İçeriğe atla

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Vikisöz, özgür söz dizini
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Doğum tarihi 17 Ağustos 1864
Doğum yeri İstanbul
Ölüm tarihi 8 Mart 1944
Ölüm yeri Heybeliada
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Hüseyin Rahmi Gürpınar (d. 19 Ağustos 1864, İstanbul – 8 Mart 1944, İstanbul), Türk romancı.

Alıntılar

[değiştir]

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)

[değiştir]
  • Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?
  • Meğerse âdemoğlu hileden ibaretmiş.
  • Hayat hesapsız can düşmanlarına durmadan karşı koymakla devam ettirilen pek nazik bir geçittir.
  • Tarifsiz hayat perişanlığı içindeyim.
  • İnsan birçok şeyden sorumlu olabilir. Fakat çirkinliğinden asla. Çünkü bu felaketin en büyük mağduru yine felakete uğrayanın kendisidir. Başkası değil.
  • Sizin rüyanızın bittiği yerde benimki başlıyor.
  • Gönül kimi severse güzel odur.
  • Dost denebilecek iki kişi bulmak hemen hemen imkânsız görünüyor.
  • Duyduğunuz her yeni fikre kızmayınız. Onları güzelce anlamak için kavrayış yeteneği kazanmaya uğraşınız.
  • Ne kadar melek huylu bir kız olursan ol. Herkesin içinde bir kere bisiklete binmek herkesi senden nefret ettirmeye yeter!
  • Beynin de, kullanılmayan başka bir vücut organı gibi zayıflayacağını bilmeyerek bilgilerini genişletecek, zihinlerini kuvvetlendirecek bir ciddi şekilde okumaya üşeniyorlar.
  • İnsanlar saçma inançlardan uzaklaşıp ne kadar az aldanırlarsa, insanlık şereflerine o kadar yaklaşmış olurlar.
  • İnsan adaletinin yanında bir de vicdan adaleti vardır. Genel adaleti kefalet altına alan mahkemeler, vicdan adaletinin hâkimleri ise herkesin kendisidir.
  • Gökyüzünde ve havada meydana gelen büyük büyük olaylarla bu dünyanın ufak tefek, aşağılık olayları arasında bir bağlantı aramak pek gülünç ve saçma bir hal olur.
  • Halk alaylara, iğrenç tuhaflıklara, birkaç kaba taklitle başlayan eserlere bayılıyordu. İrfan, "Evrim Kanunu"na ait o nefis, besleyici makalesine karşılık hokkabaz Çiçekçioğlu'yla yardağı Salamon'un pis konuşmalarını andırır bir bayağılık yazıp göndereydi, kim bilir bunu okumak için nasıl kırılacaklardı.
  • Kuzguna yavrusu anka kuşu gibi güzel görünürmüş. Allah herkesinkini kendine bağışlasın.
  • Çünkü insanlar her felakete cehaletleri sebebiyle uğramışlar ve hâlâ uğramaktadırlar.
  • Her zaman bilgisizlik ve softalıkla, en çirkin düşmanlıklarla birbirimizi yedik. Boğuştuk.
  • Kadınlar için sükût yorgunluk, söylemek ise dinlenmek demektir.
  • Açıklanması güç olan gerçeklerin gizlenmesi daha güçtür.
  • Erkekler için şimdiki ilimlerin lüzumlu saydığı şeylerin kadınlara da gerekli olduğunu düşünmek neden kabahat? Neden günah olsun?

