Hayvanlar

Vikisöz, özgür söz dizini
(Hayvan sayfasından yönlendirildi)
Hayvanlar
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
Auschwitz, bir insan mezbahaya bakıp "ama onlar hayvan" dediği zaman başlar. — Theodor Adorno
Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir. — George Orwell
Kölemiz yaptığımız hayvanları, eşitimiz olarak görmek istemiyoruz. — Charles Darwin

Hayvanlar hakkındaki alıntılar:

Kaynaklı[değiştir]

  • Hayvan bize insandan daha yakın. Parmaklık, burada. Hayvanla yakınlık kurmak, insanla kurmaktan daha kolay.[1]
  • Hayvanlar için her saniye, bir 11 Eylül saldırısıdır. — Steve Best [2]
  • Kölemiz yaptığımız hayvanları, eşitimiz olarak görmek istemiyoruz. — Charles Darwin [3]
  • İnsancıl kesim diye bir şeyin olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?
    Sizce insancılın tanımı nedir?
    İnsancıl tecavüz diye bir şeyin varlığına inanıyor musunuz peki?
    İnsancıl çocuk tacizi?
    İnsancıl kölelik?
    İnsancıl soykırım?
    Size göre soykırımın tanımı nedir?
    İnsanların topluca katledilmesi mi; yoksa masum varlıkların topluca katledilmesi mi?
    Ben masumların katledilmesi olduğunu düşünüyorum.
    Bu da bizi en büyük soykırım katliamına getiriyor; her yıl sadece Amerika'da 10 milyar kara hayvanı, 18 milyar deniz canlısını öldürüyoruz.
    Sağlık, hayatta kalma, nefsi müdafa nedenleriyle değil. — Gary Yourofsky [4]
  • Köle, sahip, menfaat, kurban insan ırkına özgü mü?
    Bu gaddarlıkların yegane kurbanları zenciler, Yahudiler, çocuklar, kadınlar mı?
    Peki inekler köleleştirilmedi mi?
    Sizi dininizden koparmaya da çalışmıyorum.
    Hiçbir din et yemeyi emretmez.
    Dinlerdeki altın kural: “Size nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da öyle davranın.”
    Ve başkaları kategorisine hayvanlar da giriyor...
    Tüm dinlerde en çok gözardı edilen söz ise: “Öldürmeyeceksin”. Gary Yourofsky [4]
  • Yıllar önce hukuk fakültesinden bir arkadaşımın hamster'ını sahiplenmiştim. Bir gece hamster hastalandı, ben de acil hizmet veren bir kliniği aradım. Veteriner, acil ziyaretler için asgari ücretin 50 dolar olduğunu söyledi ve bana 3 dolara 'yenisini' alma imkanım varken neden o hamster için bu kadar masraf yapmak istediğimi sordu. Buna rağmen hamsterı o veterinere götürdüm, ama bu olay, hayvanların ekonomik meta statüsünü net biçimde idrak etmemi sağladı. — Gary L. Francione [5]
  • Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında, insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur.
  • Yetişkin bir at ya da köpek, ussal kapasitesi ve iletişim yetileri bakımından, bir günlük, bir haftalık, hatta bir aylık bir bebekle kıyaslanamayacak kadar gelişmiştir. Kaldı ki öyle olmadığını farz edelim, bunun ne önemi olurdu? Asıl soru, ‘akıl yürütebiliyorlar mı’ ya da ‘konuşabiliyorlar mı’ değil, “acı çekebiliyorlar mı’ sorusudur. — Jeremy Bentham [6]
  • Hayvan Haklarını da İnsan Hakları kadar destekliyorum. Tam bir insan olmanın yolu budur.
  • Bin yıldır, her türden yetkili makamlar -dinlerden, seçkin otoritelere kadar- rahatsızlık verecek şekilde insanların, hayvanlar aleminde en zeki varlıklar olduğu fikrini tekrar ediyorlardı. Ancak, bilimin bize gösterdiğine göre hayvanlar, insanlardan üstün bilişsel yeteneklere sahip olabilirler.
  • İnsanların zeka üstünlüğü inancı, felsefe ve bilimde değişmez bir yere sahip oldu. Belki de filozoflar arasında en çok sözü geçen düşünür olan Aristo bile insanların muhakeme yetenekleri yüzünden hayvanlardan üstün olduğunu savundu.
  • Bütün hayvanlar birisidir. O birisi, bir hayatın sahibidir. Bu gözlerin arkasında bir hikâye var... Bu dünyanın hayat hikâyesinde onların da deneyimi var.
  • Var olan diğer tüm hayvanları köleleştirdik ve kürk ile tüyle kaplanmış uzak kuzenlerimize de o kadar kötü davrandık ki, şüphesiz eğer bir din oluşturabilseydiler, Şeytanı insan suretinde tasvir ederlerdi.
  • Diğer hayvanları köleleştiren, hadım eden, üzerinde deney yapan ve onlardan biftek yapan insanların, hayvanların acı hissetmediğine dair anlaşılması kolay bir eğilimi var. İnsanlar ve “hayvanlar” arasındaki keskin ayrım, eğer biz hayvanları zerre kadar pişmanlık ya da suçluluk duygusu hissetmeden irademize boyun eğdirmek, bizler için çalıştırmak, onları giymek, onları yemek istiyorsak hayati öneme sahiptir. Hayvanlar fazlasıyla bizim gibiler.
  • İnsanoğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, hayvanları ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu redderek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük.
  • Ben her zaman vicdan azabı ile hayvan eti yedim.
  • Biz onları (hayvanları) anlayamıyor iken onların da bizi anlayamaması, bizim 'zeka'mızın seviyesinin yüksek olduğunu anlamına gelmiyor, sadece zekalarımızın birbirlerinden farklı tipte olduğunu gösteriyor. Örneğin, bir yabancı kendi dilimizin yanlış/eksik haliyle bizimle iletişim kurmaya çalıştığında onun çok da zeki olmadığını düşünürüz. Ancak gerçek çok daha farklıdır.
