Pargalı İbrahim Paşa
Görünüm
Pargalı İbrahim Paşa | |
---|---|
Doğum tarihi | 1493 dolaylarında, 1495 |
Doğum yeri | Parga |
Ölüm tarihi | 15 Mart 1536 |
Ölüm yeri | İstanbul |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa ya da öldürüldükten sonraki unvanıyla Maktul İbrahim Paşa (d. 1493, Parga - ö. 15 Mart 1536, İstanbul), I. Süleyman saltanatı döneminde 27 Haziran 1523-15 Mart 1536 arasında sadrazamlık yapmış, önemli siyasal ve askeri olaylarda rol oynamış Osmanlı devlet adamı.
Sözleri
[değiştir]Her şey benim elimde
[değiştir]- ''Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. Yaptığım her şey yerine getirilir. İstersem bir at uşağını paşa yaparım. Hoşuma giden herhangi bir kişiye, padişahımın araştırmasına bile gerek kalmadan ülkeler ve krallıklar verebilirim. Benim kabul etmediğim bir şeyi isterse, buyruğu yerine getirilmez. Tersine padişahın kabul etmeyip, benim istediğim şey hemen uygulanır. Barış ve savaş hep benim bileceğim şeylerdir. İmparatorluk hazinesi benim kontrolümdedir. Hünkâr benden daha şatafatlı giyinemez. Bütün harcamalarımı padişah karşıladığı için, servetim olduğu gibi durmaktadır. Krallıkları, ülkeleri, hazineleri bana bıraktığı için her istediğimi yapabilirim...''[1]
Hayvanların en korkuncu
[değiştir]- ''Hayvanların en korkuncu aslana kuvvet ve alışkanlığın etkisiyle hükmedilir. Bir başkası ona yiyecek vermek için yaklaşamaz. Aslan hükümdar, bakıcıları da danışmanları ve vezirleridir. Bakıcının uysallaştırmak için tuttuğu sopa, hükümdarları güdecek olan gerçek ve adalettir. Ben de efendim olan yüce sultanı, gerçeğin ve adaletin sopasıyla yönetiyorum.''[2]
- Avusturya'yla 1533 yılında yapılan barış görüşmeleri sırasında elçilere gücünden bahsederken... Bu ve benzeri sözleri sonunu hazırlamıştır.
Şiirleri
[değiştir]- Destgirim, dâmen-i lütfundurur hanım benim, Hasm-ı bî-insaf elinden al garibanın benim, Ger Süleyman-ı zamandan Cem'i himmet olmaya, Enver oldu defterim, dağıldı divanım benim."[3]
- Okuman şimden giru Ferhad ü Mecnun kıssasın, Işık yolunda zere meyleylemez merdaneler.[3]
Aşk mektupları
[değiştir]Pargalı İbrahim'den Hatice Sultan'a mektuplar
[değiştir]- Canım, gözleri güzel sevdiğim, Aşkımızın meyvesi olan oğlumuzun gözlerinden öperim. Size de candan ve gönülden selamlarımı bildiririm. Bu aşığınızın halini soracak olursanız çok şükür sıhhat ve selametteyim. Gece ve gündüz daima hayır duanıza devam etmekteyim. Şu sıralar İznik’e yaklaşmış bulunuyorum. Yüce sultanımızın zafer haberlerini bekliyoruz. İnşallah bütün işlerimiz hayırla sona erecektir. Sizin sağlık haberinizi almak ise bizi ayrı bir mutlu etmiştir. Bu kulunuzu aklınızdan hiç çıkarmayınız. Başka ne söylemek gerekir bilemem. Sözlerimi kabul ediniz. Aşığınız İbrahim.[4]
- İznik'te görevde bulunduğunda yazılmış. (Topkapı Sarayı arşivlerinden)
- Canım, sevdiğim, Oğlumuzun iki gözünden öperim. Inşallah iyicedir. Size de en derin selamlarimi ve candan ve gönülden iyi dileklerimi bildiririm. Sevgi ve özlem içinde kalmış bu aşığın iyi soracak olursanız sıhhat ve selametteyim. Daima hazır dualarinizla meşkul olduğumu bilesiniz. Malumunuz olduğu üzere hala Halep’teyim. Yüce sultanımız sayesinde her taraftan zafer haberleri gelmeye devam ediyor. Inşallah bütün işlerimiz hayırlarla tamamlanacaktır. Siz de iyilik haberlerinizi bildirmeyi unutmayınız. Ancak sanıyorum ki bu kulunuza biraz küsmüşsünüz. Sevdiceğim, Allah bilir ya sizi canımdan çok severim. Elbette ben günahkâr bir kulunuzum. Size karşı mutlaka bir hatam olmuştur. Fakat üzülmenizi asla istemem. Ancak bunca zaman geçti sizden hiçbir haber alamadım. Size ne yaptım ki bana küstünüz?”[4]
- İrakeyn Seferi esnasında, Halep'te yazılmış (Topkapı Sarayı arşivlerinden)
