Mehmet Emin Ceylan: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
29. satır: 29. satır:
*Bilindiği gibi şizofrenler "prepulse inhibition" yapamıyorlar, bu demektir ki bu insanlar etrafta olup bitenlerle ilgili hiçbir seçim yapamadan yaşıyorlar, iflas bundan oluyor, acaba onların beyninde GABA gibi bir engelleyici mi eksik bulunuyor?
*Bilindiği gibi şizofrenler "prepulse inhibition" yapamıyorlar, bu demektir ki bu insanlar etrafta olup bitenlerle ilgili hiçbir seçim yapamadan yaşıyorlar, iflas bundan oluyor, acaba onların beyninde GABA gibi bir engelleyici mi eksik bulunuyor?
*Rahatlık fizyolojik olarak "danger signal" den kurtarıp kendini otomatik olarak "safety signal"e bırakmakla geliyorsa, mutluluk "safety signal" arayarak değil, "danger signal" ihtimalini azaltarak sağlanır.
*Rahatlık fizyolojik olarak "danger signal" den kurtarıp kendini otomatik olarak "safety signal"e bırakmakla geliyorsa, mutluluk "safety signal" arayarak değil, "danger signal" ihtimalini azaltarak sağlanır.
*Klinikte yalnızca duygudurum bozukluklarında değil, neredeyse bütün bozukluklarda düşük dozda da olsa bir anti epileptik eklemek tedaviye ek katkı yapıyor, acaba psikiyatrik bozuklukların hemen tamamı bir elektriksel dezorganizasyonla beraber mi ilerliyor <ref>Ceylan ME, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri I. Cilt I. Kitap Şizofreni (2005) ISBN 975-6125-02-0</ref><ref>Ceylan ME Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri I. Cilt II. Kitap Şizofreni (2005) ISBN 975-6125-03-9</ref><ref>Ceylan ME, Türkcan A Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri II. Cilt I. Kitap Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları (2003) ISBN 975-95382-0-2</ref><ref>Ceylan ME, Türkcan A, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri II. Cilt II. Kitap Demans (2006) ISBN 975-95382-0-2</ref><ref>Ceylan ME, Yazan B, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri III. Cilt Anksiyete Bozuklukları (2000) </ref><ref>Ceylan ME, Oral T, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri IV. Cilt Duygudurum Bozuklukları (2001) ISBN 975-95382-0-2</ref>
*Klinikte yalnızca duygudurum bozukluklarında değil, neredeyse bütün bozukluklarda düşük dozda da olsa bir anti epileptik eklemek tedaviye ek katkı yapıyor, acaba psikiyatrik bozuklukların hemen tamamı bir elektriksel dezorganizasyonla beraber mi ilerliyor <br> <ref>Ceylan ME, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri I. Cilt I. Kitap Şizofreni (2005) ISBN 975-6125-02-0</ref><ref>Ceylan ME Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri I. Cilt II. Kitap Şizofreni (2005) ISBN 975-6125-03-9</ref><ref>Ceylan ME, Türkcan A Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri II. Cilt I. Kitap Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları (2003) ISBN 975-95382-0-2</ref><ref>Ceylan ME, Türkcan A, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri II. Cilt II. Kitap Demans (2006) ISBN 975-95382-0-2</ref><ref>Ceylan ME, Yazan B, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri III. Cilt Anksiyete Bozuklukları (2000) </ref><ref>Ceylan ME, Oral T, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri IV. Cilt Duygudurum Bozuklukları (2001) ISBN 975-95382-0-2</ref>




43. satır: 43. satır:
q= |
q= |
}}
}}

==Kaynakça==
<references/>
[[Kategori:Bilim adamları]]
[[Kategori:Bilim adamları]]

04.08, 27 Aralık 2011 tarihindeki hâli

Dr. M. Emin Ceylan(d. 1956) psikiyatrist, farmakolog.

