Ebu Hanife: Revizyonlar arasındaki fark

Vikisöz, özgür söz dizini
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Berrram (mesaj | katkılar)
Fzelen06 adlı kullanıcının son değişikliği reddedilerek 88.244.105.166 sürümüne (101592) geri dönüldü: Kaynaklarda Fars'lı olduğu geçiyor bu da İran olarak düşünülebilir.
Yozer1 (mesaj | katkılar)
Düzeltmeler
1. satır: 1. satır:
{{vikipedi|Ebu Hanife}}
{{vikipedi|Ebu Hanife}}
İmam Ebu Hanife (Arapça: '''أبو حنيفة‎''')olarak tanınmaktadır. Asıl adı Númān bin Sābit'tir. (Arapça: '''نعمان بن ثابت‎''') (699 - 765)
İmam Ebu Hanife (Arapça: '''أبو حنيفة‎''') olarak tanınmaktadır. Asıl adı Númān bin Sābit'tir (Arapça: '''نعمان بن ثابت‎''') (699 - 765).
----
----
* “Din ilminde konuşan kimse, Allahü teâlânın kendisine: «Benim dinimde sen nasıl fetva verdin, nasıl söz söyledin?» sualini sormayacağını zannediyorsa, kendisine ve dinine gevşeklik etmiş olur”
* Din ilminde konuşan kimse, Allahü Teâlânın kendisine: «Benim dinimde sen nasıl fetva verdin, nasıl söz söyledin?» sualini sormayacağını zannediyorsa, kendisine ve dinine gevşeklik etmiş olur.


* “Şaşarım şu kimselere ki, zanla konuşurlar ve onunla amel ederler!
* Şaşarım şu kimselere ki, zanla konuşurlar ve onunla amel ederler!


* “Dinin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur.
* Dinin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur.


* “Bir kimse fıkıh bilmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin değerini bilmezse, böyle âlimlerle oturmak [kitaplarını okumak, fıkıh öğrenmek] kendisine ağır gelir.
* Bir kimse fıkıh bilmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin değerini bilmezse, böyle âlimlerle oturmak (kitaplarını okumak, fıkıh öğrenmek) kendisine ağır gelir.


* “Günah işlemeyi zillet; günahı terk etmeyi mürüvvet gördüm ve bildim.
* Günah işlemeyi zillet, günahı terk etmeyi mürüvvet gördüm ve bildim.


* “Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü teâlânın yasaklarından men etmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.
* Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü Teâlânın yasaklarından men etmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.


* “Allahü teâlâ bize, insanların mümin olanlarını sevmemizi, onlara karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamamızı, kalblerinde ne sakladıklarını bilemeyeceğimizi, hareketlerimizi buna göre ayarlamamızı emretmiştir.
* Allahü Teâlâ bize, insanların mümin olanlarını sevmemizi, onlara karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamamızı, kalblerinde ne sakladıklarını bilemeyeceğimizi, hareketlerimizi buna göre ayarlamamızı emretmiştir.


* “Allahü teâlâ, kendisine şükür ismini vermiştir. Çünkü Allahü teâlâ, iyiliği ödüllendirir. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.
* Allahü Teâlâ, kendisine şükür ismini vermiştir. Çünkü Allahü Teâlâ, iyiliği ödüllendirir. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.


* “Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, kendileri için bir zulümden ibarettir.
* Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, kendileri için bir zulümden ibarettir.


* “İnsan, her şeye şifa veren tek varlığın Allahü teâlâ olduğuna inanır; bununla beraber derdine deva olması için ilaç kullanır. Çünkü ilaç bir sebeptir. Şifasını verecek olan ise Allahü teâlâdır.
* İnsan, her şeye şifa veren tek varlığın Allahü Teâlâ olduğuna inanır, bununla beraber derdine deva olması için ilaç kullanır. Çünkü ilaç bir sebeptir. Şifasını verecek olan ise Allahü Teâlâdır.


* “Mümin, Allahü teâlâdan korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmaz. Şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belaya uğrarsa, gizli veya açık; “Ya Rabbi, bana bu belayı neden verdin?” diye şikayetçi olmaz. Tersine hastalığa, belaya ve kazaya rağmen Allahü teâlâyı anar ve şükreder.
* Mümin, Allahü Teâlâdan korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmaz. Şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belaya uğrarsa, gizli veya açık: “Ya Rabbi, bana bu belayı neden verdin?” diye şikayetçi olmaz. Tersine hastalığa, belaya ve kazaya rağmen Allahü Teâlâyı anar ve şükreder.


* “Mümin, Allahü teâlânın kendisini devamlı denetlediğini bilir. Kimsenin bulunmadığı bir yerde veya herkesin yanında olsun, mutlaka Allahü teâlânın onu denetlediğine inanır. Krallar ve sözde büyük adamlar ise, ne gizli ve ne de açık bir yerde herhangi bir kişiyi denetleyemezler.
* Mümin, Allahü Teâlânın kendisini devamlı denetlediğini bilir. Kimsenin bulunmadığı bir yerde veya herkesin yanında olsun, mutlaka Allahü Teâlânın onu denetlediğine inanır. Krallar ve sözde büyük adamlar ise, ne gizli ve ne de açık bir yerde herhangi bir kişiyi denetleyemezler.


