Cemil Meriç: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Uncitoyen (mesaj | katkılar)
78.179.172.186 adlı kullanıcının son değişikliği reddedilerek Felecita sürümüne (115953) geri dönüldü
Babatolian (mesaj | katkılar)
İçerik genişletildi.
10. satır: 10. satır:


== Işık Doğudan Gelir ==
== Işık Doğudan Gelir ==
*İbn-i Haldun çağdaş düşüncenin kutup yıldızlarından biridir.
* [[İbn-i Haldun]] çağdaş düşüncenin kutup yıldızlarından biridir.


== Jurnal ==
== Jurnal ==
* [[Düşünce]] [[şüphe]]yle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?

* [[Düşünce]] şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?
* Acıları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.
* [[Acı]]ları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.


* Hepimiz sefil birer kuklayız. Tek gücümüz: intibak kabiliyeti.
* Hepimiz sefil birer kuklayız. Tek gücümüz: intibak kabiliyeti.
21. satır: 21. satır:
* Şeytanın ruhuna eziyet ettiği kişi, acısını, hiç düşünmeden en yakınından çıkarır.
* Şeytanın ruhuna eziyet ettiği kişi, acısını, hiç düşünmeden en yakınından çıkarır.


*Entelektüel, dünyayı hergün yeni baştan kurabileceğine inanan adamdır, Descartes'dan beri aklın ve idrakin cihanşümul olduğunu anlamıştır".
* Entelektüel, dünyayı hergün yeni baştan kurabileceğine inanan adamdır, [[René Descartes|Descartes]]'dan beri [[aklın]] ve idrakin cihanşümul olduğunu anlamıştır.

* Görmek tabiata tahakküm etmektir. Dış [[dünya]] ne kadar düşman unsurlarla dolup taşarsa taşsın, zekamızın gözbebeklerimizden boşalan seyyalesiyle ehlileşmeye, mutileşmeye mahkumdur.
** Quinze-Vingts Geceleri, s. 38

* [[Din]], [[aşk]], [[şiir]]: boşlukta yuvarlanan [[insan]]ın bir yıldıza atladığı merdivenlerdir.
** Quinze-Vingts Geceleri, s. 40

* En yavuz ermişlerin, en çetin kahramanların zaman zaman nasıl çamurlaştıklarını görmek, küçün insanlar için hain, buruk ve zehirli bir teselli.
** Jurnal, s. 53

* Realiteyi görmemek için [[din]]i, [[sanat]]ı, [[aşk]]ı yaratmışız.
** Jurnal, s. 54

* Neden vakur [[Juvenal]] okunmuyor? Niçin [[Lukretius|Lükres]]'in erkek sesi insanlığın ufkunda çınlamaz oldu?
** Denize Atılan Şişe, S. 34

* Onlar için Anadolu yoktur, İstanbul yoktur, Türkiye yoktur, üzerinde [[insan]]ların gözyaşı döktüğü, sefalet çektiği, didindiği bir [[dünya]] yoktur.
** Birkaç Kozmopolit Üzerine Hiciv Denemesi, s. 62

* Nihayet medrese ve saray. Efendilerinin her cinayetine eli titremeden fetva veren yıkılış çağlarının uluma-yı rüsumu: Mensuplarını herhangi bir vatandaş gibi askere yollamaz, ezelî zillet içinde, bu zilletin nimeti saydığı bir takım imtiyazları inatçılıkla muhafazaya çalışırdı.
** Birkaç Kozmopolit Üzerine Hiciv Denemesi, s. 62

* Uzviyi ulvileştirmek bakırdan altın imal etmek gibi hayal. Hayatımıza salgı bezlerimiz hükmediyor. Şuurun karanlık bölgelerinden yükselen çığlıkları susturamıyoruz. Çığlık homurtu oluyor nihayet. Homurtu uğultuya inkılap ediyor.
** Quinze-Vingts Geceleri IV, s93


