Kurtlar Vadisi Pusu: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Etiket: Geri alındı
Uncitoyen (mesaj | katkılar)
nedensiz söz/bilgi silinmesi
Etiket: Elle geri alma
192. satır: 192. satır:
:(Deniz kenarında.)<ref>https://youtu. be/mcOqM2nZqqY?t=3500</ref>
:(Deniz kenarında.)<ref>https://youtu. be/mcOqM2nZqqY?t=3500</ref>
*Diriden korkmadık, ölüden mi korkacağız?
*Diriden korkmadık, ölüden mi korkacağız?
*Nemrud'u öldüren de bir sinek. Ona ne yapmak lazım?

*Yeter ulan yeteeer! Yeteer! Çıkın ortayaa! Kansızlar!
*Yeter ulan yeteeer! Yeteer! Çıkın ortayaa! Kansızlar!
:(Oğlu Ali Memati'nin intikamını almak için Ersoy'un evini basıp Ersoy'u bulamayınca.)
:(Oğlu Ali Memati'nin intikamını almak için Ersoy'un evini basıp Ersoy'u bulamayınca.)

14.52, 20 Haziran 2021 tarihindeki hâli

Kurtlar Vadisi Pusu ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.

Kurtlar Vadisi Pusu 2007-16 yılları arasında yayınlanmış Türk mafya, derin devlet ve aksiyon dizisi. Senaristliğini Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener, Cüneyt Aysan, Pana Yazım Grubu, Murat Koca, Cahit Kayaoğlu, Selma Hacıosmanoğlu ve Ayşegül Hacıosmanoğlu yapmıştır.

Diyaloglar

İskender-Polat: "Filden büyük fil avcısı var."

İskender: Filden büyük fil avcısı var.

Polat: Fil avcısından da büyük Allah var!

Yıldırım-Muro-Çeto: "Deli diye rehin mi olur?"

Yıldırım: Başkanım, Polat Alemdar'ın delisi burada.

Muro: Çağır gelsin Yıldırım. Olmadı Polat Alemdar'a karşı rehin alırız.[not 1]

Çeto: Başkanım, deli diye rehin mi olur?

Muro: Ulan bizden Paşa katili oluyor da deliden niye rehin olmasın?[not 2]

Yılmaz-Cevat: "Verin gitsin."

Yılmaz: Ağam, Muro intikam almaya gelmiş.

Cevat: Verin gitsin.

Cevat-Yılmaz-Halo: "Yılmaz, bu ne?"

Cevat: Yılmaz, bu ne?

Yılmaz: Kesimlik kütük ağam!

Halo: Allah'ım sana şükürler olsun. Canımı mert eliyle değil, namert eliyle alıyorsun!

Cevat: Ne diyo' bu Yılmaz?

Yılmaz: Öldürmemen için yalvarıyor ağam!

Halo: (Sertçe) Ne yalvarması lan?

Turan Kaçgar-Polat: "Haddini bilmek, az sonra ölecekmiş gibi yaşamaktır."

Turan Kaçgar: Haddini bilirsen uzun yaşarsın.

Polat: Bilmezsem?

Turan Kaçgar: Öğreteceğim, öğreteceğim... Sana da senin gibilere de haddini öğreteceğim. Ben Davut gibi yufka yürekli değilim. İnsanları şımartmayı sevmem. Bütün şımarıklara her şeyi öğreteceğim.

Ayağı kalkıp Polat'ın yanına gelir ve elini uzatır.

Turan Kaçgar: Şimdi ölmemek için elimi öpeceksin.

Polat, Turan'ın elini tutar.

Polat: Haddini bilmek, az sonra ölecekmiş gibi yaşamaktır.

Kaçgar'ın elini kırar.

Turan Kaçgar: Sen beni öldüremezsin. Seni öldüreceğim. Senin leşini köpeklere yedireceğim! Köpeklere...

Polat, Turan Kaçgar'ın boynunu kırarak onu öldürür.

Memati-Polat: "Ali Memati yetim kalabilir."

