Monty Python ve Kutsal Kâse
Görünüm
Monty Python ve Kutsal Kâse, İngiliz komedi grubu Monty Python'ın 1974 yapımı filmidir.
Diyaloglar
[değiştir]Hindistan Cevizleri
- Muhafız: Durun! Kim var orada?
- Kral Arthur: Ben, Camelot kalesinden Uther Pendragon'un oğlu Arthur. Britonlar'ın Kralı, Saksonlar'ın düşmanı, tüm İngiltere'nin hakimi!
- Muhafız: Hadi oradan!
- Kral Arthur: Öyleyim ve bu da benim güvenilir hizmetkarım Patsy. Camelot'taki meclisimde bana katılacak şövalyeleri aramak için ülkeyi baştan başa at üstünde katettik. Efendinle görüşmeliyim.
- Gardiyan: Ne? At üstünde mi?
- Kral Arthur: Evet!
- Muhafız: Hindistan cevizi kullanıyorsunuz!
- Kral Arthur: Ne?
- Muhafız: İki boş hindistan ceviziniz var ve onları birbirine vuruyorsunuz!
- Kral Arthur: Yani? Kışın karları bu toprakları kapladığından beri, Mercia krallığı üzerinden...
- Muhafız: Hindistan cevizini nereden aldınız?
- Kral Arthur: Onları bulduk.
- Muhafız: Buldun mu? Mercia'da mı? Hindistan cevizi tropik iklimde yetişir!
- Kral Arthur: Ne demek istiyorsun?
- Muhafız: Şey, burası ılıman bir bölge.
- Kral Arthur: Kırlangıç güneşin peşinden güneye uçar, kızkuşları da öyle. Kışın daha sıcak iklimler göçerler, bizim topraklarımızın yabancısı değillerdir.
- Muhafız: Hindistan cevizinin göç mü ediyor yani?
- Kral Arthur: Hiç de değil. Taşınmış olabilirler.
- Gardiyan: Ne? Hindistan cevizi taşıyan bir kırlangıç mı?
- Kral Arthur: Onu kabuğundan tutup taşıyabilir!
- Muhafız: Mesele onu nereden tuttuğu değil! Bu ağırlık oranlarıyla ilgili basit bir soru! Beş onsluk bir kuş, bir poundluk hindistan cevizini taşıyamaz.
- Kral Arthur: Önemli değil. Gidip efendine Camelot Kalesi'nden Arthur'un burada olduğunu bildir.
- Muhafız: Bak şimdi. Bir kırlangıcın hava hızını koruyabilmesi için saniyede kırk üç kez kanat çırpması gerekir, değil mi?
- Kral Arthur: Lütfen!
- Muhafız: Haklı mıyım?
- Kral Arthur: İlgilenmiyorum! [İkinci bir muhafız korkuluğa yaklaşır]
- Muhafız 2: Afrika kırlangıcı taşıyabilir!
- Muhafız 1: Ah evet. Bir Afrika kırlangıcı, belki -- ama bir Avrupa kırlangıcı değil, demek istediğim bu.
- Muhafız 2: Ah evet, buna katılıyorum.
- Kral Arthur: [sinirlenmiş] Efendinize Camelot'taki meclisime katılmak isteyip istemediğini sorar mısınız?!
- Muhafız 1: Ama tabii ki Afrika kırlangıçları göçmen değildir.
- Muhafız 2: Ah, evet. [Arthur ayrılmaya başlar]
- Muhafız 1: ...Yani bir hindistan cevizi getiremezler.
- Muhafız 2: Bir dakika! Ya iki kırlangıç birlikte taşıdıysa?
- Muhafız 1: Hayır, o zaman iple bağlamaları gerekirdi.
- Muhafız 2: Sorun değil, sarmaşık kullanmışlardır.
- Muhafız 1: Sırt tüylerinin altında tutarak mı?
- Muhafız 2: Neden olmasın?
Kara Şövalye
- [Kral Arthur ve Patsy, siyah bir şövalyenin yeşil bir şövalyeyi yendiğine şahit olup, galibe yaklaşırlar]
- Kral Arthur: Müthiş bir gücün var, Kara Şövalye.