- Kadınların en yücesine, Daima tertemiz kalasınız. Oğlumun gözlerinden de öperim. Sonsuz selamlar ve en kalbi duygularımla, size karşı olan özlemimi bildiririm. Lütfedip beni soracak olursanız çok şükür sağlığım yerinde. Gece ve gündüz size kavuşmak için dua etmekteyim. Allah’tan dileğim, kavuşmamızın bir an evvel gerçekleşmesidir. Nerde olduğumu merak etmişseniz söyleyeyim. Şu an Diyarbakır’a doğru ilerliyoruz. Etraftan yine zafer haberleri geliyor. Ümid ederim ki hayır dualarınız eksik olmuyordur. Sağlığınızdan ve iyiliğinizden beni haberdar etmeyi unutmayınız. Sizden iyi haberler geldikçe kalbimiz aydınlanıyor. Dualarım sizinledir. Sizi seven ve özleyen İbrahim.[4]
- İrakeyn Seferi esnasında, Diyarbakır civarlarında yazılmış (Topkapı Sarayı arşivlerinden)
- Canım, sevdiğim, Oğlumun gözlerinden öperim. Bu taraftan selamlarımı iletiniz. Size de sonsuz selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Beni sorarsanız çok şükür dualarınız sayesinde sıhhat ve afiyetteyim. Gece gündüz sizlere bir an önce kavuşmayı hayal etmekteyim. İnşallah bu hayalim yakında gerçekleşecek. Şu an Bağdat’tayım. Bütün Irak’ı fethettik. İnşallah zaferlerimiz devam edecek. Sizlerin sağlık haberlerini bize bildirmeyi ihmal etmeyiniz. Sizlerden gelecek haberler, bizleri burada mutlu ediyor. Sonsuz selamlar ederim. Sizi seven İbrahim.[4]
- İrakeyn Seferi esnasında, Bağdat'ta yazılmış (Topkapı Sarayı arşivlerinden)
Muhsine Hatun'dan Pargalı İbrahim'e mektup
[değiştir]- Ne güneşin aydınlığı, ne de gecelerimin parlayan yıldızları yardım etmiyor kanayan yüreğime. Kaç kez Ay hilal, kaç kez dolunay oldu yoksun. Bu mermer teras soğuk, karanlık, kimsesiz, sahibini bekliyor. Rüyalarımda keman sesini duyunca ağlayarak uyanıyorum. Sabah ezanına kadar dualar ediyorum Rabbime. Rabbim benim mehtabımın yıldızını koru, önündeki karanlığı kaldır ışığınla. Merhametinle yol göster seferde olanlara. Tez zamanda kavuşsunlar ardından ağlayanlara. İki gözüm sana emanet. Unutma beni. Saraydan sevinçli haber de var. Hürrem Hatun gebe, inşallah yine hala olacağım.[4]
- İbrahim Paşa seferde iken kendisine yazılmış (Topkapı Sarayı arşivlerinden)
Hakkında söylenenler
[değiştir]- Dü İbrāhīm āmed be-deyr-i cihān / Yeki büt-şiken ü yeki büt-nişān (Cihan tapınağına iki İbrahim geldi/Biri putları yıktı, biri put dikti)[5]
- Figani-İbrahim Paşa'nın kendi konağının bahçesine diktiği Rönesans dönemi heykelleri için. Bu sözleri duyan İbrahim Paşa Figani'yi idam ettirmiştir.[1]
- Dünyadaki diğer büyük beylerin neler yaptığı, onların toprakları, ülkeleri konusunda oldukça meraklı; değerli ilginç eşyalar satın alıyor, bilgili biri, kitapları okuyor, ülkesinin kurallarını çok iyi biliyor. Bu paşadan önceleri herkes çok nefret ediyormuş ama şimdi sultanın onu çok sevdiğini gördüklerinden herkes onunla arkadaş olmaya çalışıyor, sultanın annesi, karısı, diğer iki paşa da dâhil. Hiçbiri, hiçbir konuda kendisine karşı gelmiyor. Bu yüzden istediği her şeyi yapabiliyor. Sultanına çok sadık. Halkın önünde hediye almak hoşuna gidiyor, gizli hiçbir hediyeyi kabul etmiyor.[1]
- Venedik elçisi Pietro Bragadino'nun 1526 tarihli raporundan
- Ahirü'l-emr o vezir Makbul, idi Makbul iken oldu Maktul[3]
- Kurb-i Sultan, ateş-i Suzan (Sultana yakınlık yakıcı ateştir)[3]
Kaynakça
[değiştir]- ↑ 1,0 1,1 1,2 ^ a b c d e Afyoncu, Erhan (2011). Muhteşem Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan). Yeditepe Yayınevi. ISBN 978-605-4052-55-4
- ↑ Jenkins, Hester Donaldson (2015). Kanuni'nin veziriazamı Pargalı İbrahim Paşa. İstanbul: Yeditepe Yayınevi. s. 77. ISBN 978-6054-052-60-8.
- ↑ 3,0 3,1 3,2 3,3 [1]
- ↑ 4,0 4,1 4,2 4,3 4,4 https://aysenozkaya.wordpress.com/2012/04/13/ask-mektuplari-pargali-ibrahim-pasa-ile-hatice-sultan/
- ↑ ^ Güven Kaya, Figânî’nin Ölümü ve Taşlıcalı Yahya Bey’in Bir Şiiri, Atatürk Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 34, Erzurum, 2007