Marquis de Sade
Görünüm
Marquis de Sade | |
---|---|
Fransız aristokrat ve felsefe yazarıdır. | |
Doğum tarihi | 2 Haziran 1740 |
Doğum yeri | Condé Konağı |
Ölüm tarihi | 2 Aralık 1814 |
Ölüm yeri | Charenton asylum |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu: maʁki: dəsad) (2 Haziran 1740 - 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarıdır.
Sözleri
[değiştir]- Büyük fikirler yüzünden ahlakı bozulacak kişiye yazıklar olsun! Felsefi düşünceler içinden yalnızca kötü olanları çekip almayı bilen, ahlakı her şeyle bozulan bu kişilere yazıklar olsun! Bunların ahlakının Seneca ya da Charron okuyarak da bozulmadığını kim ileri sürebilir? Ben asla onlara hitap etmiyorum!
- Mutluluk bir idealdir, hayal gücünün ürünüdür zira.
- (The Crimes of Love)
- Bir sona geldiğin için ağlama, onu yaşadığın için gülümse.
- Tek yapılması gereken, bize acı verirken diğerlerine yarar getiren kendi içimizdeki bu sinsi duyarlılığı köreltmekti. Ama iyilik dolu bir kalbi katılaştırmak güçtü...
- Justine - Erdemin Felaketleri
- Benim bahtsızlığım, boyun eğmeyi asla bilmeyen ve asla boyun eğmeyecek sağlam bir ruhu gökten almış olmaktır.
- Kötüler gül toplarken, kendini bütün bu saptamaların üzerinde gören erdemlerle dolu özel insanlar, fırtınaya direnmektense teslim olmanın yeğlenebileceğini düşünmeyecekler midir?
- Ey sen, dünyada mevcut her şeyi yarattığı söylenen: hakkında en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafta tanıdığım ve her gün yanılan insanların bana söyledikleri kadar bildiğim sen; tanrı denen acaip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.
- Ey yanlışın ve fanatizmin kör ettiği zayıf ve saçma faniler, tepesi tıraşlı rahiplerin batıl inancının sizi gömdüğü tehlikeli yanılsamalardan vazgeçin! Onların size bir Tanrı sunmalarındaki müthiş çıkarı ve bu tür yalanların sizin mallarınız ve ruhlarınız üzerinde onlara sağladığı itibarı düşünün! Yüreğinizde bir ibadet ihtiyacı duyuyorsanız, tutkularınızın somut nesnelerine yönelin: gerçek bir şey sizi en azından bu doğal saygı içinde tatmin edecektir. Ama tanrıya yönelik iki, üç saatlik sofuluğun ardından ne hissediyorsunuz? Sizin duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk. Düşlere ve gölgelere tapmış olsaydınız da duyularınız aynı durumda olurdu! İndirin batıl inanç ağacına son darbeyi; dalları budamakla yetinmeyin: Etkileri bu kadar bulaşıcı olan bir bitkiyi tamamen kökünden söküp atın!
Tanrıları devirerek, aşıralım gök gürültülerini onların ve yıkalım bu ışıltılı şimşekle ürkütücü bir dünyada hoşumuza gitmeyen her şeyi!
- Tanrı'ya Karşı Söylev
- Zincirlerinden kurtulmak için inleyen kötülük, yakalandığı anda skandal çığlıkları atıyor.
- Kötülüğe teslim olmanın iyiye ulaşmanın yollarından biri olduğunu söylemeyecekler midir?
- Ama felaketlerle dolu bir tablodan bir iyilik doğacaksa, bunları sunuyor olmaktan pişmanlık duyulabilir mi?
- İşte, çalışmalarımıza yön verecek olan duygular bunlardır ve okuyuculardan, bu unsurları göz önünde bulundurarak, yarattığımız karakterlerin ağzından dökülecek yanlış sözler ve gerçeğe duyduğumuz aşk nedeniyle göz önüne serme zorunluluğu duyumsadığımız, biraz fazla rahatsız edici durumlar için hoşgörü istiyoruz.