- [Kara Şövalye Sessizlik içinde ona bakar] Ben Briton'ların Kralı Arthur'um.
- [Kara Şövalye, Arthur Patsy'ye ve Şövalye'ye bakarak sessizliğini korur] Camelot'ta bana katılmaları için ülkedeki en iyi ve en cesur şövalyeleri arıyorum.
- [Arthur, Patsy'ye ve Şövalye'ye bakar ama yanıt alamaz] Buna layık olduğunu kanıtladın. Bana katılacak mısın?
- [Arthur Patsy'ye bakıp ona dönerken Kara Şövalye sessiz kalır] Beni üzüyorsun. Öyle olsun. Patsy'ye gel.
- Kara Şövalye: Kimse geçemez.
- Kral Arthur: Ne?
- Kara Şövalye: Kimse geçemez!
- Kral Arthur: Sizinle bir sorunum yok iyi Şövalye, ama bu köprüyü geçmeliyim.
- Kara Şövalye: O zaman öleceksin.
- Kral Arthur: Briton'ların Kralı olarak kenara çekilmenizi emrediyorum!
- Kara Şövalye: Hiç kimse için hareket etmem.
- Kral Arthur: Öyle olsun! [Arthur, Kara Şövalye'nin sol kolunu kesene kadar savaşırlar]
- Kral Arthur: Şimdi kenara çekil, değerli düşman.
- Kara Şövalye: 'Bu sadece bir sıyrık.
- Kral Arthur: Bir sıyrık mi? Kolun koptu!
- Kara Şövalye: Hayır, kopmadı.
- Kral Arthur: Peki, o zaman nedir?
- Kara Şövalye: Daha kötüsünü yaşadım.
- Kral Arthur: Seni yalancı!
- Kara Şövalye: Hadi, seni hercai menekşe! [Yine kavga ederler. Arthur, Şövalyenin sağ kolunu keser.]
- Kral Arthur: Zafer benimdir! [dua etmek için diz çöker] Sana şükrediyoruz, Tanrım, senin mer - [Kara Şövalye onu tekmeler]
- Kara Şövalye: Hadi o zaman. [tekmelemeye devam eder]
- Kral Arthur: Ne?
- Kara Şövalye: Sana saldırıyorum. [tekmelemeye devam eder]
- Kral Arthur: Gerçekten cesursunuz Sör Şövalye, ama dövüş benim.
- Kara Şövalye: Yeter artık, ha?
- Kral Arthur: Bak, seni aptal serseri, hiç kolun kalmadı!
- Kara Şövalye: Hayır gitmedi.
- Kral Arthur: Bak!
- Kara Şövalye: Bu sadece bir yüzeysel bir yara. [Arthur'u tekrar tekmeler]
- Kral Arthur: Kes şunu!
- Kara Şövalye: Tavuk. [tekmelemeye devam eder] Tavuk!
- Kral Arthur: Bak, bacağını keserim. [Kara şövalye onu tekmeler] Bak! [Şövalye onu tekmelemeye çalışırken Kara Şövalye'nin sağ bacağını keser]
- Kara Şövalye: Tamam, bunu sana ödeteceğim! [tek ayak üzerinde zıplayarak]
- Kral Arthur: Ne Yapacaksın?!
- Kara Şövalye: Buraya gel!
- Kral Arthur: Ne yapacaksın beni kanında mı boğacaksın?
- Kara Şövalye: Ben Yenilmezim!
- Kral Arthur: Sen bir kaçıksın.
- Kara Şövalye: Kara Şövalye her zaman galip gelir! Buraya gel! Hadi! [Kral Arthur, Kara Şövalye'nin kalan bacağını da keser]
- [Arthur Kılıcını kınına sokarken şimdi tamamen kolsuz ve bacaksız olan Kara Şövalye etrafına ve ardından yukarıya bakar]
- Kara Şövalye: Pekala, berabere diyelim.
