Kullanıcı mesaj:Mehmetgider

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Vikisöz, özgür söz dizini

Abdullah Öcalan İslam konusundaki görüşleri:

“Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah'ı da onları yanlış yola sevk ediyor. “Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaşı verdim. “Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür” “Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir.” “Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur” "PKK'nın çıkışıyla İslamiyet'i karşılaştırıyorum... Peygamber gibi konuşmak, peygamber gibi hitap etmek, nazarımda çok değerlidir. Kaldı ki peygamberce olmak niye kötü olsun!" "Ayet ve sünnetleri materyalist analiz çerçevesinde değiştirmek gerekir" "Camilerde tiyatro oynanmalı! Namaz bir tiyatrodur!" "Kurban bir vahşettir. "Günümüzün Allah"ı bilimdir." "İslam inancı bir hastalık!" "İslam dini Kürt"leri ezdi!" "Muhammed"in kişiliği çelişkili!" "Kürtler İslamlaştıkça Kürtlüklerini unutuyorlar!"

"Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız tanrı'dan idolojiden kopmalıdır. Ben çok uğraştım sonunda tanrıdan koptum. tanrıyı aştım . Böylece Abdullah Öcalan olabildim. islam kadınımıza bir şey vermemiştir bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız."

“Tarih içindeki gelişimine baktığımızda, allah tapımıyla birliğe ve güce ulaşılmak istendiği çok açık görülmektedir. Öyle sevgili kulun cennete gitmesi gibi kavramlar, işin fantazi kısmıdır, edebi kısmıdır."


Abdullah Öcalan (AİHM)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi savunması:[değiştir]

“Allah Arabistan tasarımıdır” “Allah’ın 99 isminin Sümer kavramlarından ileri geldi” “Muhammed Hatice ile parası için evlendi” “İslamiyet feodalizm ihracatçısı oldu” “Namaz tiyatro ” “Camilerin tiyatro salonlarına dönüştürülmesi gerekir” “İslam ‘savaşçı bir dindir” “İslam Kürtleri ezdi”

“Evrim kuramının antropolojiye uygulanmasıyla, ilkel primatların –insanların ilk maymunsu ataları- 60 milyon yıl önce oluştukları, 20 milyon yıl önce de iklimsel koşullar sonucu Doğu Afrika’da ilkel araçlarla iki ayağı üstüne yürüyen türün gelişme gösterdiği kanıtlanmaktadır.”

“Toplumsallaşma sürecinin kendi başına dünya gezegenimizin insan eliyle gerçekleşen en temel olgu olduğu bilimce kabul görmektedir. Genelde insan dışı tüm canlı varlıklarda süren doğal evrim süreci, insan toplumunda kendi kavrama ve ifadesiyle bilinçlice sürdürülmektedir. İnsan türünün Homo Sapiens türünde günümüzün dil yapısına yol açan kavrama sürecindeki sıçrama, iradeli toplum oluşumlarına sıçratma imkanı vermiştir. Yabanıl toplum aşamasında insan grupları bir nevi gelişkin hayvan topluluklarının düzeyini yaşıyordu…”

“Tanrı fikri, izafiyet teorisinin ilkel bir ön aşamasıdır” “Tanrı fikrini basit totemik putlaştırma olarak görmek istemediğim ve öyle değerlendirmediğim gibi, yüceleşen, gökleşen ve giderek tekleşen tanrı fikrinin evrensel düzenin, günümüzde özel ve genel izafiyet teorisinin sembolik ve bilimsel olmayan ilkel bir ön aşaması olarak yorumlanmasının daha doğru olacağı kanısındayım.”

“Bir Arabistan yarımadası tasarımı olarak Allah, yaklaşık Mö 2000’lerde bir ideolojik kimlik olarak bütün Semitik kabilelerin zihninde yer edinmektedir”

Ebabil kuşlarının Habeş ordusunu attığı taşlarla perişan etme öyküsü, aslında kabile güçlerinin at ve kılıçla savaşmalarının dinsel anlatımıdır”

