Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap
Görünüm
(The Chronicles of Narnia: The Lion, the Witch and the Wardrobe sayfasından yönlendirildi)
Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap, C.S. Lewis'in fantastik kitap serisinin yayınlanan ilk kitabından uyarlanmıştır. 2005 yılında "En iyi Makyaj" dalında Oscar Ödülü'nü kazanmıştır.
- İki Âdemoğlu ve iki Havva kızı Beyaz Cadı'yı yenecek ve Narnia'ya huzuru getirecek.
Diyaloglar
[değiştir]- Lucy Pevensie: Sana bir şey sorabilir miyim: Nesin sen?
- Tumnus: Şey ben... çoban ciniyim. Peki, ya sen nesin? Yoksa sen bir tür sakalsız cüce misin?
- Lucy Pevensie: Cüce falan değilim. Ben bir kızım. Ve aslında sınıfımızın en uzun boylusu bendim.
- Tumnus: Yani sen bir Havva kızı mısın?
- Lucy Pevensie: Ama benim annemin adı Helen.
- Tumnus: Evet evet ama sen, aslında insansın.
- Lucy Pevensie: Evet, elbette.
- Tumnus: Burda ne arıyorsun?
- Lucy Pevensie: Anlatayım; odanın birindeki gardrobun içine saklandım ve...
- Tumnus: Bir oda mı? Narnia'da mı?
- Lucy Pevensie: Narnia mı?
- Tumnus: Evet.
- Lucy Pevensie: O da nedir?
- Tumnus: Şu anda bulunduğun yer. Şu gördüğün sokak lambasından ta Doğu Okyanusundaki Cair Paraver Şatosuna kadar her yer. Bütün dal ve taş... ve gördüğün tüm kar taneleriyle burası Narnia.
- Lucy Pevensie: Ne kadar büyük bir gardropmuş.
- Tumnus: Gardrop mu? Şey... Afedersin, sana önce kendimi tanıtayım. Benim adım Tumnus'tır.
- Lucy Pevensie: Memnun oldum Bay Tumnus. Ben de Lucy Pevensie. Aaa tokalaşsana.
- Tumnus: Neden?
- Lucy Pevensie: Şey... Ben de bilmiyorum. İnsanlar tanışırken böyle yapar.
- Tumnus: Pekâlâ o zaman. Lucy Pevensie, gardrop isimli parlak şehrin mucizelerle dolu odasından Narnia'ya gelen bayan. Ne dersin...gelir misin benimle bir çay içmeye?
- Lucy Pevensie: Çok teşekkür ederim ama ben... ben geri dönsem iyi olacak galiba.
- Tumnus: Hemen şu köşe başında... Çok güzel bir ateş yanıyor olacak. Sonra tost yeriz, kek yeriz, çay içeriz hatta istersen sardalya bile açabiliriz.
- Lucy Pevensie: Bilemiyorum.
- Tumnus: Hadi! Ne de olsa her zaman arkadaş bulamıyorum.
- Lucy Pevensie: Tamam, o zaman gelip birazcık kalabilirim. Madem sardalya da varmış...
- Tumnus: Ne kadar istersen.
- Tumnus: O elindeki, o benim babam.
- Lucy Pevensie: Yüzü çok güzelmiş. Ona çok benziyorsun.
- Tumnus: Hayır. Ben ona hiç benzemiyorum.
- Lucy Pevensie: Benim babam savaşa gitti.
- Tumnus: Benim babam da savaşa gitti. Ama bu çok çok öncedendi. Ölümcül kış başlamadan.
- Lucy Pevensie: Kış kötü değildir ki. Buz pateni yapılır, kartopu oynanır, Aa! Ve yılbaşı...
- Tumnus: Burda değil. Hayır. Biz yüz yıldan beri yılbaşını kutlamıyoruz.
- Lucy Pevensie: Ne yani? Sen yıllardır armağan almadın mı?
- Tumnus: Her zaman kıştır ama yılbaşı gelmez. Bu çok uzun bir kıştı. Ama Narnia'nın yazı çok hoşuna giderdi. Biz o zaman sabahlara kadar dans ederiz. Ve biliyor musun, biz hiç yorulmayız. Ve o müzik... ah, öylesine güzeldir ki. Şey... sen de dinlemek ister misin?
