Mehmed Uzun: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
İçerik silindi İçerik eklendi
Hazan (mesaj | katkılar)
→‎Sözleri: Yeni madde
Etiketler: Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
(Fark yok)

18.52, 2 Ağustos 2018 tarihindeki hâli

Mehmed Uzun (d. 1953, Siverek - ö. 11 Ekim 2007, Diyarbakır), Kürt yazar. Modern Kürt edebiyatının kurucularından biri olarak kabul edilir.

Sözleri

  • Beni ne modernist, ne postmodernist, ne sürrealist, ne tarihi roman, ne de sosyal realist bir kategoriye koyamazsınız. Ben kendime özgü bir roman sanatı yaratmaya çalışıyorum.[1]
  • Benim romanım farklı olmalı, farklı bir tarihi, farklı insani öyküleri, farklı kaderleri anlatmalı. Ben yazarken, özellikle bastırılmış, yok edilmiş, sesi kısılmış, kendisini ifade etmekte çok fazla güçlük çekmiş insanların yaşamlarına ilgi duyuyorum. Onları yazmaya çalışıyorum, resmi tarih benim ilgimi çekmiyor.[1]
  • Ben yasak bir dilde yazıyorum. Ve bu benim yazdığım her türlü sözcüğe yansıyor. Ben o ruh haliyle yazıyorum. Ben bu dili 18 yaşında cezaevinde öğrendim. Musa Anter bana öğretti. Ve bin bir güçlükle bir edebiyat dili kurdum. Bir yazarın sahip olması gereken, yazarlığın sürdürülebilmesi için zorunlu olan hiçbir şeye sahip olmayan biriyim. Ne benim devletim oldu, ne kütüphanelerim, ne üniversitelerim, ne iletişim kanallarım, medyam oldu ne de okuyucularım. Bütün bunları yaratmak gerekiyordu.[1]
  • İyi bir anlatı yaratmanın en önemli koşulu, hakikatin yaratıcı düşünceyle kurgulanıp, bir insani vaka, deneyim, duygu olarak, olabildiğince canlı karakterlerle anlatılmasıdır.[2]
  • Ben, bana benzer karakterleri yazmıştım. Ben bir mağlup ve mağdurdum; bir öteki ve barbardım; bir yabancı ve sürgündüm. Yazdığım ve yazmayı düşündüğüm karakterler de böyleydi işte. Ben onlara hükmetmeye çalışırken, onlar çoktan beni etkileri altına almış, kaderimi kendi kaderlerinin bir parçası haline getirmişlerdi. [2]
  • Diller, dinler ve uygarlıklar dünyanın en şefkatli, hoşgörülü, ötekini kucaklamaya hazır varlıklarıdır. Onları kin ve nefretin aracı haline getiren biziz, bizim çılgın hayallerimiz, ütopyalarımız, ideolojilerimiz ve siyasetlerimizdır.[3]
  • Dünyayı ve özellikle bulunduğumuz tüm bölgeyi bir kin ve nefret mekanı haline getirenler gibi sahtekar ve ikiyüzlü davranamayız; eğer gerçekten sözün onuruna inanıyorsak ve bunun da insanın onuru olduğunu söylüyorsak, o zaman evrensel bir edebiyat dünyası için çalışmak zorundayız.[3]
  • Türkiye'ye ilişkin kendimizi kandırmaya gerek yok; Türkiye, kimi özellikleri aynı olsa bile herhangi bir Ban ülkesi değil. Türkiye'de egemen değer yargıları, kültür mirası, geçmiş, tarih, toplumsal hafıza vb. her şey Batı dünyasından çok farklı. Türkiye Cumhuriyeti'nın uygarlık adına yarattığı kayda değer somut bir şeyden söz etmek çok güç ama Türkiye, ülke olarak, İslam, Osmanlı uygarlığına ait bir ülke. Ve en önemlisi, İslam dünyasında Batı'ya en yakın olan ülke.[4]
  • Türkiye'nin, Kürt sorununu uygar ve demokratik yöntemlerle çözmediği sürece hep güçsüz, dengesiz ve anti-demokratik olacağı artık iyice anlaşılmıştır. Türkiye'nin Kürtlere tüm haklarını eksiksizce vermesi bir zorunluluktur. Bu, uygar ve demokratik bir ülke ve uygarlıklar diyaloğunun saygın bir tarafı olmanın ilk koşuludur.[4]
  • Uygarlık, kılıç, tank, top ve bombayla oluşmaz, tersine insanın özgürlüğünü ve eşitliğini esas alan, insanı daha da özgürleştirip, eşit hale getiren yaratıcı yapıtla oluşur. (...) Uygarlık, özgürlüktür; gelecek, uygarlıkların demokratik diyaloğundadır.[4]
  • Benim yazarlığım ve eserlerimle ilgili yazılanlara cevap verme gibi bir alışkanlığım da yok. Yazarlığım, mutlak bir gerçeğin peşinde değil. Eserlerimin bir tek kati gerçeği yok. Ve cevaplardan ziyade soruların peşindeyim. Cevapları okuyucuya bırakıyorum. Bu nedenle herkes istediği gibi eserlerimi değerlendirebilir, ben buna karışmam.[5]
  • Ben savaşı yazdım ve her şeye, tüm engel, yasak ve tehdide rağmen yine yazacağım. Bu, benim misyonum.[5]
  • Farklılıkları bilmek ve buna uygun davranmak en doğrusu; herkes en iyi yaptığı şeyi yapmalı.[5]
  • Dil, hem bireyin hem ulusun ruhudur. Bireysel ya da toplumsal ruh, dil temiz olduğu oranda temizdir.[6]
  • Dil, sadece bugün değil, totaliter ideolojilerin hiç sevmediği o farklı dündür de; yani hafızadır, özellikle bugün bizim için çok ama çok gerekli olan hafıza. Dil, kendisine yüklenen misyonlarla aynı zamanda yarındır da; yani gelecektir, bizi ve çocuklarımızı çok ama çok yakından ilgilendiren gelecek.[6]
  • Dilin ve bireysel, toplumsal ruhun kirlenmesi, toplumların başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridır. Dili ve ruhu söz konusu kirliliklerden temizlemeden, hiçbir sorunu aşmak mümkün değil. Kurtuluş, hak ve hukuk, özgürlük ve eşitlik dil ve sözle başlar.[6]
  • Yasak, ceza, kaçış, mazlumiyet, gurbet, kimsesizlik, çaresizlik ve kahrolası bir kader: Maceramın özeti budur.[7]
  • Söz, anlatı ve edebiyat insandan ve insanlıktan söz etmeli, çaresiz, çıkışsız insanı anlatmalı, insana ve insanlığa aydınlık bir ayna tutmalı ve insanın ve insanlığın hayatının devamı için hayatın üstüne umut ve güç serpmeli.[7]
  • Hümanizma, demokrasi, uygarlaşma, küresel düşünme, adalet, vicdan ve merhamet, edebiyat alanında son derece önemli ve gerekli şeylerdir. İyi bir edebiyat yalnız bu temeller üzerine inşa edilebilir. (...) Bu ölçütler olmadan hiç kimse iyi bir edebiyat yaratamaz. Ne acılar ve sızılar, ne umut ve yüce duygular tek başlarına edebiyat olabilirler. Ama iyi ve edebi bir örgü içinde, sözünü ettiğim ölçütlerle ölümsüz bir edebiyata dönüşebilirler.[7]
  • Edebi söz, özellıkle de roman sanatı çağları, dönemleri, mekanları ve sınırları tanımaz, hepsini önüne katar, onların üzerinden atlar ve her zamana, her mekana ulaşır.[7]