== Bu Ülke ==
== Bu Ülke ==
* Batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.
* Batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.
* [[Dergi]] hür [[tefekkür]]ün kalesi.
* Dergi hür [[Düşünce|tefekkür]]ün kalesi.
* [[Düşünce]]ye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
* [[Düşünce]]ye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
* [[İngiliz]] hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
* İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
* Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
* Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
* Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
* Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
* [[Kâmus]] bir milliyetin nâmusudur.
* Kâmus bir milliyetin nâmusudur.
* Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
* Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
* [[Deha]] tabiatın en tehlikeli armağanı.
* [[Deha]] tabiatın en tehlikeli armağanı.
* [[İnsanlık]] daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
* [[İnsan]]lık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
* [[Hayat]] herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
* [[Hayat]] herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
* Hiçbir [[zafer]] umulanı getirmez, hiçbir [[bozgun]] mutlak değildir.
* Hiçbir [[zafer]] umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
* Havarilerini yaratamayan [[İsa]]'nın yeri tımarhanedir, tarih değil.
* Havarilerini yaratamayan [[İsa]]'nın yeri tımarhanedir, [[tarih]] değil.
* Güneş ülkeleri aydınlatır, [[sözler]] milleti.
* Güneş ülkeleri aydınlatır, [[söz]]ler milleti.
* İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
* İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
* [[Tefekkür]] [[vuzuh]]la başlar, kurtuluş şuurla.
* [[Düşünce|Tefekkür]] vuzuh (anlaşılabilir olmak e.n.) ile başlar, kurtuluş şuurla.
* Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
* Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
* Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten. Hayır, kirlettiği bir odadan kaçar gibi. ''(Journal, cilt 1, s. 106)''
* Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten. Hayır, kirlettiği bir odadan kaçar gibi. ''(Journal, cilt 1, s. 106)''
46. satır: 70. satır:
* Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
* Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
* Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
* Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
* [[Kelam]], bütünüyle haysiyettir.
* Kelam, bütünüyle haysiyettir.
* [[Kamus]], bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
* Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
* [[Slogan]], ilkelin ideolojisi.
* [[Slogan]], ilkelin ideolojisi.
* [[İdeoloji]]ler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.
* [[İdeoloji]]ler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.
* Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
* Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
* Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: [[Kültür]].
* Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: [[Kültür]].
* [[Kitap]], istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan [[tefekkür]].
* [[Kitap]], istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan [[Düşünce|tefekkür]].
* Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
* Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
* Her toplum bir kitaba dayanır: [[Ramayana]], [[Neşideler Neşidesi]] veya [[Kur’an]]: "Senin kitabın hangisi?"
* Her toplum bir kitaba dayanır: [[Ramayana]], Neşideler Neşidesi veya [[Kur’an]]: "Senin kitabın hangisi?"
* Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
* Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
* Yığın düşünmez, maruz kalır.
* Yığın [[düşünce|düşünme]]z, maruz kalır.
* Bayağı, hissetmeyendir.
* Bayağı, hissetmeyendir.
* Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
* Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
* Meçhule açılan bir kapıdır [[kitap]]. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
* Meçhule açılan bir kapıdır [[kitap]]. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
* [[Mütercim]], mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
* Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
* [[Şiir]] ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
* [[Şiir]] ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
* [[Polemik]] zekaların savaşıymış. [[Zeka]]lar birbiriyle savaşmaz. [[Kin]]lerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
* Polemik zekaların savaşıymış. [[Zeka]]lar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
* Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
* Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
* Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
* Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
73. satır: 97. satır:
* Kültür, Homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
* Kültür, Homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
* Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
* Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
* Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
* Batı’nın [[düşünce]] [[tarih]]i [[akıl]]la naklin mücadele tarihi.
* Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
* Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
* Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
* Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
83. satır: 107. satır:
* Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
* Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
* Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
* Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
* Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
* [[Bilgi]], sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
* Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
* Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
* Tarihin mimarı: İsyan, kadere, zamana, insana.
* Tarihin mimarı: İsyan; kadere, zamana, insana.
* Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
* Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
* Kronoloji: Aptalların tarihi.
* Kronoloji: Aptalların tarihi.
* Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan [[özlem]]. Bilgi değil, aşk.
* [[Din]], bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan [[özlem]]. [[Bilgi]] değil, [[aşk]].
* Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
* Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
* Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
* Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
94. satır: 118. satır:
* Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.
* Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.
* Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala hem de alçaktır. Bir adamın ‘Benden başka herkes aldanıyor’ demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa ne yapsın?
* Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala hem de alçaktır. Bir adamın ‘Benden başka herkes aldanıyor’ demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa ne yapsın?
*Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm… İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz… Acılarımı dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var… Aczime tahammül edemiyorum… Bu, hayatımın perde arkasındaki ardı arkası kesilmeyen uğultu. ''(sayfa 47.)''
* Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm… İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz… Acılarımı dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var… Aczime tahammül edemiyorum… Bu, hayatımın perde arkasındaki ardı arkası kesilmeyen uğultu. ''(sayfa 47.)''