* “Eshabkiramdan bize gelen, bildirilen her şeyin başımızın üstünde yeri vardır.
* [[w:AshabKiram]]'dan bize gelen, bildirilen her şeyin başımızın üstünde yeri vardır.


* “Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi.
* Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi.


* Ancak ilmi bir ihtiyaçtan dolayı devlet başkanı ile yakin ilişki içinde ol. Onun yanında ateş içerisinde imiş gibi ol. Çünkü sultan kendisi için istediğini başka hiç kimse için istemez.
* Ancak ilmi bir ihtiyaçtan dolayı devlet başkanı ile yakin ilişki içinde ol. Onun yanında ateş içerisinde imiş gibi ol. Çünkü sultan kendisi için istediğini başka hiç kimse için istemez.
78. satır: 78. satır:
* Alimleri bulunan bir yere vardığında orada sadece sen varmış havasına bürünme. Halkı etrafına toplayıp çekip çevirmeye kalkışma. Onların hocalarına dil uzatma. Lüzumsuz ve yersiz tartışmalara girme. Delilsiz, kaynaksız konuşma. Onlardan biri imiş gibi ol. Yoksa sana hased ederler.
* Alimleri bulunan bir yere vardığında orada sadece sen varmış havasına bürünme. Halkı etrafına toplayıp çekip çevirmeye kalkışma. Onların hocalarına dil uzatma. Lüzumsuz ve yersiz tartışmalara girme. Delilsiz, kaynaksız konuşma. Onlardan biri imiş gibi ol. Yoksa sana hased ederler.


* Allah için, hep göründügün gibi ol Nasilsan öyle görün
* Allah için, hep göründügün gibi ol. Nasılsan öyle görün.


* Tartışma anında korkak olma Yoksa bildiklerini karıştırırsın, dilin tutulur kalir
* Tartışma anında korkak olma. Yoksa bildiklerini karıştırırsın, dilin tutulur kalır.


* Çok gülmekten sakin, çünkü o kalbi öldürür
* Çok gülmekten sakin, çünkü o kalbi öldürür.


* Ancak agir basli bir sekilde yürü Hoppa ve kaypak olma
* Ancak agir basli bir sekilde yürü Hoppa ve kaypak olma.


* İşlerinde aceleci olma
* İşlerinde aceleci olma.


* Biri arkandan çagirinca ona kulak verme Çünkü arkalarindan ancak hayvanlar çagirilir
* Biri arkandan çagirinca ona kulak verme. Çünkü arkalarindan ancak hayvanlar çagirilir.


* Konusurken bagirip çagirma Lüzumsuz yere sesini yükseltme Sakin ve agirbasli ol
* Konusurken bagirip çagirma. Lüzumsuz yere sesini yükseltme Sakin ve agirbasli ol.


* Yalnız kaldığında oldugu gibi insanlarin yanında da Allah'i zikret
* Yalnız kaldığında oldugu gibi insanlarin yanında da Allah'ı zikret.


* Namazlardan sonra kendine ait bir virdin (Allah'i zikir, sükür, Kur'ân tilaveti ve duâ) olsun
* Namazlardan sonra kendine ait bir virdin (Allah'ı zikir, şükür, Kuran tilaveti ve duâ) olsun.


* Her ay oruç tutacagin belirli günlerin bulunsun Bu konuda baskalari seni örnek alsin
* Her ay oruç tutacagin belirli günlerin bulunsun. Bu konuda baskalari seni örnek alsin.


* Mecbur kalmadikça alis-veris isleri ile ugrasma Bu işlerini güvendigin kisilere gördür
* Mecbur kalmadikça alis-veris isleri ile ugrasma. Bu işlerini güvendigin kisilere gördür.


* Kendini kontrol et, baskalarını gözet ki, ilmin ile hem dünyan hem de ahiretinden yararlanılsın
* Kendini kontrol et, başkalarını gözet ki, ilmin ile hem dünyan hem de ahiretinden yararlanılsın.


* Dünyaliklarina ve bulundugun haline güvenme Çünkü Allah tüm bunlardan seni hesaba çekecektir
* Dünyaliklarina ve bulundugun haline güvenme. Çünkü Allah tüm bunlardan seni hesaba çekecektir.


* Ölümü çokca hatirla
* Ölümü çokca hatirla.


* Hocalarin için duâ ve istigfarda bulun
* Hocalarin için duâ ve istigfarda bulun.


* Kabirleri, ilmi ile amel eden zatlari ve mübârek yerleri çokca ziyaret et
* Kabirleri, ilmi ile amel eden zatlari ve mübârek yerleri çokca ziyaret et.


* Dine dâvetin disinda hevâ ve heves ehli ile düsüp kalkma Oyun oynama Sövüp sayma
* Dine dâvetin dışında hevâ ve heves ehli ile düşüp kalkma. Oyun oynama. Sövüp sayma.


* Ezan okundugunda hemen mescide kos
* Ezan okundugunda hemen mescide koş.