Gulyabani (1913)

[değiştir]
  • Çiftliğin sahibi Hanımefendi perilere karıştı, çıldırdı. İç bahçedeki havuzun kenarında her akşam cinler toplanırmış. Hanımefendi gidip onlarla oturur, konuşurmuş. Hanım’dan başka gece bahçeye çıkanları periler boğarmış. Oraya giden erkek, kadın hizmetçilerden hiçbiri sağ dönmez. Sular karardıktan sonra o yakınlarda kimseler dolaşmaz. Kurtları kuşları bile çarparlar.
  • Şekerim, gönül kimi severse güzel odur. Aşk ile büyülenen gönüller, kendi ruhlarının tanıdıklarından başkasıyla ateşlerini yatıştıramazlar.
  • Âlemin aklını mezata çıkarmışlar da gene herkes kendininkini beğenip almış. Akılcığımı kimselerinkine değişmem vallahi... Bana deli diyenlerin, dilerim Tanrı'dan tepeleri delinsin.

Ben Deli miyim? (1925)

[değiştir]
  • Delilerin iki tür talihleri vardır. Akıllara aykırı düşen ekstra çılgınca atılganlıklarında başarılı olurlarsa “dâhi” unvanını alırlar, başarılı olmadılar mı doktorların ellerinde kalırlar.
  • Azınlığın servetini koruyup çoğunluğun açlığına çare düşünmeyen hükümetlerin hiçbiri bu dünya yüzünde kalıcı olmayacaktır.
  • Ben arkası gelmeyen uzun lakırdıdan sıkılırım.
  • Bütün insanlık yalanların, dolanların içinde yuvarlanıp gidiyor.
  • Sen adaleti her zaman çabuk iş görür sanma.
  • Suçsuz bir kimseye karşı düzenlenen bir fesada ne çabuk inanılıyor.
  • İnsanlar, yularları nasip denilen heyulanın elinde, nereye gittiklerini bilmeyen hayvanlardır. Çok geniş ve hesapsız sandıkları fikir ve arzuları pek sınırlıdır. Daima nişan alarak peşinden dolaştıkları emelleri zengin olmak, çok yaşamak, meşhur olmak. Hemen hemen işte bu çeşitten dört beş şeyle sınırlı gibidir.
  • Dünya yarım akıllılarla dolu.
  • Toklar açların haklarını yiyorlar.
  • Tımarhane kayıtlarını tutanlardan üniversite profesörlerine kadar her fert, her şeyden önce kendi akıl ve zekasının hayranıdır.
  • Akıllı olmak ne büyük ahmaklık, ne yürek yakan sıkıntı ya Rabbi'm...
  • Dünya da kendilerini akıllı sanan budalalarla dolu değil midir?
  • Hürsün, öyle mi? Canın ne yapmak istiyor? Bana söyle. İlkin, arzunu yerine getirecek paran yok. İkinci olarak, kanun, din, ahlâk kitaplarını aç. Her davranışının onlarla kayıt altına alındığını görürsün.
  • Bu dünya bir tiyatro, bu hayat bir sinemadır. Her olayın bir ömrü vardır, gelir geçer. Bu âlemde geçmeyen şey olur mu?
  • Her şey bir komedya. Bütün insanlık yalanların, dolanların içinde haşır neşir.
  • Haine insaf olmaz.
  • Delinin yüreği ve ağzı birdir.

Utanmaz Adam (1934)

