Gladyatör
Görünüm
(Gladiator sayfasından yönlendirildi)
Maximus
[değiştir]- Askerler! Şu andan üç hafta sonra ürünlerimi hasat ediyor olacağım. Nerede olacağınızı düşleyin, orada olacaksınız. Hatlarınızı koruyun. Benimle kalın. Eğer kendinizi tek başınıza, güneş üzerinizde ve yeşil çimenlerin üzerinde yürüyor bulursanız başınız dertte değildir; çünkü Eliysium’dasınız ve zaten ölmüşsünüz demektir. [Askerler gülüyor]
- Kardeşlerim, bu hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır.
- Güç ve onur!
- [teke tek dövüşte diğer gladyatörü öldürdükten sonra:] Yeterince eğlenmediniz mi? Yeterince eğlenmediniz mi? Burada olmanızın nedeni bu değil mi?
Marcus Aurelius
[değiştir]- [Commodus’a konuşurken] Senin oğul olarak hataların, benim baba olarak başarısızlığımdır.
Commodus
[değiştir]- [Babası Marcus’a konuşken] Bir keresinde bana yazmıştın, dört temel erdemin ne olduğunu: Bilgelik, adalet, cesaret ve ölçülü olmak. Listeyi okuduğumda bunlardan hiçbirisine sahip olmadığımı anladım. Ancak benim başka erdemlerim vardı, baba. İhtiras. Bizi ötelere götürecekse o da bir erdem olabilir.Belki savaş alanında değil ama cesaretin birçok biçimi var. Aileme ve sana olan bağlılığım. Ama benim erdemlerimden hiçbirisi senin saydıklarının arasında yoktu. Ondan sonra bile beni oğlun olarak istemiyor gibiydin.
Proximo
[değiştir]- Ben Proximo! Annenizin çığlıklar atarak sizi getirdiği bu dünyadaki sefil yaşamlarınızın sona ereceği bu birkaç gün içinde sizlere yakın olacağım. Doğrusu sizler için satıcılarınıza çok iyi para ödemedim ama böylece ölümlerinizden kazanç elde edeceğim. Başlangıcınızda annelerinizin yanında bulunması gibi ben de sonlarınızda yanınızda olacağım. Ve siz öldüğünüzde, ki öleceksiniz, o an şu sesi duyacaksınız: [ellerini birbirine vurarak alkış sesi çıkartır] Gladyatöler, sizi selamlıyorum!
- Sözünün adamı olduğunu biliyorum, General. Onurun için, Roma için, atalarının anısı için ölebileceğini biliyorum? Peki ya ben? Ben sadece bir eğlendiriciyim. Nasıl bir fark yaratabilirim?
- Gölgeler ve toz!
Lucilla
[değiştir]- Bir zamanlar bir adam tanırdım. Derdi ki: “Ölüm eninde sonunda sonunda hepimize güler. Yapacak tek şey ona geri gülümsemektir.” O adam gerçekten sen misin ?
Karşılıklı konuşmalar
[değiştir]Quintus ve Maximus
[değiştir]- Quintus: Büyük çiftçi Maximus! Bunu hayal etmekte hâlâ zorlanıyorum.
- Maximus: Çamur kandan çok daha kolay temizlenir, Quintus.
Commodus ve Gaius
[değiştir]- Commodus: Gaius’sa dikkat et. Kulağına sihirli bir iksir boşaltır ve bir gün uyandığında tek söyleyebildiğin şu olur: Cumhuriyet, cumhuriyet, cumhuriyet…
- Senatör Gaius: Neden olmasın Roma bir cumhuriyet olarak kuruldu.
- Commodus: Bir cumhuriyette güç senatonun elindedir. Elbette Senatör Gaius’un bundan etkilendiğini sanmıyorum.
Marcus ve Maximus
[değiştir]- Maximus: Beni çağırtmışsınız, Sezar?
- Marcus Aurelius: Tekrar söyle bana, Maximus, niye buradayız?
- Maximus: İmparatorluğun zaferi için efendim.
- Marcus Aurelius: Ah, evet. Ah, evet, hatırlıyorum. Haritayı görüyor musun Maximus? İşte bu benim var ettiğim dünya. 25 yıldız, feth ettim, kan akıttım, imparatorluğu genişlettim. Sezar olduğumdan bu yana, yirmi yıl içinde sadece dört yıl barış içinde geçti. Ne için? Kılıcı yüceltmek için. Fazlası değil.
- Maximus: Sezar, sizin yaşamınız….
- Marcus Aurelius: Lütfen. Lütfen, bana öyle seslenme. Lütfen, otur. Şimdi bırak konuşalım, çok sadece, erkekler olarak. Konuş Maksimus.
- Maximus: Adamlarımın beş bini dışarıdaki dondurucusu soğukta. Bunlardan üç bini yaralı ve hasta. İki bin tanesi buradan asla ayrılamayacak. Onların bir hiç uğruna savaştıklarını ve öldüklerine inanmayacağım.
- Marcus Aurelius: Öyleyse sen neye inanıyorsun?
- Maximus: Onlar sen ve Roma için savaştılar. .
- Marcus Aurelius: Peki Roma nedir Maximus?
