Fyodor Dostoyevski: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Turgut46 (mesaj | katkılar)
Düzenleme...
Etiketler: Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
II. Niveles (mesaj | katkılar)
k düzenleme AWB ile
5. satır: 5. satır:
==Sözleri==
==Sözleri==
* [[İnsan]] bir gizemdir: Eğer tüm yaşamını onu çözmekle geçirsen, zamanını boşa harcamış olmazsın. Ben kendim bu gizemle meşgul oluyorum, çünkü ben bir insan olmak istiyorum.<ref>''Dostoyevski: Yaşamı ve Çalışması'' (1971), Konstantin Mochulski</ref>
* [[İnsan]] bir gizemdir: Eğer tüm yaşamını onu çözmekle geçirsen, zamanını boşa harcamış olmazsın. Ben kendim bu gizemle meşgul oluyorum, çünkü ben bir insan olmak istiyorum.<ref>''Dostoyevski: Yaşamı ve Çalışması'' (1971), Konstantin Mochulski</ref>

*Benim [[İsa]]'ya inanışım ve itirafım bir çocuğunki gibi değil. Benim şükrettiğim şey bir kuşku ocağına doğmak.<ref>''Kierkegaard, the Melancholy Dane'' (1950), Harold Victor Martin.</ref>
*Benim [[İsa]]'ya inanışım ve itirafım bir çocuğunki gibi değil. Benim şükrettiğim şey bir kuşku ocağına doğmak.<ref>''Kierkegaard, the Melancholy Dane'' (1950), Harold Victor Martin.</ref>


==Eserleri==
==Eserleri==
===''[[w:Beyaz Geceler (öykü)|Beyaz Geceler]]'' (1848)===
===''[[w:Beyaz Geceler (öykü)|Beyaz Geceler]]'' (1848)===
*Mutsuzken başkalarının mutsuzluğunu daha güçlü hissederiz; duygular parçalanmaz, yoğunlaşır.
*Mutsuzken başkalarının mutsuzluğunu daha güçlü hissederiz; duygular parçalanmaz, yoğunlaşır.

*Herkes gerçekte olduğundan daha sertmiş gibi görünmeye çalışır, sanki herkes açıkça dışa vurunca duygularıyla alay edileceğinden korkmaktadır.
*Herkes gerçekte olduğundan daha sertmiş gibi görünmeye çalışır, sanki herkes açıkça dışa vurunca duygularıyla alay edileceğinden korkmaktadır.

*Yitirilen şey geri gelmez. Ağızdan çıkan sözde öyle.
*Yitirilen şey geri gelmez. Ağızdan çıkan sözde öyle.

*Sizi kırdım, ama biliyorum -eğer seviyorsanız, kırgınlık uzun zaman kalmaz akılda, ve siz beni seviyorsunuz. -''Naştenka''
*Sizi kırdım, ama biliyorum -eğer seviyorsanız, kırgınlık uzun zaman kalmaz akılda, ve siz beni seviyorsunuz. -''Naştenka''

*Ancak gençken yaşanabilecek olağanüstü gecelerden biriydi, sevgili okuyucu. Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parıltısına bakıp da “Böylesine güzel bir gökyüzü altında, gerçekten kötü insanlar, öfkeli ve hırçın insanlar nasıl bulunabilir!” diye düşünürsünüz. Bu düşünce yine gençlik düşüncesidir. Dilerim sizin yüreğiniz de olabildiğince uzun bir zaman genç kalsın.
*Ancak gençken yaşanabilecek olağanüstü gecelerden biriydi, sevgili okuyucu. Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parıltısına bakıp da “Böylesine güzel bir gökyüzü altında, gerçekten kötü insanlar, öfkeli ve hırçın insanlar nasıl bulunabilir!” diye düşünürsünüz. Bu düşünce yine gençlik düşüncesidir. Dilerim sizin yüreğiniz de olabildiğince uzun bir zaman genç kalsın.

