Halil Cibran

Vikisöz, özgür söz dizini
Halil Cibran
Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof.
Doğum tarihi 6 Ocak 1883, 1883
Doğum yeri Bişerri
Ölüm tarihi 10 Nisan 1931
Ölüm yeri New York
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Cibran Halil Cibran Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof.

Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim.
Deme ki, "Ruhun yolunu buldum." Onun yerine de ki, "Yolumun üstünde yürüyen ruhu buldum." Bütün yolların üstünde yürüyen ruhlar için.
Biz avare gezginler, daima en tenha yolu ararız; başlamaz hiçbir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiçbir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bıraktığı yerde.
Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.
Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece gerçeğin önünde diz çöküyor, sadece güzelliği izliyor ve sadece aşka itaat ediyoruz.
Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
Ne görebiliyorsun,
Ne duyabiliyorsun.
Zira, aylak olmak; mevsimlere yabancı düşmek ve sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazu ile seyreden hayat kafilesinin dışında kalmaktır.

Sözleri[değiştir]

  • Hayret etmek bilginin başlangıcıdır.  
  • Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir.   
  • Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
  • Kendiniz gibi olduğunuz zaman iyisinizdir.
  • Bir insanı sustuğu yerlerden tanıyabilirsiniz.  
  • Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.
  • Gerçekten büyük insan odur ki, ne yönetir ne yönetilir.
  • Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
  • Başkalarının haklarını korumak, hayattaki en asil duruştur.   
  • Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur; asla bir fırsat değildir.  
  • Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayri bir şey göremezsin.  
  • Çoğu pratik zekalı insan, hayalperestlerin alın teri ile ekmek yer.
  • Birlikte güldüğün insanı unutabilirsin, ama birlikte ağladığın kişiyi asla.
  • İki adama ihtiyacı var gerçeğin: biri onu söylemek, diğeri anlamak için.  
  • Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır.  
  • Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
  • Uygulamaya geçirilen az bir bilgi, kullanılmayan çok bilgiden daha önemlidir.    
  • Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
  • Bazen uzakta olan bir dost, yakında elinizin altında olan bir arkadaştan daha iyidir.
  • Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
  • İnsanların vefaları sana değil, sana olan ihtiyaçlarınadır. Sana ihtiyaçları değişince vefaları biter.
  • Yumurta dıştan kırılırsa yaşam son bulur; içeriden kırılırsa yaşam başlar. İçten başlamayan dönüşümler ölümcüldür.  
  • Ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana, yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.  
  • En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.
  • Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece gerçeğin önünde diz çöküyoruz.  
  • Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.  
  • Ağaç hayat hikâyesini yazabilseydi, onun öyküsü, herhangi bir kavmin tarihinden farklı olmazdı.
    • Kum ve Köpük
  • Ağaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir. Biz onları devirir, kağıda çeviririz, üstüne kofluğumuzu kaydedebilelim diye.
  • Almitra sözü aldı ve sordu:
    — Peki üstad; evlilik nedir?
    Cevap şöyle geldi:
    Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız. Tanrı'nın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgarları aranızda dans edebilsin... birbirinizi sevin ama aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... birlikte şarkı söyleyin; lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! Sadece hayatın eli o kalbi saklar! Birlikte durun ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! Ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
  • Abartı kendini kaybetmiş hakikattir.
  • Acı, anlayışınızı saklayan kabuğun kırılmasıdır.
  • Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.
  • Aşk ve şüphe, hiçbir zaman müzakere zemininde buluşamazlar.[1]
  • Bana "seni anlamıyorum" demen, hak etmediğim bir övgü, hak etmediğin bir yergidir.
  • Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.
  • Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
  • Bazen,sen konuşmaya bile başlamadan, ben söylemek istediğin her şeyi bilirim.
  • Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine...[2]
  • Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
  • Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
  • Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak.
  • Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
  • Büyük şarkıcı, bizim suskunluğumuzu, sessizliğimizi terennüm eden şarkıcıdır.[3]
  • Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.
  • Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
  • Dün krallara itaat ettik ve imparatorların önünde boynumuzu eğdik. Ancak bugün sadece gerçeğin önünde diz çöküyor, sadece güzelliği izliyor ve sadece aşka itaat ediyoruz.
  • Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
  • Eğer kış, "Bahar yüreğimdedir" deseydi, ona kim inanırdı.
    • Kum ve Köpük
  • Elem, bugüne boyun eğmişlik ile gelecekten umudun arasındaki altın halkadır.
  • Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
  • Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.
  • Evim der ki, "Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor." Yolum der ki, "Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim." Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, "Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.
  • Gözleri geceyle sınırlanmış ve gündüzleri kör bakan baykuş, aydınlığın gizeminden peçeyi kaldıramaz.[4]
  • Hakikat iki kişiye muhtaçtır. Biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan.
  • Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
  • Hayatın öyle geniş ve büyük boşlukları vardır ki can buralarda dolanır da bu süre, insanoğlunun kendi buluşu olan zaman tarafından ölçülemez.
  • Hayat, kalbini övecek bir şarkıcı bulamadığında, aklından söz edecek bir filozof doğurur.
  • Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.
  • Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. Her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
  • İnsan kendini savunmak için de intihar etmiş olabilir.[5]
  • İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil demediklerine kulak ver.
  • İş, görünür kılınmış sevgidir.
  • Kulağa gelen müzik tekse de onu oluşturan notalar farklıdır.
  • Misafirler olmasaydı evlerimiz mezara dönerdi.
  • Ne gariptir ki toplum olarak aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız...
  • Neşeli yüreklerle neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
  • Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.
  • Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.
  • Sevinciniz peçesini kaldırmış kederinizdir. Daima birlikte gelirler. Biri yanı başınızdayken, diğeri yatağınızda uyuklamaktadır.
  • Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
  • Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir... Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!
    • Vadinin Perileri
  • Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.
  • Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.
  • 'Tek doğruyu buldum' değil 'Bir doğruyu buldum' deyin.
  • Tereddüt, itimadın kendisine kardeş olduğunu bilemeyecek kadar yalnızdır.
  • Toprağın neresini kazarsan kaz bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.
  • Yaşamın özüne ulaştığında, her şeyde güzellik bulursun. Hatta güzelliği görmezden gelen gözlerde bile.
    • Kum ve Köpük
  • Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan,
    Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan,
    Ne görebiliyorsun,
    Ne duyabiliyorsun.
  • Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!
  • Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı kıraç olmaktan ağırdır ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir...
  • En uzun ömür ile en kısa ömür arasında pek bir fark olmadığını sizi çevreleyen sonsuzluğu düşündüğünüzde anlayacaksınız.

Ermiş[değiştir]

  • Zira, aylak olmak; mevsimlere yabancı düşmek ve sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazu ile seyreden hayat kafilesinin dışında kalmaktır.[6]
    • s. 53
  • Biz avare gezginler, daima en tenha yolu ararız; başlamaz hiçbir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiçbir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bıraktığı yerde.[6]
    • s. 91

Kaynakça[değiştir]

  1. Halil Cibran, Kum ve Köpük, Kapı Yayınları, s. 37
  2. Halil Cibran, Gezgin
  3. Halil Cibran, Kum ve Köpük, Kapı Yayınları, s. 31
  4. Halil Cibran, Ermiş, Anahtar Kitaplar Yayınları, s.105.
  5. Halil Cibran, Kum ve Köpük, Kapı Yayınları, s. 50
  6. 6,0 6,1 Ermiş, Halil Cibran, Süre Yayınevi

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Commons'da Halil Cibran ile ilgili çoklu ortam dosyaları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Halil Cibran ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.