- Maximus: Dünyanın geri kalan birçok yerini gördüm. Orası ölümcül ve vahşi ve karanlık, Roma ise aydınlık.
- Marcus Aurelius: Ama henüz orayı (Roma’yı) görmedin. Ben ölüyorum Maximus. Bir adam sonunu gördüğünde… o noktada yaşamının bir amacı olduğunu bilmek ister. Gelecek yıllarda hakkımda neler söylenecek? Bir filozof olarak mı bilineceğim? Bir savaşçı? Yoksa bir tiran olarak mı? Ya da Roma’ya kendi özüne döndüren kişi olarak mı? Bir zamanlar Roma diye bir düş vardı. Sadece fısıldayabilirdin. Fısıldamanın ötesindeki herhangi bir şey… yok olurdu. Böylesine kırılgandı. Ve ben korkuyorum ki bu kışı çıkaramayacağım. Maximus, biz de fısıldayalım, birlikte, sen ve ben. Bir oğlun var. Bana evinden bahset.
- Maximus: Evim Trujillo’nun yukarısındaki tepelerde. Oldukça sade bir yer. Pembe taşları yazları ılıktır. Bir mutkfak bahçesi… gün boyunca baharat, akşamları yasemin kokuları olur. Kapıya doğru dev bir kavak var. İncirler, elmalar, armutlar… Toprak, Marcus, siyah toprak. Karımın saçları gibi siyahtır. Güney yamacında üzümler ve kuzeyde zeytin ağaçları. Evimin yakınında oynayan vahşi midilliler… Oğlumu kovalarlar… onlardan birisi olmak isteyen oğlumu.
- Marcus Aurelius: Eve en son ne zaman gittiğini hatırlıyor musun?
- Maximus: İki yıl, 264 gün ve bu sabah.
- Marcus Aurelius: Sana imreniyorum, Maximus. Güzel bir ev. Savaşmak için değer. Eve gitmenden önce senden isteyeceğim bir görev daha var.
- Maximus: Ne yapmamı istiyorsun, Sezar?
- Marcus Aurelius: Ben öldükten sonra Roma’nın koruyucusu olmanı istiyorum. Sadece ve tek başına seni yetkilendireceğim: Gücü halka geri vermen için ve bu kokmuşluğu sonlandırman için. Sana sunduğum bu onuru kabul edecek misin?
- Maximus: Bütün kalbimle, hayır.
Marcus ve Commodus
[değiştir]- Marcus Aurelius: Roma için görevine hazır mısın?
- Commodus: Evet, baba.
- Marcus Aurelius: Sen imparator olmayacaksın.
- Commodus: Hangi bilge, yaşlı adam yerimi alacak?
- Marcus Aurelius: Güçlerim Maximus’a geçecek, Senato yönetmeye hazır oluncaya kadar güven içinde olmak üzere. Roma yeniden bir cumhuriyet olacak.
- Commodus: Maximus.
- Marcus Aurelius: Kararım seni hayal kırıklığına mı uğrattı?
- Commodus: Bir keresinde bana yazmıştın, dört temel erdemin ne olduğunu: Bilgelik, adalet, cesaret ve ölçülü olmak. Listeyi okuduğumda bunlardan hiçbirisine sahip olmadığımı anladım. Ancak benim başka erdemlerim vardı baba. İhtiras. Bizi ötelere götürecekse o da bir erdem olabilir. Belki savaş alanında değil ama cesaretin birçok biçimi var. Aileme ve sana olan bağlılığım. Ama benim erdemlerimden hiçbirisi senin saydıklarının arasında yoktu. Ondan sonra bile beni oğlun olarak istemiyor gibiydin.
- Marcus Aurelius: Ah, Commodus. Çok ileri gittin.
- Commodus: Tanrılara yalvardım; seni memnun edebilmek için, seni grurlandırabilmek için. Bir şefkatli söz için, bir sıcak kucaklama için; beni bağrına basacağın bir kucaklamayı vermeleri için; bu benim kalbimi binlerce yıl ısıtan bir güneş olurdu. Neden benden bu kadar nefret ediyorsun?
- Marcus Aurelius: Şşş, Commodus.
- Commodus: Benim butün isteğim sıcak bir yaklaşımdı, Sezar, baba.
- Marcus Aurelius: [Dizlerinin üzerine çöker] Commodus, senin bir oğul olarak hataların benim bir baba olarak başarısızlığım. Gel. [Kucaklaşırlar]
- Commodus: [Ağlıyor] Baba. Bütün bir dünyayı kılıçtan geçirebilirdim; sadece beni sevmen için! [Marcus’u tekrar göğsüne bastırır ve boğmaya başlar.]
İdam
[değiştir]- Asker: Diz çök!
- Maximus: En azından temiz bir ölüm olsun. Onurlu bir asker gibi. [Commodus’un emriyle başı kesilmek üzereyken]
- Asker: ...
- Maximus: Soğuk bazen kılıcın yapışmasına neden olur.
Commodus ve Maximus
[değiştir]- Maximus: Ölüm herkese gülümser.
- Commodus : Arkadaşın da ölümüne gülümsedi mi ?
- Maximus: Biliyor olmalısın, o senin babandı.
Deyişler
[değiştir]- Bu hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır.
- Güç ve onur.
- Gölgeler ve toz.