Dune

Vikisöz, özgür söz dizini

Dune, Frank Herbertin'ın (1920-1986) Hugo ve Nebula ödüllerini almasını sağlayan ve tüm dünyada on beş milyondan fazla kopyası satılan altı kitaptan oluşan bilim kurgu roman serisidir.

Frank Herbert romanları[değiştir]

Dune (1965)[değiştir]

Başlangıç, dengelerin doğru olduğuna dair en hassas ihtimamın gösterileceği zamandır...

1. kitap: Dune[değiştir]

  • "Başlangıç, dengelerin doğru olduğuna dair en hassas ihtimamın gösterileceği zamandır. Her Bene Gesserit rahibesi bunu bilir. O halde, Muad'Dıb'in yaşamını incelemeyebaşlarken, evvela onu kendi zamanına yerleştirmeye ihtimam gösterin. O, imparator Padişah IV Şaddam 57 yaşındayken doğmuştur. En özel ihtimamı ise Muad'Dib'i kendi mekanına yerleştirirken gösterin Arrakis gezegenine Onun Caladan'da doğmuş ve ilk onbeş yılını orada geçirmiş olması gerçeği sizi yanıltmasın Dune adıyla bilinen Arrakis gezegeni, onun ebedi mekanıdır."
  • Prenses Irulan'ın yazdığı "Muad'Dib'i Anlamak"tan.
  • "Korkmamalıyım. Korku akıl katilidir. Korku toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiği zaman, geçtiği yolu görmek için iç gözümü ona çevireceğim. Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."
  • Bene Gesserit; Korkuya karşı Dua.
  • Çoğu medeniyet korkaklık üzerine kurulmuştur. Korkak olmayı öğreterek medenileştirmek epey kolaydır. Cesaret sınırlarını düşürürsün, istekleri sınırlarsın, iştahları denetim altına alırsın. Ufkun etrafını çiftle çevirirsin. Her faaliyet için bir kanun yaparsın. Kaosun varlığını inkar edersin. Çocuklara bile yavaş yavaş nefes almalarını öğretirsin. Evcilleştirsin.
  • Dünya dört şeyin üzerinde durur. Bilgelerin ilmi, yücelerin adaleti, haklıların duası ve yiğitlerin cesareti.
  • Muhafazakar bir dinle politikanın karşılıklı etkileşimleri önlenemez. Bu güç mücadelesi, muhafazakar toplumun eğitimine, öğretimine ve yetiştirilmesine siner. Bu baskı nedeniyle böyle bir toplumun liderleri kaçınılmaz olarak şu nihai tercihle yüzleşmek zorunda kalırlar: Yönetimlerini sürdürmenin karşılığı olarak tam bir oportünizme teslim olmak ya da muhafazakar ahlak uğruna kendilerini feda etme riskini göze almak.
  • Prenses Irulan'ın yazdığı "Muad'Dib:Dinsel Meselelerden
  • Bir sistemi kabul edersiniz onun inançlarını da kabul edersiniz ve değişime karşı direncin güçlenmesine katkıda bulunursunuz.

2. kitap: Dune Mesihi[değiştir]

Muad'Dib:
"Ah binlerce dişli solucan,
Devası olmayan dertler vermesen olmaz mı?
Seni her şeyin başlangıcına çeken
O beden ve nefes
Canavarları besler,bir ateş kapısında kıvranan!
Onca kıyafetin arasında yok ki bir kaftan,
Örtsün tanrılık sarhoşluğunu
Gizlesin arzunu alev alev yanan"
  • Düne kitabından "Solucan Şarkısı".

3. kitap: Dune Çocukları[değiştir]

Muad'Dib'in öğretileri skolastiklerin, batıl inançlıların ve ahlaksızların elinde oyuncak haline geldi. Muad'Dib dengeli bir yaşam yolunu, insanın sürekli değişen evrende sorunlarını çözebilmesini sağlayacak bir felsefeyi öğretmişti. İnsanoğlunun hala evrim geçirdiğini ve bu sürecin hiç bitmeyeceğini söylemişti. Bu evrimi belirleyen kuralların sürekli değiştiğini ve bu kuralları sadece sonsuzluğun bildiğini söylemişti. Habis zihinli kişiler böyle bir özü nasıl çarpıtabilir?

