İçeriğe atla

Octavio Paz

Vikisöz, özgür söz dizini
Octavio Paz
Meksikalı yazar, şair ve diplomat.
Doğum tarihi 31 Mart 1924
Doğum yeri Meksiko, Meksika
Ölüm tarihi 19 Nisan 1998
Ölüm yeri Meksiko, Meksika
Vikipedi maddesi

Octavio Paz, Meksikalı yazar, şair ve diplomat.

Sözleri

[değiştir]
  • Düşlerine layık ol.  
  • Güzellik üstüne düşünmek bir aydınlanmadır.
  • Bilmek, biIineni değişime uğratan bir eyIemdir.
  • Tüm insanlar aynı sözleri kullanır ama birbirlerini anlamazlar.  
  • Hiçbir şey yapmadan da yorulabiliyor insan, düşündükleri ağır geliyor mesela.  
  • Bilmeyene anlatırsın öğrenir, ama cahile anlatamazsın çünkü o zaten biliyordur.
  • Hayaller berraktır, gövdeIeri ışıktan daha hafif. SürerIer bu cümIecik sürdüğü kadar.
  • Düşmekteyim doğduğumdan beri durmadan, Düşmekteyim ulaşmadan kendi dibime.  
  • Kadın ve erkek yaInızca arzunun iki basit izdüşümü değiIdir, suç ortağı ve düşmandırIar.
  • Özgürlük su kadar değerlidir ve üzerine titremediğimiz takdirde aynen su gibi akıp gider.
  • Bir şiiri okumak, onu gözIerimizIe işitmektir; bir şiiri dinlemek ise onu kuIakIarımızIa görmek.
  • Kökünden koparılmış sözcükler bu toprağa düşüp kök salmaktadır. Sürgün, bir kökleşmeye dönüşmektedir.
  • Özgürlükten yoksun demokrasi bir despotizmdir; demokrasiden yoksun bir özgürIük de hayaIden başka bir şey değiIdir.
  • Zorba yönetimler ve despotluklar, kendi yönetimlerini haklı çıkarmak için bir dış düşmanın tehdidine ihtiyaç duyarlar. Böyle bir düşman yoksa icat ederler.
  • Okumak, bizi bilinmedik üIkeIere götüren bir zihinseI ve anIıksaI yoğunIaşma biçimidir. Kendimize giden, akIımızın ucundan geçmemiş yoIIar buImaktır. Bu bir keşiftir. RekIam ve anIık iIetişim çağında kaç kişi böyIe okuyabiIir; çok az; ama unutuImamaIıdır ki uygarIığımızın sürekIiIiğini sağIayan onIardır.
  • Avrupalı aydınlara hiç benzemeyen özel bir durumumuz var. Avrupalı ve Amerikalı aydınlar yönetimde güçlü değildir.Devlet felsefesi açısından batılı aydın, sürgünde yaşayıp borusunu dışarıdan öttüren, başlıca silahı olan eleştirileriyle düzeni dıştan etkilemeye çalışan kişidir. Meksikalı aydın, ülkesine aydın olarak hizmet ettiği gibi, gerektiğinde onu savunmak uğruna ölmekten ve yoluna baş koymaktan geri durmamıştır....
  • Eğer komünist partiler dinsel ve askerî tarikatlar olmaktan vazgeçip, sahici siyasal partiler olmak istiyorlarsa, işe, demokrasiyi kendi partilerinde uygulayarak ve zorbaları Şili' de, Vietnam'da veya İran'da, nerede olurlarsa olsunlar, lanetlemekle başlamalıdırlar.
  • Savunduğumuz davanın erekleri, ne kadar yüce olursa olsun, ona varmak için kullandığımız yollardan ayrı tutulamaz. Partimizin yaptığı canavarlıkları kamuoyu önünde lanetlemek zordur, çok zordur ama aydının ilk görevidir.     
  • Bütün devrimlerde, eski rejimler devrilir devrilmez hizipler arasında iktidar mücadeleleri başlar. Bu mücadeleler hep halkın gözünden uzakta sürdülür ve doğal olarak giderler de halkın cebinden karşılanır.   
  • Sor Juana der ki: "Söylenecek hiçbir şeyimiz olmadığı için sessiz durmayız, sessiz duruyorsak eğer söylemek istediklerimizin hepsini nasıl söyleyeceğimizi bilmediğimizdendir bu.