- Justine - Erdemin Felaketleri
- Bir filozof olarak önüne koyduğu başlıca hedef, insanları, bir sürünün parçaları haline getiren, uyuşturan, güdükleştiren tüm inançları, kurumları birer birer çökertmektir.
- Justine - Erdemin Felaketleri
İnsanlar öylesine kör olmuştu ki, bir kadın ahlaksızlığını ne kadar ortaya koyarsa listesine girmek isteyen de o kadar çok olurdu. Değersizliğin ve yozlaşmışlığın ölçüsü, onun için sergilenmeye cesaret edilen duygularla ölçülür olmuştu.
- Justine - Erdemin Felaketleri
- İndirin batıl inanç ağacına son darbeyi; dalları budamakla yetinmeyin: etkileri bu kadar bulaşıcı olan bir bitkiyi tamamen kökünden söküp atın!
- Justine - Erdemin Felaketleri
- Ah Tanrım! dedi, zavallı kız kendi kendine. Bu dünyada attığım ilk adımlar acılarla mı dolu olmalı? Bu kadın bir zamanlar severdi beni, bugün neden geri çeviriyor? Ne yazık? Öksüz ve Yoksulum...
- Justine - Erdemin Felaketleri
- Sade, yazar olarak imzasını atmamıştı, ama Justine'i onun yazdığı herkes tarafından biliniyordu. Yapıt kısa sürede yasaklandı. Ve Marquis De Sade yeniden tutuklandı.
- Justine - Erdemin Felaketleri
- Hakim olmama izin vermediği bir tercihin sonucunda beni cezalandırıyor. Beni sırf cezalandırmanın zevkine varabilmek için yaratmış gibi gözüküyor.
- Tanrı'ya Karşı Söylev,
Diğer
[değiştir]- Hayal gücü düzenin düşmanıdır.
- Ah o tutkuların yarattığı uğursuz körlük . . .
- Ahlaksızlığı bilmeden ahlakı belirleyemezsiniz.
- Şehvet söz konusu olduğunda, her şey fısıltıdır.
- Sefalet içinde ölürüm de erdeme ihanet etmem.
- Her çağ açık ve kesin biçimde felsefesinde görülür.
- Davranışın senin basitliğine kurulmuş bir tuzaktır.
- Yapraktan korkan ormanda gezintiye çıkmamalıdır...
- Farklılık yalnızca bizim önyargılı kibrimizde mevcuttur.
- Kibrin önyargıları kadar saçma bir şey ne yazık ki yoktur.
- Elinde bir kalem varsa olağanüstü şeyler yaşayabiliyorsun.
- Zenginlerin katılığı yoksulların namussuzluklarını haklı kılar.
- Zayıflığın özü, güce maruz kalmak ya da güçten korkmaktır.
- Bir hayvanı öldürmek de bir insanı öldürmek kadar kötüdür.
- Tanrı fikri, insanoğlunun affedemeyeceğim yegane hatasıdır.
- Sizin tanrınız oğlunu çarmıha gerdiyse; kim bilir bana ne yapar?
- Doğa, zevklerimizi kınıyor olsaydı, bizde bu zevkleri uyandırmazdı.
- Acıdan daha güçlü bir duygu yoktur. Acının dışa yansıması belirgindir.
- Sizin gösterişle sergilediğiniz şeyler, bu dünyada hiç bir işe yaramıyor .
- Mutsuz insanlar yanı başlarında acı çekenleri görerek avuturlar kendilerini.
- Sinsiliği ve ikiyüzlülüğü zorunlu kılan toplumdur: Rahat bırakalım kendimizi.
- Cehaletin ve aptallığın tüm engellerini parçalama şerefi yalnızca dehalara aittir.
- Benden daha kötü durumda insanlar olduğuna göre, çok da zavallı sayılmam...
- Temellerini özgürlük ve eşitlikten alan bir toplumda pek az eylem suç oluşturur.
- Doğanın yasalarına aykırı olan tüm insani yasalar ancak küçümsenmeyi hak ederler.
- Minnet duygusu insanların arasını açar, hele dostlukların kurulmasına iyice engel olur.
- Mutsuzluklarıma benim düşünce tarzım değil, diğerlerinin düşünme tarzı neden oldu.
