Burak Özgüner
Görünüm
Burak Özgüner | |
---|---|
Dosya:Burak Özgüner.jpg Hayvan hakları aktivisti, veteriner teknikeri. | |
Doğum tarihi | 15 Eylül 1987 |
Doğum yeri | İstanbul |
Ölüm tarihi | 11 Eylül 2019 |
Ölüm yeri | İstanbul |
Vikipedi maddesi |
Burak Özgüner (15 Eylül 1987, İstanbul- 1 Kasım 2019, İstanbul), Hayvan hakları aktivisti, veteriner teknikeri.
Sözleri
[değiştir]- Vazgeçmeden mücadele etmek lazım!
- Kimse hakkını kullandığı için cezalandırılamaz.
- Davada iddia edildiği gibi ‘bakaya’ değil, vicdanî retçiyim.
- Türkiye’de vicdanî ret hakkı tanınana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
- Uzun yıllar, hayvan özgürlüğü aktivistleri ile hayvan refahı örgütleri yan yana gelemedi.
- Hiç kimse zulme, işkenceye ya da sömürüye zorunlu değil. Tabi tutulmak zorunda değil.
- Bazen adaletsizliğe, zulme karşı hiçbir şey yapamadığımız hissine, çaresizliğine kapılabiliyoruz.
- Benim, o ya da bu şekilde, bahsettiğim kurumsal otoritelerin bir parçası olmam da mümkün değil.
- Bu davadan beraat kararı alsam bile tekrar ve tekrar yargılanma ve cezalandırılma tehdidi altındayım.
- Eğitim, çalışma, seyahat, konaklama gibi birçok hakkım ihlâl ediliyor. Son olarak da hesaplarım bloke edildi.
- Ne ailemde, ne etrafımda, ne de aktif olarak gönüllülük yaptığım hareketin içerisinde bir vejetaryen tanıyordum.
- Felakete sürüklenirken el el üstünde bekleyecek miyiz? Devletlerin değişmesini beklemek yerine biz neden değişmiyoruz?
- Vegan olmam, hayatımdan hayvan sömürüsü ile elde edilen ‘şey’leri çıkartmam da yine bir mezbaha ziyaretine dayanıyor.
- Üniversitedeyken, sunî tohumlama dersinin uygulaması için bir mezbahaya götürüldük, daha önce hiç mezbahaya gitmemiştim.
- Ben değişsem ne olur ki” diye düşünerek harekete geçmiyorsak bu ülkenin de dünyanın da değişmeyeceği, değişemeyeceği ortada.
- Hayvan refahı örgütleri, biz hayvan özgürlüğü aktivistlerini ‘kibirli’ olarak tanımlarken, biz ise onları ‘tutarsız’ olarak görüyor, eleştiriyorduk.
- Hukukî olarak yorumladığımızda, hem ulusal hem de uluslararası mevzuata göre bir hak olan vicdanî ret açıkladığım için cezalandırılmak isteniyorum.
- Harekete geçmek, hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir. Değişimi kendinizde başlatarak, durduğunuz yerden bile dünyayı değiştirebileceğinizi unutmayın.
- Kısacası, devlete diyeceğim odur ki: Zorlamayın, dayatmayın! Çünkü zorla insan ikna edilmez! Düşün insanların da hayvanların da doğanın da yakasından.
- Vicdanî ret açıklamak bir suç olarak tanımlanmamış durumda. Ortada bir suç yokken, Anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde yargılanıyorum.
- Daha birkaç sene öncesine kadar veganlar ve hayvan özgürlüğü aktivistleri, hareket içinde dahi ‘marjinal’, ‘agresif’, ‘radikal’, ‘ekstrem’ insanlar olarak görülüyor ve eleştiriliyordu.
- Gündelik yaşamda, birçok sektör ve tesiste insan menfaati için sömürülen, öldürülen ancak hiç sesleri duyulmayan bu hayvanları, ben nasıl 18 yaşıma gelene kadar fark etmemiştim?
- Önce kendimizi değiştirelim, sonra bizimle aynı düşünen, aynı dertlere sahip olan insanlarla bir araya gelip hayvanlar için, kendimiz için, toplum için birlikte neler yapabileceğimizi görelim.
- Sirkte gördüğü file kahkahalarla gülen ağız, gözüne kestirdiği kadına laf atma hakkını kendinde gören ağızdır da. Kürkü okşarken haz alan el, varoşun “pisliğine” dokunmaktan iğrenen eldir.
- Bir “savaş” vereceksem o da hayvanları ve doğayı daha çok özgürlüğe, kurtuluşa yaklaştırmak için olabilir, bu mücadelede yaşama düşman olan devlet de ordu da benim tarafımda yer almıyor.
- Ailemde ya da etrafımda vejetaryen olmamasını anlayabiliyorum ama hareketin içinde söylem, eylem üreten insanların hayvanlardan yana değil de sömürüden, zulümden yana saf tutması beni oldukça rahatsız etmişti.
- Çocukluğumuzdan bu yana kutsal, dokunulmaz, eleştirilemez ve koşulsuz biat edilmesi gereken bir varlıkmış gibi öğretilen ama büyüdükçe hiç de öyle olmadığını gördüğümüz devlete de ordusuna da verecek ne canım ne de zamanım var.
- Avrupa’da hayvan hakları yok, Türkiye’de de yok, dünyadaki ‘süper güç’ olarak adlandırılan devletler ise bırakın hayvan haklarını tartışmayı, iklim değişikliğini geciktirmek için bile harekete geçemeyecek kadar aciz durumda ve doğa düşmanı pozisyonda.
- Vegan olduktan hemen sonra, bana ikram edilen bir peynirli böreği geri çevirmem üzerine, o zaman gönüllüsü olduğum derneğin başkanı ‘ne o, peynir de mi yemiyorsun artık?’ şeklinde bir söz sarf etmiş, bu tercihimi uzun süre alay konusu etmişti kendince.
- Ve bu insan, Türkiye’de, mezbaha gerçeğini 90’ların başında ilk kez gündeme getiren bir hayvan korumacı. Bu kişinin verdiği benzer tepkileri,hayvan koruma ve hayvan refahı mücadelesi veren, hayvan haklarını gözetme iddiası bulunan birçok oluşum ve gönüllüden de aldım.
- Hayat bu muydu: “Annenden zorla ayrıl, sürekli süt ver diye ‘sunî tohumlama’ adı altında devamlı tecavüze maruz kal, her doğumdan sonra yavrun elinden zorla alınsın, on sene makineyle her gün sağıl, sütün azalmaya başladığı zaman da hayatın elinden alınsın? Sokağındaki kuytu köşeyi bile bir köpeğe fazla gören göz, muhitindeki transseksüele kinle bakan gözden farklı değildir.
- İkinci öğretimler ile birlikte, kırk civarında öğrenci, kapalı kamyon kasasına bindik, araç hayvan taşınan bir kamyon gibiydi, mezbahanın yolunu tuttuk. Mezbahaya gittiğimizde, kesime sevk edilmiş bir inek vardı. Mezbahadayken ineğin “sahibi” ile konuştum. Adam, ineğin on sene süt verdiğini, “randımanı” düştüğü için de ineği kestirdiğini anlattı. Bu ilk mezbaha ziyaretimin, tanıklığımın hemen ardından bir daha da et yiyemedim.