  • Çoğu dörtayaklı, yaşadıkları çevreye karmaşık koku izleri bırakıyorlar, ve koalalar gibi bazıları ise göğüslerinde koku izleri bırakabilmek için bezlere sahipler. Kısıtlı koku duyuları ile insanlar, bu koku izleri içinde bulunan görsel dünya kadar bilgi açısından zengin olabilecek bu karmaşık mesajları anlayamıyorlar bile.
  • Evcil hayvanlar bizimle iletişim kurup istediklerini anlatabilmek ile kalmıyor bize istediklerini de yaptırabiliyorlar. Hayvanlar alemi, değer verdiğimizden çok daha karmaşık.
  • Eğer milli harp öncesi kölelik üzerine nerede durduğunu bilmek istiyorsan, bugün kölelikle ilgili nerede durduğuna bakma, hayvan hakları üzerine nerede durduğuna bak.
  • Bu sene sadece kendi öldürdüğüm hayvanların etini yediğim için bir çeşit vejetaryen oldum. Benim görüşümce bir sürü insan sizin et yiyebilmeniz için bir canlının hayatını verdiğini unutuyorlar, yani benim hedefim bunu unutmamamı sağlamak ve sahip olduğuma şükretmek.
  • Darwinci bakış açısını kabul ettiğimizde, yani bizlerin özel olarak yaratılmış bir tür olmadığımızı ve Tanrı tarafından verilmiş, diğer canlılara hükmetme hakkımızın bulunmadığını kabul ettiğimizde, hayvanlardan gelen ve onların çektiği acıları somutlaştıran tüm bu ürünleri satın almamamız gerekecektir.
    • Peter Singer, (The Genius of Darwin: The Uncut Interviews - Richard Dawkins)
  • Hayvanların hakları olmadığı ve onlara davranışımızın ahlaken önemsiz olduğu iddiası Batı barbarlığının ve ilkelliğinin mükemmel bir örneğidir. Ahlakın yegane garantisi evrensel merhamettir.[7]Arthur Schopenhauer
  • Hayvanlar için hayatlarının bizim hayatlarımızdan daha önemsiz olduğunu söyleyen birisi hayatı için çırpınan bir hayvanı ellerinde tutmamıştır hiç. O hayvanın dişiyle tırnağıyla mücadele ettiğini görmemiştir.[8]John Maxwell Coetzee
  • İnsan olmayabilirler- inek, domuz, koyun ya da fil olabilirler… Ama birbirleri için, onlar sadece anne ve çocuklar.[9]
  • İnsanlığın gerçek ahlâki sınavı, en temel sınavı; merhametine muhtaç olanlara yönelik davranışlarda belli ediyor kendini: hayvanlara. Ve bu açıdan insanlık büyük bir felaketin ızdırabını yaşıyor, öylesine derin bir felaket ki diğer bütün yıkımlarının kaynağı bu.[10]Milan Kundera
  • Üzerinde çalıştığımız her hayvan bizi şaşırttı. Kurtların, köpeklerin ne kadar akıllı olduklarını gördük. Ama sadece onlar değil, “kuş beyinli” diye dalga geçtiğimiz kuşlar da çok akıllı. Sayı sayabiliyor, alet kullanabiliyorlar. Biz entelektüel olarak çok da farklı değiliz. Sadece öyle olduğumuzu düşünüp egomuzu şişiriyoruz.[11] Neil deGrasse Tyson
  • Hayvanlar dünyada kendileri için bulunurlar. İnsanlar için yaratılmamışlardır; siyahların beyazlar için, kadınların erkekler için yaratılmadığı gibi.[12]Alice Walker
  • Hiçbir şart altında... Bir hayvanı; yemek için öldürme. Ben hayatımda asla et yemedim. Asla, tadının nasıl olduğunu bile bilmem. Vejetaryenlikten gurur duyduğumdan filan değil. Ama bunu yapamıyorum. Ve öldürmek; bir endüstri haline gelmiş. İnsanları doyurmak için hayvanları öldürmek... — Jiddu Krishnamurti [13]
  • Hangi grup en uzun süre böylesine ezilmiş, en yoğun ve yaygın biçimlerde sömürülmüştür ki hayvanlardan başka? En güçsüz insanların bile gene de hayvanlar üzerinde kontrolünün olduğu, yoksul ya da ezilmiş neredeyse bütün insanların kendini hayvanlardan üstün kabul ettiği, hayvanlara sahip olmak, onları sömürmek ve öldürmek için yasal haklarının olduğu koşullarda hayvan bakış açısı mümkün olan bütün teori, tarih, etik ve siyaset içerisinde olabilecek en radikal değişimdir. Eğer tarih efendiler ve köleler arasında bir mücadele ise; insanlar efendidir, hayvanlar ise köle.[14]Steve Best
  • Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır, tabii ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.[15]Steve Best
  • Hayvanlara uzun uzun bakıyorum da ben de onlar gibi hayvanlaşıp yaşayabilirim diyorum, hepsi kendi aleminde öylesine huzur içinde hallerinden sızlanmazlar, kan ter dökmemekteler, karanlıkta gözleri açık uzanmıyorlar ve ağlamıyorlar günahlarına, Tanrıya olan borçlarını konuşup midemi bulandırmıyorlar, hepsi hoşnut, hiçbirinin mal tutkusuyla gözü dönmemiş, hiçbiri ne öbürünün ne de binlerce yıl önce yaşamış kendi türünden birinin önünde diz çökmüyor, hiçbiri dünyanın ne en mutsuzu, ne de en saygın değeridir.[16]Walt Whitman