- Kötülüğe teslim olmanın iyiye ulaşmanın yollarından biri olduğunu söylemeyecekler midir?
- Çılgınlıkların en büyüğü, doğanın bize verdiği eğilimlerden dolayı, yüzümüzün kızarmasıdır.
- Bir şeyin tadına bakmadan taraf tutmanın önyargıdan öteye geçemeyeceğini düşünüyorum.
- İnsanın, vahşi hayvanlardan farklı olarak eşine eziyet ederek haz alamayacağına inanıyordum.
- Mutsuz insanın en büyük avuntusudur dua, Tanrı'ya yakarınca daha bir güçlü hisseder kendini.
- Senin tanrına atfettiğin şeyi doğanın yapması mümkünken, niçin doğaya bir efendi arıyorsun ki ?
- Merhametli bir adam ve kadın, güneş ışığı gibi, çevresindeki her şeye zenginlik huzur ve neşe saçar.
- İnsanlar yalnızca doğa durumunda saftır; doğadan ayrıldıkları anda kendilerini alçaltmaya başlarlar.
- Bir mucize sayesinde itibar kazanmak için sadece iki şey gereklidir: bir şarlatan ve birkaç aptal kadın.
- Bir kez suç işlendikten sonra ve özellikle de bundan mutlu olunduğunda durmak pek mümkün değildi.
- Ama felaketlerle dolu bir tablodan bir iyilik doğacaksa, bunları sunuyor olmaktan pişmanlık duyulabilir mi?
- Bu dünyada babana bile güvenmeyeceksin. “Sizin tanrınız oğlunu çarmıha gerdiyse; kim bilir bana ne yapar?
- Hiç yoksul olmamasını mı istiyorsunuz? Hiç sadaka dağıtmayın ve özellikle hayır kurumlarınızı ortadan kaldırın.
- Dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.
- Evren kendi kendine çalışır ve doğanın sonsuz yasaları herhangi bir ilk nedene ya da marş motoruna ihtiyaç duymaz.
- Vicdan ve basın özgürlüğü verildiğinde, pek az bir istisnayla, eylem özgürlüğünü de vermek gerektiğini unutmayalım.
- İnsanların içinde hiç dürüstlük ve merhamet kalmadı mı? Bu kadar dile düşmüşken, kalmasını nasıl beklersin ki zaten?
- İnsanın tek başına tattığı mutluluk pek can sıkıcı ve yavandır. Ancak biriyle paylaştığımız zaman bir şeyden zevk alabiliriz.
- Yükümlülükleri nedeniyle ahlaksız olan bir devlette, bireylerin ahlaklı olmasının temel önemde olduğu nasıl kanıtlanabilir?
- İyilikseverlik nasıl zayıf kişiliklere özgü bir erdemse, nankörlük, bir kötülük olmaktan çok, güçlü kişiliklere özgü bir erdemdir.
- Tanrıya Karşı Söylev "Senden söz etmeyi aklından geçirmiş ilk sersem boğazlansaydı, yeryüzünde ne çok cinayet engellenirdi!
- Zayıfların nankörlüğü ve densizliği karşısında namuslu insanlar iyilik yapmaktan her zaman pişmanlık duymak zorunda kalırlar.
- Bizler, bizi yöneten ilkel dürtülerin ardından giderken, taştığı için nil nehrinden ya da dalgalandığı için denizden daha günahkar değiliz.
- İnsan işte, tutkularından başka bir şeyi gözü görmeyen insan ! yaban çöllerin en ücra köşelerindeki kaplanlar bile korkar zulümlerden.
- Ey yanlışın ve fanatizmin kör ettiği zayıf ve saçma faniler, tepesi tıraşlı rahiplerin batıl inancının sizi gömdüğü tehlikeli yanılsamalardan vazgeçin!
- Bir filozof olarak önüne koyduğu başlıca hedef, insanları, bir sürünün parçaları haline getiren, uyuşturan, güdükleştiren tüm inançları, kurumları birer birer çökertmektir.
- Pişmanlık alışkanlığın öldürdüğü geçici bir duygudur. İşlenilen tek bir cinayet vicdanımızı sızlatabilir. Ama cinayet çoğalınca, onlarca yüzlerce kez tekrarlanınca vicdan susar.