[değiştir]
  • Bana "utanmaz adam" lakabını verdiler. Fakat efendim, ben hep bunları utanır görünen adamlardan temeşşuk ettim. Herkesin doğru eğri yollardan gelen kazancına bugünkü kargaşalık arasından katiyyen bir helal veya haram membaı tayin etmek mümkün değil gibidir. Adam öldürmedim. Sokakta karmanyolaya getirerek bağırta çağırta kimseyi soymadım... Cemiyet ortasında kangrenli daimi birer çıban gibi işleyen soysuzlara çattım. Bu kanun kaçaklarının kazançlarından vergi aldım. Onları korkuttum. Üzdüm ... Pervasız tecavüzlerindeki cesaretlerini kırdım....
  • Benim cebimde birkaç papel var, sizin cebinizde birkaç bin... Bu niçin? Bu fark nereden geliyor? Siz, Allah'ın, benden ziyade sevgili kulları mısınız? Hiç sanmam. Çoktandır Cenab-ı Hak dünyanın sosyal, ekonomik işlerine karışmıyor. Haşa, kendinden bu kadar idaresizlik umulmaz. İnsanlardan nefret ederek dünya işlerini şeytana bırakmış olmalı.
  • Hırsızlığı kaldır, artık mahzenlere, demir kapılara, kasalara, bankalara, polislere, bekçilere lüzum kalmaz. Medeniyet çalışmalarının ehemmiyetli bir kısmı şıp diye durur.
  • Erkek kendinde kadına göre büyük bir yaratılış görüyorsa o büyüklüğü doğuran kadındır.
  • Dünyadaki bütün açlar, toklara kendi haklarını yedikleri gözüyle bakarak barışmaları imkanı olmayan düşmanlardır. Bu gerçek her ihtilalde zenginlerin, asillerin, sözü geçenlerin öldürülmeleriyle meydandadır.
  • Yüksek ikiyüzlülük her huya uyuş ve bütün başarıların anahtarıdır.
  • Kadınlar kendilerini fazla seven erkeklere ahmak gözüyle bakarlar.
  • Bu dünyada iyilik yapanlar iyilik yapmak zorunda kalanlardır.
  • Çıkar veya korku yüzünden sayar gibi gördüğümüz kimseleri yürekten hiç sevmeyiz. Çünkü bu sevgi, bu saygı içten değil yalancıktan dır.

Deli Filozof (1964)

[değiştir]
  • İşlediğimiz sevap ve günahlar ara sıra seçilmez öyle ince sebeplere bağlıdır ki, iyi veya kötü insan olmaklığımızdan kişiyi mi, yoksa tabiatı mı sorumlu tutacağımızı tayin etmekte şaşırıp kalıyoruz.
  • Kader hayat düşkünlerinin şikayet seslerini tıkamak için uydurulmuş bir sözdür.
  • Çalışkan adam hiçbir vakit dilenci olmaz.
  • Kanundan en çok korkanlar, kanunu hiç bilmeyenlerdir.
  • Dünyada çektiğimiz sosyal dertlerin çoğu yasalarımızın tabiatla bir türlü uyuşamamasından ileri geliyor.
  • Hayal, gerçek olduktan sonra bütün çekiciliğini, büyüsünü kaybeder.
  • İçlerimizin çirkinliklerini göstermekle değil, yüzlerimizin yalancılığına aldanmakla birbirimizle geçinebiliriz.
  • Bir zaman gelecek ki, günah kaldırılacak, doğan çocuğun babasının kim olduğu aranıp sorulmayacaktır.
  • Kıskançlık her zehirden acıdır, panzehiri yoktur.
  • İnsanların zayıflıkları, hayırdan çok kötülüğe düşkünlüklerinden gelir.
  • Hepimizin ruhlarımızda işlediklerimize hükmeden birer şeytan vardır.
  • Kuvvetin fazlası sahibini sorumsuzluk tahtına çıkarır.
  • İnsanlık, ne felaket çekiyorsa kalabalıkların ahmaklıkları, budalalıkları yüzünden çekiyor.
  • Davanı Allah'a havale edip beklemektense, Adalet Bakanlığı'na dilekçe vermekte acele etmek daha uygundur...
  • İnsan denen yaratığın gönlünde değişmez bir şey yok.
  • Biz kendi kendimizin sahibi değiliz. Hayat vakit vakit dönen ve başımızı döndüren bir sarhoşluğa benziyor.
  • Haksızlıktan yakınanlar, haksızlık yapabilmek kudretini ele geçirdikleri vakit yaratılış ve inançlarını değiştiriyorlar.
  • Hepimiz kendi çıkarlarımızın uşağıyız.