* Insanlarin sırlarını açiga vurma
* İnsanların sırlarını açığa vurma.


* Seninle istisare edenle sen de istisare et, ancak rastgele insanlarla degil, seni Allah'a yaklaştıracağını bildigin kisilerle
* Seninle istişare edenle sen de istişare et, ancak rastgele insanlarla değil, seni Allah'a yaklaştıracağını bildiğin kişilerle.


* Cimrilikten sakin Aç gözlü ve yalanci olma Saçmalama Her isinde mürüvvetini, insanligini muhafaza et
* Cimrilikten sakın. Aç gözlü ve yalancı olma. Saçmalama. Her işinde mürüvvetini, insanlığını muhafaza et.


* Her halukârda beyaz, açikrenkli elbise giy
* Her halukârda beyaz, açıkrenkli elbise giy.


* Dünyaya çokca haris olma, gönül zenginligi içinde ol Fakir olsan bile kanaatkârliğını, gönül zenginliğini ortaya koy
* Dünyaya çokca haris olma, gönül zenginligi içinde ol. Fakir olsan bile kanaatkârlığını, gönül zenginliğini ortaya koy.


* Esyalarini rastgele insanlara degil, güvendigin kisilere teslim et Islerini de onlara gördür
* Eşyalarını rastgele insanlara değil, güvendiğin kişilere teslim et. İşlerini de onlara gördür.


* Su adinin bayagisi olan dünyayi hep hakir gör, geçici olduunu aklindan çikarma Allah katinda olanin daha hayirli ve daha kalici oldugunu unutma
* Şu adinin bayağısı olan dünyayı hep hakir gör, geçici olduğunu aklından çıkarma. Allah katında olanın daha hayırlı ve daha kalıcı olduğunu unutma.


* Bir toplum seni öne geçirmedikçe, ne namazda ne de baska islerde onlarin önüne geçme
* Bir toplum seni öne geçirmedikçe, ne namazda ne de başka işlerde onların önüne geçme.


* Ilim meclislerinde kizma, kendini bilgisizlerle ölçme
* İlim meclislerinde kızma, kendini bilgisizlerle ölçme.


* Bu ögütlerime saril ki, Allah'in izni ile önünde sonunda ondan faydalanasin Beni de duândan unutma Ben ancak senin ve müslümanlarin maslahatlari, yararlanmalari için bu tavsiyeleri yaptim
* Bu öğütlerime sarıl ki, Allah'ın izni ile önünde sonunda ondan faydalanasın. Beni de duândan unutma. Ben ancak senin ve müslümanların maslahatları, yararlanmaları için bu tavsiyeleri yaptım.


* Haramdan sakınmak ve emirleri yerine getirmekten ibaret olan takvâyı sermaye yap Zahiri duygularını haramdan sakındırdığın gibi, kalbini de harama sirayet edebilecek düşünce ve vesveselerden, bozuk niyetlerden temizle Kemâl-i zillet ve tevâzûdan ibaret ubûdiyetle Cenâb-ı Feyyâd-ı Mutlak’ın emirlerini yerine getir
* Haramdan sakınmak ve emirleri yerine getirmekten ibaret olan takvâyı sermaye yap. Zahiri duygularını haramdan sakındırdığın gibi, kalbini de harama sirayet edebilecek düşünce ve vesveselerden, bozuk niyetlerden temizle. Kemâl-ı zillet ve tevâzûdan ibaret ubûdiyetle Cenâb-ı Feyyâd-ı Mutlak’ın emirlerini yerine getir.


* Cehaleti terk et Ölünceye kadar fıkıh ilmi öğren Çünkü, fıkıh ilmini bilene hadîs-i şerîfte müjde vardır: “Allah Teâlâ kime hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar” Yani, helal haram ilmini güzelce anlar ve ona göre amel eder
* Cehaleti terk et. Ölünceye kadar fıkıh ilmi öğren. Çünkü, fıkıh ilmini bilene hadîs-i şerîfte müjde vardır: “Allah Teâlâ kime hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar.” Yani, helal haram ilmini güzelce anlar ve ona göre amel eder.


* Dinde veya dünyada kendisine muhtaç olduğun kimseden başkasıyla arkadaşlık yapma Muhtaç olduğun kimseye karşı da basîret üzere davran
* Dinde veya dünyada kendisine muhtaç olduğun kimseden başkasıyla arkadaşlık yapma. Muhtaç olduğun kimseye karşı da basîret üzere davran.


* Nefsinden intikam al Nefsin için kimseden intikam alma Yani, başkaları hakkında insafla davran Kimsenin hakkına tecavüz etme, amma kendi hakkından feragat et; bu, benim ahlakımdır
* Nefsinden intikam al. Nefsin için kimseden intikam alma. Yani, başkaları hakkında insafla davran. Kimsenin hakkına tecavüz etme, amma kendi hakkından feragat et. Bu, benim ahlakımdır.