- Lucy Pevensie: Aa! Evet, lütfen.
- Tumnus: Tamam. Peki, Lucy Pevensie sen hiç Narnia ninnilerini dinledin mi?
- Lucy Pevensie: Üzgünüm, hayır.
- Tumnus: Çok iyi. Çünkü bu başka hiçbir şeye benzemez.
- Lucy Pevensie: Gitsem iyi olur.
- Tumnus: Artık çok geç. Çünkü ben çok kötü biriyim.
- Lucy Pevensie: Aa, hayır. Sen tanıdığım en iyi çoban cinisin.
- Tumnus: Demek ki iyi bir örnekle tanışmamışsın.
- Lucy Pevensie: Sen çok kötü bir şey yapmış olamazsın.
- Tumnus: Bu, Lucy Pevensie, önceden yaptığım bir şey değil. Şu anda yaptığım şey.
- Lucy Pevensie: Ne yapıyorsun ki?
- Tumnus: Seni kaçırıyorum. Beyaz Cadının isteği... Burası onun yüzünden sürekli soğuk ve karlı, emirleri o veriyor. Her kim ormanda dolaşan bir insana rastlarsa mutlaka ona teslim etmek zorundadır.
- Lucy Pevensie: Bunu yapamazsın Bay Tumnus. Seni dostum sanıyordum.
- Susan Pevensie: Lucy, bu dolaptan hiçbir çıkış yok canım.
- Peter Pevensie: İki oyun birden olmaz Lu. Senin hayal gücünle başa çıkamayız.
- Lucy Pevensie: Ama ben hayal görmedim.
- Susan Pevensie: Bu kadar yeter Lucy.
- Lucy Pevensie: Size yalan söylemiyorum.
- Edmund Pevensie: Ben sana inanıyorum.
- Lucy Pevensie: Öyle mi?
- Edmund Pevensie: Tabii, elbette. Banyo dolabının arkasında da futbol sahası var. (!)
- Peter Pevensie: Aa şunu keser misin artık Eddie! Her şeyin üstüne gitmek zorunda mısın?
- Edmund Pevensie: Ya şaka yaptım.
- Peter Pevensie: Ne zaman büyüyeceksin sen?
- Edmund Pevensie: Kapa çeneni! Kendini babam sanıyorsun ama değilsin!
- Susan Pevensie: Böyle mi halletmeliydin?
- Lucy Pevensie: Ama gerçekten öyle bir yer vardı.
- Peter Pevensie: Susan haklı Lucy. Bu kadar yeter.
- Beyaz Cadı: Adın ne senin ademoğlu?
- Edmund Pevensie: Edmund.
- Beyaz Cadı: Söyle Edmund, benim bölgeme nasıl girebildin?
- Edmund Pevensie: Emin değilim. Ben sadece kardeşimi izliyordum.
- Beyaz Cadı: Kardeşini mi? Kaç kardeşsiniz?
- Edmund Pevensie: Dört. Lucy buraya daha önce de gelmiş. Bir çoban ciniyle tanıştım demişti, adı da Tumnus'mış. Peter ona hiç inanmadı, ben de inanmadım.
- Beyaz Cadı: Edmund, üşümüş gibisin. Gelip biraz oturur musun? Şimdi sıcak bir içeceğe ne dersin?
- Edmund Pevensie: Evet, lütfen majesteleri.
- Ginarrbrik: İçeceğiniz efendim.
- Edmund Pevensie: Bunu nasıl yaptınız?
- Beyaz Cadı: Ne istersem yapabilirim.
- Edmund Pevensie: Boyumu uzatır mısın?
- Beyaz Cadı: Peki, ne yemek istersin?
- Edmund Pevensie: Türk lokumu var mı?
- Beyaz Cadı: Edmund, diğer kardeşlerinle de tanışmayı çok isterdim.
- Edmund Pevensie: Neden? Hiçbir özellikleri yok ki.
- Beyaz Cadı: Olmadığından eminim ama en az senin kadar sevimlidirler. Biliyor musun Edmund; benim hiç çocuğum olmadı. Ama görebildiğim kadarıyla sen ilerde, bir gün Narnia prensi olacaksın. Hatta belki kral.
- Edmund Pevensie: Sahi mi?