Cehennemlik (1973)

[değiştir]
  • Alemin kuruluşunun şaşırtıcı düzeni içinde öyle ufak tefek düzensizlikler var ki duygularımızı ve isteklerimizi doğuran tefsirlerin elinde biz zayıf birer oyuncak gibi kaldıktan sonra tabiatla insanlık arasındaki soruculuk ile soruya cevap vermek nasıl ayırt edilecek.
  • Bir günahın gizlenmesi, olmasından ileri gelecek cezayı ortadan kaldırır sanılıyor.
  • Üstün gelmek ümidi yoksa her haksızlık ve namussuzluğa karşı hazım ve sükut namusluluk ve sağlamlık sayılır.
  • Bir kişi acındırmak mevkiinden, lütfen acımak makamına fırlayınca acımak cömertliği kalmayarak kimseye acımaz oluyor.
  • Birine, gözle görünür halde acımak, kendi rahatlık ve saadet sebeplerinden bir kısmını ona bırakmakla olur.
  • Bu dünya öyle bir ibret yeridir ki, insan bir zaman insanlığını unutarak şahsi olmayan bir köşeden hali gözlese alemden, hayattan, kendinden nefret eder.
  • Yalanlarla, riyalarla, yaltaklanmalarla, nezaketlerle örtülmüş, işte insanlığın iç yüzü.
  • Her dostluk, bir çıkar karşılığıdır.
  • Çoğu kez insanlara büyüklük yaradılışlarından değil, mevkilerinden bulaşıyor.
  • Herkese bir çıkar temin edebildiğiniz müddetçe büyük adamsınızdır. Sizin için yerinizden düşmek saati çalınca bugün karşınızda divan duranlardan korkunuz.
  • İnsanların zorbalığa, yırtıcılığa, vahşiliğe karşı takdirleri büyüktür.
  • Bu dünya bir mektep, kanunu 'falaka', hocası 'istibdat'tır.
  • İnsanların en çok hoşlarına giden en olmayacak vaatlerdir.
  • Hürriyet, kuvvetle temin edilir. Hürriyetin koruyucusu kuvvet olunca zayıfın hürriyeti manasız kalır.
  • Ölüm, kokuşup çürümek ise doğum onun başlangıcı olan bir yaradır.
  • Derin düşünen rahat yaşamaz.
  • Bir yandan akıllı, alim yetiştirmek için mektepler açar. Öte yandan filizlerini budamak için çareler ararlar.

Namuslu Kokotlar (1973)

[değiştir]
  • Hayatın bile bile aldanır görünmek zorunluluklarından kurtulabilmemize imkan var mıdır? İnsanlığın en gülünç alışkanlıklarından biri de bu değil midir?
  • Aşk daima zalim, aşık her zaman gülünçtür.
  • Sevgililerinin gözünden düşmek tehlikesini sezen kadınların dengeyi sağlamak için kullanacakları ilk silah süslenmektir.
  • Bu dünyada para için midelerin kabul etmeyeceği hiçbir şey yoktur.
  • Kimi kötü durumlarda, gerçeği öğrenmektense aldanmış kalmak bir mutluluk sayılır.
  • Hayat ya aldanma, ya aldatma ... işte bu dalavereden ibaret.
  • Tanrı hiçbir vakit bu evreni, bir azınlığın karnını doyurup çoğunluğunu aç bırakmak için yaratmamıştır. Bu işte Tanrı'nın bir isteği yok, kullarının tahakkümü var.
  • Yoksulluk kimi zaman en büyük nimettir. Ekmek paranızı çıkarmak için günde on saat çalışmak zorunda olsaydınız, bütün zamanınızı, zenginliğinizi bilmem nenizin havasına sarf etmek ahlaksızlığından kurtulurdunuz.
  • Sevda avareliği zenginlere özgü lüks duygulardır.
  • Kadın kısmı bir erkeği yaşam boyunca benimseyince kıskançlığını, baskısını ve sonunda çekilmez densizliklerini artırır.
  • Bazı kimseler vardır ki, incelenince sözlerinin münasebetsizliği anlaşılmakla birlikte, bilgileri sınırlı insanlara ilk bakışta parlak görünürler.
  • Hayat gündüz ile geceden örülmedir, ama sonu, hep gecedir. Ve bu geçirdiğin gecelerden birinin sabahı olmayacaktır.
  • Hayatta öyle anlaşılmaz anlarımız var ki, bugün istediklerimizin yarın tersini istiyoruz.