* Allah Teâlânın sana vermiş olduğu mal, rızık ve makamla kanaat et; pek hırslı olma İnsanoğlu mal, rızık ve makamından dolayı zulmeder Sen ise bu nimetlerle zulmü ortadan kaldırmaya çalış
* Allah Teâlânın sana vermiş olduğu mal, rızık ve makamla kanaat et, pek hırslı olma. İnsanoğlu mal, rızık ve makamından dolayı zulmeder. Sen ise bu nimetlerle zulmü ortadan kaldırmaya çalış.


* Kendini insanlardan ihtiyaçsız bırakmak ve çoluk çocuğunun nafakasını elde etmek için çalış Doğru ve güzel alış veriş yap Malının ayıbını gizlemek suretiyle milleti aldatma
* Kendini insanlardan ihtiyaçsız bırakmak ve çoluk çocuğunun nafakasını elde etmek için çalış. Doğru ve güzel alış veriş yap. Malının ayıbını gizlemek suretiyle milleti aldatma.


* Gücün yettiği kadar, halktan bahsetmek suretiyle onları aleyhine döndürme Ya zikirle sus, yahut da konuşurken malayani şeylere girme Her fuzuli işten kendini dizginle
* Gücün yettiği kadar, halktan bahsetmek suretiyle onları aleyhine döndürme. Ya zikirle sus, yahut da konuşurken malayani şeylere girme. Her fuzuli işten kendini dizginle.


* Yolda karşılaştığın her müslümana selam ver Hayır ehlini sev; şer ehlini de idare et
* Yolda karşılaştığın her müslümana selam ver. Hayır ehlini sev, şer ehlini de idare et.


* Peygamber aleyhisselâma çok salavat getir Çünkü bu, O’nun şefaatinin peşin ücretidir
* Peygamber aleyhisselâma çok salavat getir. Çünkü bu, O’nun şefaatinin peşin ücretidir.


* Tövbenin en büyüğü (Seyyidü'l istiğfar) istiğfar etmektir.
* Seyyid-il istiğfâr’ı her namazdan sonra bir, üç veya beş kere oku Ölüm anında, mutlaka tevbe ile gitmeye vesîledir (İmam ayrıca bu istiğfarın gündüzde okununca gecenin günahını, gecede okununca gündüzün günahını af ettirdiğini ve ölümden sonra Cennet’e girmeye vesîle olduğunu beyan etmiştir)


* Seyyid-il istiğfâr’ı her namazdan sonra bir, üç veya beş kere oku. Ölüm anında, mutlaka tevbe ile gitmeye vesîledir (İmam ayrıca bu istiğfarın gündüzde okununca gecenin günahını, gecede okununca gündüzün günahını af ettirdiğini ve ölümden sonra Cennet’e girmeye vesîle olduğunu beyan etmiştir).
* Hesapsız olarak kalbî zikir yap Çünkü, kalbî zikir rûhun hayatıdır


* Hesapsız olarak kalbî zikir yap. Çünkü, kalbî zikir rûhun hayatıdır.
* Her gün Kur’ân’dan oku Sevabını Peygamber’e, anana, babana, üstadına ve diğer mü’minlere bağışla Buna özen göster ve ihmal etme


* Her gün Kuran’dan oku. Sevabını Peygamber’e, anana, babana, üstadına ve diğer mü’minlere bağışla. Buna özen göster ve ihmal etme.
* İnsanlarda fitne ve fesat çoğalmıştırDüşmandan ziyade, samimî arkadaşlarından sakın Dostum bana düşman olabilir diye hazırlıklı ol Çünkü, düşmanların sana günahı işletemezler, günahı irtikâb yolunu gösteremezler; amma, samimî arkadaşın sana kolaylıkla günah işletebilir Daha sonra bu günah düşmanlığınıza yol açar Şayet dostun, düşmanın olursa, seni halkın gözünden düşürür


* İnsanlarda fitne ve fesat çoğalmıştır. Düşmandan ziyade, samimî arkadaşlarından sakın. Dostum bana düşman olabilir diye hazırlıklı ol. Çünkü, düşmanların sana günahı işletemezler, günahı irtikâb yolunu gösteremezler. Amma, samimî arkadaşın sana kolaylıkla günah işletebilir. Daha sonra bu günah düşmanlığınıza yol açar. Şayet dostun, düşmanın olursa, seni halkın gözünden düşürür.
* Sırrını gizle Mezhebini ve meşrebini kimseye söyleme


* Sırrını gizle. Mezhebini ve meşrebini kimseye söyleme.
* Komşularının eziyetlerine sabret ve kendini onlardan koru Ancak, iyiliğin onlardan ayrılmasın Allah Teâlâ iyilik yapanları sever


* Komşularının eziyetlerine sabret ve kendini onlardan koru. Ancak, iyiliğin onlardan ayrılmasın. Allah Teâlâ iyilik yapanları sever.
* Ehl-i Sünnet vel Cemaat’in mezhebini tut; ehl-i bid’atın mezheblerinden sakın; hatta, kitaplarını dahi okumaKelamcıların sözleri aklı bozar; bid’at ehlinin sözleri ise kalbi bozar


