İçeriğe atla

Hannah Arendt

Vikisöz, özgür söz dizini
Hannah Arendt
Almanya Yahudisi asıllı Amerikalı siyaset bilimci, yazar ve felsefeci.
Doğum tarihi 14 Ekim 1906
Doğum yeri Aşağı Saksonya'nın Linden şehri
Ölüm tarihi 4 Aralık 1975
Ölüm yeri New York
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Sözleri

Tanrı, dün­yayı, denizi ve çölü, atı, rüzgarları, kadını, kehribarı, balık­ları ve şarabı yaratarak ne anlatmak istedi?
  • Düşünmeyen insanlar uyurgezerlere benzer.
  • İnsanlar, cezalandıramadıklarını affedemezler.
  • İyinin düşmanı kötü değil, düşünce yokluğudur.
  • Herkesin suçlu olduğu yerde kimse suçlu değildir.
  • Şiddet, iktidarın tehlikeye girdiği anda ortaya çıkar.
  • Benim için önemli olan düşünme sürecinin kendisi.
  • Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.
  • Arap milliyetçilerinin Nazi sempatizanı olduğunu bilmeyen yoktu.
  • En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü muhafazakar olurlar.
  • Her zaman, bir genç kızken bile, ben de kendi bağımsızlığımı elimden aldım.
  • Herhangi birini yok saymak, onu kendi varlığından kuşku duymaya yöneltir.
  • Devletler arasinda savaşın ortadan kalkması, iktidarin da sonunu getirir mi?
  • Otoritenin en büyük düşmanı ve onu zayıflatmanın en kesin yolu, kahkahadır.
  • Şiddetle değişen bir dünya, ancak daha çok şiddetin var olduğu bir dünya olur.
  • İnsanların sonuçları düşünmeksizin çoğunluk görüşüne itaati insanın basitliğidir.
  • İktidar ile şiddet birbirine karşıttır, iktidarın bitmeye başladığı yerde şiddet başlar.
  • Şiddetin mutlak hüküm sürdüğü yerde, her şey ve herkes sessiz kalmaya mahkûmdur.  
  • İnsanın kendine saygısını yitirmeden aç kalması , kölelikte yediği ekmekten daha yeğdir.
  • Bence önce insan, daha sonra uyruk olmalı ve yasaya değil adalete saygıyı esas almalıyız.
  • Kötülüklerin çoğu hiçbir zaman iyilik ve kötülük hakkında kafa yormamış insanların işidir.
  • Satranç, tek bir kurala göre oynanıyor: içlerinden birisi kazanırsa ikisinin de sonu olacaktır.  
  • Dünün üzüntüleri ve yarının endişeleriyle donatılmış bir kişiden, bugün için bir şey bekleme.
  • Toplumun geleceği bireye bir şey vadetmez; bireyin geleceği ölümden başka bir şey vadetmez.
  • Bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde, onurlu her insanın olması gereken yer cezaevidir.
  • Konuşmanın ve eylemin olmadığı bir hayat, dünya karşısında kelimenin gerçek anlamıyla ölüdür.
  • Haksız yasalar vardır. Onlara memnuniyetle itaat mi edelim, yoksa değiştirme çabasına mı girelim?
  • Üstlenmeye hakkım olan tek sorumluluk, her zaman doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmaktır.
  • Şiddetin aşırı biçimiyse, Herkes'e karşı Bir'dir; ve böylesi, şiddet araçları olmaksızın mümkün değildir.
  • Sonradan gelenler aynı bedelleri ödemeksizin, kendilerinden önce yaşayanların emeklerinin meyvesini yer.
  • Acı gerçek şudur ki çoğu kötülük, iyi veya kötü olma konusunda asla bir seçim yapmamış insanlar tarafından yapılır.
  • Şiddet kullanımı, tüm eylemler gibi, dünyayı değiştirir, ama bu değişimin en muhtemel sonucu daha şedit bir dünyadır.
  • Devlet hiçbir zaman bireyin zihinsel ve ahlaki iç dünyasıyla yüzleşmez; sadece vücudu ve de duyularıyla karşı karşıya gelir.
  • Eğer düşündüğüm her şeyi aklımda tutabilecek kadar güçlü bir hafızam olsaydı, bana öyle geliyor ki hiçbir şey yazmazdım.
  • İnsana gelince tüm söyleyebileceğimiz şuydu : "Mükemmelleşebilir canlılar olarak doğduk ve asla mükemmel olamayacağız.
  • Modern toplumda sorumluluğun bürokratizasyonu içinde oluşturulan devasa kolektif güçler, 'kötülüğün bayağılığı'nı üretmiştir.
  • Yasalar insanı bir zerrecik olsun daha adil hale getirmedi. Hatta yasalara duyulan saygı nedeniyle, iyi niyetli insanlar bile her gün adaletsizliğin aleti oluyor.
  • Bu hükumet ülkenin özgürlüğünü korumuyor. Doğrunun ve yanlışın ne olduğuna çoğunluğun değil de vicdanın karar verdiği bir hükumet sistemi olamaz mı?
  • İnsan zorunIuIuğa neden maruz kaIdığım biIemediği takdirde, özgür oIamaz ve kendisini zorunIuIuktan kurtarmaya çaIışması da onu hiç bir zaman özgür kıImaz.
  • Güç zenginlikle ölçülmez; fazla zenginlik gücü aşındırabilir ve zenginlikler; cumhuriyetlerin güç ve refahı açısından özellikle tehlikelidir. Bu bilgece buluşlar, unutulmaz olmakla geçerliliğini yitirmez.
  • Hayatımda hiçbir zaman bir halkı ya da kolektifi bütün olarak sevmedim, ne Almanları, ne Fransızları, ne işçi sınıfını. Sadece arkadaşlarımı seviyorum ve sevginin diğer biçimlerine de kabiliyetim yok.
  • Peki, vicdanlar yaralandığında, dökülen de bir tür kan değil midir? Hem de bu yaradan insanın gerçek insanlığı ve ölümsüzlüğü akıyor ve insan sürekli yinelenen bir ölüme gidiyor. Bugün ben bu kanın akışını görebiliyorum.
  • Şiddet araçIarının teknik geIişimi artık öyIe bir noktaya geIdi ki, hiç bir siyasaI amaç, insan akIının sınırIarı içinde, bu araçIarın yıkıcı potansiyeIine denk değiIdir; ne de siIahIı çatışmaIarda bu araçIarın kuIIanıImasını hakIı kıIabiIir.
  • Sadece bir kağıt parçasını oy sandığına atmakla kalma, bütün gücünü, bütün etkini kullan. Çoğunluğa uyan bir azınlık güçsüzdür, hatta böyle bir durumda azınlık bile sayılmaz. Ama bütün gücünü ortaya koyduğu an yenilmez olacaktır.
  • İnsanlar daima, ölümü "ebedi huzur"la eşitlemediler mi? Buradan çıkarılacak en doğal sonuç, hayatın olduğu yerde mücadele ve huzursuzluğun olması gerektiği değil midir? Huzur, cansızlığın ve çürümenin en bariz belirtisi değil midir? Şiddet eylemleri gençlerin, yani tamamen canlı olanların bir ayrıcalığı olarak görülmemeli midir? Dolayısıyla yaşamı övmekle şiddeti övmek aynı şey olmaz mı?

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Commons'da Hannah Arendt ile ilgili çoklu ortam dosyaları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Hannah Arendt ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.