Memati: Usta, aslında bir şey daha var ama... Onu da söylersem, Ali Memati yetim kalabilir.

Polat Söyle Memati, söyle. Ben Ali Memati'ye bakarım, sen söyle.

Shamir Hebron-Aron Feller: "Cehennemde oynayacak başka bir şey yok!"

Shamir Hebron: Ateşle oynuyorsun Aron Feller.

Aron Feller: Cehennemde oynayacak başka bir şey yok!

Leyla-Maskeli: "Öldürmeye mi geldin beni?"

Maskeli, Leyla'nın yanına gelir. Maskesinden dolayı Leyla onun kim olduğunu anlamaz.

Leyla: Öldürmeye mi geldin beni? Sana minnettar olurum. Tek istediğim beni sevdiğimin yanına gömmen.

Maskeli: Sen sevdiğini kalbinden başka bir yere gömdün mü ki ben gömeyim Leyla?

Sencer-Adil: "Bölgesel güç"

Sencer: Arkadaşlar, bir ülkenin bölgesel güç olabilmesi için yedi kriter önemlidir. Birincisi, yüksek askeri teknoloji üretme kapasitesine sahip olmak. İkincisi, enerji. Dışa bağımlı olmayacak enerji kaynaklarına sahip olmanız veya bunu üretmeniz lazım. Üçüncüsü; kaliteli, eğitimli genç nüfusunuzun fazla olması veya nüfus elde edebilecek kaynaklarınızın olması lazım. Dördüncüsü, dış müdahalelerden etkilenmeyecek güçlü bir ekonominizin olması lazım. Beşincisi, bağımsız ve güçlü bir istihbarat teşkilatınızın olması. Altıncısı, bölgesel ve küresel bir vizyonunuzun olması ve bu vizyonunuzun bölgesel ve küresel ölçmeye dikkate değer bulunması. Ve son olarak da, bütün bunlara sahip olabilmeniz için uzun süren bir barış ve hazırlık dönemine ihtiyacınız vardır. Sizce Türkiye bu kriterlerden kaç tanesine sahip?
Bir subay: Efendim, bu soruya cevap verebilmemiz için elimizde veriler olması lazım.
Sencer: Bir sonraki derse kadar ödeviniz bu. Aranızda gruplara bölünün. Her grup bir kriteri seçip araştıracak. Bir sonraki dersimizde bunları tartışacağız. Bugünlük bu kadar. Geldiğiniz için teşekkür ederim.

Ders alanlar Sencer'i selamlayıp çıkar, Adil Bey içeri girer.

Adil: Sencer, bence dersiniz eksik kaldı.
Sencer: Neden?
Adil: Hangi ülkelerin bölgesel güç olma potansiyeli var, onu da işlemen gerekirdi.
Sencer: O gelecek yılın konusu. Çocukları fazla yormamak lazım.
Adil: Haklısın. Sen de çok yoruldun. Biraz dinlenmen için üzerindeki yükün bir kısmını almaya karar verdim.
Sencer: Aksine bu dersler benim yorgunluğumu alıyor. Ülkeyi yönetecek kadroları tanımak ve bunlarla stratejik analizler yapmak çok iyi geliyor.
Adil: Maalesef, ülkeyi yönetecek kadrolara iyi gelmiyor.
Sencer: Anlamadım.
Adil: Ben ülkeyi yönetecek kadroların daha aktif siyaset yönetebilecek nosyonla yetişmesini istiyorum.
Sencer: Sizin stratejiniz ülkeyi felakete sürükleyecek. Benim haklı olduğumu anladığınızda çok geç olacak.
Adil: Sencer, senin ailen Bolşevik işgali nedeniyle Orta Asya'dan geldi. Vatansızlığı yaşamanın travması sizleri ürkek yaptı.
Sencer: Sadece Orta Asya'da halkımız soykırım ve göçe zorlanmadı. Aynı zamanda Kafkasya'da, Balkanlarda da aynı soykırım ve göçe maruz kaldık. Milyonlarca insanımızı soykırım ve göçte trajik bir şekilde kaybettik. Ama en azından göçe maruz kalan halkımız için sığınacak anavatan duruyordu. Anadolu olmasaydı yok olup gidecektik.
Adil: Söylediklerine benim hiçbir itirazım yok. Fakat tekrar soykırım ve göçün yaşanmaması için ve Anadolu'nun işgale uğramaması için savunma stratejisini Bosna'dan, Kafkasya'dan başlatmam gerekir.
Sencer: Benim temkinli olduğum doğru. Ama milyonlarca metrekare toprağımızdan kala kala bir avuç Anadolu kaldı. Siz onu da maceraya atıyorsunuz. Ama unutmayın, Anadolu da giderse sığınacak hiçbir yerimiz kalmayacak. Tek seçeneğimiz emperyalistlere köle olmak olacak.