Kaynakça

  1. 1,0 1,1 1,2 Hamza Aktan (23 Nisan 2003). ""Beni Hiçbir Kategoriye Koyamazsınız!"". BİA Haber Merkezi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2018. 
  2. 2,0 2,1 Milliyet Sanat, Eylül 2007
    • 17 Şubat 2007 tarihinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi'ndeki "Mehmed Uzun'un Anlatısı" isimli uluslararası sempozyumun kapanış konuşmasının notlarından derlenmiştir.
  3. 3,0 3,1 "Sözün onuru insanın onurudur..." PEN. 21 Mart 2005. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2018. 
    • 2005 senesi 21-24 Mart tarihleri arasında Uluslarası Pen Kulübü'nün düzenlediği Kültürel Farklılık (Cultural Diversity) konferansının açılış konuşması.
  4. 4,0 4,1 4,2 19-20 Eylül 2005'te, Avrupa Parlamentosu'nda yapılan, The EU, Turkey and The Kurds konferansında yapılan konuşma metni.
  5. 5,0 5,1 5,2 Mehmed Uzun (2008). "Savaş ve Edebiyata İlişkin Küçük Notlar...". Derleyen: Muhsin Kızılkaya (Ed.). Ölüm Meleğiyle Randevu. İthaki Yayınları. s. 52-57. ISBN 978-975-273-408-1. 
  6. 6,0 6,1 6,2 Dile Yüklenen Kötülükler. BirGün gazetesi, 7 Mayıs 2004
  7. 7,0 7,1 7,2 7,3 7 Aralık 2005'te, Irak Kürdistanı Bölgesel Hükümeti tarafından verilen "Onur Ödülü" teşekkür konuşmasından. Erbil, Sanatçılar Köşkü. Türkçeye çeviren: Selim Temo.

Dış bağlantılar

Mehmed Uzun ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.