Aşk-ı Memnu (dizi)
Görünüm
Aşk-ı Memnu, 4 Eylül 2008'den 24 Haziran 2010'a kadar Kanal D'de yayımlanan ve 2 sezon süren Türk romantik drama dizisidir. Başrollerini; Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat ve Selçuk Yöntem paylaşmaktadır.
Sezon 1
[değiştir]1. Bölüm
[değiştir]- Firdevs: Hey, dur bakalım. Ne konuştunuz Adnan Bey'le?
- Bihter: Ne konuştuğumuz niye bu kadar ilgilendiriyor seni? Yoksa Adnan Bey yeni projen mi?
- Firdevs: Neden olmasın? Bana bak, Adnan Bey'e çok özenli davranacaksın! Ona da bana yaptığın gibi küstahlık yapma sakın! Yarın, öbür gün her şey olabilir. Adnan Bey'le aramızda bir şeyler olabilir. İlgileniyor benimle, biliyorum.
- Bihter: Acıyorum sana!
2. Bölüm
[değiştir]- Bihter: Merhabalar Firdevs Hanım.
- Firdevs: Sabah sabah bu ne enerji? Neredeydin?
- Bihter: Babama gittim, Adnan Bey de oradaydı.
- Firdevs: Eee?
- Bihter: Ne eee?
- Firdevs: Konuştunuz mu?
- Bihter: Tabii.
- Firdevs: Ne konuştunuz, doğru dürüst anlatsana.
- Bihter: Çok merak ediyorsun, değil mi? Senin lafın açıldı mı diye kıvranıyorsun. Evet, konuştuk senden.
- Firdevs: Neler söyledin adama?
- Bihter: Bilmem, lafladık biraz işte.
- Firdevs: Bana bak, eğer abuk sabuk bir şeyler söylediysen...
- Bihter: Yo, merak etme. Hep seni övdüm. Senin ne kadar iyi bir avcı olduğunu anlattım ona. Aklına koyduğun adamın hiç kurtuluşu olmadığını...
- Firdevs: Küstah!
- Bihter: Avının etrafında nasıl iştahla döndüğünü, ilk fırsatta üstüne atlamak için pençenin nasıl sürekli tetikte olduğunu, tırnaklarını keyifle nasıl bilediğini...
- Firdevs: Benimle uğraşma Bihter. Bana meydan okuma, sen zararlı çıkarsın!
- Bihter: Ben Peyker değilim, Firdevs Hanım! Boş tehditlerle beni sindiremezsin! Bol sıfırlı bir çekle satamazsın beni Peyker gibi!
- Firdevs: Ne yapmak istediğimi anlamaya çalışmıyorsun. Sadece yargılıyorsun, baban gibi. Sadece!
- Bihter: Çünkü ben babamın kızıyım. Melih Bey'in kızı... Ama senin sayende artık bizden "Melih Bey Takımı" diye bahsediyorlar. Seni sevmiyorum anne!
- Firdevs: Hiç umrumda değil. Yoluma çıkma yeter!
6. Bölüm
[değiştir]- Behlül: Bir milyon lira, amca. Çeki almadan imzalatmamış evlilik sözleşmesini. Evlilik sözleşmesini o para karşılığında imzalatmış. Doğru söylemiş, Firdevs Hanım satmış kızını resmen.
- Adnan: Doğru konuş!
- Behlül: Bana kızma. İşin doğrusu bu. Adam "söğüşlendi" lafını boşuna etmedi amca. Kadın, kızlarını para kaynağı olarak görüyor amca.
- Adnan: Behlül; kelimelerine dikkat et, kalbini kıracağım!
- Behlül: Sen de biraz gözünü aç n'olur! Bu evlilik çok çabuk olmadı mı sence?
- Adnan: Bir kelime daha etme, çok ayıp ettin!
- Behlül: Özür dilerim. Ama ben...
- Adnan: Ne düşündüğün umrumda bile değil! Bihter'i evlenmeye ben ikna ettim! Ben istedim, ben! Firdevs Hanım ne yapmışsa yapmış, bu da beni hiç ilgilendirmiyor! Ben Bihter'i seviyorum, gerisi umrumda değil!