Polat ve Kara'nın ilk görüşmesi

Abdülhey Kaşifoğlu'nu beklemektedir. Ekibin diğer üyeleri ve Kara'nın oğlu Ferman da ona katılır.
Erhan: Ooo, Abdül bey, sizi görmek ne şeref.
Memati: Oğlum, şşt! (Abdülhey'in yanına gider) İkide bir nereye kayboluyorsun lan sen?
Abdülhey: Çağırdınız, geldim abi.
Memati: Ne yaptın o işi? Sıktın mı kafasına şoförün?
Abdülhey: Sıktım abi.
Memati: Nereye gömdün?
Abdülhey: Denize attım.
Memati: İyi yapmamışsın be oğlum. Çıkar bir yerden cesedi.
Polat: E hadi Memati. Ne çene çalıyorsunuz orada? Adam şimdi gelecek.
Memati: Tamam usta.
Polat: Hadi.
O sırada Ferman duraklar ve bir evin camını incelemeye başlar.
Polat: Ne oldu, neye bakıyorsun?
Ferman: Işık, abi. İçeride biri var.
İçerideki Kara'dır. Kendine çay koyduktan sonra camı açar.
Kara: Boşuna beklemeyin, gelmez. Güzel çay demledim.
Ferman: (Polat'a) Babam abi.
Polat: (Bir iki kaş göz yaptıktan sonra) Sen burada kal.
Polat içeri girer, diğerleri kalır.
Memati: Kim lan bu?
Abdülhey: Kara!
Kara koltuğa oturur ve elindeki silahın namlusunu karşısındaki koltuğa doğrultup sehpaya bırakır.
(Bir süre sonra)
Memati: Ne konuşuyorlar bunlar bir saattir?
Abdülhey: Abi onlar konuştuğu için beklemiyoruz burada. Kaşifoğlu'nu beklediğimiz için buradayız.
Memati: İyi de, ben ne konuştuklarını merak ediyorum.
Abdülhey: Sorarsın abi.
Memati: Ne oldu? Gördün senden büyük derinciyi, yine betin benzin attı.
Abdülhey: Abi, İskender için dedim, takmadınız. Ersoy için dedim, takmadınız. Aha şimdi bir daha diyorum: Bu adamı gördük ya, üçümüzden biri gidecek.
(İçeride Kara çay doldururken Polat da etrafı inceler. Şekerlerden birini alıp sorar.)
Polat: Kıtlama ha?
Kara: Kötü bir alışkanlık. Rahmetli babamdan kalma. Aslında bütün dişleri çürütüyor. Ama bir defa daha alışmışsan vazgeçemiyorsun.
(Polat ekibe görünür, sonra koltuğa oturur)
Polat: Dişinin altındaki şekeri ezeceğine kimi düşünüp kinleniyorsan git onları ez. Hem dişlerini de korumuş olursun
Kara: Bir iki kişi kaldık. Çoğu benden beter durumda. Benim bağımlılığım şekerle çay. Nerede olsa bulurum. Onlar toza alışmış, paraya alışmış, şöhrete alışmış, güce alışmış.
Polat: Madem yerin rahattı, niye ortaya çıktın?
Kara: Zorla çıkardılar.
Polat: Kim? Niye?