  • Sırf bizimle aynı türe mensup olmadıkları gerekçesiyle onların çıkarlarını göz ardı eder ya da önemsiz görürsek, kaba ırkçıların ve cinsiyetçilerin mantığını benimsemiş oluruz. Irkçılar ve cinsiyetçiler de, kendi ırklarına ve cinsiyetlerine mensup kişilerin, diğer tüm özellikle­rinden ve niteliklerinden bağımsız olarak, sırf bu özelliklerinden dolayı daha üstün bir ahlaksal statüye sahip olduklarını düşünürler. Çoğu insan akıl yürütme yetisi ve diğer zihinsel yetiler açısından insan dışı hayvanlardan daha üstün olabilir; ama bu, insanlarla hayvanlar arasında çizdiğimiz çizgiyi haklı çıkarmaya yetmez… — Peter Singer [17]
  • Hayvan hakları, insan türü kimliğine yapılmış bir taarruzdur. Bu taarruz; türcülük pusulasını paramparça ederek, dünyadaki yerini bulmak için kullandığı kozmolojik haritalarını sorgulamaya çağırır insanları. Hayvan hakları, insanların hayvanlar üzerindeki üstünlük iddialarından vazgeçmesini talep eder. İnsanlardan gücün sorumluluk gerektirdiğini, güçlü olmanın haklı olmak olmayabileceğini, ve geniş bir neokorteksin doğal dünyaya tecavüz edip onu yağmalamak için bir mazeret olmadığını idrak etmelerini ister.[18]Steve Best
  • 'Hayvan Hakları Akımı' şu anda gezegenin en önemli, en dinamik ve en güçlü akımıdır. Tüm 'insan hakları' akımlarına bakın, nerdeler? Feminizm akımı nerede, sivil hakları akımı nerede, Savaş karşıtı akım nerede? Tamamen bitik haldeler. Etkisizler, tamamen bir kenara atılmış, yok olmuş durumdalar. Fakat eğer, "Hayvan Hakları Akımı nerede?" diye sorarsanız; her yerdedir![19]Steve Best
  • Hayvan hakları, modern insanlığın tertiplediği eşitlik, demokrasi ve haklar gibi en yüksek değerlerin geliştirilmesinde bir sonraki sahne. Kendimizi gezegene hükmeden yarı tanrılar olarak gören o sapkın kavramlarımızı, yaşayan büyük ilişkiler ağına ait ve bu ağ içerisinde birbirine bağımlı varlıklar olduğumuzu söyleyen daha alçak gönüllü ve bütüncü bir nosyonla değiştirmek zorundayız. Tahakkümcü ve türcü kimlikler bizi felaketler yokuşundan aşağıya doğru yuvarlıyor. Eğer insanlık ve yaşayan dünya, bir bütün olarak bir geleceğe sahipse, insanlar hayatın tümüne saygı duyan evrensel bir etik kavramını kucaklamak zorundalar.[18]Steve Best
  • Eğer hayvanlara yönelik davranışlarımızı insanlara yönelik davranışlarımızdan, radikal anlamda, farklı olarak meşru görmenin bir yolu yoksa, o zaman hayatın tamamına değer veren bir toplum geliştirmek zorundayız. (...) Bu görüşle uyum halinde bulunan bir toplum hem hayvanların hem de insanların keyfi sömürüsünden uzak olacaktır. Böyle bir toplumda rodeolara, sirklere yer olmayacaktır. Hayvanlar gıda ve giysi olmaları adına katledilmemeli. Bilimsel araştırmalardaki hayvan modeli; canlı doku kültürleriyle, bilgisayar modelleriyle, in vitro araştırmalarıyla, her şeyden önce sırf merak duygusu yerine merhamet/şefkat duygusuyla yer değiştirmeli.[20]David E. Meyer
  • İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, yavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Yine de, tüm hayvanların efendisidir.
    Peki, bu durum, Doğa’nın bir yasası mıdır? Ülkemiz, topraklarında yaşayanlara düzgün bir hayat sunamayacak kadar yoksul mudur? Hayır, yoldaşlar, asla! İngiltere toprakları bereketlidir, havası suyu iyidir yurdumuz, bugün bu ülkede yaşayan hayvanlardan çok daha fazla bol yiyecek sağlayabilir.[21]George Orwell
  • Ben hayvanları kafeste görmekten hiç hoşlanmam. Kendilerine bakıldığını bilir bu hayvanlar; yüzlerce meraklı gözü hisseder bu hayvanlar; dokunur bu onlara. Ben gözetlendiklerini bilmeyen hayvanlar isterim. Kendi inlerinde gezinen, uykulu yeşil gözlerle uzanıp pençelerini yalayan, düşünen, ürkek hayvanlar.[22]Knut Hamsun
  • Devrim, insan ve hayvan hakları ve özgürlük bir bütündür.[23]Emre Kongar