İki Damla Yaş (Oyun)

[değiştir]
  • Babaya karşı saygı ya menfaat ya korku duygusundan geliyor.
  • Kadının hukuku başka... Erkeğin uykusu başka.
  • Karılarının üzerine başka çiçek koklamayacaklarını vaat edip de perhizi bozmuş olan kocalardan hiçbirinin yemine tutularak burnu düştüğü görülmemiştir.
  • Bir kere baba olmak kazasına uğradınız mı her konuda sizinle zıtlaşan, açıktan açığa düşmanlık ilanından çekinmeyen eğer zenginseniz mirasınızı yemek için ölümünüzü bekleyen düşmanlarınızı nefsinizin zararına yaşatmakla görevlisinizdir.
  • Hayatta iki devre vardır. Çocukluk, ihtiyarlık... Yeni doğan çocuk nasıl yürüyemez, söyleyemezse, ihtiyar da yavaş yavaş insani güçlerinden kalır... Yetiştirilmiş evlat işte o zaman bu kocamışa destek olur. Oğullarının, kızlarının kollarında sarsak sarsak yürüyen babaları hiç görmediniz mi?
  • Ne iyi insanlar vardır ki azap içinde ölürler. Ne fena adamlar olur ki duymadan kalıbı dinlendirirler. Tabiat bu konuda çok saygısızdır.

İki Hödüğün Seyahati

[değiştir]
  • Hoppa kadınlara koca olanların vazifeleri doğacak çocuklara belediyede baba yazılmaktır.
  • Molière'in dehasını parlatan budala kocaların oynak, güzel karıları değil miydi?
  • Tanrım, sen de, biz de, hayat da, ölüm de, varlıkların hepsi de birbirinden karmaşık; içinden çıkılmaz, anlaşılmaz yüksek bir bilmeceyiz.
  • Dünya yuvarlakmış. Yok ananın örekesi... Dünya yuvarlakmış sözünü sana kim etti? Elhamdüllillah Müslüman evlâdısın sen buna inanmalı mısın? Bak oğlum dünya karpuz gibi yuvarlak olsa üst tarafa gelenler rahat otururlar. Fakat alt tarafta kalanlar sapır sapır dökülmezler mi?
  • Ben diyeceğim adalet, o bana indirecek üç yumruk. Ben diyeceğim eşitlik, onlar atacak iki tekme. Ben onlara anlatacağım lafla, onlar bana ders verecekler elle, ayakla...
  • Heybeliada'nın özelliklerinden biri eşeği bol olmasıdır. Arabistan'da devenin önemi neyse adamızda eşeğin değeri de odur.
  • Başımıza uğursuzluk yağıyor. Dünyada bet bereket kalmadı. Azgın karılar, bütün bu belaları başımıza siz getirdiniz. Biz vaktiyle hiçbir tarafımızı kocamıza bile göstermezdik.
  • Hayatın girdiğimiz her iki devresinde bir lâhza huzur aramak ne abes bir ümittir. Biçare hayvan, sahibinin azabından kurtuldu. Lâkin insanların işkencesinden kaçamadı.İnsan, insanın canavarlığından nereye iltica edebiliyor ki bu emniyetli yeri o aciz mahluk keşfedebilirsin.
  • Tiyatroya gitmek lüzumusu yok. Dikkat olunursa bu kalabalıkların içinde ne komedya oynanıyor!
  • Mazi neler yutuyordu neler! Kederlerimizi, götürdüğünden ziyade sevinçlerimizi de gömüyordu. En büyük filozoflarımız bile geçmişle gelecek akımları arasında bizi sürükleyen şimdiden doğacak saadetleri bekleyerek yaşamıyorlar mı? Hayatın aldatıcılığında öyle bir sihir var ki, gelecek zaman, çektireceği bütün felaket ve uğursuzlukları tesirli bir söyleyişle yüzümüze bağırsa, yine maksadının korkunçluğunu anlamak istemeyeceğiz.
  • Çocuk denilen insan fidanında merhametin pek kıt olduğunu veya hiç olmadığını o zaman anladım.