Kara: Hem başbakan istemiyor bizi, hem de bizimkiler rahat durmak istemiyor. O Kaşifoğlu namussuzu verdi Alper'e gazı ayarı, Alper de kendince iş bitirmeye kalktı. Tabii kendi sonu oldu.
Polat: Sen öldürdün.
Kara: Ben öldürdüm tabii. Sözünü tutmayan adamı, ikili oynayan adamı hiç sevmem. Sana bile ihanet ediyordu.
Polat: O işi sonra konuşacağız seninle. Neticede benim adamım. Hain bile olsa cezasını ben veririm.
Kara: (Sehpadaki silahı kendisine doğrultur) Eyvallah.
(Polat camdan ekibine görünür.)
Polat: Hamit?
Kara: Onu da ben götürdüm. Tam it değil ham it. Zaten hiç olgunlaşmadı. Hep böyleydi. İt sahibini tanıyacak. Tamam sen havla dedin, ama bu mahalleyi ayağa kaldırdı.
Polat: Hamit'i, Alper'i öldürüp karşıma çıkman cesaret ister.
Kara: Ben eskiden cesurdum, şimdi ölüyüm. Kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Polat: Oğlun?
Kara: Sahip çıkarsan memnun olurum. Çıkmazsan, zaten o nasılsa kendi kafasına tez zamanda sıktıracak. İyi bir çocuk, sabırlı bir çocuk ama neticede genç delikanlı. Kaşifoğlu'nun iki gazına geliverdi.
Polat: Ne istiyorsun benden?
Kara: Eskiden devlet benden sorulurdu. Şimdi senden soruluyormuş. Bir anlaşma yaptım, devlet bu anlaşmayı bozdu. Beni diriltti. Devletle konuş, bu işten vazgeçsin. Ben de saklandığım deliğe geri döneyim.
Polat: Ya müsaade etmezlerse?
Kara: Polat Alemdar, işi hiç yokuşa sürme. Git İhtiyarlarınla konuş. Kendi adamlarınla da konuş. Oğlum senin elinde, kafam rahat.
(Kara ayağa kalkıp montunu giyer ve Polat'ı selamlar)
Polat: Nereye gidiyorsun?
Kara: Kaşifoğlu gelmez. Ama ben sana onu vereceğim. İt gibi korkar benden.
Polat: Belli. O yüzden oğlunu ateşe attı.
Kara: Yok yok, ben şimdi diyorum. Biliyor ki ben onu yaşatmam. Şimdi görüşmek için araya birilerini sokar.
Polat: Kim?
Kara: Devlet sırrı. Şimdilik. (Montunun üstünü kapatıp beresini takar) Polat Alemdar, yoksa bir emrin gidiyorum.
Polat: Kaşifoğlu örgüte bazı bilgiler veriyor. Devlet sırrı olan şeyler. Bunları kimden alıyor?
Kara: (şaşırır ve koltuğuna geri döner) Bu kadar kansızlık yapmıyordur, değil mi? Sen beni şişirmek için söylüyorsun.
Polat: Yapıyor.
Kara: Şerefsiz... Yemin ederim bilmiyorum. Bizzat sen kendisine sorarsın. Ben soramam, çünkü şimdi dayanamam. Sinirlenirim, sıkarım. Sonra derler ki, Kara şahsi kinine sıktı. O yüzden Polat Alemdar, sen sorarsın.
(Kara asker selamı verip ayrılır)