  • Depresyonun sabah saatlerinde kötüleşmesinin nedeni, kortizol, testesteron salgılayarak organizmanın kendini zorlu bir güne hazırlamasıdır, bu yüksek aktiviteye yetecek gücü olmayanların kendini kötü hissetmesi doğaldır.
  • Dilin ilk sembolik temellerinin manik bir hasta tarafından atılmış olması ciddi bir olasılıktır.
  • Epileptik psikoz olgularında, epileptik ataklar geciktiği zaman psikotik ataklar şiddetlenir, bu olgularda etkili tedavi yöntemi EKT olabilir.
  • Uzun süreli fluoxetine kullanımı iskelet sisteminde çoklu kırıklara neden olabilir, osteogenesisde serotenerjik bir mekanizma rol oynar çünkü
  • İnferiöritesi yüksek hastalardaki öfke nöbetlerini en iyi uyku kontrol eder
  • Bipolar bozukluğuk diatezinde yıllar yılı biriken bir uykusuzluk vardır. Hastalar yıllar boyunca kısa uyurlar ve sonunda biriken uykusuzluk bir eşiği aşarak mani "patlatır"
  • Bipolar depresif hastalar aslına bakarsanız manik kognisyon taşırlar, sadece bunu uygulamaya sokacak enerjiden yoksundurlar, yakınma bundandır
  • Şizofren hastalarda temel patoloji embriyolojik dönemde telensefalon ve diensefalon yapıları arasında yeterli entegrasyonun sağlanamamasıdır
  • Dirençli depresif hastalarda sanıldığının aksine aynı gruptan özellikle de trisiklik antidepresiflerin kendi içindeki kombinasyonu önemli derecede yarar sağlar
  • Narsisistler depresyon yaşama potansiyeline sahip değildirler, o yüzden depresyon yaratacak kayıpları olduğunda depresyonu atlayarak doğrudan psikoza geçerler
  • Erişkin tip otistikleri şizofren hastalardan ayıran önemli özellik birincilerin hemen daima hedonik bir doyum yaşadıkları kompulsif ritüellere sahip olmalarıdır
  • Obsesif narsisistlerde hem geniş burun kanatları hem de çok sık burun kaşıma davranışlarına rastladım, spekülatif konuşursak bu onların burun mukozasını irrite eden sert kıllara sahip olmalarıyla mı ilgilidir acaba? Araştırmaya değer bir konu.
  • Davranış beyni değiştirir, psikoterapi dahil
  • Hayvanat bahçesindeki yılandan korkmayız, frontal korteks korkmaya gerek yok diye amigdali uyarır çünkü, bilişsel davranışçı terapide de prefrontal korteks amigdal üzerinde baskı kurmayı öğrenir
  • Organizma geri bildirimlerle çalışır, açlık, tokluk, cinsel doygunluk geri bildirim esaslı olarak iş görür, psikiyatrik bozukluklarda ise psikolojik geri bildirim bozulmuştur
  • Psikopatolojinin tamamı enerjinin sakınımı kanununun bozulmasından ibarettir
  • Nöropil sayısını en erken arttırıp, en erken azaltan bölge işitme merkezidir, duyma o yüzden insan için herşeydir
  • Zihin kuramı gelişmemiş kişide matür bir benlik kurulumundan söz edemeyiz
  • Bir insan kendine karşı bir başkalaşım gerçekleştirdiği an benliğini kurar, kendinin içinde kaldığı durumda benlik geliştirecek bir ayrışmadan söz edemeyiz. Nöronların bir üst organizasyona ihtiyaç duyması için bir alt organizasyonu iyi biçimde tamamlamaları gerekir. Sinir hücreleri, nükleuslar, pleksuslar, bölgesel organizayonlar, loblar, hemisferler ve nihayet beyin kendi iç organizasyonunu iyi biçimde tamamlar ve sonrasında benliğe gereksinim duyar. İnsanın benliğini kurması ve "ben" demesi çok iyidir, çünkü ancak bu durumda tabiatın zorlamalarından kurtulmuş olur