* [[w:Ehl-i Sünnet vel Cemaat]]’in mezhebini tut, ehl-i bid’atın mezheblerinden sakın. Hatta, kitaplarını dahi okuma. Kelamcıların sözleri aklı bozar, bid’at ehlinin sözleri ise kalbi bozar.
* Halis itikad ve niyetten başka, kalbinden her şeyi çıkar Bozuk niyetleri terk et Zira, bütün kötülükler bozuk niyetlerdendir Allah Teâlâ kişinin doğru niyetine bile sevap verir


* Halis itikad ve niyetten başka, kalbinden her şeyi çıkar. Bozuk niyetleri terk et. Zira, bütün kötülükler bozuk niyetlerdendir. Allah Teâlâ kişinin doğru niyetine bile sevap verir.
* Gücün yettiğince helalden ye Çünkü, helal lokma, salih amel yaptırır Ondan husul bulan nutfeden de salih evlat çıkar Haram lokmadan ise bozuk amel ve âsî evlat çıkar

* Gücün yettiğince helalden ye. Çünkü, helal lokma, salih amel yaptırır. Ondan husul bulan nutfeden de salih evlat çıkar Haram lokmadan ise bozuk amel ve âsî evlat çıkar.


* Beşyüz bin hadîsten seçtiğim şu beş hadîsi kendine sermaye yap:
* Beşyüz bin hadîsten seçtiğim şu beş hadîsi kendine sermaye yap:
“Her amel niyetlerle beraberdir” Yani, amel neyse, niyet de odur Amelin sevabı, niyete göre verilir Niyet ne kadar ihlaslı ise, amel de o kadar doğru olur


“Her amel niyetlerle beraberdir.” Yani, amel neyse, niyet de odur. Amelin sevabı, niyete göre verilir. Niyet ne kadar ihlaslı ise, amel de o kadar doğru olur.
“Kişinin malâyânîyi terk etmesi, islâmının güzelliğindendir” İnsan ne kadar müslüman olursa, o ölçüde malâyânîyi terk eder

“Kişinin malâyânîyi terk etmesi, İslâmının güzelliğindendir.” İnsan ne kadar müslüman olursa, o ölçüde malâyânîyi terk eder.

“Sizden biriniz nefsi için sevdiğini, başkası için de sevmedikçe (gerçek) mü’min olamaz.” Yani, namus haricinde bütün menfaatlerin mü’min kardeşinde de olmasını istemek lazımdır.


“Şüphesiz, helal bellidir. Haram da bellidir. Lakin, aralarında şüpheliler vardır. Kim bu şüphelilerden sakınırsa, dinini ve şerefini korumuştur.”
“Sizden biriniz nefsi için sevdiğini, başkası için de sevmedikçe (gerçek) mü’min olamaz” Yani, namus haricinde bütün menfaatlerin mü’min kardeşinde de olmasını istemek lazımdır


“Müslüman odur ki, diğer müslümanlar onun elinden ve dilinden selâmete kavuşmuşlardır.” Yani, eliyle ve diliyle müslüman haklarına tecavüz etmeyen ve onlara zarar vermeyen kimse kâmil bir mü’mindir.
“Şüphesiz, helal bellidir Haram da bellidir Lakin, aralarında şüpheliler vardır Kim bu şüphelilerden sakınırsa, dinini ve şerefini korumuştur”


* Havf ve recâ arasında amel et. Yani, sıhhatte iken korku ile ümit arasında, vefat zamanında da “Şüphesiz, Rabbim beni affeder” diye Allah Teâlâ hakkında hüsn-ü zan et ve hüsn-ü zan (ümid) üzere ölmeye çalış.
“Müslüman odur ki, diğer müslümanlar onun elinden ve dilinden selâmete kavuşmuşlardır” Yani, eliyle ve diliyle müslüman haklarına tecavüz etmeyen ve onlara zarar vermeyen kimse kâmil bir mü’mindir


* Bilinmesine ihtiyacın olan şeylere karış cahil kalma, öğrenmek maksadıyla alimlere müracaat ederek bilinmesi gereken şeyleri öğren.
* Havf ve recâ arasında amel et Yani, sıhhatte iken korku ile ümit arasında; vefat zamanında da “Şüphesiz, Rabbim beni affeder” diye Allah Teâlâ hakkında hüsn-ü zan et ve hüsn-ü zan (ümid) üzere ölmeye çalış.


* Ey zerre kadar hayrı da, zerre kadar şerri de karşılıksız bırakmayan Allah’ım. Bu kulunu cehennem azabından ve ona yaklaştıran şeylerden koru. Bu kulundan rahmetini esirgeme.


<!-- kategoriler -->
<!-- kategoriler -->

13.00, 26 Şubat 2014 tarihindeki hâli

Ebu Hanife ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.

İmam Ebu Hanife (Arapça: أبو حنيفة‎) olarak tanınmaktadır. Asıl adı Númān bin Sābit'tir (Arapça: نعمان بن ثابت‎) (699 - 765).