== Umrandan Uygarlığa ==
== Umrandan Uygarlığa ==
* İnsan zekası çevresinden tiksindiği için sanata ve felsefeye sığınır.
* İnsan zekası çevresinden tiksindiği için sanata ve felsefeye sığınır.
* Hasta ile sıhhatli adam arasındaki fark şu: hastanın başlıca kaygısı kendi varlığıdır; sıhhatli adam dış dünyayla uğraşır. Fransız düşünçesi sıhhatli bir çevrede gelişmiştir. Bakışları dış dünyaya çevrili,onu tanımak, onu kavramak ister. Fransız felsefesinin uğraştığı problemler: nazari hakikat, epistemoloji, matematik, psikoloji, sosyoloji. Hasta bir çevrede gelişen Alman düşünçesinin temel kaygısı kendi hastalığı ve onun tedavisidir. Almanya'daki bütün felsefe sistemlerinin hareket noktası ahlak problemidir.
* Hasta ile sıhhatli adam arasındaki fark şu: hastanın başlıca kaygısı kendi varlığıdır; sıhhatli adam dış dünyayla uğraşır. Fransız düşünçesi sıhhatli bir çevrede gelişmiştir. Bakışları dış dünyaya çevrili,onu tanımak, onu kavramak ister. Fransız felsefesinin uğraştığı problemler: nazari hakikat, epistemoloji, matematik, psikoloji, sosyoloji. Hasta bir çevrede gelişen Alman düşünçesinin temel kaygısı kendi hastalığı ve onun tedavisidir. Almanya'daki bütün felsefe sistemlerinin hareket noktası ahlak problemidir.
* [[Machiavelli]]'yi ümitsizliğe düşüren, insanları değişmez sanması, rejimlerin devri olarak birbirini takip ettiğine inanması.
* [[Niccolò Machiavelli|Machiavelli]]'yi [[ümit]]sizliğe düşüren, [[insan]]ları değişmez sanması, rejimlerin devri olarak birbirini takip ettiğine inanması.
* Tanzimat sonrası Osmanlı irfanının dikkate layık bir tezadı: Avrupa'nın kültür emperyalizmine cihat açan Osmanlı Sadrazamı yazılarını Fransızca kaleme alırmış.
* Tanzimat sonrası Osmanlı irfanının dikkate layık bir tezadı: Avrupa'nın kültür emperyalizmine cihat açan Osmanlı Sadrazamı yazılarını Fransızca kaleme alırmış.


