John Locke: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon]

İçerik silindi İçerik eklendi

Satır içi

22.09, 4 Ocak 2019 tarihindeki hâli

John Locke (29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704), İngiliz liberal filozof.

Hiçbir insanın bilgisi, edindiği tecrübenin ötesine geçemez.
- II. kitap, 1. bölüm, 19. kısım

Hukukun bittiği yerde tiranlık başlar.
- Hükümet Üzerine İkinci Deneme, 202. kısım

Doğuştan bilgi yoktur ve insan zekası doğduktan sonra dolmaya başlayan bomboş bir levha (tabula rasa) dır.
Her birey kendi kişiliğinin ve mülkiyetinin mutlak efendisidir.
Her insanın kendi kimliğinde mahfuz bir mülkiyeti vardır. Buna kendi dışında hiç kimsenin bir hakkı yoktur. Bedeninin emeği, ellerinin işi tamamen kendisine aittir.
İnsanların siyasi topluma girmelerinin nedeni mülkiyetlerinin korunmasıdır.
Her şey, zevk ve acı vermesi bakımından iyi ya da kötü olarak adlandırılır.
Felsefe bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla, gerçek alemden geldiğini kanıtlamaktır.
Mutluluk ve mutsuzluk son sınırlarını bilmediğimiz iki durumdur.
Doğa kanunları Tanrı'nın emirleridir. Onlar olmasa, biz âhlakı dayandıracak bir temel bulamayız.
Akıl,bence insan zihninin algılar veya düşünme gibi doğal yeteneklerini kullanarak elde ettiği fikirlerden yapılan çıkarımlarla eriştiği önermelerin ya da doğruların kesinliğinin veya olasılığının bir keşfidir.

İnanç,aklın çıkarımlarıyla değil,Tanrı'dan gelenler gibi olağanüstü bir iletişim sayesibde elde edilen önermelerin onaylanmasıdır.Doğruların insanlar tarafından bu biçimde keşfedilmesine vahiy denir.
İnanç bizi bilgimizle çelişen hiçbir şeye ikna edemez.
Aklın açık ve bariz emirleriyle çelişen veya bu emirlerle tutarlı olmayan hiçbir şey,aklın hiçbir şekilde dahil edilemeyeceği bir inanç meselesi olarak karşımıza getirilemez veya onaylanamaz.

@@ 20. satır: / 20. satır: @@
 * Mutluluk ve mutsuzluk son sınırlarını bilmediğimiz iki durumdur.
 * Doğa kanunları Tanrı'nın emirleridir. Onlar olmasa, biz âhlakı dayandıracak bir temel bulamayız.
+* Akıl,bence insan zihninin algılar veya düşünme gibi doğal yeteneklerini kullanarak elde ettiği fikirlerden yapılan çıkarımlarla eriştiği önermelerin ya da doğruların kesinliğinin veya olasılığının bir keşfidir.
+* İnanç,aklın çıkarımlarıyla değil,Tanrı'dan gelenler gibi olağanüstü bir iletişim sayesibde elde edilen önermelerin onaylanmasıdır.Doğruların insanlar tarafından bu biçimde keşfedilmesine vahiy denir.
+* İnanç bizi bilgimizle çelişen hiçbir şeye ikna edemez.
+* Aklın açık ve bariz emirleriyle çelişen veya bu emirlerle tutarlı olmayan hiçbir şey,aklın hiçbir şekilde dahil edilemeyeceği bir inanç meselesi olarak karşımıza getirilemez veya onaylanamaz.
 {{vikipedi}}