Can Pazarı

[değiştir]
  • Bu dünyada insanlara hakim olmak için iki şey vardır: Birincisi kuvvet, ikincisi kurnazlık...
  • Kanunların birçok lastikli yerleri vardır. Bu öyle bir kuvvettir ki onu ellerinde kullananlar lazım olunca onu istedikleri gibi eğip bükülmek ustalığına sahiptirler.
  • Bu dünyada nereye gitsen senden kuvvetli, sende kurnazının elinde uşak olursun.
  • Bir semti asilleştiren oranın taşı toprağı değil insanlarıdır.
  • Hayatın sahnesi geniş, oyuncular dağınık... Kâh seyirci, kâh oyuncu oluyoruz. Çok defa birbirimizin komedyalarımızı, facialarımızı seyrediyoruz.
  • Kendini beğenmişlik. Güya buna karşı gelmek için de bir laf uydurmuşlar: Vicdan... Yalnız laf olarak var olan bu söz her vakit ve her yerde kendini beğenmişliğin kurbanı oluyor.
  • Teessüf olunur ki şeytanın idaresi, yeryüzündeki teokratik ve laik hükümetlerin en sözü geçeri, en kuvvetlisi ve en geniş olanıdır.
  • İşte insan mayasının bayağılığı... Her vakit bizi istemeyenlere tutuluruz. Her işte bir ifrit gibi kabaran izzetinefis, sevdasının önünde siner, bükülür. yok olur.
  • İnsanın ıstırabı dayanıklılığının üstüne çıktığı bazı hallerde tabiat, beyni uyuşturur, adeta kendi kendine hisleri uyuşturmuş bir hal alır.
  • Nefret... Nefret... Nefret... Ne yüksek bir duygu... Ama ne kadar çağırsak yardımımıza gelmiyor, bize kadar alçalmıyor, biz ona kadar yükselemiyoruz.
  • Erkek her şeye kadının razı olmasını beklemek zorunda kalırsa insanlık çılgın kanatlı bir kelebeğin arkasından koşan şaşkına döner.
  • Halk, reklamcılığın çoğunun sırf aldatmaktan ibaret olduğunu bilip de uyanık bulunsa dünyayı zarara sokan bu sanat korkunç bir halde bu kadar ilerleyemezdi.
  • Öbür dünyanın en yüksek makamlarına sevapla çıkıldığı halde bu alemin yüksek rahat basamaklarına çok defa fesat ve günahla varılıyor.
  • Bütün canlılarda kör bir nefisle doymaz boğaz vardır. Bütün boğuşmalar, birbirini öldürmeler bunun üzerine olur.
  • Kâinat içinde her zerre bir alem olduğu gibi, insanlıkta da her insan bir kâinattır.
  • Bir milletin tarihi fertlerinin hususi hallerinden meydana gelir.
  • Tarih, zekâsı ve kılıcıyla dünyayı altüst eden büyük kişilerle uğraşır.
  • Küçük insanlar için yüzsuyu dökmek başarı göstermenin anahtarıdır.
  • Korkutulamayanlar, çok övmekle kazanılır.
  • Fakirin fazileti zenginin ahlaksızlığı yanında acınacak bir manzara alır.
  • İnsan severken, sevilirken niçin o günkü saadetinin dışında ve onu bozabilecek gizli hıyanetler de bir tat arıyordu? Bu suale bir cevap veya hüküm aramak için kalbinin derinliklerine inen her insan, ömrü boyunca bu çeşit zayıflıklara tutulmuş olduğu birçok zamanları hatırlamaktan zihnini kurtaramaz.
  • Gönül, çok defa kendine düşen kısmeti yeter bulmayan vefasız bir kuştur.

