Nurullah Ataç
Görünüm
Nurullah Ataç | |
---|---|
Doğum tarihi | 23 Ağustos 1898 |
Doğum yeri | İstanbul |
Ölüm tarihi | 17 Mayıs 1957 |
Ölüm yeri | Ankara |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Nurullah Ataç, Türk eleştirmen, denemeci, yazar ve şair.
Sözleri
[değiştir]- Bir insan kendi ölümü ile değil, kendisini sevmiş, yahut sadece tanımış en son insanın da toprağa düşmesiyle ölür.
- Çocukluğu olmayanın gençliği de olmaz.
- ...Kedisiz bir insanlığı aklım almıyor. Şimdi bahçesiz, deliksiz apartman dairelerinde kedi beslenmiyor da bir eksiklik duyuyorum.
Eserlerinden
[değiştir]Karalama Defteri / Ararken
[değiştir]- Bir şairin bir sözü ilk söylemesi değil, güzel söylemesi aranır.
- Tazelenmeyen bilgi söner gider.
- Kişiyi kişi eden yaşaması değil, tutkularıdır.
- Atatürk'ü gerçekten seviyorsak, adını değil de kendini, yaptıklarını seviyorsak, devrimlerin hepsini savunalım, daha doğrusu devrimi bütünü ile savunalım, başka yol yoktur.
- Yarınlardan umudunu kesince kişi, beklemenin boş olduğunu anlayınca arkaya dönüp dünlere sarılmak, dünlere tutunmak istiyor.
- Kişioğlu düzeltemediği kusurlarını giderek birer üstünlük, birer erdem saymaya başlar.
- Bir devrim çağı yaşadığımızı söylüyoruz, o devrimi içimizde de yapmalıyız, duygularımız da bir devrim geçirmeli.
- Duygular düşüncelere karşıt olunca onları yenerler.
- İnsan ne yaparsa yapsın zamanından, içinde yaşadığı toplumdan çıkamaz.
- Sanki bol bol, ucuz ucuz kitap mı var ortada?
Günlerin Getirdiği / Sözden Söze
[değiştir]- Bir kitabın ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız, o kitap için söylenenleri değil, o kitabı okuyun.
- Bir ölülerin, bir de ölüden farkı olmayan dirilerin günleri hep birbirine uyar, hep bir hava içinde geçer: artık duymazlar, işitmezler de onun için.
- Fakat insanın kendini asıl kendine karşı müdafaası zor, belki imkansızdır.
- Kişi bir yol kanmak sevdasına düşmesin, neye, nelere kanmaz ki!
- Hepimizin dediği bir olursa yaşamanın tadı mı kalır?
- Bazı kimseler çocukluklarını hazla, yürekleri yumuşayarak anarlar; benim o sersemliklerim aklıma geldikçe tüylerim ürperiyor, kendi kendimden nefret ediyorum.
- Dünyada söylenilmedik söz yoktur derler.
- Dünyada budalalar bulundukça ya anlamamalarıyla övünecekler ya anlamadıklarını anlar görünüp övüneceklerdir.
- İnsan dediğinin kendine göre bir düşüncesi, bir zevki olur, kolay kolay vazgeçmez onlardan; tenkitçiye dönüp: "Vallahi birader, sen istersen beğenme, ben hoşlandım. Keyfim misin sen benim?" der.
- Hatıralarımıza sığınıp şu akmakta olan zamanın, muammalar taşıdığı için neşesi bile endişe veren zamanın içinden sanki sıyrılıvermek ne hoş şeydir.
Diyelim / Söz Arasında
[değiştir]- Özgürlüğe ermek kölelikten, tutsaklıktan kaçmakla değil, köleliği, tutsaklığı yıkmakla, ortadan kaldırmakla olur.
- Bir kendimiz için düşünüp içimizde sakladıklarımız, düşünülmemiş demektir.
- Neyse ki benim tinim yok. Bir öldüm mü bir daha dirilmeyeceğim.
- Konuşmak yalnız bildirmek, öğretmek değil, bir fikir alıp vermedir.
Okuruma Mektuplar / Prospero ile Caliban
[değiştir]- Sevilmedik diye yakınıp sevmeyi unuttuğumuz gibi.
- Kişinin yalnızlığı sevebilmesi için arkasında içine güven verebilecek hatıraları olması gerekir.
- Çalışmanın acılığı, kişiye haddini bildirmesidir.
- Yeni yıl! Ne acayip söz! Dünden bugüne bir şey mi değişti? Bu salı, dünkü pazartesinin haber verdiği gün değil mi? Ben bugün dünkünden başka bir insan mıyım? Dün ne yaptım, nasıl yaşadımsa yarın da öyle yaşayacak değil miyim? Ta ölünceye kadar...
Günce 1953-1955
[değiştir]- Kişide, kendini beğenmeye, büyük görmeye bir eğilim vardır. İşte bu eğilim birtakım hayaller, sanılar yaratır, bize olmayanı gösterir.
- Atatürk sevgisi, Atatürkçülük yalnız dillerde. Gönüllerde yok, kafalarda yok.
- Düşünmek bir nesneye bağlanmakla başlar.
Günce 1956-1957
[değiştir]- Özgürlük ancak düşünen kişi için gereklidir.
- Geçmişçi, gelenekçi değilim.
- Büyük ozanların hepsini de sevmek boynumun borcu değil ya!
Söyleşiler
[değiştir]- Özgürüz, özgürüz ya, doğrusunu isterseniz ancak birbirimizi kandırmakta, birbirimize kanmakta, en ileri gelenimiz de kendimizi kandırmakta özgürüz.
- Geçmişi öğrenmemiz gerektir, geçmişi öğrenmeden bugünü de anlayamayız.
- Bir dilde bir manaya gelen çok kelime varsa bilin ki o dili kullanan millet edebiyatında ancak yapmacıklara özenmiş, kolay güzellikler aramış, kavram bakımından zenginleşememiş demektir.
- Bizim aydınlarımızda toplum duygusu yok. Ekinlerini kendi toplumlarından almadıkları için onun bir toplum alış-verişi olduğunu kavrayamıyorlar.