12.Bölüm
[değiştir]- Behlül: Birileri benim dedikodumu mu yapıyor yoksa?
- Firdevs: Gel Behlülcüğüm. Nihal senin haylazlıklarını anlatıyordu.
- Behlül: Aaa! Nihal!
- Nihal: Biraz... Sadece çocukluk hikâyeleri...
- Behlül: Sen Bihter'in gönlünü alabildin mi önce? Onu söyle bakalım.
- Nihal: Özür diledim, o da kabul etti.
- Bihter: Mesele yok yani, yeni bir olay yaratabilirsiniz. (!)
- Bihter: Ben de seni çalışma odasındasın sanıyordum.
- Adnan: Gel canım. Hemen bir duş yapayım, geliyorum.
- Bihter: Adnan. Benden kaçıyor musun yoksa?
- Adnan: Yoo. Nereden çıkardın?
- Bihter: Duşunu sonra yap. Önce konuşalım.
- Adnan: Olur. Tabii. Dinliyorum.
- Bihter: Aslında ilk sana söylemek isterdim. Annemlerden önce sana... Ama zaten duydun, değil mi? Numara yapmayı beceremiyorsun.
- Adnan: Sürprizi bozmayayım dedim. Hamilesin.
- Bihter: Evet.
- Adnan: Çok sevindim.
- Peyker: Adnan'a haberi verdin mi?
- Bihter: Hı hım.
- Peyker: Ne dedi?
- Behlül: Belki sizin sohbetiniz daha enteresandır!
- Peyker: Bayılırsın laf dinlemeye zaten!
- Behlül: Bak Peyker Hanım, bugün iki oldu, çok uğraşıyorsun sen benimle.
- Behlül: Hamilelik sana çok yakışmış.
- Peyker: Teşekkür ederim.
- Behlül: Eskiden çok sıskaydın, kemiklerin sayılırdı. Şimdi şişmanladın da güzel yüzün çıktı ortaya.
- Peyker: Bir yandan iltifat ederken bir yandan vuruyor.
- Behlül: Sen iltifat da etmiyorsun, sadece vuruyorsun.
- Katya: Deli gibi üstüme saldırdı. Ne olduğunu anlayamadım. Bizi burada istemiyorlar efendim. Özür dilerim ama bana değil bu tavır, size.
- Firdevs: Terbiyesiz bunlar, vallahi terbiyesiz!
- Bihter: N'oldu?
- Firdevs: Şu hale bak. Kızın üstüne çullanmışlar.
- Bihter: A a, n'oldu Katya?
- Katya: Valla geldiğimden beri çok tavırlılardı Bihter Hanım. Dedikodu yapıyorlardı. Ben "yapmayın, ayıp" deyince başladı her şey.
- Firdevs: Hepimizi ayrı ayrı çekiştiriyorlarmış!
- Katya: Herkesi ama, sizi bile.
- Firdevs: Ne ayıp şey! Ya bunlara hadlerini bildirmek lazım Bihter.
- Bihter: Uzun zamandır saçma sapan şeyler oluyor bu evde!
- Cemile: Bihter Hanım...
- Bihter: Hiçbir şey dinlemek istemiyorum! Cemile hemen eşyalarını topla, Nesrin'in yanına yerleş.
- Cemile: İzin verirseniz...
- Bihter: Vermiyorum! Bundan sonraki düzen böyle olacak.
- Firdevs: Bihter, bunlar seni dinlemiyor mu? Sözünü geçiremiyor musun yoksa?
- Bihter: Ne demek? Söylerim hemen, şimdi boşaltırlar.
- Firdevs: Niye söylediğinde yapmadılar o zaman? Kimi, neyi bekliyorlar anlamadım ki! Senden emir almayı kendilerine yediremiyorlar mı? Bu evin hanımı olduğunu kabul edemiyorlar mı hâlâ? Bak, ben böyle hissettim, bilemiyorum. Ya çok laubaliler ya çok başıbozuk. Bence tedbirini al Bihter. Yoksa çok başını ağrıtacak bunlar, söyleyeyim.
- Cemile: Sahtekâr!