*Toplayacağınız çalı çırpıyla yakacağınız ateş soğumuş kalbinizi ısıtmaya, ruhunuzu yeni bir alevle canlandırmaya, kanınızı damarlarınızda eskisi gibi hızla dolaştırmaya, gözlerinizi yaşla doldurmaya asla yetmeyecektir.
*Toplayacağınız çalı çırpıyla yakacağınız ateş soğumuş kalbinizi ısıtmaya, ruhunuzu yeni bir alevle canlandırmaya, kanınızı damarlarınızda eskisi gibi hızla dolaştırmaya, gözlerinizi yaşla doldurmaya asla yetmeyecektir.


===''[[Yeraltından Notlar]]'' (1864)===
===''[[Yeraltından Notlar]]'' (1864)===
*Şöyle bir daha, dikkatlice düşünün! Biz bugün "canlılık" denen şeyin nerede bulunduğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağrıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sayıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani etiyle kemiğiyle insan olmak bile yük geliyor; bundan utanıyoruz, ayıp sayıyoruz. "Soyut insan" diyebileceğim garip yaratıklar olmaya can atıyoruz. Biz ölü doğmuş kişileriz, zaten çoktandır canlı olmayan babaların soyundan ürüyoruz ve bu durumu gittikçe daha çok beğeniyor, bundan zevk almaya başlıyoruz. Nerdeyse bir kolayını bulup bizleri doğrudan doğruya düşüncelerin doğurmasını sağlayacağız.
*Şöyle bir daha, dikkatlice düşünün! Biz bugün "canlılık" denen şeyin nerede bulunduğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağrıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sayıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani etiyle kemiğiyle insan olmak bile yük geliyor; bundan utanıyoruz, ayıp sayıyoruz. "Soyut insan" diyebileceğim garip yaratıklar olmaya can atıyoruz. Biz ölü doğmuş kişileriz, zaten çoktandır canlı olmayan babaların soyundan ürüyoruz ve bu durumu gittikçe daha çok beğeniyor, bundan zevk almaya başlıyoruz. Nerdeyse bir kolayını bulup bizleri doğrudan doğruya düşüncelerin doğurmasını sağlayacağız.

*Ben hasta bir adamım... Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
*Ben hasta bir adamım... Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.

*Orada leş gibi kokan iğrenç yeraltında, alaya alınarak güçlendirilmiş sıçancık yavaş yavaş kine; soğuk, zehirli, özenle sonu gelmez bir kine boğulur. Kinini kırk yıl en ince, en utanç verici ayrıntılarına dek anımsayacak; her anımsayışta kendinden daha bir yüz kızartıcı şeyler ekleyerek, bu uydurmalarıyla kendini yiyip bitirecektir. Bir yandan kuruntularından utanır; bir yandan da olanları anımsamaktan, yeni baştan kurcalamaktan, "olabilirdi" düşüncesiyle başka başka uydurmalar eklemekten kendini alamaz. Bağışlamak nedir bilmez. Belki öç almaya bile kalkışır, ama beceriksizce, miskin miskin, uzaktan uzağa, sinsice, ne öç almak hakkına, ne de başarısına inanmadan yapar bunu; öbür yandan öç almak istediği kimseden yüz kat fazla üzüleceğini, ötekinin kılının bile kıpırdamayacağını ta başta bilir. Ölüm döşeğinde bunları bir kez daha, bunca zaman birikmiş faizleriyle birlikte anımsayacak ve...Bakın işte, bu soğuk, iğrenç yarı umutsuzlukla, yarı inançla, kahrından kendini bilinçli olarak yeraltına kırk yıl diri diri gömmede; zorlamayla yaratılmış durumunun yine de kısmen içinden çıkılabilir olmasında; bütün o içe işleyen doyurulmamış isteklerinin özünde; kesin olarak verilen kararla bunun peşinden gelen pişmanlıklar çalkantısında yatmaktadır o garip acı hazzının özü.
*Orada leş gibi kokan iğrenç yeraltında, alaya alınarak güçlendirilmiş sıçancık yavaş yavaş kine; soğuk, zehirli, özenle sonu gelmez bir kine boğulur. Kinini kırk yıl en ince, en utanç verici ayrıntılarına dek anımsayacak; her anımsayışta kendinden daha bir yüz kızartıcı şeyler ekleyerek, bu uydurmalarıyla kendini yiyip bitirecektir. Bir yandan kuruntularından utanır; bir yandan da olanları anımsamaktan, yeni baştan kurcalamaktan, "olabilirdi" düşüncesiyle başka başka uydurmalar eklemekten kendini alamaz. Bağışlamak nedir bilmez. Belki öç almaya bile kalkışır, ama beceriksizce, miskin miskin, uzaktan uzağa, sinsice, ne öç almak hakkına, ne de başarısına inanmadan yapar bunu; öbür yandan öç almak istediği kimseden yüz kat fazla üzüleceğini, ötekinin kılının bile kıpırdamayacağını ta başta bilir. Ölüm döşeğinde bunları bir kez daha, bunca zaman birikmiş faizleriyle birlikte anımsayacak ve...Bakın işte, bu soğuk, iğrenç yarı umutsuzlukla, yarı inançla, kahrından kendini bilinçli olarak yeraltına kırk yıl diri diri gömmede; zorlamayla yaratılmış durumunun yine de kısmen içinden çıkılabilir olmasında; bütün o içe işleyen doyurulmamış isteklerinin özünde; kesin olarak verilen kararla bunun peşinden gelen pişmanlıklar çalkantısında yatmaktadır o garip acı hazzının özü.

*Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.
*Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.


===''[[Suç ve Ceza]]'' (1866)===
===''[[Suç ve Ceza]]'' (1866)===
* Yeni bir adım atmak, yeni bir kelime söylemek, insanların en fazla korktuğudur.
* Yeni bir adım atmak, yeni bir kelime söylemek, insanların en fazla korktuğudur.
* Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir.

* Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir.


===''[[w:Kumarbaz (roman)|Kumarbaz]]'' (1867)===
===''[[w:Kumarbaz (roman)|Kumarbaz]]'' (1867)===
* Gerçekten de oyun masasına bir an olsun kuruntuya kapılmadan dokunmak hiç mümkün değil mi?
* Gerçekten de oyun masasına bir an olsun kuruntuya kapılmadan dokunmak hiç mümkün değil mi?

*Gerçek bir centilmen tüm servetini bir anda yitirse bile yine de soğukkanlılığını bozmayacaktır. Para centilmenliğin öylesine uzağındadır ki, bunun lafı bile olmaz.
*Gerçek bir centilmen tüm servetini bir anda yitirse bile yine de soğukkanlılığını bozmayacaktır. Para centilmenliğin öylesine uzağındadır ki, bunun lafı bile olmaz.


===''[[w:Budala|Budala]]'' (1869)===
===''[[w:Budala|Budala]]'' (1869)===
*Bu dünyada iki tür insan vardır: Biri önem taşıyanlar, diğeri taşımayanlar.
*Bu dünyada iki tür insan vardır: Biri önem taşıyanlar, diğeri taşımayanlar.

*İnsan en iyi dostunu burnu sürtmüş bir durumda görmekten gerçekten de hoşlanır; dostlukların büyük bölümü böyle bir mahçubiyet üzerine kuruludur, tüm aklı başında insanların bildiği eski bir gerçektir bu.
*İnsan en iyi dostunu burnu sürtmüş bir durumda görmekten gerçekten de hoşlanır; dostlukların büyük bölümü böyle bir mahçubiyet üzerine kuruludur, tüm aklı başında insanların bildiği eski bir gerçektir bu.


===''[[w:Karamazov Kardeşler|Karamazov Kardeşler]]'' (1881)===
===''[[w:Karamazov Kardeşler|Karamazov Kardeşler]]'' (1881)===
*Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
*Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
*Bence, [[şeytan]] diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.

*Bence, [[şeytan]] diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.

*"[[Cehennem]] nedir?" Bence o sevmeyi başaramamaktan [[acı]] çekmektir.
*"[[Cehennem]] nedir?" Bence o sevmeyi başaramamaktan [[acı]] çekmektir.

*Dehşet verici şey şu ki güzellik gizemli olduğu gibi korkutucudur. [[Tanrı]] ve şeytan orada dövüşürler ve insanın kalbidir o savaşın alanı.
*Dehşet verici şey şu ki güzellik gizemli olduğu gibi korkutucudur. [[Tanrı]] ve şeytan orada dövüşürler ve insanın kalbidir o savaşın alanı.

