Sapık

Vikisöz, özgür söz dizini

Sapık (İngilizce özgün adıyla Psycho), yönetmenliğini Alfred Hitchcock'un üstlendiği, gerilim türündeki, 1960 yapımı ABD filmi.

Norman Bates[değiştir]

  • Bir erkeğin en iyi arkadaşı annesidir.
  • (annesi olarak düşünmektedir) Bir annenin kendi oğlunu suçlayıcı sözler söylemesi üzücü. Ancak cinayet işleyebileceğime inanmalarına izin veremezdim. Onu yıllar önce yapmaları gerektiği gibi bir yere kapatacaklar. Hep kötü biriydi ve onlara o kızları ve o adamı benim öldürdüğümü söyleyecekti, sanki doldurulmuş kuşlarından biri gibi öylece oturup bakmak dışında bir şey yapabilirmişim gibi. Parmağımı bile oynatamadığımı biliyorlar ve oynatmam da. Burada oturup sessiz olacağım, benden kuşkulanma ihtimallerine karşın. Muhtemelen beni izliyorlardır. Bırak izlesinler. Nasıl bir insan olduğumu görsünler. O sineği bile kovmayacağım. Umarım izliyorlardır... Görecekler. Görecekler ve anlayacaklar, ve "Bir sineğe bile zarar vermiyor" diyecekler.

Diyaloglar[değiştir]

Norman Bates: Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Bence hepimiz özel tuzaklarımızdayız, onlara sıkışmışız ve hiçbirimiz çıkamıyoruz. Tırmalıyor ve dövünüyoruz; ama sadece havayı ve birbirimizi. Tüm bunlara rağmen bir santim yol alamıyoruz.
Marion Crane: Bazen kasten o tuzaklara adım atıyoruz.
Norman Bates: Ben kendi tuzağıma doğdum. Artık aldırmıyorum.
Marion Crane: Ama aldırmalısınız.
Norman Bates: Aldırıyorum da (güler) aldırmıyorum diyorum.
Marion Crane: Herhangi biri, onun size konuştuğunu duyduğum şekilde benimle konuşsaydı...
Norman Bates: Bazen -benimle böyle konuştuğunda- yukarı gidip ona küfretmek ve sonsuza dek terk etmek istiyorum. Ya da en azından karşı çıkmak. Ama yapamayacağımı biliyorum. O hasta.
Marion Crane: Sesi gayet iyi geliyordu.
Norman Bates: Hayır, akıl hastası.

Marion Crane: Onu bir yere götürseniz daha iyi...
Norman Bates: (sinirlenir) Bir kliniğe mi yani? Tımarhaneye? (aniden sakinleşir) İnsanlar tımarhaneye hep "bir yer" der. Onu "bir yere" kapatmak.
Marion Crane: Özür dilerim. İlgisizmiş gibi konuşmak istemedim.
Norman Bates: (ciddileşir) İlgiden ne anlarsınız ki? O tür yerlerin içini hiç gördünüz mü? Kahkahalar ve gözyaşları ve insanı inceleyen acımasız gözler. Annem oraya mı gitsin? Ama o zararsız. Şu doldurulmuş kuşlardan biri kadar zararsız.
Marion Crane: Üzgünüm. Sadece düşündüm ki... Sizi incitiyor sanki. Niyetim iyiydi.
Norman Bates: İnsanlar hep iyi niyetlidir. Gülümser ve kafalarını sallarlar ve çok nazikçe önerirler. Tabii ki bunu kendim de önerdim. (iç çeker) Ama bunu düşünmekten bile nefret ediyorum. Bana ihtiyacı var. Manyak ya da çılgın biri değil. Sadece arada bir çok kızıyor. Hepimiz arada sırada kızarız. Siz kızmaz mısınız?
Marion Crane: Evet. Bazen bir kez yeterli olur. Teşekkürler.
Norman Bates: (gülümser) Teşekkürler, Norman.
Marion Crane: Norman.

Dr. Fred Richmond: Benim anladığım şekilde anlamak için, anneden dinlemek için -yani Norman'ın zihninin "anne" yarısından- 10 yıl geriye gitmeniz gerekir, Norman'ın annesi ve sevgilisini öldürdüğü zamana. Babası öldüğünden beri zaten aklî dengesi çok tehlikeliydi. Annesi başkalarına bağımlı, ilgi isteyen bir kadındı. Yıllarca dünyada başka kimse yokmuş gibi yaşadılar. Sonra bir adamla tanıştı. Norman, annesinin o adam için kendisini unuttuğunu düşündü ve ikisini de öldürdü. Anne katili olman herhalde en dayanılmaz suçtur, özellikle bu suçu işleyen oğul için. Bu suçu unutması gerekiyordu, en azından kendi kafasında. Onun cesedini çaldı. Ağırlık dolu bir tabut gömüldü. Cesedi meyve kilerinde sakladı, hatta en iyi şekilde tutabilmek için işledi. Bu kadarı da yetmedi. Annesi oradaydı ama bir cesetti. Onun adına düşünmeye ve konuşmaya başladı, yani yarı hayatını ona verdi. Bazen iki kişiliğe de bürünür, sohbet ederdi. Başka zamanlar "anne" yarısı kontrolü tümüyle alırdı. Asla tümüyle Norman olmadı, ama çoğu zaman sırf anneydi ve onu hastalık derecesinde kıskandığı için, onun da kendisini kıskandığını düşündü. Bu yüzden başka bir kadına yoğun bir ilgi duyduğu zaman "anne" yarısı çıldırdı. (Lila'ya döner) Kız kardeşinizle tanıştığında, ondan etkilendi, uyarıldı... onu istedi. Bu da anneyi harekete geçirdi ve kızı öldürdü. Cinayetten sonra Norman uykudan uyanır gibi geri döndü ve itaatkar bir oğul gibi annesinin işlediğini düşündüğü suçun tüm izlerini gizledi!
Sam Loomis: Neden öyle giyinmişti?
Bölge savcısı: O bir travesti!
Dr. Fred Richmond: Tam olarak değil. Cinsel tatmin için kadın giysileri giyen bir erkek travestidir. Ama Norman'ın durumunda o, annesinin hayalini canlı tutabilmek için her şeyi yapıyordu. Ve gerçek çok yaklaştığında, tehlike ya da arzular o hayali tehdit ettiğinde elbise giyer, hatta ucuz peruğunu bile takardı. Eve gider, onun sandalyesine oturur, onun sesiyle konuşurdu. Annesi olmaya çalışıyordu. Artık oldu da. Hikayeyi annesinden öğrendim derken bunu kast ediyordum. İnsanın zihninde iki kişilik olduğu zaman hep bir çatışma, savaş olur. Norman'ın durumunda savaş bitti ve baskın kişilik kazandı.

Oyuncular[değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir]

Sapık ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.