- Beyaz Cadı: Ama tüm aileni getirmelisin.
- Edmund Pevensie: Peki, Peter de kral olacak mı?
- Beyaz Cadı: Yo yo yo! Krala hizmetkâr gerekir.
- Edmund Pevensie: Evet, getirebilirim.
- Beyaz Cadı: Şu oranının ardında iki tepe göreceksin. Evim ikisinin tam ortasında. Çok seveceksin Edmund. İçi Türk lokumlarıyla dolu olan bir sürü odam var.
- Edmund Pevensie: Peki, biraz daha yiyebilir miyim?
- Beyaz Cadı: HAYIR! İştahını kapatabilir diye... Ayrıca çok yakında yine görüşeceğiz, değil mi?
- Edmund Pevensie: Çok isterim, majesteleri.
- Beyaz Cadı: Hoşçakal tatlı çocuk. Seni özleyeceğim.
- Lucy Pevensie: Aa Edmund, sen de gelmişsin! Ne harika, değil mi?
- Edmund Pevensie: Nerelerdeydin?
- Lucy Pevensie: Bay Tumnus'ın yanında. Durumu iyi. Beyaz Cadı onun benimle buluştuğunu öğrenmemiş.
- Edmund Pevensie: Beyaz Cadı mı?
- Lucy Pevensie: Kendine Narnia Kraliçesi diyormuş ama aslında değilmiş.
- Lucy Pevensie: Gerçekten öyle bir yer var.
- Peter Pevensie: Lucy, neden söz ediyorsun?
- Lucy Pevensie: Dolabın arkasında Narnia diye bir yer var, demiştim.
- Susan Pevensie: Bir düş görmüşsün Lucy.
- Lucy Pevensie: Hayır, görmedim. Yine Bay Tumnus'la buluştum ama bu kez Edmund da vardı.
- Peter Pevensie: Sen de o cini gördün mü?
- Lucy Pevensie: Şey, aslında o benimle birlikte gelmedi. Peki, sen orda ne yaptın Edmund?
- Edmund Pevensie: Ben sadece oyuna katıldım. Özür dilerim Peter. Aslında bunu yapmamalıydım ama zamane çocuklarını sen de biliyorsun. Oyunu ne zaman bitireceklerini bilmiyorlar.
- Digory Kirke: Anlaşılan kâhyamın hassasiyetinden rahatsız olmuşsunuz.
- Peter Pevensie: Özür dileriz efendim. Bir daha olmaz.
- Susan Pevensie: Sorun kardeşim efendim, Lucy.
- Digory Kirke: Şu ağlayan kız.
- Susan Pevensie: Evet efendim. Çünkü çok üzgün.
- Digory Kirke: Üzülen ağlar.
- Peter Pevensie: Hiç önemli değil. Biz halledebiliriz.
- Digory Kirke: Evet görebiliyorum. (!)
- Susan Pevensie: Sihirli bir ülke bulduğunu sanıyor, yukarıdaki gardrobun içinde.
- Digory Kirke: Ne dedin sen?
- Peter Pevensie: Gardrop... üst kattaki... Lucy onun içinde orman bulduğunu sanıyor.
- Susan Pevensie: Sürekli olarak bundan söz ediyor.
- Digory Kirke: Peki nelerden söz ediyor?
- Susan Pevensie: Anlattığı şeyler deli saçması.
- Digory Kirke: Hayır hayır hayır, orman nasıl bir yermiş?
- Peter Pevensie: Ona inanıyor olamazsınız.
- Digory Kirke: Ya siz?
- Susan Pevensie: Tabii ki hayır. Yani bu mantıken imkansız bir şey.
- Digory Kirke: Okulda size ne öğretiyorlar?
- Peter Pevensie: Edmund bir oyun olduğunu söyledi.
- Digory Kirke: Ama genelde doğru söyler, değil mi?
- Peter Pevensie: Evet. Lucy bunu ilk kez yapıyor.
- Digory Kirke: Kız deli değilse, oğlan yalancı değilse, mantıken, doğru söylediklerini düşünmelisiniz.
- Peter Pevensie: Yani ona inanmamız mı gerekiyor?
- Digory Kirke: O kardeşiniz, değil mi? Siz bir ailesiniz ve öyle davranmak zorundasınız.
Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.