- Kral Arthur: [Gitmeye hazırlanır] Gel Patsy. [Kral Arthur ve Patsy yola çıkarlar]
- Kara Şövalye: Ah, tabii! Kaçmak, ha? Sizi sarı piçler buraya geri gelin ve başınıza geleni görün! Bacaklarınızı ısıracağım!
Ni Diyen Şövalyeler
- Baş Şövalye: Ni Diyen Şövalyeler bir kurban talep ediyor!
- Kral Arthur: Ni Şövalyeleri, bizler bu ormanın ötesinde yaşayan büyücüyü arayan basit gezginleriz--
- Ni diyen şövalyeler: NI! NI! NI! NI!
- Kral Arthur: Ah, ah!
- Baş Şövalye: Eğer bizi tatmin etmezseniz size tekrar ""Ni"" diyeceğiz.
- Kral Arthur: Peki, ne istiyorsun?
- Baş Şövalye: Biz... bir çalılık istiyoruz!! [sarsıcı akor]
Üç Soru
- [Sir Lancelot, Sahne 24'ten Köprü bekçisine doğru ilerlerken şövalyeler onu izlemektedir]
- Bekçi: Dur. Ölüm Köprüsü'nü geçmeye cüret eden kişi, karşı tarafı görmeyi umuyorsa bana şu üç soruyu yanıtlamalı.
- Sör Lancelot: Sorularını sor köprü bekçisi. Korkmuyorum.
- Bekçi: Adın ne?
- Sör Lancelot: Ben Camelot'tan Sör Lancelot.
- Bekçi: Görevin ne?
- Sör Lancelot: Kutsal Kâse'yi arıyorum.
- Bekçi: En sevdiğin renk nedir?
- Sör Lancelot: Mavi.
- Bekçi: Doğru. Geçebilirsin.
- Sör Lancelot: Ah, teşekkür ederim. Çok teşekkürler. [Köprüyü geçer]
- Sör Robin: Bu çok kolay!
- [Diğer şövalyeler köprü bekçisine koşar]
- Bekçi: Dur. Ölüm Köprüsü'nü geçmeye cüret eden kişi, karşı tarafı görmeyi umuyorsa bana şu üç soruyu yanıtlamalı.
- Sör Robin: Sorularını sor köprü bekçisi. Korkmuyorum.
- Bekçi: Adın ne?
- Sör Robin: Camelot'lu Sör Robin.
- Bekçi: Görevin ne?
- Sör Robin: Kutsal Kase'yi arıyorum.
- Bekçi: Asur'un başkenti neresidir? [Sessizce bekler]
- Sör Robin: Bunu bilmiyorum! [görünmeyen bir güç tarafından uçurumun kenarından atılır] AUUUUUUUUGGGH!
- [Galahad geçmeye hazırlanır ve bekçi onu durdurur]
- Bekçi: Dur. Adın ne?
- Sör Galahad: Camelot'lu Sör Galahad.
- Bekçi: Görevin ne?
- Sör Galahad: Kase'yi arıyorum.
- Bekçi: En sevdiğin renk nedir?
- Sör Galahad: Mavi—hayır! [Uçurumdan fırlatılır] SARIIIIIIIIIIII!
- Bekçi: [Galahad'ın ölümüne kıkırdar, sonra Arthur'a döner] Dur. Adın ne?
- Kral Arthur: İngilizlerin Kralı 'Arthur'.
- Bekçi: Görevin ne?
- Kral Arthur: Kutsal Kase'yi arıyorum
- Bekçi: Yüksüz bir kırlangıcın hava hızı ne kadardır?
- Kral Arthur: Ne demek istiyorsun? Afrikalı mı yoksa Avrupalı kırlangıç mı?
- Bekçi: Ha? Ben... Bunu bilmiyorum. [kendi büyüsüyle fırlatılır] AUUUUUUUGGGGGGGGGGGGHHH!!
- Sör Bedevere: Kırlangıçlar hakkında bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun?
- Kral Arthur: Şey, kral olduğun zaman bunları bilmek zorundasın, biliyorsun. [Arthur ve Bedevere köprüyü geçmeye başlar]