  • Hayvan sorunsalı en başından beri bütün yazılarımda değindiğim bir mevzuudur. (...) Hayvanlar hakkında genel bir biçimde konuşmaktan kaçınırım. Bence “hayvanlar” diye bir şeyden bahsedilemez. “Hayvanlar” dediğiniz anda, bir şeyleri anlamamaya ve de hayvanı bir kafese kapatmaya başlamışsınız demektir.. Değişik hayvan türleri arasında dikkate değer miktarda farklar söz konusudur. Hepsini bir araya, tek bir kategori altında toplamanın bir açıklaması yoktur: maymunlar, arılar, yılanlar, köpekler, atlar, eklembacaklılar ve mikroplar.. Tüm bunlar birbirinden radikal bir biçimde farklı canlı organizmalardır ve tüm bunlara hayvan diyerek hepsini bir kategori altına koymak, maymunu ve karıncayı, gayet şiddet barındıran bir jesttir. İnsan olmayan tüm canlıları tek bir kategori altında toplamak, öncelikle, aptalca bir tutumdur, teorik açıdan saçmalıktır ve tam da insanların hayvanlara uyguladığı gerçek şiddete iştirak etmek demektir. Mezbahanelere, endüstriyel muamelelere maruz kalmalarına, tüketilmelerine yol açan şey budur. Hayvanlara yönelik tüm bu şiddet, genel olarak “hayvanlar”dan bahsedilmesine olanak sağlayan bu kavramsal basitleştirme ile vuku bulur. Bu sebeple, dilime dikkat ederek, “hayvanlar” hakkında konuşmam. “Bu spesifik hayvan türü” ya da “şu ya da bu hayvan” diye bahsederim. — Jacques Derrida [24]
  • Çoğu insan aslında yedikleri şeyin bir hayvan olduğu üzerine kafa yormaz. Bir biftek veya tavuk eti yediklerinde, bu hayvanların sırf insanlar onları tüketebilsin diye ne büyük acılar çektikleri akıllarının ucundan geçmez. — Angela Davis [25]
  • Bence hiyerarşinin en altında yer alan insanlara davranışımız ile hayvanlara uyguladığımız muamele arasında sıkı bir bağ var. Diğer insanlar üzerinde şiddet uygulayanların yöntemlerine bakarsanız, şiddetin hangi türünden zevk aldıklarını görmek için yöntemlerini sıklıkla hayvanlar üzerinde denemiş kişiler olduklarını göreceksiniz. O nedenle, bu meselenin daha pek çok farklı yönü var. — Angela Davis [25]
  • Koltuklarımızda uyuklayan evcil hayvanla gözümüzden uzak olmasını istediğimiz için kesimini gizli kapılar ardında yapıp, teknik hale getirdiğimiz, nesneleştirdiğimiz hayvan arasında anlaşılmaz bir kopukluk var. Mezbahalarda ve hayvan yetiştirmede ortaya çıkan teknik yenilikler bizi öyle sanal bir dünyaya yerleştirdi ki, ölümlülerin çoğu, hayvanı artık etten kandan yapılmış canlı bir varlık olarak düşünemiyor. Eskiden bir domuz kesilirken, çocukların hepsi önce çığlıklarını işitiyorlar, ardından hayvanın çırpınmasını görüyorlardı. Bunun bilinçdışı acımasızlığı artırdığını sanıyorum, çünkü kafamızda hayvanın ölümünü canlandıramıyoruz. Çocuklar artık yediklerini bir canlı varlıkla birleştiremiyorlar. — Boris Cyrulnik [26]
  • İnsanlardan kaçan vahşi hayvanların hepsi, ehli hayvanlara nispetle aşağılıktır. Vahşi hayvanların kanı mübahtır. Çünkü yüce akıldan kaçmaktadırlar. Akılları yoktur. İnsanın emrine uymuyor diye vahşinin yüceliği bu dereceye düşmüştür. Şu halde ey garip adam! Aslandan kaçan yaban eşeklere benzedikten sonra senin ne şerefin var ki? Eşek, işe yaradığı için öldürülmez. Fakat yaban eşeği olursa kanı mübahtır. — Mevlana[27]
  • Eğer hayvanlarla konuşursanız; onlar da sizinle konuşacaklardır, böylece birbirinizi anlayabilirsiniz. Eğer hayvanlarla konuşmazsanız; onlar da sizinle konuşmazlar ve onları anlayamazsınız. Ve anlamadığınız şeyden korku duyarsınız. Ve neden korkuyorsanız onu yok etmeye çalışırsınız. Ve eğer hayvanları yok ederseniz, kendinizi de yok edersiniz. — Chief Dan George [28]
  • Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bas­tırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri hayvanları bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi. — Sâdık Hidâyet [29]
  • Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlü­ğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur. — Sâdık Hidâyet [29]
  • Eğer hayvanat bahçesinde bir hayvan görüyorsanız, o zaman kontrol sizde demektir. Gelebilirsiniz ve gidebilirsiniz. Hayvan bunu yapamaz. O sizin merhametinize bağlıdır; sizin için gösterimdedir.
    Yabanda hayvan ise kendi amaçları için oradadır. Gelebilir, gidebilir. Siz de öyle. İkiniz de bir diğerinize kendinizi dilediğiniz gibi
    gösterebilirsiniz. Eşitlerin bir araya gelmesidir bu.