- Bihter: Seni terbiyesiz! Sen nasıl cesaret edersin böyle konuşmaya! Sahtekâr kimmiş söyle bakayım, yüzüme söyle!
- Süleyman: Bihter Hanım...
- Bihter: Kes sesini! Utanmıyorsunuz, değil mi? Bu ne çirkinlik, ne basitlik! Ne haddinize bizim arkamızdan konuşmak, kimsiniz siz! Seni hırsızlık yaptığın zaman kovmadım diye yüz buldun, değil mi! Annemin küpesini çaldığını örtbas ettim diye, seni korudum diye nankörlük ediyorsun bana, öyle mi! Pisliğini örttüm diye arsızlığı ele aldın demek! Ama artık bunu kabul edemeyeceğim! İhanet bu yaptığınız! Bu işi, bu evi, bu aileyi hak etmiyorsunuz! Sizi evimde görmek istemiyorum artık!
15. Bölüm
[değiştir]- Bülent: Biz de maça gideceğiz, değil mi Behlül? Basket maçına gidiyoruz, değil mi? Hadi lütfen!
- Behlül: Söyledim, canım istemiyor.
- Bülent: Üüf!
- Bihter: Bence bugün Behlül'ün üstüne varma.
- Bülent: Söylemediğin kimse kaldı mı senin?
- Bihter: Bülent'ten duymadım ben. Öyle bir bağırıyordun ki telefonda, camlar sallanıyordu.
- Behlül: Hadi canım, sen de.
- Adnan: Ben de öğreneyim.
- Nihal: Elif'le ayrılmışlar.
- Bihter: Neyi çöpe at diyordun, mektuplarını mı?
- Nihal: İnternet diye bir olay var Behlül, hâlâ mektup mu yazıyorsun sen?
- Behlül: Şuna bakar mısın, nasıl canlandı ya! Siz var ya, ikiniz bundan sonra dikkatli olun! Sakın açık vermeyin bana! Sakın!
- Bihter: Sen onu Nihal'e söyle. Şu an Elif'in nerede olduğunu biliyorum. Kulak-burun-boğaz doktorunda kulağını muayene ettiriyor.
- Behlül: Abartma. O kadar bağırmadım.
- Bihter: Kulağımı kapıya dayamadığıma göre konuştuklarını nereden duydum o zaman?
- Bülent: Bağırdın. Ben bile korktum.
- Bihter: Allah'tan şahidim var.
- Firdevs: Adnan Bey'le ne oldu yine? Kahvaltıda çok sessizdi sana karşı. Tartıştınız mı yine?
- Bihter: Hayır ama sayende tartışabilirdik de.
- Firdevs: "Dün gece" diye başlama lütfen. Zaten Nihal de küçücük boyuyla bir sürü imada bulundu, sinirlerimi bozdu!
- Bihter: Sen onun yerinde olsan ne yapardın? Kendine çeki düzen ver artık, Adnan da çok geriliyor.
- Firdevs: Bence onun derdi başka. Seni Behlül'den kıskanıyor.
- Bihter: Ne saçmalıyorsun sen!
- Firdevs: Siz şakalaşırken öyle bir bakıyordu ki... Gördüm, kesin kıskanıyor.
- Bihter: Sen ortalığı karıştırmadan duramıyorsun, değil mi? İlla bir şeyler uydurup olay çıkartacaksın, sonra da oturup keyifle izleyeceksin.
16. Bölüm
[değiştir]- Adnan: Ne demek oluyor bu?
- Behlül: Ne o amca, anlamadım ki?
- Adnan: Bana oyun mu oynuyorsunuz?
- Bihter: Bu bana yazılmış bir not değil Adnan.
- Behlül: Bunu ben yazdım. Ama sizde ne işi var? Sen benim bunu...
- Adnan: Evet! Çünkü yatak odamda buldum. Bir açıklama bekliyorum.
- Behlül: Ben bunu Peyker'e yazmıştım.
- Bihter: Peyker'in evini yerleştirirken eşyalarının arasında buldum ben de. Bunun gibi birkaç anı daha hatta... Peyker'e sordum, sakladığını bile unutmuş bunları. Nihat'ın eline geçmesin diye yok etmek için aldım. Cebimde kalmış herhalde. Ceplerimi karıştıracağını tahmin etmediğim için unutmuşum! (!)
