Samuel Huntington

Vikisöz, özgür söz dizini
Samuel Huntington
Doğum tarihi 18 Nisan 1927
Doğum yeri New York
Ölüm tarihi 24 Aralık 2008
Ölüm yeri Martha's Vineyard
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
  • Bir politik sistemin kurumlaşma düzeyi onun örgütlerinin ve işleyiş usullerinin uyarlanabilirliği, karmaşıklığı, özerkliği ve tutarlı bütünlüğüyle tarif edilebilir.[1]
  • Batı, nüfuz bakımından nispeten gerilemekte; Asya medeniyetleri ekonomik, askeri ve siyasal gücünü arttırmakta; İslam, Müslüman ülkeler ve komşuları açısından istikrarsızlığa yol açan bir nüfus patlaması yaşamakta; Batılı olmayan medeniyetler genel olarak kendi kültürlerinin değerini yeniden kabul etmektedir.[2]
  • Yeni dünyada, yerel siyaset etnisiteye, küresel siyaset ise medeniyetlere dayalıdır.[3]
  • Kültürel yakınlık taşıyan ülkeler, ekonomi ve siyaset alanlarında işbirliği yapar.[4]
  • Eğer bir devlet bir başka devletin güçlendiğini ve buna bağlı olarak potansiyel bir tehdit haline geldiğini görürse, gücünü artırarak ve/veya diğer devletlerle müttefik olarak kendi güvenliğini sağlamaya çalışır.[5]
  • Dünya ya tektir, ya ikidir ya da 184 devletten veya neredeyse sonsuz sayıdaki kabile, etnik grup ve milletten oluşur.[6]
  • Bir medeniyet, daha geniş anlamdaki bir kültürdür.[7]
  • Medeniyetlerin keskin sınırları, belirgin başlangıçları veya sonları yoktur.[8]
  • İmparatorluklar yükselir ve yıkılır, hükümetler gelir ve gider, medeniyetler ise kalır ve "siyasi, toplumsal, ekonomik, hatta ideolojik çalkantılardan sağ çıkar.[9]
  • Her medeniyet kendini dünyanın merkezi olarak görür ve tarihini, insanlık tarihinin asıl dramasıymış gibi yazar.[10]
  • Batı medeniyetinin özü Magna Carta'dır.[11]
  • Eğer uzak gelecekte bir noktada Çin, dünyanın egemen medeniyeti olarak Batı'nın yerini alırsa, İngilizce dünyanın lingua franca'sı olma konumunu Mandarin'e bırakacaktır.[12]
  • İslam toplumlarında Kuran ve şeriat, temel yasayı meydana getirir.[13]
  • Seferberlik halindeki toplumlar en güçlü toplumlardır.[14]
  • Küresel bir olgu, küresel bir açıklama gerektirir.[15]
  • İslamcı liberalizm kök salmada başarısız olmuştur.[16]
  • Bölgeler, siyasal veya kültürel değil, coğrafi oluşumlardır.[17]
  • Tarihsel olarak Batı genellikle birkaç çekirdek devlete sahip olmuştur ve şimdi iki çekirdeği vardır; ABD ve Avrupa'da Franko-Alman çekirdek devleti ile bunlar arasında kalmış ek bir güç merkezi olarak Britanya.[18]
  • Neredeyse bütün ülkeler, iki veya daha fazla etnik, ırksal ve dinsel grup barındırması bakımından heterojendir.[19]
  • Ukrayna, Ukraynaca konuşan milliyetçi Uniat Batı ve Rusça konuşan Ortodoks Doğu arasında bölünmüştür.[20]
  • Kabul edilmiş bir çekirdek devletten yoksun olan İslam, kendi ortak bilincini kuvvetlendirse de şimdiye dek yalnızca iptidai bir ortak siyasal yapı geliştirebilmiştir.[21]
  • ABD dahil hiçbir ülkenin küresel çapta kayda değer bir güvenlik çıkarı yoktur.[22]
  • Avrupa, Batı Hristiyanlığının bittiği ve İslam ile Ortodoksluğun başladığı yerde biter.[23]
  • Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesiyle İslam bir çekirdek devletten yoksun kaldı.[24]
  • Siyasette ortak bir düşman ortak bir menfaat doğurur.[25]
  • Eğer demografi kaderse, nüfus hareketleri tarihin itici gücüdür.[26]
  • Medeniyetler insanların nihai kabileleridir ve medeniyetler çatışması da küresel ölçekli bir kabile çatışmasıdır.[27]
  • İslam Batı'nın varlığını tehlikeye atan tek medeniyettir ki bunu en az iki defa yapmıştır.[28]
  • 1920 yılında yalnızca dört Müslüman ülke -Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Afganistan- Müslüman olmayan bir ülkenin hakimiyeti karşısında bağımsız kaldı.[29]
  • Asya, medeniyetler kazanıdır.[30]