    Bu da her şeyi değiştirir. — Derrick Jensen [30]
  • Eğer hayvan özgürlüğü hakkında ciddiysek, o zaman insan ve hayvan herkesin özgürlüğü için çalışmak zorundayız. Eğer feminizm konusunda ciddiysek, o zaman cinsiyet ayrımcılığını kınadığımız gibi tür ayrımcılığını da kınamak zorundayız. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür değildir. Ve eğer beraber çalışırsak, birbirinden farklı görünen mücadelelerin birbirine bağlı olduğunu anlarsak, işte o zaman, bir gün, özgür olabiliriz. — Pattrice Jones [31]
  • Hayvan haklarını kabul etmek, his ve duyguları olan hayvanlara eşya veya mülk muamelesi yapmama gibi bir sorumluluğumuz olduğunu kabul etmek demektir. Buradaki ilginç soru ise ineğin kendisine gaddarca davrandığı için çiftçiye dava açıp açmayacağı değil, öncelikle ineğin neden çiftlikte olduğunu sormak olacak. — Gary L. Francione [32]
  • Bir insanın ya da hayvanın ahlaki statüsünün o hayvan ya da insanı dünyaya getirenler tarafından belirlenemeyeceği gibi, ahlaki bir kavramın uygulanması da onu tasarlayanlar tarafından belirlenemez. Ahlaki haklar sadece onları tasarlayanlar için geçerli olsaydı, insanlığın büyük bir kısmı ahlaki topluluktan dışlanmış olurdu. Bugün anladığımız biçimiyle hak anlayışı, başlangıçta sadece varlıklı, beyaz, erkek toprak sahiplerinin çıkarlarını korumak amacıyla geliştirilmişti; aslında ahlaki kavramların pek çoğu tarihsel olarak ayrıcalıklı erkeklerin çıkarı için geliştirilmişti. Zamanla, eşit gözetilme ilkesi uyarınca benzer durumları benzer şekilde ele almamız gerektiğini kavradık ve hakları (ve diğer ahlaki kavramları) başka insanları da kapsayacak şekilde genişlettik. Eşit gözetilme ilkesi uyarınca bazı insanların başkalarının malı olmasının ahlaki açıdan kabul edilemez olduğuna karar verdik. Eşit gözetilme ilkesini hayvanlara da uygulayacak olursak, kaynak muamelesi görmeme hakkını hayvanlara da tanımamız gerekir. — Gary L. Francione [33]
  • Hayvanların hak anlayışını geliştirmemiş olmaları ya da bunu kavrayamacak olmaları önemli değil. İnsanların haklardan yararlanmak için potansiyel olarak bu anlayışı geliştirebilecek olmaları ya da bunu kavramaları gerekmiyor. Örneğin, ileri derecede zeka geriliği olan bir insan bir hakkın ne demek olduğunu kavramayabilir, ama bu, onu en azından kaynak muamalesi görmeme temel hakkından mahrum bırakabilleceğimiz anlamına gelmez. — Gary L. Francione [34]
  • ABD'de insan köleliğini meşrulaştırmak üzere öne sunulan gerekçelerden biri, kölelik kurumu olmasa kölelerin çoğunun var olmayacağıydı. ABD'ye getirilen ilk köleler çocuk doğurmaya zorlanmış ve çocukları da mal olarak kabul edilmişti. Böyle bir sav bugün bize saçma gelse de, -ister insan ister hayvan olsun- bir mülkiyet kurumunun meşru olduğunu varsayıp, sonra da bir mala mal muamelesi etmenin doğru olup olmadığını soramayız. Bu sorunun yanıtı başından bellidir. Öncelikle, hayvan (ya da insan) mülkiyeti kurumunun ahlaken meşru olup olmadığını sormamız gerekir. — Gary L. Francione [33]
  • Yıllar önce hukuk fakültesinden bir arkadaşımın hamster'ını sahiplenmiştim. Bir gece hamster hastalandı, ben de acil hizmet veren bir kliniği aradım. Veteriner, acil ziyaretler için asgari ücretin 50 dolar olduğunu söyledi ve bana 3 dolara 'yenisini' alma imkanım varken neden o hamster için bu kadar masraf yapmak istediğimi sordu. Buna rağmen hamsterı o veterinere götürdüm, ama bu olay, hayvanların ekonomik meta statüsünü net biçimde idrak etmemi sağladı. — Gary L. Francione [5]
  • Geçen yıl Amerika'da 99 bin kadına tecavüz edildi, bu kadar kadına tecavüz edilmişken neden biz de birine tecavüz etmiyoruz? Bu kadar tecavüz vakasının üzerine gidip de bir kadına tecavüz etmeyişimiz bir fark yarattı öyle değil mi? Aynı şekilde; hamburger, nugget, domuz yemediğimizde ineklerin, tavukların ve domuzların hayatında fark yaratıyoruz. — Gary Yourofsky [35]
  • Ne Tanrı, ne de evrim süreci her sene 150 milyar hayvanı et, süt ve yumurta sektörü katletsin diye yaratmış olamaz; seri olarak hayvanları üretiyorlar, dişilere tecavüz ediyorlar; sen bu döngüden çıkarsan talep de azalacak ve bu kadar hayvanın öldürülmesi bir son bulacak. — Gary Yourofsky [35]
  • Tarih boyunca pozitif toplumsal değişim yapmaya çalışan kişiler; huzur bozucu, terörist, isyancı, demagog olarak adlandırılmışlardır: Nelson Mandela ırkçılığa karşı geldi diye 27 sene hapsedildi, Dr. King tutuklandı, Gandi tutuklandı, iyi bir şeyler yapmaya çalışan herkes ya hapse atıldı ya öldürüldü ya da suikaste uğramıştır. aynısını veganizm aktivistlerine de yapıyorlar. Toplum ancak üzerinden zaman geçtikten sonra geriye bakıp onların ne kadar mükemmel işler yaptıklarını fark eder. İnanıyorum ki 50, 100, 200 yıl sonra insanlar hayvan özgürlüğüne de aynı gözle bakıp "bu insanlar dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışıyorlardı" diyecekler. "Ezilmiş hayvanlara hak ettikleri özgürlüğü ve merhameti vermeye çalışıyorlardı" diyecekler. — Gary Yourofsky [35]
  • Bazen düşünüyorum ki türcülüğü yok etmenin tek yolu umarsız her insanı besi ünitesindeki bir inek gibi, laboratuvardaki bir maymun gibi ya da sirkteki bir fil, rodeodaki bir boğa ya da kürk çiftliğindeki bir vizon gibi yaşamaya zorlamak. Böylece insanlar bu uyuşuk hallerinden uyanır ve yeryüzündeki en alçak tür tarafından, insan hayvanı tarafından, diğer hayvanlara yaşatılan acıların farkına varır. — Gary Yourofsky [36]
  • Hayvanlara yapılanların dünyanın en kapsamlı soykırımı ve kölelik türü olduğundan hiç şüphem yok. Ve gün gelecek bugün hayvanlara yapılanlara; geçmişte siyahi insanlara, çocuklara, kölelere, kadınlara ve azınlıklara yapılanlara baktığımız gibi aynı iğrençlikle bakacağız. — Gary Yourofsky [35]