*-Köpeklerin birbiriyle karşılaşınca nasıl koklaştıklarına dikkat ettin mi hiç? Bu onlarda genel bir doğa yasası sanki.<br>+Evet, gülünç bir yasa.<br>-Yo, gülünç değil, yanılıyorsun, insanların kör inançlarına ne kadar ters düşerse düşsün, doğada gülünç hiçbir şey yoktur. Köpeklerin kendilerini anlatma, eleştirme güçleri olsaydı, efendileri olan insanların kendi aralarındaki bağıntılarda belki daha da gülünç yönler bulurlardı.
*-Köpeklerin birbiriyle karşılaşınca nasıl koklaştıklarına dikkat ettin mi hiç? Bu onlarda genel bir doğa yasası sanki.<br>+Evet, gülünç bir yasa.<br>-Yo, gülünç değil, yanılıyorsun, insanların kör inançlarına ne kadar ters düşerse düşsün, doğada gülünç hiçbir şey yoktur. Köpeklerin kendilerini anlatma, eleştirme güçleri olsaydı, efendileri olan insanların kendi aralarındaki bağıntılarda belki daha da gülünç yönler bulurlardı.



07.44, 6 Ocak 2017 tarihindeki hâli

İnsan bir gizemdir: Eğer tüm yaşamını onu çözmekle geçirsen, zamanını boşa harcamış olmazsın. Ben kendim bu gizemle meşgul oluyorum, çünkü ben bir insan olmak istiyorum.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский) (d: 11 Kasım 1821, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Sankt Petersburg), Rus roman yazarı.

Sözleri

  • İnsan bir gizemdir: Eğer tüm yaşamını onu çözmekle geçirsen, zamanını boşa harcamış olmazsın. Ben kendim bu gizemle meşgul oluyorum, çünkü ben bir insan olmak istiyorum.[1]
  • Benim İsa'ya inanışım ve itirafım bir çocuğunki gibi değil. Benim şükrettiğim şey bir kuşku ocağına doğmak.[2]

Eserleri

Beyaz Geceler (1848)

  • Mutsuzken başkalarının mutsuzluğunu daha güçlü hissederiz; duygular parçalanmaz, yoğunlaşır.
  • Herkes gerçekte olduğundan daha sertmiş gibi görünmeye çalışır, sanki herkes açıkça dışa vurunca duygularıyla alay edileceğinden korkmaktadır.
  • Yitirilen şey geri gelmez. Ağızdan çıkan sözde öyle.
  • Sizi kırdım, ama biliyorum -eğer seviyorsanız, kırgınlık uzun zaman kalmaz akılda, ve siz beni seviyorsunuz. -Naştenka
  • Ancak gençken yaşanabilecek olağanüstü gecelerden biriydi, sevgili okuyucu. Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parıltısına bakıp da “Böylesine güzel bir gökyüzü altında, gerçekten kötü insanlar, öfkeli ve hırçın insanlar nasıl bulunabilir!” diye düşünürsünüz. Bu düşünce yine gençlik düşüncesidir. Dilerim sizin yüreğiniz de olabildiğince uzun bir zaman genç kalsın.
  • Toplayacağınız çalı çırpıyla yakacağınız ateş soğumuş kalbinizi ısıtmaya, ruhunuzu yeni bir alevle canlandırmaya, kanınızı damarlarınızda eskisi gibi hızla dolaştırmaya, gözlerinizi yaşla doldurmaya asla yetmeyecektir.

Yeraltından Notlar (1864)