  • Genel olarak bakıldığında Japon ekonomisi, Batı ekonomisinin sözde evrensel yasalarının dikte ettiği şekilde işlememektedir. (...) ABD doları karşısında yüzde birden daha az değer kazandığı halde Japon ticaret fazlası yüksek kaldı ve hatta arttı. Böylece Japonlar hem para biriminin gücünü hem de ticaret fazlasını koruyabildi. (...) Japon ekonomisinin ayırt edici özelliğini ne açıklar? Tabii ki sanayileşmiş büyük ülkeler arasında Japon ekonomisi benzersizdir çünkü Japon toplumu da benzersiz şekilde Batılı değildir.[31]
  • ABD, iki potansiyel tehdidi dengelemektense bir mevcut tehdide karşı doğrudan seferber olmak konusunda çok daha yeteneklidir.[32]
  • Eğer ABD Çin'in Asya'daki egemen güç olarak yükselişine meydan okursa muhtemelen büyük bir savaş çıkacaktır.[33]
  • Batı'nın Özgür Dünya için zafer olarak gördüğü şeyi, Müslümanlar İslam için zafer olarak görmektedir.[34]
  • Eğer Batı'nın hava kuvvetleri Sünni Müslümanların Şiilere ve Kürtlere yönelik saldırılarına karşılık vermek için kullanılabiliyorsa, neden Müslüman Boşnaklara saldıran Ortodoks Sırplara müdahale için de kullanılmamışlardı? [35]
  • (Fay hattı savaşları için) Bir kimlik iç savaşında taraflardan birinin kesin bir askeri galibiyet kazanması soykırım olasılığını artırır.[36]
  • Medeniyetlerin başlıca çatışmaları dünya siyasetinin makro veya küresel seviyesinde Batı ve diğerleri arasında, mikro veya yerel seviyesinde ise İslam ile diğerleri arasındadır.[37]
  • Seçim rekabeti milliyetçi unsurları teşvik eder ve dolayısıyla fay hattı anlaşmazlıklarının fay hattı savaşlarına dönüşecek şekilde yoğunluk kazanmasına neden olur.[38]
  • İslam'ın başından beri bir kılıç dini olduğu ve askeri erdemleri yücelttiği argümanı vardır.[39]
  • Psikolojik açıdan, tehdit olarak görülen "tanrısız" güçlere karşı mücadelede din en çok güven verici ve en çok destekleyici meşru dayanaktır.[40]
  • Kültürler arasındaki savaşlarda, kaybeden kültürdür.[41]
  • (Bosna Savaşı ve Yugoslavya'nın parçalanması için) Yugoslav savaşları ayrıca Ortodoks dünyasının neredeyse oybirliğiyle Sırbistan'a arka çıkmak için birleşmesini sağladı.[42]
  • Fay hattı savaşları aralıklarla meydana gelir, fay hattı anlaşmazlıkları ise hiç durmaz.[43]
  • Uluslararası örgütler çoğunlukla başarısızlığa uğrar çünkü taraflara önemli bedeller dayatma veya önemli yararlar sunma yeteneğinden yoksundurlar.[44]
  • Batı, medeniyet düzeninde demokratik ve çoğulcu siyasete olan bağlılığını somutlaştıran karmaşık bir konfederasyonlar, federasyonlar, rejimler ve işbirliğine dayalı diğer türdeki kurumlar sistemi biçiminde evrensel bir imparatorluk muadili geliştirmektedir.[45]
  • Medeniyetler "üretim fazlasını bir şeyler üretmenin yeni yöntemlerine uygulamayı" bıraktıklarında gerilemeye başlar. Modern terimlerle buna yatırım oranlarının düşmesi diyoruz. (...) İnsanlar buna bağlı olarak sermayeden geçinmeye başlar ve medeniyet evrensel aşamadan gerileme aşamasına geçer. (...) Bununla birlikte, medeniyetler tarihinden alınan en önemli ders, pek çok şeyin olası olduğu ancak hiçbir şeyin kaçınılmaz olmadığıdır.[46]
  • Çok medeniyetli bir ABD, Amerika Birleşik Devletleri olmayacaktır; Birleşmiş Milletler olacaktır.[47]
  • ABD olmaksızın Batı, Avrasya kara parçasının ucunda, küçük ve önemsiz bir yarımada üzerinde dünya nüfusunun küçük ve gerileme halindeki bir parçası haline gelir.[48]
  • Emperyalizm, evrenselciliğin zorunlu bir mantıksal sonucudur.[49]
  • Batı gelişim şekli bakımından değil, değerlerinin ve kurumlarının ayırt edici özelliğinden dolayı diğer medeniyetlerden ayrılır.[50]
  • (İleride çıkması muhtemel bir dünya harbi için) Medeniyetler savaşından büyük yarar sağlayanlar, bu savaştan kaçınmış olan medeniyetlerdir.[51]
  • Kültürler göreli, ahlak ise mutlaktır. (...) İnsan toplumu insani olduğu için evrensel, bir toplum olduğu için de tikeldir.[52]