106. satır: 130. satır:
* Kitap, zekayı kibarlaştırır.
* Kitap, zekayı kibarlaştırır.
* Bu memlekette sağcı solcu, ilerici gerici yoktur, bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olun.
* Bu memlekette sağcı solcu, ilerici gerici yoktur, bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olun.
*Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedîdir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevî ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal... O zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
* Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedîdir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevî ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal... O zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
*Olimpos dağının çocukları Hira dağının evlatlarını asla kabullenemeyecektir.
* Olimpos dağının çocukları Hira dağının evlatlarını asla kabullenemeyecektir.
*Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur.
* Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur.

{{vikipedi|Cemil Meriç}}
{{vikipedi|Cemil Meriç}}



21.28, 25 Şubat 2015 tarihindeki hâli

Cemil Meriç
Doğum tarihi 12 Aralık 1916
Doğum yeri Reyhanlı, Hatay
Ölüm tarihi 13 Haziran 1987
Ölüm yeri İstanbul
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Işık Doğudan Gelir

  • İbn-i Haldun çağdaş düşüncenin kutup yıldızlarından biridir.

Jurnal

  • Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?
  • Acıları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.
  • Hepimiz sefil birer kuklayız. Tek gücümüz: intibak kabiliyeti.
  • Şeytanın ruhuna eziyet ettiği kişi, acısını, hiç düşünmeden en yakınından çıkarır.
  • Entelektüel, dünyayı hergün yeni baştan kurabileceğine inanan adamdır, Descartes'dan beri aklın ve idrakin cihanşümul olduğunu anlamıştır.
  • Görmek tabiata tahakküm etmektir. Dış dünya ne kadar düşman unsurlarla dolup taşarsa taşsın, zekamızın gözbebeklerimizden boşalan seyyalesiyle ehlileşmeye, mutileşmeye mahkumdur.
    • Quinze-Vingts Geceleri, s. 38
  • Din, aşk, şiir: boşlukta yuvarlanan insanın bir yıldıza atladığı merdivenlerdir.
    • Quinze-Vingts Geceleri, s. 40
  • En yavuz ermişlerin, en çetin kahramanların zaman zaman nasıl çamurlaştıklarını görmek, küçün insanlar için hain, buruk ve zehirli bir teselli.
    • Jurnal, s. 53
  • Neden vakur Juvenal okunmuyor? Niçin Lükres'in erkek sesi insanlığın ufkunda çınlamaz oldu?
    • Denize Atılan Şişe, S. 34
  • Onlar için Anadolu yoktur, İstanbul yoktur, Türkiye yoktur, üzerinde insanların gözyaşı döktüğü, sefalet çektiği, didindiği bir dünya yoktur.
    • Birkaç Kozmopolit Üzerine Hiciv Denemesi, s. 62
  • Nihayet medrese ve saray. Efendilerinin her cinayetine eli titremeden fetva veren yıkılış çağlarının uluma-yı rüsumu: Mensuplarını herhangi bir vatandaş gibi askere yollamaz, ezelî zillet içinde, bu zilletin nimeti saydığı bir takım imtiyazları inatçılıkla muhafazaya çalışırdı.
    • Birkaç Kozmopolit Üzerine Hiciv Denemesi, s. 62
  • Uzviyi ulvileştirmek bakırdan altın imal etmek gibi hayal. Hayatımıza salgı bezlerimiz hükmediyor. Şuurun karanlık bölgelerinden yükselen çığlıkları susturamıyoruz. Çığlık homurtu oluyor nihayet. Homurtu uğultuya inkılap ediyor.
    • Quinze-Vingts Geceleri IV, s93