Karakterlerin sözleri

Polat Alemdar

  • Tanımadığından değil, yanlış tanıdığından korkacaksın.
  • Kurt ne zaman pusudan korkmuş ki şimdi korkalım?
  • Çok isteyen değil, bedelini ödeyen alır.
(Arazi ihalesini Tataroğulları'na karşı kazandıktan sonra.)
  • Kim için olursa olsun, ne için olursa olsun, namusunu peşkes çeken bir kadına sadece acırım.
(Fuat kaçırıldıktan sonra Polat'a giden İnci'ye.)
  • Biri benim elimden bir şey alıyorsa onun eline verecek bir şey bulurum.
  • Neresinden dönersen dön, dönek derler Abdülhey. Kim dönerse dönsün, ben doğru bildiğimden dönmem.
  • Ben kan bağından çok can bağına bağlı kardeşliklere inanırım. Canını kurtardıklarıma değil canlarını verebileceklere ve canımı verebileceklerime kardeşim derim.
  • Yer yerinden oynamadan hiçbir şey yerine oturmaz.
  • Sinek öldürmeyeceksin sinek! Benden habersiz sinek öldürmeyeceksin!
(İskender'in kızı Funda'yı ve Sıtkı Kızıltaş'ı öldürdükten sonra Memati'ye hitaben.)
  • Bizi biz yapan zaafımızdır.
  • Ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız.
  • Ben bitti demeden bitmez! Her şey yeni başlıyor.
  • Köstebek yer altında yaşamaz. Yakalanmamak için çukur kazar.

Memati Baş

  • İhaneti sende gördük, gel şimdi sen de şiddeti bende gör.
  • Bu insanoğlu arkasına aldığıyla niye övünür anlamam.
  • Kazım, ses ver!
(Deniz kenarında.)[1]
  • Diriden korkmadık, ölüden mi korkacağız?
  • Nemrud'u öldüren de bir sinek. Ona ne yapmak lazım?
  • Yeter ulan yeteeer! Yeteer! Çıkın ortayaa! Kansızlar!
(Oğlu Ali Memati'nin intikamını almak için Ersoy'un evini basıp Ersoy'u bulamayınca.)
  • Kurda sormuşlar boynun niye kalın diye. Kafamın kalın olmasından iyidir demiş.
  • Seni hiç alakadar etmez! O yüzden sen, sen ol bana hiç soru sorma. Benim kadınım soru soramaz. Sadece sorularıma cevap verir.
("Nasıl geçti günün?" diye soran Gamze'ye.)
  • Ben sana "gülüm" demem, gülün ömrü az olur.
  • Erkek adam sevmez, sevilir.
  • İhaneti alkışlayamam, haini asla sevemem.
  • İhtiyar aslanla yaralı kurttan korkacaksın. Çünkü onlar hiçbir şeyden korkmaz.

Abdülhey Çoban

  • Hayat verenin kuluyum.
  • Devletin her zaman nöbeti devralacak adamları vardır.
  • Sen hele o ağzındaki emziği çıkar da öyle konuş. Devletin sütünü içtin diye kendini kurt zannetme. Açlıktan süt içen çakallarsınız.
(Ersoy Ulubey'in adamı Selim'e hitaben.)

İskender Büyük

  • Vural öldü, Başkan öldü. Artık bu ülkeyi biz yöneteceğiz.
  • Ben, iki şeye saygı duyarım: Bi' güçlü olana, bi' de arkasında gücü olana.
  • Bana bak Cevat, ister İsrail'e güven, ister Amerika'ya, ister de Rusya'ya. Benim tepemin tasını attırma! Seni de o manyak adamlarını da zifte bular, paramparça eder, asfalt diye İstanbul'un sokaklarına dökerim! Herkes haddini bilecek ulan!
(Mekanına gelip abisinin ölümünden kendisini de sorumlu tutan Cevat Akarsu'ya.)
  • Aşk, ellisine kadar adamın gözünü karartır, ellisinden sonra hayatını.
  • O adamı arayın bulun! Denizin içinde bakılmadık midye kabuğu bırakmayın.
(Polat Alemdar elinden kaçıp denize atladığı zaman.)
  • Siz henüz tıp talebesi değilken biz şeker hastasıydık.
(Doktora hitaben.)
  • Namümkünü mümkün kılmak mümkündür.
  • Düşmanın vurduğu kahraman olur, dostun vurduğu rezil olur.
  • Ahmağın çok olduğu yerde kurşunlar havada gezermiş.
  • Kararları elinde kalem olanlar değil silah olanlar verir.
  • Sen git, kız peşinde koş "Yakışıklı". Bu işler sana göre değil.
("Yakışıklı" Levent Bozoklar'a.)
  • Ben sana adam olamazsın demedim, benim adamım olamazsın dedim.
(Yılmaz'a.)
  • Sen beni tehdit ettin, öyle mi? Sen bana racon kestin öyle mi? (Güler.) Kahramanlık da bi' yere kadar Polat'ım. Ben de zamanında çok yaptım. Sonra baktım verdikleri madalyalar bir işime yaramıyor, tek tek astığım adamlara taktım. Son bi' tane kaldı: üstün hizmet madalyası. Onu da sana takacağım!
(Polat, İskender'in eline düştüğünde.)
  • Lan geri zekâlı, sen bırak kimi yakacağını da kendi canını kurtarmaya bak. Ben tanırım o psikopat Memati'yi, seni yakmadan peşini bırakmaz.
(Cevat'a.)
  • Var... Var sende bi' psikopatlık, bi' kabiliyet.
(Funda'ya, silah eğitimi sırasında.)
  • Babanı düşmanları öldüremedi sen mi öldüreceksin? Kapatın kapatın şu psikopat fareyi bir deliğe.
(Kızına.)
  • Her denileni yapsaydım, bugün burada olmazdım.