Hakkında söylenenler[değiştir]

  • Samuel Huntington Türkiye’ye gelerek bize “Medeniyetler Çatışması ve Yeni Dünya Düzeni” teorilerini beyin yıkama yöntemiyle empoze etmeye çalıştı.[53]Ruhat Mengi
  • Çalışmalarına siyaset değil, bilim egemen olduğu yıllarda Huntington, laiklik ve ulusallığın çağdaşlaşmanın vazgeçilmez ön koşulları olduğunu vurgulamaktaydı.[54]Suna Kili
Samuel Huntington ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.

Kaynakça[değiştir]

  1. Huntington: Political Order, sf.12.
  2. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 21
  3. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 23
  4. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s.30
  5. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 38
  6. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 42
  7. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 51
  8. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 53
  9. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 54
  10. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 70
  11. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 74
  12. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 81
  13. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 93
  14. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 112
  15. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 128
  16. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 154
  17. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 176
  18. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 183
  19. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 185
  20. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 187
  21. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 215
  22. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 216
  23. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 220
  24. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 248
  25. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 258
  26. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 278
  27. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 293
  28. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 297
  29. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 298
  30. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 311
  31. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 322
  32. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 334
  33. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 342
  34. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 354
  35. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 361
  36. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 362
  37. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 367
  38. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 378
  39. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 379
  40. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 385
  41. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 392
  42. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 409
  43. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 421
  44. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 423
  45. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 437
  46. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 438
  47. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 443
  48. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 444
  49. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 450
  50. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 451
  51. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 458
  52. Medeniyetler Çatışması, 1. Basım, Panama Yayınevi, s. 462
  53. 07.09.2006 tarihli köşe yazısı.
  54. Atatürk Devrimi: Bir Çağdaşlaşma Modeli, Suna Kili, İş Bankası Kültür Yayınları, 10. Baskıya Önsöz, s.XXIV