  • Oligarşileri zengin ve hükümetleri yoksul olan, demokratik deneyimleri olmayan ülkelerde, siyasal hizipler arasındaki mücadele kaçınılmaz bir şekilde şiddete yol açar.   
  • İşçilerin davası, her şeyden önce dernek kurma ve grev yapma hakkını gerektirir, öyleyken, bu haklar, onları özgürlüğe kavuşturanların ellerinden ilk aldıkları haklardır.   
  • Ölümlerimiz, hayatlarımızı aydınlatır.Ölümlerimiz anlamdan yoksunsa hayatlarımız da yoksun demektir.Herkes aradığı ölümü ölür; kendisi için hazırladığı ölümü.
  • İdeoloji, fikirleri maskelere dönüştürür; kendini taşıyan insanı saklar ve aynı zamanda gerçeği görmekten alıkoyar. Hem başkalarını hem kendimizi aldatır.   
  • Marks, sosyalizmin uluslar arasında savaşa bir son vereceğine inanmıştı; adına ve mirasına el koyanlarsa, savaşı ulusların değişmez koşulu hâline getirdiler.
  • Kişinin kendi yalnızlığını duyması, kendini aşağı gördüğü anlamına gelmez; olsa olsa, kendi varlığını ötekilerden ayrı gördüğü şeklinde yorumlanabilir.
  • İnsanın dünyası anlamlar evrenidir. Bu dünya, belirsizliklere, çelişkilere, çılgınlıklara veya şaşkınlıklara katlanabilir, fakat anlamsızlığa asla.   
  • Yaşamak, gizemli bir gelecekte varacağımuz yere gitmek için geçmişte bulunduğumuz yerden yola koyulmak demektir.
  • Ne var ki insanlık hiçbir zaman kendi içine yerleşmemiştir: İnsanlık zamandır ve zaman benlikten sürekli ayrılıştır.       
  • Bir ağaçla bir düş arasındaki fark hakkında ne bilebilirim? Ağaca dokunabilirim; düşe sahip olduğumu bilirim.
  • Demagog, kışkırtmalarıyla kaosu hazırlar; sonra da zorba darağaçlarıyla ve cellatlarıyla gelir, kendisini sunar.   
  • Novalis demiştir ki; Düşümüzde düş gördüğümüzü görmeye başlayınca uyanma zamanı yakındır.   
  • Okumak, insanın kendine giden, aklının ucundan geçmeyen yollar bulmasıdır.  Bu bir keşiftir.   
  • Toplumlar çelişkiler yüzünden değil, onları çözme yetenekleri olmadığı için ölürler.   
  • Zincirler içindeki bir adamın yeryüzünü uçurması için gözlerini kapaması yeterlidir.
  • İnsan uçsuz bucaksız kentte yalnız kalır, milyonlarca başka yalnızla yapayalnız.  
  • İnsanlar bir öndere boyun eğdiklerinde özgür ve eşit olmaktan çıktılar.   
  • Bana öyle gelir ki, insan, tarih içinde bir varlık değil, tarihin kendisidir.
  • Kötünün büyüğü küçüğü olmaz. Kötü kötüdür.   
  • Nasıl yaşadığımız, nasıl öleceğimizi aydınlatır.
  • Biz zamanın çocuklarıyız ve zaman ümittir.      
  • İdeoloji, bizi vicdani kaygılardan kurtarır.
  • Başkalarını taklit ederek başlarsınız, açıklık yoktur ve başarısız olmanın birçok nedeni vardır. Ancak orada yavaş büyüyen bir tohum bulunur.
  • Yalnızlık, insanlık durumunun en derin gerçeğidir. Yalnız olduğunu bilen tek varlık insandır.

Kaynakça

[değiştir]

Alıntılar

Çitfe Alev (1993)

[değiştir]
  • Mantığımızın ittiğini tenimiz bağrına basar.
  • “Ve ben ara sıra gördüm / insanın gördüğüne inandığını”

Ölüm Çiçekleri (1993)

[değiştir]
  • Kendi içimde kendime yer kalmadı.
  • Adımın ne olduğu önemli de­ğil. Nereli olduğum da. Gerçekte ne adım var, ne cinsiyetim; ne yaşım, ne de doğum yerim. Erkek ya da kadın, çocuk ya da yaşlı, dün ya da yarın, Kuzey ya da Güney... İki cins, üç zaman, dört mevsim, dört yön... İçimde birleşir kaynaşırlar.