Yalçın Bulut

  • Sen yağmur ol ben bulut, elbet buluşuruz Polat Alemdar.
  • Ticaretin altın kuralı: Al gülüm ver gülüm, almazsam nah veririm gülüm.
  • Biz de istediğimiz malı ya alırız ya da vermeyenin canını alırız.
  • Gerisinde meselesi olan arkasına bakar. Sen o yüzden arkana dikkat et Yıldız.
  • İstediğimiz malı ya alırız ya da vermeyenin canını alırız.
  • Vay bizim kele bak! İyi tongaya düşürdün beni hain kel!
(Yakın koruması onu tuzağa düşürdüğünde.)
  • Sen, eşin, dostun, ahbabın ya da seni buraya gönderen patronun iyi bilsin ki hiç kimseyi yalvartmadan öldürmem.
(Memati'ye, ihale çıkışında.)
  • Delikanlılığı severim, ama sen hiç mezar taşına delikanlı yazıldığını gördün mü? Adın-soyadın yazılır.
  • İp kopar, taş dağılır.
  • Bulut yeterince doldu. Ya yağacak ya yağacak. Selin altında kalmasınlar.
(İhtiyarlar'a, Polat aracılığıyla.)

Davut Tataroğlu

  • Düşmanına uzak durmayacaksın. Ya satın alacaksın ya da yok edeceksin.
  • Mazeret, yenilenlerin yegâne tesellisidir.
  • Efendim haber vermek için geldim. Bizim çocuklar, işi başardı.
(Başbakan suikastı hakkında, Aron Feller'e.)

Ersoy Ulubey

  • Benim zaafım olduğunu düşünüp evime saldıran o itlere de ki: Ersoy Ulubey'in hiçbir şeye zaafı yok!
(Karısını ve çocuğunu öldürdükten sonra Zülfikar Ağa'ya.)
  • Tozdan kurulmuş devleti, nefesimle deviririm.
(Tozcu Yaşar Ağa'ya.)
  • Düşman iyidir, insanı diri tutar.

Aron Feller

  • Tahtını kaybetmiş bir kral, şeytandan bile medet umar.

Yalçın Yıldız

  • Propaganda daima hakikatten inandırıcıdır.

Muro

  • Ben ölürsem bu doktorun kafasına sıkın.
  • Efendim! Devrimci ahlaktan yoksun, küçük burjuva zaafları olan satılmış hainlerin çıkardığı dedikodulardan son derece rahatsızım!
  • Bu burjuvalar adama değil bir dilim ekmek günahını bile vermezler.
  • Bu don ne böyle? Masmavi. Bundan sonra kimse burjuva donu giymeyecek.
  • Millet o kaşığı tarhanaya sallar, bu eroine sallıyor.
  • Emperyalist eğitimin sonucunda, bilinçsiz şekilde yetiştirilmiş, kendini çözememiş ve kapitalist düzenin çarkının dişleri arasında sıkışmış bir zavallı.
  • Maalesef en kutsal devrim, ilkelerle, prensiplerle değil; para ile gerçekleştirilebiliyor.
  • Burada Lenin'i saygı ve hayranlıkla anmak durumundayım. Ne diyordu büyük lider: Devrimi halk yığınları değil ancak ve ancak profesyonel devrimciler gerçekleştirecektir. Yani sen değil Çeto, ben.
  • Sen gereksiz yere düşünen sosyal bir hayvansın Çeto.
  • Nalet olsun içimdeki insan sevgisine!