  • Üzgünüm, insanların adaletsizliğe olan bu bağlılığını anlayamıyorum fakat adalet önünde sonunda yerini bulur; kurbanlar için maalesef yüzlerce yıl alıyor fakat sonunda hayvanlar özgür olacaklar! — Gary Yourofsky [35]
  • İnsan kibirle kendini müthiş bir başarı olarak görür, ilahi bir varlığa layık gibi. Ancak bence kendisinin hayvanlardan geldiğini kabul etmek daha saygıya değer bir şey. — Charles Darwin [37]
  • İdeal “aile çiftliği” fikri bir fanteziden ibarettir. Ve hayvanların yaşamları çoğu zaman aynı kesimhanede son bulur. Her durumda, hepsi katledilir. — Gary L. Francione [38]
  • Eğer hayvanlar etik anlamda bir önem taşıyorsa ister “endüstriyel hayvancılıktan” ister “aile çiftliklerinden” gelsinler, ister ölü bedenlerinin üzerinde “mutlu sömürü” logoları damgalanmış olsun onları yemememiz, giymememiz, herhangi bir biçimde kullanmamamız gerekir. Sadece damak zevki ve moda anlayışımız için başka hissedebilir varlıklara herhangi bir düzeyde acı çektirmemiz ya da eziyet etmemiz için hiçbir gerekçe olamaz. — Gary L. Francione [38]
  • Sorun “endüstriyel hayvancılık” değil. Problem hayvancılığın tümü; problem hayvan kullanımlarının tümü. — Gary L. Francione [38]
  • İnsanlar ilginç değil mi? Vahşi hayatı öldürüyorlar- kuşları, geyikleri, her türden kedi, tilki, kunduz, dağsıçanı, fare, çakalın milyonlarcasını kendi evcil hayvanlarını ve onların yiyeceklerini korumak için öldürüyorlar. Ardından milyonlarca evcil hayvanı öldürüp onları yiyorlar. Bu da milyonlarca insanı öldürüyor; çünkü bu hayvanları yemek kalp krizi, kalp hastalığı, böbrek hastalıkları ve kanser gibi sağlığı bozan ve ölümcül sağlık koşullarına sebep oluyor. Ardından insanlar bu hastalıkların tedavisini bulmak için milyonlarca hayvana işkence edip onları öldürüyor. Başka yerlerde ise milyonlarca insan açlıktan ve kötü beslenme sonucunda ölüyor; çünkü yiyebilecekleri gıdalar evcil hayvanları kilo alsın diye kullanılıyor. Bu arada çok az insan bu kadar kolayca ve şiddetle öldüren insanlar senede bir kez “Dünyada Barış” için dua eden kartlar yollamasının saçmalığını farkedebiliyor. — C. David Coates [39]
  • Hayvanlar sadece meta olarak görülmeye devam ettikleri sürece, onlara karşı uygulan muamelelerde anlamlı farklılıklar gerçekleşmez. — Gary L. Francione [40]
  • Hayvanların sırf insan değiller diye ya da tam insan gibi değiller diye eşit bir tavıra lâyık görülmemesi, saygı görmemesi tür ayrımcılığıdır. Adalet hakkı anlamında hissetme yeteneği ve duyguları bulunan bütün canlılar eşittir. — Joan Dunayer [41]
  • Bilim hayvan zihnini daha çok keşfettikçe elde edilen bulgular felsefi anlamda daha az huzur verici oluyor. Bu durum küçük ama büyüyen bir hareketin ortaya çıkmasına yol açtı, hayvanlar alemiyle aramızdaki ilişkiyi yeniden düşünmemiz gerektiği söyleniyor bize. — Michael Hanlon [42]
  • Bilim, hayvan zihni ile ilgili yeni şeyler ortaya çıkardıkça bu yaratıklara yönelik davranışlarımızı değiştirmemizi talep eden gürültücü sesler artık hem daha yüksek çıkacak hem de daha akla yatkın gelecek hepimize. — Michael Hanlon [42]
  • Genelde olan şey şudur, belirli bir konuda diğer hayvanlardan daha iyi bir performans sergilediğimizde onlardan daha zeki ve akıllı olduğumuzu iddia ederiz ama eğer bizden daha iyi performans sergileyen onlarsa o zaman bu iddiayı nadiren dile getiririz. O halde bizim daha zeki olduğumuz sonucu her şekilde tür ayrımcısı bir içerik barındırır, bizim daha önemli ve değerli olduğumuzu iddia eder ve bu iddialar da hayvan istismarına giden yola sokar bizi. — Marc Bekoff [42]
  • Bir zamanlar yalnızca insanlara ait olduğu düşünülen o upuzun liste siz daha “insan üstünlüğü” diyene dek kısalmaya başladı bile. Eskiden o nadide özgünlüğümüzün sembolü olan alet kullanımı bile doğada yaygın aslında, birçok tür kendi aletlerini yapıyor ve modifiye ediyor. Hayvanların ayrıca kendi kültürleri var, başka hayvanlara karşı kasıtlı kötülükler yapabiliyor ya da şefkat gösterebiliyorlar. Aldatıyor, sataşıyor, rol yapıyor, keyifleniyor; yas tutmak, memnuniyet, kıskançlık, neşe ve utanç gibi birçok duyguyu ifade edebiliyorlar. — Jonathan Balcombe [43]
  • Ne yazık ki, hayvan farkındalığı, hayvan his ve duyguları ile ilgili anlayışımız ve bilgimiz ilerlerken onlara davranışlarımız çok gerilerde kalıyor. Her yıl on milyarlarca hayvanı öldürüyoruz, sayı sürekli artıyor. Siz bu cümleyi okuyana dek ABD’de fabrika çiftliklerinde yetiştirilen bin tavuk öldürülmüş olacak. Günümüzdeki birçok çiftlik hayvanı gibi bu hayvanlar da hareket etme, temiz hava soluma ve güneşi hissetme özgürlüğünden yoksun bırakılıyor. — Jonathan Balcombe [43]
  • Biz insanlar, evrim yoluyla diğer hayvanlarla akrabayız. Empati kurma yetimiz de bunu göstermektedir. Yani, kafese mahkum yaşayan bir tavuğun acı çektiğini ya da doğal ortamında yaşayan bir tavuğa kıyasla neler hissediyor olabileceğini anlamak için özel bir yeteneğe ihtiyaç duymayız. İnsanların bilmek istediği her şeyi öğrenme kapasitesi olduğu söylenir ama maalesef insan hareketlerinin kurbanı olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamak, insan için son derece zor. — Karen Davis [44]
  • Efendim ‘köpekler gibi’. Köpekler kendi kendilerine dövüşmezler, köpekleri insanlar dövüştürür, burada sizi kim dövüştürüyor? Çakallar, sırtlanlar, bunların ekolojik dengede bir rolleri vardır, bunların her biri o sistemden beslenirler. Hiçbir hayvan, ne çakal ne sırtlan, ihtiyacından fazlasını yemez bazıları gibi beyler.