Billur Kalp

[değiştir]
  • Çağımız alıkları, beceriksizleri, tembelleri beslemez...
  • Mutluluk bir kuruntudur. Bunu saptamak için aydınlamaya uğraştığımız dakikada, bu devlet kuşunu uçurup mutlu olmadığımızı anlarız.
  • Mutluluk bir sanıdır. Bunu hiç kurcalamaya gelmez. Onu görünürde hak etmiş olanlar, bu sanı içinde yaşamayı bilenlerdir...
  • Birbiriyle uyuşamayan düşünceler, ya çok bilmekten ya da hiçbir şey bilmemekten ileri gelir...
  • Uygarlık, henüz insanların hayvanlıklarından çok şey değiştirmemiş; yalnız üzerlerine sahte bir yıldız tabakası çekmiştir.
  • İnsan, ağırlığını bile bile bir günah işlemeye hazırlandığı zaman, çirkince isteklerine yenilmesinden bir iğrenme duyar; ama vicdanını saran büyük isteği de silkip üzerinden atamaz.
  • Karnı aç olan hiçbir canavar, parçalayacağı ava acımaz.
  • Kendi nefsine çevresinin hakkını ve canını kurban eden bir yaratık, insan görünümünde bir yaratık olsa da aslında bir canavardır.
  • Dedikodu kadınların gıdasıdır.
  • Ya paralayıp yiyeceksin; ya paralanıp yeneceksin. İşte hayatın bir takım ahlak çiçekleriyle örtülen gizli anlamı!
  • Görgü kuralları gereğince ikiyüzlülük, yalan, en doğrularımız için bile ahlak bulamacı içinde en az yüzde on onbeş bulunması gereken bir madendir.
  • Hayat, her gün milyonlarca halkın oynadıkları doğal bir piyestir...
  • En acınacak hükümler, suçsuzluklarına inanma ihtimali kalmamış zavallılardır.
  • Her ay geçimlerine yeter para kazananlar, hiç kazanamayanların yürekleri sızlatacak sıkıntılarına göz yumuyor.
  • İnsan, zalim doğanın geçici iyiliklerine aldanmadıkça, mutlu olamaz...
  • Kendi kendini aldatmak budalalığına iyimserlik derler.
  • Pek az süren büyük zevkleri, büyük lezzetleri, daha büyük acılar izliyor.
  • Hayata, yalnızca aşkın yarattığı canlı hevesle katlananlar, onun kıyıcı, yıkıcı tanesiyle vuruldukları gün artık dünyayı görecek gözleri kalmaz.
  • Kötülere cüret veren, halkın ahmaklığıdır.
  • İntihar, Tanrı'nın kurduğu bir canlı yapıyı faydasız, belki de zararlı görerek yıkmak demektir.
  • Bir başkasının felaketinde mutluluk aramak, insanların iyileştirilmesi gereken en korkunç hastalığıdır.
  • Yüksek duygulu insanlar, kırılan onurlarının onarılmasına tenezzül etmezler. Çünkü o onarılamaz; çünkü ilişkinin yeniden kurulmasına çalışma yoluyla olacak onarmada, onur bütün bütün kırılır. Ve onun uğrayacağı sonraki darbelerde önceki acılar, artık eski şiddetleriyle duyulmaz olur. İnsan hakarete alışır ve insanlığını yavaş yavaş kaybeder.
  • İlk zamanlarda insanın gönül şenliği, mutluluğu sayılan bir şey, sonradan acı bir tasa, bir ağrı yığını oluyor...
  • İyi şeylere kötü; kötü şeylere iyi demenin yasalarda belli bir cezası olsa...