  • Mentat Duncan'ın yazdığı "Idaho'nun sözleri'nden.

SORU: "Vaiz'i gördün mü?" YANlT: "Bir kumsolucanı gördüm." SORU: "Ne olmuş o kumsolucanına?" YANlT: "Bize soluduğumuz havayı veriyor." SORU: "Öyleyse neden onun toprağını mahvediyoruz?" YANlT: "Çünkü Şeyh Hulud [solucan tanrı] öyle buyuruyor."

  • -HARİKU'L-ADE, Arrakis Bilmeceleri.

Çöl sınırndaki siyeç Liet'indi, Kynes'ındı, Stilgar'ındı, Muad'Dib'indi Ve tekrar Stilgar'ın oldu. Naibler kumda uykuya daldı birer birer, Ama siyeç hala yerinde duruyor.

  • -Bir Fremen şarkısından.

"Doğanın güzelim biçiminde Hoş bir öz barınır Kimileri ona ... çürüyüş dese de. Sayesinde bu hoş varlığın Yeni hayat yol bulur kendine. Gözyaşlan sessizce dökülür Bunlar suyudur ruhun ama: Yeni hayat verir Varoluş acısına ... Bir ayrılıştır ölümün Tamamladığı görüntüden."

  • -Leto II'nin çaldığı eski bir şarkı.

Evren Tann'nındır. O bir bütündür, her türlü aynlığın onunla kıyaslanarak saptanabileceği bir tamlıktır. Fani canlılar, hatta kendinin farkında olan ve mantık yürütebilen, bilinçli dediğimiz canlılar bile bu bütünün herhangi bir kısmı üstünde ancak kırılgan bir vekalete sahiptir.

  • -E.Ç.K.'dan (Ekümenik Çevirmenler Kurulu) Tefsirler.

Çöl boyunca esen rüzgarı duyuyor ve bir kış gecesinde ayların boşlukta yüzen devasa gemiler gibi gökyüzünde yükseldiğini görüyorum. Onlar adına yemin ederim ki kararlı olacak ve devlet yönetimini bir sanat haline getireceğim; bana miras kalan geçmişi dengeleyecek ve içimdeki kadim anılar için mükemmel bir depo olacağım. Bildiklerimden çok iyi kalpliliğimle tanınacağım. İnsanoğlu var olduğu sürece, yüzüm zamanın koridorlarında parıldayacak.

  • -Leto'nun Yemini, Hariku'l-Ade tarafından alıntılanmıştır.

Başaşarılı bir dinin savunması gereken, popüler tarihe dair yanılsamalar vardır: Kötüler asla başarılı olamaz; güzelleri ancak cesurlar hak eder; dürüstlük her zaman iyidir; eylemler sözlerden daha etkilidir; erdemli olan hep kazanır; hayırlı bir iş yapan zaten ödülünü almıştır; bir insan ne kadar kötü olursa olsun ıslah edilebilir; dini tılsımlar insanı iblisler tarafından zapt edilmekten korur; kadim sırları ancak kadınlar anlayabilir; zenginler mutsuzluğa mahkumdur...

  • -Missionaria Protectiva Eğitim Elkitabı'ndan.

Muad'Dib'in başarısı şuydu: O her bireyin bilinçaltındaki hazineyi, kökü ortak atalarımızın ilkel genlerine dek uzanan bilinçsiz bir anı bankası olarak gördü. Her birimizin ortak kökenimize olan uzaklığımızı ölçebileceğimizi söylerdi. Bunu görmek ve söylemekle cesurca bir atılım yapmış oldu. Muad'Dib genetik belleği, süregelen evrimin parçası haline getirmeye soyundu. Böylece Zaman'ın perdelerini aşarak, gelecek ile geçmişi ye k hale getirdi. Muad'Dib'in oğlunda ve kızında vücut bulmuş eseri işte buydu.

  • --HARiKU'L-ADE, Arrakis Ahdi.