    Ayrıca, burada, domuzlara da, eşeklere de çakallara da laf edenleri kınıyorum. Çakallar ihtiyacını yer, çakal olmayan insanlar, çakallara benzemeyenler ihtiyacından fazlasını yer. Onların kim olduğunu biliyoruz. — Melda Onur [45]
    • (TBMM Genel Kurulu’nda bir tartışma esnasında söylediği sözler.)
  • Hayvanlar bizden ne istiyor? Onların manifestosu, bize daha iyi davranın ya da bizi rahat bırakın olabilir.
    Kim oldukları ve onlara nasıl davrandığımız düşünülünce bizden bunu istemekte sonuna dek haklılar. Çoğu kez öteki hayvanlarla ilişkimizi belirleyen şey zulüm oluyor. Hayvanlar kendilerini güvende, emniyette hissetmek, huzur içinde yaşamak istiyorlar, aynen bizim gibi. Hayvan manifestosu, daha çok nezaket içeren bir eylem çağrısı. Öteki hayvanları kurtarırken bir yandan da kendimizi kurtarıyor olacağız. Hayvanların nelere ihtiyacı olduğunu, bizden ne istediklerini dinlerken kendimiz hakkında da birçok şey öğrenebiliriz. — Marc Bekoff [46]
  • İnsan konuşa konuşa, hayvan koklaşa koklaşa (anlaşır).
  • Halkını özlemeyen yiğit olmaz, yerini özlemeyen hayvan olmaz.
  • Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.
  • Bir Müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o Müslüman için birer sadakadır.
    • Muhammed (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.)

Kaynaksız[değiştir]

  • Hayvanları düşünce ve duygu yoksunu olarak ifade edenler, onları tarif etmeye çalıştıkları bu ifadeye daha uygunlar.
  • Hayvanlar benim arkadaşlarımdır... Ve ben arkadaşlarımı yemem.
  • Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz.
  • Otuz yaşıma gelene kadar öyle olmayan yaratıklara eşitimmiş gibi davranmaktan bıkıp usandım. Bir kedi genç olduğu sürece kâğıt toplarla oynar, çünkü onların canlı ve kendine benzer bir şey olarak görür. Insan denen iki ayaklı hayvanlar da benim için aynı şeyi ifade ediyor.
  • İnsanları tanıdığımdan beri hayvanları severim.
  • Bir gün hayvanlarla konuşabileceğiz. Bize tek bir şey soracaklar: Neden?
  • Bizler hayvanlara ahlâk sahibi varlıklar olarak bakmıyoruz. Ama sizce hayvanlar bizi ahlâklı varlıklar olarak görüyor mudur?
  • Eğer samimi şekilde kendinizi et sektöründe köleleştirilmiş, suni bir dünyaya mahkum edilmiş, uzun, sağlıklı yaşama şansı elinden alınmış, zamanın çoğunda güneş ışığından mahrum edilmiş hayvanların yerine koyup sonra da mezbahada bacağınızdan baş aşağı asılı bir şekilde asılı dururken, birisinin, boğazınızı kesip, vücudunuzu parçalara ayırdığını hayal ederseniz, vicdansız bir gelenek olan et yeme geleneğinin neden ortadan kaldırılması gerektiğini anlardınız. Evrimi destekleyen kuvvet, kibir, hırs ya da açgözlülük değil, merhamet olmalıdır.
  • Eğer insanlar gerçekten terörizmi sona erdirmek istiyorlarsa, o halde buzdolaplarından hayvan etini çıkarmalılar, kurşunlarını çöpe atmalılar, üniversitelerden dirikesim laboratuvarlarını kapatmalarını istemeliler, kürk mağazalarının kapanmasını, sirklerin sadece insanlara özgü olmasını istemeliler, rodeonun tamamen bitmesini sağlamalı ve hayvanları terör yerlerinden kurtaran ALF’i desteklemeliler. Yoksa "barış", "medeniyet" ve "adalet" üzerine söylenen her şey bugüne dek varolmuş en ikiyüzlüce retorikler olarak ortada kalacak...
  • Eğer şiddete uğramış hayvan fotoğraflarının paylaşıldığını görmekten hoşlanmıyorsanız; fotoğrafları değil, şiddeti durdurmaya çalışmalısınız.
  • Hayvanların üzerinde niçin deney yaptıklarını sorduğunuzda cevap olarak "Çünkü onlar da bizim gibidir" derler. Ahlaki olarak niçin doğru olduğunu sorduğunuzda ise "Çünkü onlar bizim gibi değildir" derler.
  • Hayvanların bizim için faydalı olmasından ayrı olarak kendileri için önemli olan bir yaşamları var. Sadece dünyada olmakla kalmıyorlar, hayvanlar dünyanın ayrıca farkındalar. Başlarına gelen şeyler onlar için önemli.
  • Hayvanları birbirinden kopuk türlere ayırmayı seçenler bizleriz. Aslında sadece kuyruksuz maymunlar değiliz, aynı zamanda Afrikalı kuyruksuz maymunlarız.