Kokotlar Mektebi

[değiştir]
  • İlk uğradığımız ahlak kazalarında kendimizi toparlamak gücünü gösteremediğimiz için birbirine zincirlenen günah ve felaketlerin girdaplarına dalıp mahvoluyoruz.
  • Aşk adamı her eğitimciden daha fazla eğitiyor.
  • Gerçekten sevmiş olan şikayet hakkını kaybetmiş olur.
  • Mutluluk ve başarının, iş gücümüzü uyandıracak bir huzur ve sağlam fikir sahibi olarak çalışmakla elde edileceğini bildiğimiz halde her işimizde ümitsiz olmaktan kendimizi alıkoyamayız.
  • Yalnız uğradıklarımız değil, belki hiç uğramayacağımız kederlerin korkusu ile bütün hareketlerimizde felce tutuluruz.
  • İnsanlar ne kadar hüzün veya mutluluk anları yaşasa bütün varlıklar, bütün hayat rüyaları, bütün aşk tatları işte bu idi. Bir varmış bir yokmuş.
  • Hayal ve gerçek birbirinden ayrılmayan bir hiçliktir.

Genel

[değiştir]
  • Kendinin istekli olup da yapamadığı bir işi başkasının talihlilik ile yaptığı halde insanlarca o işi yapabilene karşı olan bu kin ve öfke nedir?
  • Tabiatta sakınması zor birtakım zorlu sebepler varsa da çok defa kendini saadete ve bahtsızlığa sürükleyen yine insanın kendisidir.
  • Bir insanın kesesinde para bulunması, aylığın, iradın çokluğundan değil, eline geçeni iyi idare etmekle olan bir muvaffakiyetidir.
  • Anaların en büyük tasaları, evlatlarının sağlık maddesidir.
  • Yokluk, dürtülerin en korkuncudur. İnsan yokluk yüzünden hırsız, hayasız olmayacak kadar bir sağlamlık gösterebilse de ikiyüzlü, yaltaklanıcı, çanak yalayıcılıktan tamamıyla kurtulamıyor.
  • Kendini, geçmişin en büyük eşsiz dahilerine benzetmekte dahilik aramak ahmaklığın en açık nişanesidir.
  • Sen ki yarının hayali olmaya mahkûm bugünün geçici gerçeğisin.
  • insan pek yükseklere tırmanmamalı ki düştüğü vakit bin parça olmasın.
  • İnsanlar ne çekerlerse kolayca aldanışlarının belasını çekerler.
  • Hepimiz daima aldanıyoruz; fakat fırsat düştükçe aldatıyoruz.
  • Ahlâk, göreneklerimiz, geleneklerimiz hayallere o denli geniş bir alan ayırmıştır ki, 'gerçek' ona en çok muhtaç olanların gözlerinde bile daima hor ve değersiz kalır...
  • Eski ve yeni dünyada en geçerli ve güçlü sözlerin hangi fabrikalarda işlendiğini anlayanlar, gerçeği sezmiş olurlar...
  • Hayat, her zihnin kavrayışı oranında vereceği anlama göre bir şeydir.
  • İnsan hayatın zorunlulukları, ümitsizlikleri, yorum kabul etmez müthiş gerçekleri içinde düşkün, ağlamaklı, çaresiz kaldığı zamanlarda dünyayı, ömrü anlayacak kadar kültürü,muhakeme gücü varsa her şeyi küçümseyen bir gözle görmeye çare arayan bir filozof kesilir.
  • Hangi şeyde vefa, nerede devamlılık var ki, aşkta olsun.
  • Bir ahmağa akıllısın demek kadar sempatisini kazanmak için kolay bir yol olamaz.
  • İnsan her ne öğrenmek isterse istesin, bilgi sermayesini bir çalışma karşılığında kazanabilir.
  • Gazeteler çıktıkları memleket ahalisinin bir iyilik kötülük hatıra defteridir.
  • Hayatımızın, kanunun erişemediği ne derin sefaletleri var...

Kaynakça

[değiştir]