Bu Ülke

  • Batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.
  • Dergi hür tefekkürün kalesi.
  • Düşünceye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.
  • İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.
  • Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.
  • Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülâkattır.
  • Kâmus bir milliyetin nâmusudur.
  • Her kavganın ezelî mazereti: Son kavga olmak.
  • Deha tabiatın en tehlikeli armağanı.
  • İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
  • Hayat herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
  • Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.
  • Havarilerini yaratamayan İsa'nın yeri tımarhanedir, tarih değil.
  • Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.
  • İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.
  • Tefekkür vuzuh (anlaşılabilir olmak e.n.) ile başlar, kurtuluş şuurla.
  • Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.
  • Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten. Hayır, kirlettiği bir odadan kaçar gibi. (Journal, cilt 1, s. 106)
  • Kelime: Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin. Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade. Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler. Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.
  • Sol ve sağ… Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.
  • Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
  • Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.
  • Kelam, bütünüyle haysiyettir.
  • Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.
  • Slogan, ilkelin ideolojisi.
  • İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.
  • Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.
  • Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: Kültür.
  • Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
  • Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.
  • Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler Neşidesi veya Kur’an: "Senin kitabın hangisi?"
  • Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.
  • Yığın düşünmez, maruz kalır.
  • Bayağı, hissetmeyendir.
  • Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
  • Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.
  • Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.
  • Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.
  • Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
  • Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.
  • Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.
  • Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.
  • Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt.
  • Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.
  • Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.
  • İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime.
  • İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.
  • Kültür, Homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.
  • Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.
  • Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.
  • Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.
  • Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.
  • Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.
  • Şuuraltı (psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.
  • Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.
  • Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.
  • Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyaloğu. Düşman, gözü bağlı olandır.
  • Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.
  • Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.
  • Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.
  • Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.
  • Tarihin mimarı: İsyan; kadere, zamana, insana.
  • Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.
  • Kronoloji: Aptalların tarihi.
  • Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk.
  • Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.
  • Mahalle kavgaları, tefekkürün zirvelerine ulaşmamalı.
  • Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.
  • Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.
  • Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala hem de alçaktır. Bir adamın ‘Benden başka herkes aldanıyor’ demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa ne yapsın?
  • Bazen bir kuyuya benziyor hayat; kör, pis, zehirli bir kuyuya. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor, kimseyi görmüyor gözüm. Sevdiklerim yabancılaşıyor. Kitaplar tuğla oluveriyor birden. Dostlarımın sesini tanımıyorum. Varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık. Gözlerimi kaybettikten sonra bu kuyuya sık sık düştüm… İstediğini yapamamak, sakatlığımdan doğan bir aciz… Acılarımı dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var… Aczime tahammül edemiyorum… Bu, hayatımın perde arkasındaki ardı arkası kesilmeyen uğultu. (sayfa 47.)

Umrandan Uygarlığa

  • İnsan zekası çevresinden tiksindiği için sanata ve felsefeye sığınır.
  • Hasta ile sıhhatli adam arasındaki fark şu: hastanın başlıca kaygısı kendi varlığıdır; sıhhatli adam dış dünyayla uğraşır. Fransız düşünçesi sıhhatli bir çevrede gelişmiştir. Bakışları dış dünyaya çevrili,onu tanımak, onu kavramak ister. Fransız felsefesinin uğraştığı problemler: nazari hakikat, epistemoloji, matematik, psikoloji, sosyoloji. Hasta bir çevrede gelişen Alman düşünçesinin temel kaygısı kendi hastalığı ve onun tedavisidir. Almanya'daki bütün felsefe sistemlerinin hareket noktası ahlak problemidir.
  • Machiavelli'yi ümitsizliğe düşüren, insanları değişmez sanması, rejimlerin devri olarak birbirini takip ettiğine inanması.
  • Tanzimat sonrası Osmanlı irfanının dikkate layık bir tezadı: Avrupa'nın kültür emperyalizmine cihat açan Osmanlı Sadrazamı yazılarını Fransızca kaleme alırmış.

Diğer

  • Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.
  • Kitap, zekayı kibarlaştırır.
  • Bu memlekette sağcı solcu, ilerici gerici yoktur, bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olun.
  • Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedîdir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevî ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal... O zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
  • Olimpos dağının çocukları Hira dağının evlatlarını asla kabullenemeyecektir.
  • Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur.
Cemil Meriç ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.