  • İnsanlar, yabansı bir alışkanlıkla, kendilerini korkutan hayvanların adını alırlar, kendilerine bağlı olan hayvanların adlarını hiç almazlar. Kendilerine kurt denmesinden hoşlanırlar da köpek denmesinden hoşlanmazlar.
  • Hayvan yenir, insan yenmez.
  • İnsanın insanlardan kaçışıdır, hayvan sevgisi.
  • Uzun süredir hayvan gibi yaşıyoruz ama bir melek gibi öleceğim; Tanrı ile yüzyüze geldiğimizde ne denli sevdiğimiz ölçüsüyle yargılanacağız Sevgi kendini kurban edebilmektir.
  • Bir hükümdar hayvan gibi davranabilmelidir. Onun tilki ve aslandan öğreneceği şeyler vardır. Tuzakları sezmek için tilki, kurtları korkutmak için de aslan olmak zorundadır.
  • Kimi insanla kimi insan arasındaki uzaklık, kimi insanla kimi hayvan arasındaki uzaklıktan çok daha büyüktür.
  • Bizi yaratan işi hayvanlık saymaktan daha büyük hayvanlık mı olur?
  • Şüphesiz ki benden sonra ümmetimden Kur'an-ı Kerim'i okuyan bir kısım insanlar olacak. Fakat onların okuduğu boğazlarını geçmeyecek. Onlar tıpkı okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar, sonra da tekrar ona dönmeyecekler. O kimseler, insanların ve hayvanların en şerlileri (kötüleri)dir.
  • Eğer hayvanlar konuşabilseydi, onları kesip yemeye cesaret eder miydik?
  • Midenizi hayvan mezarlığına çevirmeyin.
  • Yüce Allah Teala der ki: Hayvanlar benim sessiz kullarımdır. Onlar şimdi zulme susuyorlar ancak ahirette konuşup, haklarını alacaklardır.
  • Hayvanları korumak sadece görev değil inancımızın, insanlığımızın da gereğidir. Hayvanlar bir mal değil candır, bizlere Hüda’nın bir emanetidir.[47]
    Recep Tayyip Erdoğan

Ayrıca Bakınız[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

  1. Kafka, Franz (Nisan 2016). "Kafka'nın Gustav Janouch'la konuşmalarından". Dönüşüm. Çeviri: Ahmet Cemal (52 bas.). İstanbul: Can Yayınları. s. 100. ISBN 978-975-07-1935-6. 
  2. Terörizmi Tanımlamak
  3. Darwin, Notebooks, pp. 228-9 - Notebook B 231-2. 56 For a further development of this argument, see T. Benton, Natural Relations: Ecology, Animal Rights and Social Justice (London: Verso 1993)
  4. 4,0 4,1 youtube.com
  5. 5,0 5,1 Gary L. Francione, Hayvan Haklarına Giriş - Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi?, s.304
  6. Jeremy Bentham, The Principles of Morals and Legislation
  7. Arthur Schopenhauer, The Basis of Morality
  8. Elizabeth Costello, "Hayvanların Yaşamları"
  9. Anne Sütü
  10. drstevebest.wordpress.com
  11. hurriyet.com.tr
  12. The Dreaded Comparison: Animal Slavery and Human Slavery (1996), Marjorie Spiegel, sf. 14
  13. facebook.com
  14. Steve Best, Hayvan Bakış Açısı Kuramı
  15. Dr. Steve Best’in 05 Eylül 2012 günü Roma’da Sapienza Üniversitesi’nde verdiği “Hayvan Özgürlüğü ve Ahlâkî İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi” isimli konuşmasından alıntı.
  16. goodreads.com
  17. Hayvan özgürleşmesi, insan özgürleşmesidir...
  18. 18,0 18,1 drstevebest.org
  19. youtube.com
  20. animalliberationfront.com
  21. George Orwell, Hayvan Çiftliği
  22. Açlık - Knut Hamsun
  23. Twitter resmi hesabı
  24. youtube.com
  25. 25,0 25,1 Siyasal Eylemci Angela Davis'in İnsan ve Hayvan Özgürlüğü Arasındaki Bağ Üzerine Görüşleri
  26. Boris Cyrulnik, Hayvanların En Güzel Tarihi
  27. Mesnevi, 1. Cilt, 3310-3320
  28. goodreads.com
  29. 29,0 29,1 Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları
  30. Yabanda Var Olmak Düşüncesi
  31. Başkaları Ezilirken Hiç Kimse Özgür Olamaz
  32. "Bütün Hayvanlar İçin Tek Bir Hak" yazısından alıntı.
  33. 33,0 33,1 Gary L. Francione, Hayvan Haklarına Giriş - Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi?, s.302
  34. Gary L. Francione, Hayvan Haklarına Giriş - Çocuğunuz mu Köpeğiniz mi?, s.303
  35. 35,0 35,1 35,2 35,3 35,4 Gary Yourofsky ile Özel Röportaj
  36. Empati, Eğitim ve Şiddet: Hepsinin Zamanı
  37. Charles Darwin, İnsanın Türeyişi
  38. 38,0 38,1 38,2 'Endüstriyel Hayvancılığa' Odaklanmak
  39. C. David Coates, “Old MacDonald’s Factory Farm” kitabının önsözünden.
  40. Farklı Bir Bakışla "Hayvan Haklarına Giriş"
  41. [1]
  42. 42,0 42,1 42,2 Şempanzeler Bizden Daha mı Zeki?
  43. 43,0 43,1 Düşünüyorlar ve Acı Çekiyorlar
  44. - Karen Davis, Hayvan Hakları Özür Retoriği: Göz Önünde Bulundurulması Gereken Bazı Hususlar
  45. hurriyet.com.tr
  46. Hayvan Manifestosu: Radikal Bir Şefkat
  47. https://www.cnnturk.com/turkiye/cumhurbaskani-erdogandan-yavru-kopek-aciklamasi
Hayvanlar ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.