Ve rüyasında bir zırh gördü. Bu zırh kendi teni değildi; plasçelikten daha sertti. Zırhına hiçbir şey işlemiyordu ... ne bıçak, ne zehir, ne kum, ne de çölün tozu ya da bunaltıcı sıcağı. Sağ elinde Coriolis fırtınası çıkarma gücünü, toprağı sarsma ve yok edene kadar aşındırma gücünü taşıyordu. Gözlerini Altın Yola dikmişti ve sol elinde mutlak egemenlik asası vardı. Ve Altın Yol'un ötesine, ruhunun ve ölümsüz bedeninin besini olduğunu bildiği sonsuzluğa bakıyordu.

  • -Heighia, Kardeşimin Rüyası, Ganimet'in Kitabı'ndan.

Zulmün zulüm olduğu hem kurbanın kendisi hem de zulmeden kişi tarafından, yapılanlardan az çok haberdar olan herkes tarafından bilinir. Zulmün bahanesi veya hafifletici sebepleri olmaz. Zulüm asla geçmişi dengelemez, geçmişte yapılmış hataları telafi etmez. Zulüm gelecekteki zulmün yolunu açar, o kadar. Kendi kendini sürdürür... barbarca bir ensest şeklidir. Zulmeden herkes, bunun yol açacağı zulümlerin sorumlusudur.

  • -Muad'Dib Apokrifi.

Fremenlerin dinsel vahiy iletmeleri için kutsal ilham aldıkları iddiasını tartışacak değilim; onlarla sürekli alay etmemin sebebi bir yandan da ideolojik vahiyler aldıklrını öne sürmeleridir. Bu iki iddiada bulunmalarının sebebi, egemenliklerini artırmalarına ve onları giderek daha baskıcı bulan bir evrende tutunmalarına bunların faydasının dokunacağını ummalarıdır elbette. Ezilen tüm o halklar adına Fremenleri uyarıyorum: Kısa vadeli çözümler uzun vadede mutlaka başarısız olur.

  • -Vaiz'in Arrakeen'de yaptığı konuşmalardan alıntı.

Tek bir insanın hayatı da, tıpkı bir ailenin ya da tüm bir halkın hayatı gibi hafızalarda sürer. Halkım bunu olgunlaşma süreçlerinin bir parçası olarak görmelidir. Onlar, yani halk bir organizmadır ve bu süreğen hafızada, bilinçaltı deposunda giderek daha fazla deneyim biriktirir. İnsanoğlu evreni değiştirmek gerektiğinde bu anılardan faydalanmayı umar. Ama depolanan anıların çoğu "kader" dediğimiz, rastlantıya dayalı şans oyununda kaybolup gidebilir. Yine çoğu, evrimsel ilişkilere eklenemeyebilir, bu yüzden de sürüp giden ve bedene etki eden çevresel değişimleri yorumlamak ve etkilemekte kullanılamayabilir. Türler unutulabilir! Ama Kuisatz Haderah'ın Bene Gesseritlerin hiç aklına gelmemiş önemli bir özelliği vardır: Kuisatz Haderah unutamaz.

  • -Leto'nun Kitabı, Hariku'l-Ade tarafından alıntılanmıştır.

Bir Fremen çok uzun süre çölden uzak kalırsa ölür; biz buna "su hastalığı" deriz.

  • -STILGAR, Tefsirler.

Sen Caladan'ı sevdin Yitik hükümdarının yasını tuttun... Ama ıstırap öğretti ki Silemez yeni aşıklar Ebedi hayaletleri.

  • -Habbanya Ağıdı'nın Nakaratı.

Fremenlerden sonra tüm gezegenbilimciler yaşamı enerjinin tezahürü olarak görüp baskın ilişkileri incelemeye başladı. Bilgi kırıntılarının bir araya getirilmesiyle ulaşılan genel kavrayış sayesinde, Fremenlerin ırksal bilgeliğine netlik kazandırıldı. Fremenlerin halk olarak sahip olduğu şeye her ulus sahip olabilir. Bunun için enerjiler arasındaki ilişkilerin farkına varmaları yeterlidir. Enerjinin olayların gidişatını kopyalayıp ileride tekrarladığını görmeleri yeterlidir.