Allah’ın 99 ismi Sümerlerin tarihsel gelişmeye temel katkıları olarak gösterdiği “yazının icadı”, “matematik ve takvim”, “devlet kurumu”, yasalar”, şehircilik”, “tapınak”, “kutsal aile”, “yazılı edebiyat” gibi kavramlardan ileri geldi “çok sayıda kavram, kurum ve sistem, bu öğelere(yazı, matematik, aile, devlet, tapınak…) ilave edilebilir. Ama bu kısa tablo bile uygarlığın ana gövdesi ve kaynağının esasta oluştuğunu çarpıcı olarak ortaya koymaktadır. Daha sonra ilave edilenler, sınırlı ve niceliksel boyutludur; ayrıntılı bölmeler ve geliştirme faaliyetleridir. Sümerlerin kullandıkları ve çok sevdikleri bir deyimleri vardır. Buna ‘me’, yani ‘yasa’, uygarlık özellikleri demek de mümkündür. Yani gerçekleştirdikleri icatlarının farkındadırlar ve kutsal ‘me’ler, ‘yasa’lar olarak adlandırılmakta ve kavramlaştırılmaktadır. Şimdiye kadar bunlardan 104 tanesi sayılmış. Bu sayı daha da artacağa benzemektedir. Doksan dokuz tanrı sıfatı, bu Sümer kavramlarından ileri gelmektedir…”

“Adem ile Havva’nın yaşamı” gibi olayları da “ütopyadır “ İlk ütopya ve destanlar Sümer kaynaklıdır. Cennet ütopyası, Adem ile Havva’nın yaşamı, cennetten kovulması, ilk Habil- Kabil kardeş kavgası ve Gılgameş’in yarı tanrı-insan kişilikli destanı yazılı olarak günümüze kadar ulaşmışlardır.”

“Doksan dokuz tanrı sıfatı, Sümer kavramlarından ileri gelmektedir…” “farz olan namazın aslı tiyatrodur" “Ayet ve sünnet yorumlamalarını bu temelde geliştirmek gerekir. Bununla kuru ve düzen propagandasını yapan vaaz düzenlerini kast etmiyoruz. Köklü bir reform öngörüyoruz. Camiler ve benzeri yerler o yörenin bilim sanat merkezleri rolünü oynayabilmekte, soylu tiyatro eserleri oynatılabilmektedir. Unutmamak gerekir ki namazın kendisi de ilk drama oyunlarının daha sonraki biçimidir. Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. Tekrarlıyorum; orucun, namazın, kurbanın, bayramların kaynağı araştırılsın. O zaman görülecektir ki, kökenleri halkların önemli mevsimsel zamanlarda yaptıkları gösterilerdir. İbadetler bu gösterilerin, tiyatronun ilk biçimlerinin daha sonra ihtiyaçlara göre dönüşmüş biçimleridir. Dönemine göre bir sosyalleşme tedbiri olan namaz, oruç, kurban ve dua törenlerinin hepsi bu temelde dönüştürülmelidir. O zaman doğuşunda bütün dinlerin kaynağındaki anlam daha iyi gerçekleşmiş olur. Bunun da en iyi yolu başta camiler olmak üzere, kutsal yerlerin halkın eğitildiği akademi ve tiyatro gibi sanatsal bir işleve kavuşturulmasıdır.”

“Arabistan’da halen ‘kıble’ denilen namazda yön anlayışı tanrıçaya bağlılığın bir izini teşkil etmektedir” “Tam bir vahşet halini alan kurban yerine, parasıyla yoksullara ve daha hayırlı işlere fon oluşturmak yararlı olacaktır. “İslam doğduğu dönemin somut koşullarıyla ortadaki dinsel düşüncenin birliğini ifade etmektedir. İbadet biçimleri ise, yeni kişiliklerini güçlendirmekten başka bir anlam taşımamaktadır.”

“Hatice olmadan Muhammed’in peygamberleşmesi mümkün görünmemektedir. Yaşça Muhammed’den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Bu durumun kadını hor gören ve kız çocuklarını diri diri ölüme terk edecek kadar erkek egemenlikli Mekke toplumunda Hatice’nin ciddi bir çelişki teşkil edeceği açıktır. Kendi başına bu azgın toplumla baş edemeyeceğine göre, Muhammed’le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır. Sevginin de ötesinde Mekke resmi toplumuna karşı bir ideolojik ve politik çekirdeğin ilk nüvesi gibidir. ölünceye kadar Muhammed’in başka kadınla evlenmemesi, saygının ötesinde Hatice’nin maddi ve manevi gücüyle bağlantılıdır.”

“İdeolojik kimlik düzeyinde gerçekleştirilen, Sümer mitolojisinin üçüncü büyük versiyonu, dönüşüm geçirmiş biçimidir. İslam dogmatizminin hangi lanetli çıkarlara büyük maske yapıldığını açıklığa kavuşturmak, temel bilimsel görevimiz olmaktadır.”