  • Nöroleptik malign sendrom ve katatoni arasında bir bağ olması gerek
  • Cingulat bölge iç gözlemcidir
  • Dürtü kontrol bozukluğu daha sonra gelişecek tiroid fonksiyon bozukluğunun ön belirleyicisidir.
  • Obsesif Kompulsif Bozuklukta yapıp yıkmak ve yeniden kurmak(undoing) bu kişilerin işleyen belleklerinin(working memory) zayıf kapasiteli olmasından kaynaklanabilir, düşük kapasiteyle işlem yapmanın etkili yolu, her aşamada gözden geçirerek ilerlemektir.
  • Hastalıkların birikme etkisi olduğunu biliyoruz, birkaç defa depresyon atağı geçirenlerin sonunda daha şiddetli ve daha uzun ataklar geçirmeye başlayacağı aşikardır; düşüncem bu birikimi almış babaların oğullarına/kızlarına da bu yapıyı depresyona aşırı yatkınlık biçimde aktardıkları yönündedir.
  • Psikiyatrik bozukluklar açısından azınlıkların daha seyrek ve fakat daha şiddetli ve uzun ataklar geçirdikleri yönünde bulgular var; bu sanırım kişinin hem riskli yaşam olaylarından uzak durduğunu hem de zor koşullarda kendi potansiyelini sonuna kadar kullandığını gösterir ki, hastalandığında da kişi artık kullanacak potansiyelinin kalmadığı inancıyla kendini bırakır.
  • Asetil kolinin depresiflere benzer olarak REM latensini kısalttığını biliyoruz, hatta bu nedenle kolinomimetiklerin depresyon modeli yaratmakta kullanıldığı da görülmüştür; şizofren hastalar çok fazla sigara içtiklerine göre acaba onların REM latensi kısalıp REM süre ve sayıları artıyor mu?
  • Bilindiği gibi şizofrenler "prepulse inhibition" yapamıyorlar, bu demektir ki bu insanlar etrafta olup bitenlerle ilgili hiçbir seçim yapamadan yaşıyorlar, iflas bundan oluyor, acaba onların beyninde GABA gibi bir engelleyici mi eksik bulunuyor?
  • Rahatlık fizyolojik olarak "danger signal" den kurtarıp kendini otomatik olarak "safety signal"e bırakmakla geliyorsa, mutluluk "safety signal" arayarak değil, "danger signal" ihtimalini azaltarak sağlanır.
  • Klinikte yalnızca duygudurum bozukluklarında değil, neredeyse bütün bozukluklarda düşük dozda da olsa bir anti epileptik eklemek tedaviye ek katkı yapıyor, acaba psikiyatrik bozuklukların hemen tamamı bir elektriksel dezorganizasyonla beraber mi ilerliyor
    [1][2][3][4][5][6]


Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Vikipedi'de Mehmet Emin Ceylan ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.


Kaynakça

  1. Ceylan ME, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri I. Cilt I. Kitap Şizofreni (2005) ISBN 975-6125-02-0
  2. Ceylan ME Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri I. Cilt II. Kitap Şizofreni (2005) ISBN 975-6125-03-9
  3. Ceylan ME, Türkcan A Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri II. Cilt I. Kitap Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları (2003) ISBN 975-95382-0-2
  4. Ceylan ME, Türkcan A, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri II. Cilt II. Kitap Demans (2006) ISBN 975-95382-0-2
  5. Ceylan ME, Yazan B, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri III. Cilt Anksiyete Bozuklukları (2000)
  6. Ceylan ME, Oral T, Araştırma ve Klinik Uygulamada Biyolojik Psikiyatri IV. Cilt Duygudurum Bozuklukları (2001) ISBN 975-95382-0-2