Kara

  • Bugüne kadar kim ben devletim dediyse, devlet ona haddini bildirdi. Sen sen ol, ben devletim deme.
  • Davut Bey; kahraman yapılmaz, kahraman olunur.
(Öldürmeden önce, Davut Tataroğlu'na.)

Turan Kaçgar

  • 600'ü görecek. Hayat da böyle ya: Bazı şeyler, hak ettiğinden fazla değer bulur.
(Arazi ihalesinde Tataroğlu İnşaat 575 milyon teklif ettiğinde.)

İhtiyarlar Başkanı

  • Efe olarak doğdun, Ali olarak büyüdün, Polat olarak tarihe geçeceksin.
(Polat Alemdar hakkında.)
  • Başkalarına hükmeden kuvvetlidir, kendine hükmeden kudretlidir.

Cevat Akarsu

  • Ben, ağabeyimin intikamını alana kadar İstanbul'u yakacağım. Sen, sen ol buradan dışarı çıkma ki yanmayasın!
  • Yılmaz, bu ne?
  • Lan siz hâlâ ölmediniz mi? Nasıl bakacaksınız lan ağanızın yüzüne? Lan ya ölün ya da öldürün!
  • Ya fark yaratanlardan olursun ya da fark yaratamayan odunlardan.

Vural Seçkin

  • Devlet hata yapmaz, devletin adamları yapar.
  • Devlet yol vermez, yolu boşaltır.

Ömer Baba

  • Aşk da tıpkı Elif gibidir. İsmi de gizlidir ama okunmaz. O olmadan da besmele size gelmez. O her şeyin içindedir, hiçbir şeyde görülmez.

Mehmet Fikret Hazarbeyoğlu

  • Bir insana verilecek en büyük ceza, onu karşılıksız bir aşka itmektir.

Son Sözler

Karakterlerin ölmeden önceki son sözleri.

  • Ne yalvarması lan?
(Halo, Cevat'ın adamı Yılmaz'a.)
  • Silahını masanın üstüne koy! Oraya değil.
(Yakışıklı Levent, Feller'in korumasına)
  • Davut Bey, Davut Bey!
(Yalçın Yıldız, Davut Tataroğlu'na)
  • Öldüreceksen asker gibi öldür, şerefsizler gibi asma. Beni öldürsen de mağlupsun! Beni öldürdükten sonra Feller seni yaşatacak mı sanıyorsun? Kaç tane adamını öldürdüm, sana neler yaptığımı hatırlamıyor musun? Kurşuna diz beni! Sakın ipe çekme. Öldüreceksen asker gibi öldür!
(İskender Büyük, Polat'a.)
  • İyi Allah cezanı vermesin iyi.
(Yalçın Bulut, Memati'ye sıkılan kurşunların önüne atlamadan önce.)
  • Usta...
(Memati Baş, Polat'a.)
  • Yatın, bomba!
(Abdülhey, Polat'a gönderilen bomba düzeneğini uzaklaştırırken.)
  • Siyah Sancak, sizlere son emrim: Nişan al! Ateş!
(Kara; Ebola virüsünün kendisine enjekte edilmesi üzerine, acısızca ölmek için kendini kurşuna dizdirtir.)
  • Abi, kurtar beni.
(Pusat Çakır, Polat'a.)

Kaynakça

  1. https://youtu. be/mcOqM2nZqqY?t=3500

Notlar

  1. Hüsnü Yalınkılıç'tan bahsediliyor.
  2. Sadi Paşa suikastı Muro'nun üstüne kalmıştır.