- Adnan: Teessüf ederim! Tabii ki karıştırmadım. Yerde buldum, buradaydı.
- Bihter: Asıl böyle bir şeyi bana yakıştırdığın için ben teessüf ederim!
- Adnan: Yatak odamızdaydı Bihter, sana yazılmış bir not zannettim.
- Behlül: Benim böyle bir şey yapabileceğimi nasıl düşünürsün amca?
- Bihter: İnanamıyorum sana! Bu yaptığına inanamıyorum!
- Adnan: Çok mu garip? Sen bana hitaben yazılmış bir not bulsaydın ne hissederdin?
- Bihter: O senin yeğenin Adnan, ben de karınım! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
- Adnan: Beynim uyuştu, başka bir şey düşünemedim.
- Bihter: Çok utandım! Yerin dibine geçtim! Nasıl küçük düşürdün beni!
- Adnan: Karıma yazılmış bir aşk mesajı zannettim Bihter!
- Bihter: Allah aşkına saçmalama Adnan! Delirdin sen, bunun başka türlü bir açıklaması yok!
- Bihter: Hayatımda hiç bu kadar aşağılanmamıştım, hakarete uğradım resmen!
- Adnan: Özür dilerim.
- Bihter: Sen git Behlül'den özür dile!
- Adnan: Özür dilerim Behlül. Kendimi kaybettim. Çok özür dilerim.
- Behlül: Amca benim böyle bir şey yapacağımı nasıl düşündün? O notun altında imzam da olsa, yazmıyor ama, başında Bihter bile yazsa insan başka bir şeydir diye düşünür.
- Adnan: Tamamen anlık bir refleksti. Sonuçlarını düşünemedim. Bunu şey diye düşün: "Yaşlı adam, genç karısını kıskandı" de.
- Behlül: Benden?
- Adnan: N'olur daha fazla utandırma beni Behlül. Çok özür dilerim.
- Behlül: Kırıldım.
- Adnan: Haklısın.
- Behlül: Belki de bu evde gerçekten yaşamamam gerekiyor benim. Gideyim en iyisi gerçekten.
- Adnan: Eğer gidersen iki katı yaralanırım, kendimi daha da suçlu hissederim. Behlül, yemin ederim, aklımı yitirdim bir an. Sağlıklı düşünemedim. Çok özür dilerim. Unutmama yardım et, lütfen.
- Peyker: Adnan'la bir şey mi oldu yine?
- Bihter: Ne olduğunu tahmin bile edemezsin. Şu senin sakladığın hatıra başıma dert oldu.
- Peyker: Hangi hatıra?
- Bihter: Behlül'ün notu. Adnan bana yazıldığını sandı.
- Peyker : Ama sen onu atmamış mıydın?
- Bihter: Diğerlerini yok ettim, not cebimde kaldı.
- Peyker: Eee?
- Bihter: Bir şekilde Adnan gördü.
- Peyker: Behlül'ün sana yazdığını mı zannetti yoksa?
- Bihter: Aynen.
- Peyker: Ah Bihter, hay Allah! Ne oldu peki?
- Bihter: Trajediye çeyrek kaldı. Adnan, Behlül'le ikimizin burnuna soktu bu ne diye.
- Peyker: İnanmıyorum. (!)
- Bihter: Büyük olay çıkardım tabii. Böyle bir şeyi nasıl düşünürsün diye bağırdım çağırdım. Durum anlaşıldı ama Behlül'le ben de çok kırıldık tabii. Çocuğa da ayrıca mahcup oldum.
17. Bölüm
[değiştir]- Firdevs: Erkek arkadaşın var mı?
- Nihal: Yok.
- Firdevs: Peki, hoşlandığın biri var mı?
- Nihal: Yok.
- Firdevs: Var, var. Hadi saklama, söyle bana. Aramızda kalır merak etme.
- Nihal: Yok ama, gerçekten.
- Firdevs: Peki, Behlül'ü nasıl buluyorsun? Yakışıklı, değil mi? Behlül'ü beğeniyor musun?
