Alman atasözleri
Görünüm
(Alman atasözü sayfasından yönlendirildi)
- Sürekli damla taşı deler.
- (Steter Tropfen höhlt den Stein.)
- Acele işe şeytan karışır.
- (Eile mit weile.)
- Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.
- (Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr)
- Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.
- Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.
- Kart kuşu yolmak zordur.
- Ödünç alan, özgürlüğünü satar.
- Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.
- Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.
- Herkes kendi kaderinin demircisidir.
- (Jeder ist seines Glückes Schmied)
- Eğitim özgürlüğe götürür.
- Kadeh içinde, derede boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur.
- (Im Becher ersaufen mehr Leute als im Bach)
- Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır.
- Düşmek suç değildir,düşüp kalmak suçtur.
- Çalışmak ekmek, tembellik kıtlık getirir.
- (Arbeit bringt Brot, Faulenzen Hungersnot)
- İş, işi çeker
- (Arbeit zieht Arbeit nach sich)
- Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir
- (Auf alten Pfannen lernt man kochen)
- Ağaçlar gökyüzüne kadar büyümez
- (Bäume wachsen nicht in den Himmel)
- İtimat kontrole mani değildir.
- Seni besleyen eli ısırma.
- (Beiß nicht in die Hand, die dich füttert)
- Eldeki serçe, damdaki güvercinden iyidir.
- (Besser ein Spatz in der Hand, als eine Taube auf dem Dach)
- Tek gözlü olmak kör olmaktan iyidir.
- (Besser einäugig als blind)
- Parlayan her şey altın değildir.
- (Es ist nicht alles Gold, was glänzt)
- Paylaşılan sevinç iki katına çıkar.
- (Geteilte Freude ist doppelte Freude)
- Paylaşılan bir acı yarıya iner.
- (Geteiltes Leid ist halbes Leid)
- Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
- (In der Liebe und im Krieg ist alles erlaubt)
- Savaş, barışın sağladığını yıkıp gider.
- Barış zamanında bir yumurta, savaş zamanında bir öküzden daha iyidir.
- Hediye edilen atın dişine bakılmaz.
- Bozuk yumurta bütün yemeği bozar.
- Yemekten sonra dinlenmeli veya bin adım atılmalı
- (Nach dem Essen sollst du ruhen oder tausend Schritte tun)
- Eğitimsiz insan, cilasız aynaya benzer.
- (Ein Mensch ohne Bildung ist ein Spiegel ohne Politur)
- Balık baştan kokar.
- (Der Fisch stinkt vom Kopf her)
- İki avukat arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer.
- (Ein Bauer zwischen zwei Advokaten ist ein Fisch zwischen zwei Katzen)
- Balıklar oltayla, insanlar tatlı dille avlanır.
- Korkak olduğunu bilmeyen herkes cesurdur.
- Göze göz, dişe diş
- (Auge um Auge, Zahn um Zahn)
- Hiçbir ağaç ilk darbeyle yıkılmaz.