasa koyucularıdır.  
  • Gelecek için korkmayın, geçmiş için ağlamayın.  
  • Sevinç, bir zamanlar kayboldu, acı.
  • Barış barış! Öldü değil, uyudu.  Yaşam rüyasından uyandı.
  • Yaşamın dikenlerine düşüyorum! Kan kaybettim!
  • İnsanlar kendi özgürlükleri için ayaklanmalı, ancak önce kim olduklarını ve nasıl yönetileceğini anlamalılar.  
  • Değişiklik yok, duraklama yok, umut yok! Ancak ben devam edeceğim.  
  • Cehennem, Londra gibi bir şehir.
  • Bir erkek asker olduğu andan itibaren köle haline gelir. Kendisine itaat öğretilir.  
  • Savaş, her ne sebeple olursa olsun, akıl ve adalet duygusunu kafasında söner.   
  • Savaş devlet adamının oyunu.
  • Doğa konusundaki bilgisizlik tanrıların doğumuna neden olmuşsa, doğa konusundaki bilgi de onların yıkımı anlamına gelir.
  • Adamın kardeşini öldürmeye hakkı yok. Üniformayla yaptığı hiçbir mazeret değil.  
  • Tanrı, cehalet mantığının imal edebileceği her önermenin altında yer alıyor.  
  • Ne kadar çok çalışırsak o kadar çok cehaleti keşfederiz.  
  • Doğa karşısında cehalet, tanrıları doğurduysa; doğaya ilişkin bilgi onların yıkımını sağlayacaktır...
  • Savaş, devlet adamının oyunu, rahibin zevkini, avukatın şakasını, işe alınmış suikastçının ticaretidir.
  • Hayvan gıdalarının kullanılması, sonuçta insan topluluğunun barışını yıkıcı kılarsa, bu sefil kurbanlara uygulanan adaletsizlik ve barbarlık ne kadar haksız olur?
  • Ne kadar okuyup  öğrenirsek, o kadar farkına varırız cehaletin.
  • Eğer Tanrı konuştuysa, niye herkes ikna olmadı?
  • Yoğun ve anlayışlı bir biçimde hayal edebilmeli insan, yüce bir insan olabilmek için; Kendini karşısındakinin yerine koyabilmeli ve birçok insanla empati kurabilmeli;
  • insanların acıları ve zevkleri onun kendi acısı ve zevki olabilmeli.
  • Yatağımı kabristanların ve tabutların arasına kurdum. Kara Ölüm’ün kazandığı ganimetleri sergilediği yere…  
  • Tanrı her şeyi biliyorsa, ihtiyaçlarımız konusunda onu uyarıp neden dualarımızla yoruyoruz? Her yerdeyse, neden onun için tapınaklar inşa ediyoruz?
  • Tanrı sonsuz iyiliğe sahipse, o zaman ondan korkmamıza ne gerek var?
  • Tanrı sonsuz bilgeliğe sahipse, geleceğimizle ilgili neden şüphelerimiz olsun ki? 
  • Bir "tasarımcı" sonucu çıkarmadan önce "tasarım" kanıtlanmalıdır.[1]
  • Bir Hristiyan, bir deist, bir Türk ve bir Yahudi, eşit haklara sahiptirler: Hepsi insan ve kardeştirler.[2]

Kaynakça[değiştir]

  1. The Necessity of Atheism (1811), Percy Bysshe Shelley.
  2. P.B. Shelley's Philosophy of Love - Sayfa 131, Sarita Singh.