- Nihal: Ne söylemeye çalıştığınızı anlamıyorum. Yani, Behlül benim akrabam. Kardeş gibiyiz biz onunla.
- Firdevs: Nereden kardeş oluyormuşsunuz canım? Dıdısının dıdısı. Uzak akraba bir kere. Gerçek amca çocukları değilsiniz.
- Nihal: Yok ama çok yakınız biz. Ya, öyle sizin düşündüğünüz gibi bir şey hayatta olamaz.
- Firdevs: Neden olmasın? Ben sizi çok yakıştırıyorum.
- Nihal: Neler söylüyorsunuz?
- Firdevs: Bence Behlül de senden hoşlanıyor.
- Nihal: Yanılıyorsunuz, olmaz öyle şey.
- Firdevs: Belki şu anda o bile farkında değil bunun. Ama ben anlıyorum. Sana bakışları kendini ele veriyor. Sonra o takılmalar, şakalaşmalar ne biliyor musun? Seninle ilgilendiğini belli etmemek için yapıyor hepsini. Mesela sana dokunmak, saçlarını okşamak istiyor. Ne yapıyor? Tutup böyle karıştırıyor. Sen de tersliyorsun çocuğu.
- Nihal: Sinir oluyorum ama.
- Firdevs: Olma. Peşinde o kadar kız koşarken onun seni seçmesi hoşuna gitmez mi?
- Nihal: Allah korusun. İstemem ben o kadar çapkın birini. Ay hiç uğraşamam! Yoramam kendimi. Öyleleri uzak dursun benden.
- Firdevs: Böylelerini iyi tanırım canım. Kelebek gibi uçarlar, uçarlar sonra en güzel renkli çiçeğe konarlar. Behlül de aynı böyle işte. Şimdiden bir şeyler hissediyor ama etrafındaki güzelliklere bakmadan da edemiyor. Gün gelecek, ışıltını görecek. En güzel renklerin sende olduğunu anlayacak. Bu geçici ilişkilerden, iniş çıkışlardan yorulacak ve huzuru sende bulacak. Gerçek sevgiyi, aşkı... Anlıyorum, gör bak. Firdevs Hanım söylemişti diyeceksin.
- Firdevs: Bizi çok ihmal ediyorsun, özellikle de Nihal'i. Aslında ne zamandır seninle konuşmak istiyordum bu konuyu.
- Behlül: Hangi konuyu?
- Firdevs: Farkında bile değilsin belki de. Ama Nihal büyüdü Behlül. Kocaman bir genç kız oldu. En deli yaşları... Ama kızın bütün hayatı evle okul arasında geçiyor.
- Behlül: E öğrenci ya o, ondan.
- Firdevs: Nasıl dalga geçiyor bak. Ya, kızla hiç ilgilenmiyorsun. Senin gibi gezip tozmayı seven bir abisi var, Nihalcik dört duvar arasında hapis sanki. Yazık, değil mi? Tın tın tın... başka bir şey yaptığı yok. Matmazelin arkadaşlığına mahkûm etmişsiniz çocuğu, olur mu?
- Behlül: Hiç arkadaşı yok değil ki. Pelin var, iyi anlaşıyorlar.
- Firdevs: Demek istediğim o değil Behlül. Nihal kapalı bir çevre içinde yetişiyor bence. Bir fanusun içinde sanki. Ne gece çıkabiliyor, ne arkadaşlarıyla gezebiliyor. Nasıl tanıyacak bu kız hayatı, nasıl öğrenecek?
- Behlül: Zamanla.
- Firdevs: Abisisin. Ondan sorumlusun bir yerde. Bu kız böyle hiç dış dünyayı tanımadan yetişirse ne olur, biliyor musun? Karşısına ilk çıkana âşık olur. Anlamaz ki iyi mi, kötü mü. Mukayese edemez. Ay Allah korusun, yanlış birine takılıp yanlış bir evlilik yapar, hepiniz üzülürsünüz.
23. Bölüm
[değiştir]- Behlül: Yine yolumu gözlemişsin, bakıyorum.
- Bihter: Git yat Behlül, saçmalıyorsun!