  • Din ilminde konuşan kimse, Allahü Teâlânın kendisine: «Benim dinimde sen nasıl fetva verdin, nasıl söz söyledin?» sualini sormayacağını zannediyorsa, kendisine ve dinine gevşeklik etmiş olur.
  • Şaşarım şu kimselere ki, zanla konuşurlar ve onunla amel ederler!
  • Dinin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır ve çok pişman olur.
  • Bir kimse fıkıh bilmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin değerini bilmezse, böyle âlimlerle oturmak (kitaplarını okumak, fıkıh öğrenmek) kendisine ağır gelir.
  • Günah işlemeyi zillet, günahı terk etmeyi mürüvvet gördüm ve bildim.
  • Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü Teâlânın yasaklarından men etmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir.
  • Allahü Teâlâ bize, insanların mümin olanlarını sevmemizi, onlara karşı saygı beslememizi ve asla kırıcı olmamamızı, kalblerinde ne sakladıklarını bilemeyeceğimizi, hareketlerimizi buna göre ayarlamamızı emretmiştir.
  • Allahü Teâlâ, kendisine şükür ismini vermiştir. Çünkü Allahü Teâlâ, iyiliği ödüllendirir. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.
  • Kulların birbirlerine karşı işledikleri suçlar, kendileri için bir zulümden ibarettir.
  • İnsan, her şeye şifa veren tek varlığın Allahü Teâlâ olduğuna inanır, bununla beraber derdine deva olması için ilaç kullanır. Çünkü ilaç bir sebeptir. Şifasını verecek olan ise Allahü Teâlâdır.
  • Mümin, Allahü Teâlâdan korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmaz. Şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belaya uğrarsa, gizli veya açık: “Ya Rabbi, bana bu belayı neden verdin?” diye şikayetçi olmaz. Tersine hastalığa, belaya ve kazaya rağmen Allahü Teâlâyı anar ve şükreder.
  • Mümin, Allahü Teâlânın kendisini devamlı denetlediğini bilir. Kimsenin bulunmadığı bir yerde veya herkesin yanında olsun, mutlaka Allahü Teâlânın onu denetlediğine inanır. Krallar ve sözde büyük adamlar ise, ne gizli ve ne de açık bir yerde herhangi bir kişiyi denetleyemezler.
  • w:Ashab-ı Kiram'dan bize gelen, bildirilen her şeyin başımızın üstünde yeri vardır.
  • Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi.
  • Ancak ilmi bir ihtiyaçtan dolayı devlet başkanı ile yakin ilişki içinde ol. Onun yanında ateş içerisinde imiş gibi ol. Çünkü sultan kendisi için istediğini başka hiç kimse için istemez.
  • Devlet baskani sana bir mesele arzettiginde, söylediklerini kabul edecegine kani olmadikça, o meseleyi çözmeyi kabul etme.
  • Avamın (sıradan seviyesiz ve bilgisiz insanların) arasında, sorulmadan rastgele konuşma.
  • Avamın ve tacirlerin yanında ilme ve dine ait olmayan sözlerden kaçın ki, mala rağbet ve sevgin üzerinde durulmasın.
  • Avam arasinda ne gül, ne de tebessüm et, yılışık olma.
  • Gereksiz yere çarşıya - pazara sıkça çıkma.
  • Olgunluğa erişmemiş yeni yetişmelerle çok konuşma, senli benli olma.
  • Sokaklarda, mescidlerde yiyip içme. Yol kenarlarındaki çeşme ve sulardan su içme.
  • Yol ortasında oturma, yok illâ da oturacaksan hiç olmazsa mescidlerde otur.
  • Dükkanlarda oturma.
  • İpek ve ipek karışimı elbiseleri giyme, ahmaklığa yol açar.
  • Evlilik hayatının tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma gelmedikçe evlenme. Önce ilim talep et, sonra helâl mal kazan, sonra da evlen.
  • Gençliğinde hep ilimle uğraş. Çünkü gençlik, gönlün ve zihnin boş ve temiz olduğu andır.
  • Her daim Allah'tan kork, emaneti edâ et, seviyeli seviyesiz tüm insanlara nasihat et.
  • Hiç kimseyi küçük görme. Kendi vakarını tanıdığın gibi başkalarının vakar ve haysiyetini de tanı.
  • Bilgisiz kişilerle özellikle dini konularda tartışmaya girme.
  • Tartışma kurallarına uymayanlar ve çıkar elde etmek için tartışanlarla tartışma.
  • Her kim sana soru sorarsa, sadece sorusuna cevap ver. Meseleyi fazla dağıtma.
  • Kazançsız ve azıksız on yıl da kalsan ilimden yüz çevirme. Çünkü ilimden yüz çevirdiğinde maişet derdi, geçim sıkıntisı sana musallat olur.
  • Talebelerine, sanki onlar senin çocuklarınmış gibi eğil ki, onların ilme arzuları artsın.
  • Hakkı söyleme konusunda sultan dahil hiç kimseden korkma.
  • İnsanların hatalarının ardına düşme, aksine onların güzelliklerini gör. Ancak dini konularda hatalarını gördüklerini diğer insanlara bildir ki ondan sakınsinlar ve ona uymasınlar. Bu konuda hiç kimsenin makam ve mevkisinden çekinme ki, hiç kimse dini bozmaya, bidatleri hortlatmaya cesaret edemesin. Çünkü Allah bu konuda senin ve dinin yardımcısıdır.
  • Senden başkalarının yaptığından daha çok ibadet ve taatte bulunmaya çalış ki, ilmin meyveleri üzerinde görülsün.
  • Alimleri bulunan bir yere vardığında orada sadece sen varmış havasına bürünme. Halkı etrafına toplayıp çekip çevirmeye kalkışma. Onların hocalarına dil uzatma. Lüzumsuz ve yersiz tartışmalara girme. Delilsiz, kaynaksız konuşma. Onlardan biri imiş gibi ol. Yoksa sana hased ederler.
  • Allah için, hep göründügün gibi ol. Nasılsan öyle görün.
  • Tartışma anında korkak olma. Yoksa bildiklerini karıştırırsın, dilin tutulur kalır.
  • Çok gülmekten sakin, çünkü o kalbi öldürür.
  • Ancak agir basli bir sekilde yürü Hoppa ve kaypak olma.
  • İşlerinde aceleci olma.
  • Biri arkandan çagirinca ona kulak verme. Çünkü arkalarindan ancak hayvanlar çagirilir.
  • Konusurken bagirip çagirma. Lüzumsuz yere sesini yükseltme Sakin ve agirbasli ol.
