Metin Feyzioğlu

Vikisöz, özgür söz dizini
Metin Feyzioğlu
Doğum tarihi 7 Temmuz 1969
Doğum yeri Kadıköy
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Metin Feyzioğlu (d. 7 Temmuz 1969, İstanbul), Türk ceza hukuku profesörü, diplomat ve eski Türkiye Barolar Birliği başkanı. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı görevini 2013-2021 yılları arasında sürdürmüş olan Feyzioğlu, Turhan Feyzioğlu'nun torunudur. 18 Temmuz 2012 tarihinde Bilim Yönetim ve Kültür Platformu kontenjanından CHP Parti Meclisi üyesi olmuştur. CHP Parti Meclisi üyeliğinden 2019 yılında istifa etmiştir. 30 Ekim 2022 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliğine atanmıştır.

Sözleri[değiştir]

  • Laiklik, hukuki bir kavramdır. Hem de öyle bir hukuki kavramdır ki, tanımı, değişmez bir şekilde Anayasanın özüne ve ruhuna kazınmıştır: Laiklik, hukuk kurallarının insanlar tarafından yazılmasıdır. Laiklik, hukukun insanlar tarafından yaratılmasıdır.[1]
  • Bugün hem Türkiye hem Orta Doğu, "din ve mezhep ayrımcılığı" ve "ırkçılık" olmak üzere iki derin fay hattı üzerinde bulunmaktadır. Bizler; kardeşlik, barış, huzur ve güvenli bir gelecek için her türlü din ve mezhep ayrımcılığına ve ırkçılığın her türlüsüne karşı olmak zorundayız. Farklılıkları ayrışmanın bir sebebi değil, zenginleşmenin aracı olarak görmeliyiz. Uyuşmazlıkları değil, ortak menfaatleri öne çıkarmalıyız.

Din düşmanlığını reddeden ancak bir dinin, mezhebin veya inancın diğerine tahakkümünü de kabul etmeyen; egemenliğin ilahi değil, insana ve dolayısıyla millete ait olduğunu benimseyen laiklik anlayışı, demokrasinin, özgürlüklerin, kısacası özgür ve güvenli yaşamanın ön koşuludur.

    • 2013-2014 Adli Yıl Açılış Konuşmasından
  • Teokratik bir devlet düzeninde vatandaşlık yoktur; kulluk vardır. Millet yoktur; ümmet vardır. Buna bağlı olarak idare edilenlerin haklarından da bahsedilemez. Hak kavramı ve insan hakları, laik hukuk düzeninin bir ürünüdür. Çünkü insanlara hak tanımanın esası, egemen gücün insan olmasına dayanmaktadır. Laik ve demokratik bir düzende insana temel haklarını veren, son tahlilde, başkası değil, yine insanın kendisidir.[1]
  • Başka bir anlatımla çağdaş demokrasiler, sadece o an için çoğunlukta olan siyasi görüşleri değil, sayıca azınlıkta olan başka görüşleri de kucaklar.
    • 2013-2014 Adli Yıl Açılış Konuşmasından
  • Cumhuriyet bir aydınlanma devrimidir. Hedefi, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin de üzerine çıkarmaktır.[2]
  • Çağdaş devlet anlayışında kutsal olan devlet değil, devletin hizmetle yükümlü olduğu insandır.
    • 2013-2014 Adli Yıl Açılış Konuşmasından
  • Biz 77 milyon insanı birinci sınıf vatandaş görür, hukuki güvenlik sahibi kılar, tanıdık olmadan iş bulma imkânı verir, iş takipçisi olmadan adalete ulaşma imkânı verirsek hiçbir sorunumuz kalmaz.[3]
  • Tarihten ders alınır ise, tarih tekerrür etmez. Osmanlı İmparatorluğu’nu çok hukukluluk ve her alanda bilimsel düşünceden uzaklaşmış olma çökertmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mucizesiyle doğmuş olan Türkiye Cumhuriyeti için tek gerçek yol gösterici, bilimdir.
    • 2013-2014 Adli Yıl Açılış Konuşmasından
  • Ankara Barosu 100 yıllık Cumhuriyet'in koca çınarıdır. Yöneticilerinin bu nedenle sorumlulukları büyüktür. Her atılacak adımın, her yazılacak kelimenin bu sorumluluğun izlerini taşıması gerekir. Ankara Barosu tarafından yapılan sorumsuz açıklamayı tasvip etmemiz mümkün değildir.[4]
  • Hayır yürüyüşe katılmayacağım çünkü benim ve Türkiye Barolar Birliğinin seçtiği yöntem yürümek değil. Ancak bu, yürümenin temel bir hak olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Biz yürüyüş değil, buradaki (Meclis) çalışmanın etkili olacağını düşünüyoruz. Çünkü buradaki kapılar bize kapalı değil, görüşebiliyoruz.[5]
  • Hala çok geç değil, İstanbul Barosu, Ankara Barosu, İzmir Barosu Sayın Başkanı, dün komisyona davet edildiniz, gitmediniz. Bugün yine aracılık edelim, lütfen gidin ve konuşun.[6]
  • Bizim yöntemimiz her zaman için Meclisimizle, milli iradenin tecelli ettiği yerle yakın noktada olmadadır. Adalet Bakanlığı ile, Cumhurbaşkanlığı ile diyalog içinde olmaktır.[7]
  • Türkiye Barolar Birliği kurulurken, Türkiye'nin birliği olması için hiçbir baronun kendisini figüran kabul etmesine izin verilmemiştir. Bugün İstanbul Barosu'nun, Ankara Barosu'nun, İzmir Barosu'nun sayısal üstünlüğü sebebiyle Ardahan Barosu, Kayseri Barosu, Kırşehir Barosu figüran rolündedir.[8]

Kaynakça[değiştir]