“Hem çok geciktirilen dindeki reformasyonu sonuçlandırmak, hem de daha önemli olan özgür bireye yol açmak için, dini dogmayı tümüyle çözen hamleyi başarmalıyız. Bunun yolu bütün kutsal kitapları bir edebi kaynak olarak değerlendirmek, sosyolojik ve ahlaki çözümlemelerle özgür bir ahlaka doğru dönüşümden geçirmektir. Bireye dayatılan bir dogma olmaktan kesin çıkarmak gerekir.”

“Zaten tüccar, esnaf ve çiftçi dini olması da bu rolünü kışkırtmaktadır. Cihad anlayışının bu kadar yüceltilmesi ve bir işgalden başka bir anlamı olmayan fetih yöntemlerinin kutsanması, ölürse şehit olma ve doğrudan cennete gitme, gazi olarak kalırsa ganimetten en çok pay alma, bu feodalizm ihracatçılığıyla yakından ilgilidir.”

“Hıristiyanlığın gücü tüm köleci tortuları temizleyemeden İslamiyet çıkışı gerçekleşecektir. İslamiyet de tıpkı Hıristiyanlık gibi daha gecikmiş olarak, aynı tek tanrılı dinlerin izinde, özellikle Asuri kökenli Nestori rahipleriyle Yahudi kabilelerin etkisi altında, bedevi Arapların son büyük patlaması olarak şekillenerek Muhammet şahsında son peygamberini yaratmış ve tarihin güçlü kaldıraçlarından biri rolünü oynamıştır. Halen İslam’ın ne tür bir kişilik yarattığı anlaşılamamaktadır. Daha çok askeri yönü ağır basan bir eylem dini olarak anlatılmakta, ideolojik ve sosyal kimliği ise karanlıkta kalmaktadır. Ne kadar tersi iddia edilse de, İslam halen bir muammadır.”

“Bazıları ‘Allah nerede kaldı’ diyebilir. Onlara da şunu baştan beri söylüyorum; Sümer rahiplerinin tasarladıkları düşünce kimlikleri olarak sosyal gelişmeyle sürekli gelişmişlerdir. İbrahim’in ‘EL’i güçlenmesi gereken kabilesidir. Musa’nın Yehova’sı birleşmesi gereken İsrail, Yahudi kavmidir. İsa’nın Rabbi, o dönemin ezilenlerinin ilkel din ve vicdan sentezidir. Muhammed’in Allah’ı ana kabilelerin birleşerek güçlenmesi ihtiyacını ifade eder. Bedevi kabilelerinin ortak tasavvurudur, birleşmiş Arap kabile gücüdür. Her topluluk kendini güçlendirdiği oranda, kendi Allah’ını yeniden tasarlamaktan geri durmamıştır. Tarihsel ve toplumsal gerçeklik budur. Günümüzün Allah’ı ise bilimin özüdür.”

“Şüphesiz tarihin doğru yorumlanmasında Marks ve Hegel’in yöntem anlayışları büyük önem taşır, bunlar geçerliliklerini de yitirmiş olmaktan hâlâ uzaktır.”

“Yahudi ve Hıristiyanlık sürekli değişim geçirmişlerdir. Onların elindeki reform süreklidir. Bilimin kesin öncülüğü altında gelişmektedir. Bundan da ne kadar kazançlı çıktıkları bilinmektedir. İslamiyet başta olmak üzere benzer konumda olan geleneklerde ise, bir kelime değişikliği halen en büyük günah diye işlenebilmektedir. Bu durum zihni yapıyı korkunç bir biçimde tutsak etme oyunudur. Tarihte yaratıcı peygamberler de dahil hiç kimse ve dönem için din bu denli yozlaştırma aracı olmamıştır. Din bu biçimiyle kutsallık adına tarihinin en gerici ve lanetli konumuna düşürülmüştür.”

“Ortadoğu’nun zihniyet yapısına musallat olan temelsiz ütopyacılığın parçalanması gerekir. Ortadoğu kültüründe çok güçlü olan dogma ve ütopya gericiliğini kırmadan, rönesansı gerçekleştirmek mümkün değildir”

“İslam dini ve milliyetçilik Araplar, Farslar ve Türkleri millilik ve ulus olarak güçlendirip devletleştirirken, Kürtlerin asimilasyonunda ve ezilmelerinde temel rol oynamıştır.”

Abullah öcalan (AİHM)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi savunması.