- Kutsal Kitap denen ve Babil'deki esareti sırasında cahil bir Yahudi'nin can sıkıcı intihali olan o bayağı romanda tuhaf bir masala rastlanır; ama bu yanlıştır, tamamen gerçekdışıdır.
- Senin anlamadığın şeyin nedeni belki de dünyanın en basit şeyidir. Fizik bilgini yetkinleştirirsen doğayı daha iyi anlarsın, aklını arındır, ön yargılarını yok et, o zaman tanrına ihtiyacın olmayacak.
- Bir din, sonsuz sayıda yarattığı kendi esinlediği eğilimler yüzünden sonsuzca cezalandırması gereken bir tanrı'ya inanç üzerinde temelleniyorsa buna uzun süre inanılıp, uzun süre saygı duyulur mu?
- Bana bir Tanrı'nın eseri olarak verilmek istenen bu kutsal kitaplar aptal birkaç şarlatanın işinden başka birşey değildir ve ben burada Tanrısal izler yerine aptallığın ve dalavereciliğin izlerini görüyorum.
- Her şeyin kendisi için yapıldığına inanan insanın aptalca kibri, insan soyunun tümüyle yok edilmesinin ardından doğada hiçbir şeyin değişmediğini ve yıldızların dönmesinin hiç de gecikmediğini görünce pek şaşırmış olacaktır.
- Dilenciliğin ortadan kaldırılması için herkesin çareler aradığını işitiyorum ama aynı zamanda da dilenciliği çoğaltacak her şey yapılıyor. Odanızda sinek olmamasını mı istiyorsunuz? Onları cezbedecek şeker bırakmayın ortalıkta.
- Tanrıya yönelik iki, üç saatlik sofuluğun ardından ne hissediyorsunuz? Sizin duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk. Düşlere ve gölgelere tapmış olsaydınız da duyularınız aynı durumda olurdu!
- İnsanlar öylesine kör olmuştu ki, bir kadın ahlaksızlığını ne kadar ortaya koyarsa listesine girmek isteyen de o kadar çok olurdu. Değersizliğin ve yozlaşmışlığın ölçüsü, onun için sergilenmeye cesaret edilen duygularla ölçülür olmuştu.
- Tanrı denen acaip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.
- Sönmüş bazı volkan kraterlerinin üstüne kurulmuş olan Sodom ve Gomore, Vezüv'ün lavlarının yuttuğu İtalyan şehirleri gibi yok oldular; işte tüm mucize bu.. Avrupa'nın bir bölümünde kendilerini bu doğal fanteziye teslim etmiş zavallı insanlara karşı ateş işkencesini barbarca uydurmak için bu çok basit olaydan yola çıkıldı.
- İnsan nedir? Onunla diğer bitkiler arasındaki fark nedir? Onunla doğadaki tüm diğer hayvanlar arasındaki fark nedir? Kesinlikle hiç fark yoktur. İnsan da onlar gibi bu yerkürenin üzerine rastlantı sonucu yerleştirilmiştir, onlar gibi doğmuştur; onlar gibi ürer, çoğalır ve azalır; onlar gibi yaşlanır ve onlar gibi doğanın her hayvan türüne biçtiği sürenin sonunda, organlarının yapısı nedeniyle hiçliğin içine düşer.
- İşçisini aşağılayan bir patron, karısını aşağılayan bir adam ya alçağın tekidir ya da hayattan intikam almaktadır. Kendi ruhlarının derinliklerine bakmaya asla cüret edememiştir onlar. Vahşi hayvanı serbest bırakma arzusunun kaynağını keşfetmeye; seksin, acının, aşkın erkek için sınırlı deneyimler olduğunu anlamaya yanaşmamışlardır. Sadece bu sınırları tanıyanlar hayatı bilir; kalanı vakit geçirmektir altı üstü, aynı işi tekrarlayıp durmak, şu ölümlü dünyaya niye geldiğimizi gerçekte anlayamadan yaşlanıp ölmektir.[1]
Alıntılar
[değiştir]Marquis de Sade ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.