  • Yalnız kaldığında oldugu gibi insanlarin yanında da Allah'ı zikret.
  • Namazlardan sonra kendine ait bir virdin (Allah'ı zikir, şükür, Kuran tilaveti ve duâ) olsun.
  • Her ay oruç tutacagin belirli günlerin bulunsun. Bu konuda baskalari seni örnek alsin.
  • Mecbur kalmadikça alis-veris isleri ile ugrasma. Bu işlerini güvendigin kisilere gördür.
  • Kendini kontrol et, başkalarını gözet ki, ilmin ile hem dünyan hem de ahiretinden yararlanılsın.
  • Dünyaliklarina ve bulundugun haline güvenme. Çünkü Allah tüm bunlardan seni hesaba çekecektir.
  • Ölümü çokca hatirla.
  • Hocalarin için duâ ve istigfarda bulun.
  • Kabirleri, ilmi ile amel eden zatlari ve mübârek yerleri çokca ziyaret et.
  • Dine dâvetin dışında hevâ ve heves ehli ile düşüp kalkma. Oyun oynama. Sövüp sayma.
  • Ezan okundugunda hemen mescide koş.
  • İnsanların sırlarını açığa vurma.
  • Seninle istişare edenle sen de istişare et, ancak rastgele insanlarla değil, seni Allah'a yaklaştıracağını bildiğin kişilerle.
  • Cimrilikten sakın. Aç gözlü ve yalancı olma. Saçmalama. Her işinde mürüvvetini, insanlığını muhafaza et.
  • Her halukârda beyaz, açıkrenkli elbise giy.
  • Dünyaya çokca haris olma, gönül zenginligi içinde ol. Fakir olsan bile kanaatkârlığını, gönül zenginliğini ortaya koy.
  • Eşyalarını rastgele insanlara değil, güvendiğin kişilere teslim et. İşlerini de onlara gördür.
  • Şu adinin bayağısı olan dünyayı hep hakir gör, geçici olduğunu aklından çıkarma. Allah katında olanın daha hayırlı ve daha kalıcı olduğunu unutma.
  • Bir toplum seni öne geçirmedikçe, ne namazda ne de başka işlerde onların önüne geçme.
  • İlim meclislerinde kızma, kendini bilgisizlerle ölçme.
  • Bu öğütlerime sarıl ki, Allah'ın izni ile önünde sonunda ondan faydalanasın. Beni de duândan unutma. Ben ancak senin ve müslümanların maslahatları, yararlanmaları için bu tavsiyeleri yaptım.
  • Haramdan sakınmak ve emirleri yerine getirmekten ibaret olan takvâyı sermaye yap. Zahiri duygularını haramdan sakındırdığın gibi, kalbini de harama sirayet edebilecek düşünce ve vesveselerden, bozuk niyetlerden temizle. Kemâl-ı zillet ve tevâzûdan ibaret ubûdiyetle Cenâb-ı Feyyâd-ı Mutlak’ın emirlerini yerine getir.
  • Cehaleti terk et. Ölünceye kadar fıkıh ilmi öğren. Çünkü, fıkıh ilmini bilene hadîs-i şerîfte müjde vardır: “Allah Teâlâ kime hayır murad ederse, onu dinde fakih kılar.” Yani, helal haram ilmini güzelce anlar ve ona göre amel eder.
  • Dinde veya dünyada kendisine muhtaç olduğun kimseden başkasıyla arkadaşlık yapma. Muhtaç olduğun kimseye karşı da basîret üzere davran.
  • Nefsinden intikam al. Nefsin için kimseden intikam alma. Yani, başkaları hakkında insafla davran. Kimsenin hakkına tecavüz etme, amma kendi hakkından feragat et. Bu, benim ahlakımdır.
  • Allah Teâlânın sana vermiş olduğu mal, rızık ve makamla kanaat et, pek hırslı olma. İnsanoğlu mal, rızık ve makamından dolayı zulmeder. Sen ise bu nimetlerle zulmü ortadan kaldırmaya çalış.
  • Kendini insanlardan ihtiyaçsız bırakmak ve çoluk çocuğunun nafakasını elde etmek için çalış. Doğru ve güzel alış veriş yap. Malının ayıbını gizlemek suretiyle milleti aldatma.
  • Gücün yettiği kadar, halktan bahsetmek suretiyle onları aleyhine döndürme. Ya zikirle sus, yahut da konuşurken malayani şeylere girme. Her fuzuli işten kendini dizginle.
  • Yolda karşılaştığın her müslümana selam ver. Hayır ehlini sev, şer ehlini de idare et.
  • Peygamber aleyhisselâma çok salavat getir. Çünkü bu, O’nun şefaatinin peşin ücretidir.
  • Tövbenin en büyüğü (Seyyidü'l istiğfar) istiğfar etmektir.
  • Seyyid-il istiğfâr’ı her namazdan sonra bir, üç veya beş kere oku. Ölüm anında, mutlaka tevbe ile gitmeye vesîledir (İmam ayrıca bu istiğfarın gündüzde okununca gecenin günahını, gecede okununca gündüzün günahını af ettirdiğini ve ölümden sonra Cennet’e girmeye vesîle olduğunu beyan etmiştir).
  • Hesapsız olarak kalbî zikir yap. Çünkü, kalbî zikir rûhun hayatıdır.
  • Her gün Kuran’dan oku. Sevabını Peygamber’e, anana, babana, üstadına ve diğer mü’minlere bağışla. Buna özen göster ve ihmal etme.
  • İnsanlarda fitne ve fesat çoğalmıştır. Düşmandan ziyade, samimî arkadaşlarından sakın. Dostum bana düşman olabilir diye hazırlıklı ol. Çünkü, düşmanların sana günahı işletemezler, günahı irtikâb yolunu gösteremezler. Amma, samimî arkadaşın sana kolaylıkla günah işletebilir. Daha sonra bu günah düşmanlığınıza yol açar. Şayet dostun, düşmanın olursa, seni halkın gözünden düşürür.
  • Sırrını gizle. Mezhebini ve meşrebini kimseye söyleme.
  • Komşularının eziyetlerine sabret ve kendini onlardan koru. Ancak, iyiliğin onlardan ayrılmasın. Allah Teâlâ iyilik yapanları sever.
  • w:Ehl-i Sünnet vel Cemaat’in mezhebini tut, ehl-i bid’atın mezheblerinden sakın. Hatta, kitaplarını dahi okuma. Kelamcıların sözleri aklı bozar, bid’at ehlinin sözleri ise kalbi bozar.
  • Halis itikad ve niyetten başka, kalbinden her şeyi çıkar. Bozuk niyetleri terk et. Zira, bütün kötülükler bozuk niyetlerdendir. Allah Teâlâ kişinin doğru niyetine bile sevap verir.
  • Gücün yettiğince helalden ye. Çünkü, helal lokma, salih amel yaptırır. Ondan husul bulan nutfeden de salih evlat çıkar Haram lokmadan ise bozuk amel ve âsî evlat çıkar.
  • Beşyüz bin hadîsten seçtiğim şu beş hadîsi kendine sermaye yap:

“Her amel niyetlerle beraberdir.” Yani, amel neyse, niyet de odur. Amelin sevabı, niyete göre verilir. Niyet ne kadar ihlaslı ise, amel de o kadar doğru olur.

“Kişinin malâyânîyi terk etmesi, İslâmının güzelliğindendir.” İnsan ne kadar müslüman olursa, o ölçüde malâyânîyi terk eder.

“Sizden biriniz nefsi için sevdiğini, başkası için de sevmedikçe (gerçek) mü’min olamaz.” Yani, namus haricinde bütün menfaatlerin mü’min kardeşinde de olmasını istemek lazımdır.

“Şüphesiz, helal bellidir. Haram da bellidir. Lakin, aralarında şüpheliler vardır. Kim bu şüphelilerden sakınırsa, dinini ve şerefini korumuştur.”

“Müslüman odur ki, diğer müslümanlar onun elinden ve dilinden selâmete kavuşmuşlardır.” Yani, eliyle ve diliyle müslüman haklarına tecavüz etmeyen ve onlara zarar vermeyen kimse kâmil bir mü’mindir.

  • Havf ve recâ arasında amel et. Yani, sıhhatte iken korku ile ümit arasında, vefat zamanında da “Şüphesiz, Rabbim beni affeder” diye Allah Teâlâ hakkında hüsn-ü zan et ve hüsn-ü zan (ümid) üzere ölmeye çalış.
  • Bilinmesine ihtiyacın olan şeylere karış cahil kalma, öğrenmek maksadıyla alimlere müracaat ederek bilinmesi gereken şeyleri öğren.
  • Ey zerre kadar hayrı da, zerre kadar şerri de karşılıksız bırakmayan Allah’ım. Bu kulunu cehennem azabından ve ona yaklaştıran şeylerden koru. Bu kulundan rahmetini esirgeme.