  • Şöyle bir daha, dikkatlice düşünün! Biz bugün "canlılık" denen şeyin nerede bulunduğunu, neyin nesi olduğunu, hangi adla çağrıldığını bile bilmiyoruz. Elimizden kitaplarımızı alsalar, bir anda neye uğradığımızı şaşırırız. Artık hangi yolu seçeceğimizi, kime tutunup kimden kaçacağımızı, neyi sevip neden nefret edeceğimizi, neyi sayıp neyi hor göreceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani etiyle kemiğiyle insan olmak bile yük geliyor; bundan utanıyoruz, ayıp sayıyoruz. "Soyut insan" diyebileceğim garip yaratıklar olmaya can atıyoruz. Biz ölü doğmuş kişileriz, zaten çoktandır canlı olmayan babaların soyundan ürüyoruz ve bu durumu gittikçe daha çok beğeniyor, bundan zevk almaya başlıyoruz. Nerdeyse bir kolayını bulup bizleri doğrudan doğruya düşüncelerin doğurmasını sağlayacağız.
  • Ben hasta bir adamım... Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
  • Orada leş gibi kokan iğrenç yeraltında, alaya alınarak güçlendirilmiş sıçancık yavaş yavaş kine; soğuk, zehirli, özenle sonu gelmez bir kine boğulur. Kinini kırk yıl en ince, en utanç verici ayrıntılarına dek anımsayacak; her anımsayışta kendinden daha bir yüz kızartıcı şeyler ekleyerek, bu uydurmalarıyla kendini yiyip bitirecektir. Bir yandan kuruntularından utanır; bir yandan da olanları anımsamaktan, yeni baştan kurcalamaktan, "olabilirdi" düşüncesiyle başka başka uydurmalar eklemekten kendini alamaz. Bağışlamak nedir bilmez. Belki öç almaya bile kalkışır, ama beceriksizce, miskin miskin, uzaktan uzağa, sinsice, ne öç almak hakkına, ne de başarısına inanmadan yapar bunu; öbür yandan öç almak istediği kimseden yüz kat fazla üzüleceğini, ötekinin kılının bile kıpırdamayacağını ta başta bilir. Ölüm döşeğinde bunları bir kez daha, bunca zaman birikmiş faizleriyle birlikte anımsayacak ve...Bakın işte, bu soğuk, iğrenç yarı umutsuzlukla, yarı inançla, kahrından kendini bilinçli olarak yeraltına kırk yıl diri diri gömmede; zorlamayla yaratılmış durumunun yine de kısmen içinden çıkılabilir olmasında; bütün o içe işleyen doyurulmamış isteklerinin özünde; kesin olarak verilen kararla bunun peşinden gelen pişmanlıklar çalkantısında yatmaktadır o garip acı hazzının özü.
  • Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.

Suç ve Ceza (1866)

  • Yeni bir adım atmak, yeni bir kelime söylemek, insanların en fazla korktuğudur.
  • Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir.

Kumarbaz (1867)

  • Gerçekten de oyun masasına bir an olsun kuruntuya kapılmadan dokunmak hiç mümkün değil mi?
  • Gerçek bir centilmen tüm servetini bir anda yitirse bile yine de soğukkanlılığını bozmayacaktır. Para centilmenliğin öylesine uzağındadır ki, bunun lafı bile olmaz.

Budala (1869)

  • Bu dünyada iki tür insan vardır: Biri önem taşıyanlar, diğeri taşımayanlar.
  • İnsan en iyi dostunu burnu sürtmüş bir durumda görmekten gerçekten de hoşlanır; dostlukların büyük bölümü böyle bir mahçubiyet üzerine kuruludur, tüm aklı başında insanların bildiği eski bir gerçektir bu.

Karamazov Kardeşler (1881)

  • Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
  • Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.
  • "Cehennem nedir?" Bence o sevmeyi başaramamaktan acı çekmektir.
  • Dehşet verici şey şu ki güzellik gizemli olduğu gibi korkutucudur. Tanrı ve şeytan orada dövüşürler ve insanın kalbidir o savaşın alanı.
  • -Köpeklerin birbiriyle karşılaşınca nasıl koklaştıklarına dikkat ettin mi hiç? Bu onlarda genel bir doğa yasası sanki.
    +Evet, gülünç bir yasa.
    -Yo, gülünç değil, yanılıyorsun, insanların kör inançlarına ne kadar ters düşerse düşsün, doğada gülünç hiçbir şey yoktur. Köpeklerin kendilerini anlatma, eleştirme güçleri olsaydı, efendileri olan insanların kendi aralarındaki bağıntılarda belki daha da gülünç yönler bulurlardı.

Kaynakça

  1. Dostoyevski: Yaşamı ve Çalışması (1971), Konstantin Mochulski
  2. Kierkegaard, the Melancholy Dane (1950), Harold Victor Martin.

Dış bağlantılar

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Commons'da Fyodor Dostoyevski ile ilgili çoklu ortam dosyaları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Fyodor Dostoyevski ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.