  • -Arrakeen Felaketi, Hariku'l-Ade tarafından alıntılanmıştır.


Leto II. ve Vaiz Paul arasında geçen bir konuşma:

Leto: "Binlerce yıllık barış, onlara bunu vereceğim."

Paul: "Durgunluk! Atalet!"

Leto: "Elbette. Ayrıca izin verdiğim ölçüde şiddet unsurları da barındıracak. insanoğluna asla unutamayacağı bir ders vereceğim."

Paul: Dersine tüküreyim! Senin seçtiğine çok benzeyen bir yol görmedim mi sanıyorsun?"

Leto: "Evet, gördün."

Paul: "Senin kehanet hayalin benimkinden daha mı iyi?"

Leto: "Hiç değil, hatta belki daha kötü."

Paul: "Öyleyse sana karşı çıkmaktan başka ne yapabilirim, söylesene?"

Leto: "Belki de beni öldürebilirsin."

Paul: "O kadar saf değilim. Neyi harekete geçirdiğinin farkındayım. Parçalanan kanatlardan ve ayaklanmalardan elbette ki haberim var."

Leto: "Şimdi de Hasan Tarık asla Shuloch'a dönemeyecek. Oraya ya benimle dön ya da hiç dönme, çünkü bu artık benim kehanet hayalim."

Paul: "Dönmemeyi seçiyorum."

4. kitap: Dune Tanrı İmparatoru[değiştir]

"Çoğu insan, güzel bir geleceğin, idealize edilmiş bir geçmişe dönüş ile mümkün olabileceğine inanır; [ancak] bu geçmiş aslında hiçbir zaman varolmamıştır."

  • -Leto II.

"Liderliğin kaçınılmaz sorunu şudur: Kim Tanrı rolüne soyunacak?"

  • -MUAD'DIB, Sözel Tarih'ten.

Ben halkımın hem annesi hem de babasıyım. Doğumun ve ölümün hazzını tattım, neler öğrenmeniz gerektiğini de biliyorum. Biçimler evreninde sarhoş gibi dolaşmadım mı? Evet! Sizi gördüm... arkanızdan ışık vuruyordu. Gördüğünüzü ve hissettiğinizi söylediğiniz evren, o evren benim rüyam. Enerjilerimi ona odaklayınca herhangi bir diyara, her diyara gidebiliyorum. Böylece sizler doğuyorsunuz."

  • -Çalıntı Günlükler

Gruplar varlıklarını koruyabilmek için çevrelerini kontrol etmeye çalışır. Bunu yapmaktan vazgeçmeleri, grup hastalığının belirtisi sayılabilir. Bu hastalığın çeşitli semptomları vardır. İnsanların yiyecek paylaşmasını izlerim. Bu bir iletişim tarzıdır, karşılıklı yardımın bariz belirtisi ve birbirlerine tehlikeli şekilde muhtaç olduklarının göstergesidir. Günümüzde toprakla genellikle erkeklerin ilgilenmesi ilginç. Bunlar evli barklı adamlar. Eskiden toprakla sadece kadınlar ilgilenirdi.

  • -Çalıntı Günlükler.

İnsanın tüm atalarını tanıması geçmişimizin efsanelerini ve dinlerini yaratan olaylara bizzat tanık olmak demektir. Bunu anlayın ve beni bir efsane yaratıcısı olarak görün.

  • -Çalıntı Günlükler.

Ben atalarımızın toplamıyım, onları içimde yaşatan arenayım; bundan kimsenin şüphesi olmasın. Onlar benim hücrelerim, ben de onların bedeniyim. Favraşiden, ruhtan, kolektif bilinçaltından, arketiplerin kaynağından, tüm travmaların ve sevinçlerin deposundan bahsediyorum. Uyanmak için beni seçtiler. Benim samhadim onların samhadisi. Deneyimleri bana ait! Damıtılmış bilgileri bana miras kaldı. Ben o milyarlarca insanın toplamıyım.

  • -Çalıntı Günlükler.

"Kahramanlar yaratmayın," derdi babam.

  • -Ganimet'in Sesi, Sözel Tarih'ten.